Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2020/1016 E. 2023/276 K. 21.02.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2020/1016
KARAR NO : 2023/276

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/11/2019
NUMARASI : 2017/913 Esas 2019/1282 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 21.02.2023
KARAR YAZIM TARİHİ : 21.02.2023
İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.11.2019 tarih 2017/913 Esas 2019/1282 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin, davalının 49/100 pay ile hissedarı olduğu …. Şti.’ndeki 49 payını 49.000,00 TL bedelle İzmir 18. Noterliğinin 27.09.2010 tarihli Limited Şirket Hisse Devri Sözleşmesi ile devraldığını, devir işleminden sonra 19.04.2012 tarihinde Türkiye Ticaret Sicil Gazetesi’nde yayınlanan karar ile şirketin ünvanının … Şti. olarak değiştirildiğini, davalının şirketin ortağı olduğu dönemde, şirket nezdinde çalıştığını iddia eden dava dışı …’nın sigortasız şekilde çalıştırıldığı gerekçesiyle hizmet tespiti davası açtığını, davanın kabulüne, 01.01.2007-20.09.2010 tarihleri arasında sigortasız şekilde çalıştırıldığının tespitine karar verildiğini, mahkeme kararının kesinleştiğini, sigortasız çalıştırıldığı tespit edilen …’nın çalışmasının müvekkilinin şirket hisselerini davalıdan devir aldığı tarihten 1 hafta öncesi olan 20.09.2010 tarihinde sonlandığını, müvekkilinin devir anında bu şahsın sigortasız şekilde çalıştırılmış olduğunu bilmediğini, SGK’nın şirkete ödenmeyen primlerden ötürü 26.02.2016 tarihinde 27.165,00 TL tutarında idari para cezası uyguladığını, yine SGK tarafından Prim ve Gecikme Zammı ile İşsizlik Sigortası Primi ve Gecikme Zammı’na dayalı olarak 22.03.2016 tarihinde ödeme emri düzenlendiğini, şirkete tebliğ edildiğin, şirket hakkında toplam 18.240,47 TL ve 1.593,02 TL’lik ödeme emirleri düzenlendiğini, şirket yetkilisinin borçları yapılandırması sonucunda müvekkilinin toplam 35.891,04 TL ödemek zorunda kaldığını, işçi …’nın açtığı davalar nedeniyle 1.500,00 TL vekalet ücreti ödendiğini, yine işçilik alacaklarının tahsili istemine ilişkin olarak açtığı davanın lehine sonuçlanması nedeniyle 29.456,15 TL ödendiğini, böylece toplam 30.956,15 TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin uğradığı zararın giderilmesi için davalıya 09.08.2017 tarihli ihtarname gönderdiklerini, ancak davalı tarafın müvekkilinin zararlarını gidermediğini ileri sürerek, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığını, talep edilen tutarın belirli olduğunu, dava öncesi müvekkiline gönderilen ihtarnamede uğranıldığı iddia edilen zararın açıkça belirtildiğini, dava dışı …’nın İş Mahkemelerinde açtığı davaların müvekkiline ihbar edilmediğini, müvekkilinin iddia ve savunma haklarının engellendiğini, müvekkilinin SGK’nın uyguladığı cezalara ilişkin herhangi bir borç ve sorumluluğunun bulunmadığını, … tarafından iş mahkemelerinde açılan davalar nedeniyle zamanaşımı definde bulunduklarını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sigortasız çalıştırılan işçiye iş mahkemeleri tarafından hükmedilen işçilik alacakları ve vekalet ücreti ile SGK tarafından verilen prim ve gecikme cezalarının dava dışı şirket hesabından ödendiğinin banka dekontları ile sabit olduğu, bu ödemelerin davacının kendi şahsi hesabından ya da davacı tarafından dava dışı şirkete borç verilerek yapılmadığı, dava dışı işçinin sigortasız çalıştırılması nedeniyle doğrudan zarara uğrayanın ödemeyi yapan şirket olduğu, davalının dava dışı şirketin ortağı olduğu dönemde yönetici ortak olmadığı, o dönemde yöneticilerin diğer ortak olan … ile şirket dışı müdür … olduğu, davacının, davalı …’un işçi …’nın sigortasız çalıştırıldığını bildiği halde bu bilgiyi kendisinden gizleyerek şirket hisse devri esnasında aldatıldığını bildirip, zarar talebinde bulunmuş ise de; talep ettiği zararın dayanağının, …nın sigortasız çalıştırılması nedeniyle doğrudan şirketin ödediği prim ve gecikme zammı ile işçilik alacakları ve yargılama giderlerinin tahsili nedeniyle şirketin uğradığı zarar olduğu, hisse devir tarihi itibariyle uygulanması gereken 6762 sayılı TTK 556. madde hükmü yollamasıyla, aynı Kanun’un 336. maddesi uyarınca, yöneticilerin eylemleri neticesinde ortakların veya alacaklıların malvarlığında doğrudan bir azalma meydana gelmiş ise, bu zararı veren yöneticilere karşı tazmin istemiyle dava açılmasının mümkün olduğu, ancak zararın doğrudan değil, dolaylı ise, yani ortak veya alacaklının değil, onların çıkarlarının bağlı olduğu şirket varlığında azalma olmuş ise, 6762 sayılı TTK 340. maddesi yollamasıyla, aynı Kanun’un 309. maddesi uyarınca, yönetim kurulu üyelerine karşı açılacak davada, hükmolunacak tazminatın şirkete verilmek üzere istenmesi ve hükmedilmesi gerektiği, dolayısıyla, davacının doğrudan uğradığı zararı değil, …’nın sigortasız çalıştırıldığı dönemde yönetici olan … ve …’ın eylemleri nedeniyle dava dışı şirketin varlığında oluşan azalmayı zarar olarak talep ettiği, limited şirkette yönetici olmayan ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarıyla sınırlı olmak üzere sorumlu oldukları, bir ortak şirkete karşı asli borcu olan sermaye taahhüdünü ifa etmiş ise sınırlı sorumluluğunın da sona erdiği, davalının yönetici ortak olmadığı, ortağı olduğu dava dışı şirkette sigortasız işçi çalıştırılması nedeniyle, şirketin ödediği SGK prim ve gecikme zammı ile işçilik alacaklarından kaynaklanan zarardan sorumlu tutulamayacağı, davacının da bu nedenle uğradığı dolaylı zararı, payını devraldığı davalıdan talep edemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece alınan 26.06.2019 tarihli bilirkişi raporunda hesaplanan toplam maddi zararın 66.847,19 TL olarak tespit edildiğini, müvekkilinin şirket hisselerinin %49’luk oranına sahip olması sebebiyle bilirkişi hesabı doğrultusunda müvekkilinin alacağının 32.755,12 TL olarak ıslah edildiğini, müvekkiline şirket paylarının devredildiği tarihte davalının şirket nezdinde … isimli bir çalışanın olduğu konusunda müvekkiline bilgi vermediğini, şirketin resmi kayıtlarında da bu duruma rastlanmadığını, davalının sözleşme esnasında sigortasız işçi çalıştırılması konusunu müvekkilinden gizlediğini, bu durumun yasalara, sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı ve ayıplı hisse devri kapsamında olduğunu, müvekkilinin sözleşme/hisse devri esnasında sigortasız işçi çalıştırıldığı konusunda bilgilendirilmiş olsa idi, ya bu sözleşmeyi imzalamayacağını, ya da 49.000,00 TL yerine çok daha düşük bir bedelle veya bedelsiz şekilde hisseleri devralacağını, davalı satıcı/devreden bakımından satım sözleşmesinden kaynaklanan ayıba karşı tekeffül sorumluluğunun bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacının ortağı olduğu limited şirketin sigortasız işçi çalıştırması nedeniyle iş mahkemesi kararları uyarınca ödenen işçilik alacakları ve vekalet ücreti ile SGK’ya ödenen idari para cezasının, hisse devir sözleşmesine dayanılarak davalıdan tahsili istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava dışı …. Şti.’nin 27.09.2010 tarihli 2010/2 sayılı ortaklar kurulu kararına göre, 51 hisse karşılığı 51.000,00 TL sermaye sahibi dava dışı …’un şirketteki hissesinin tamamını noterde düzenlenen 27.09.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile dava dışı …’e; 49 hise karşılığı 49.000,00 TL sermaye sahibi davalı …’un şirketteki hissesinin tamamını noterde düzenlenen 27.09.2010 tarihli hisse devir sözleşmesi ile davacı …’e devrederek şirket ortaklarından ayrıldığı; şirketin 100.000,00 TL’den ibaret sermayesinin; 51 hisse karşılığı 51.000,00 TL’sinin dava dışı …’e; 49 hisse karşılığı 49.000,00 TL’sinin davacıya ait olduğu, şirket ortaklarından …’in ortaklar kurulu kararına göre 27.09.2010-27.09.2020 tarihleri arasında 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiği ve şirketi münferiden temsil ve ilzama yetkili olduğu, şirketin 30.12.2011 tarihinde … Şti. İle birleşmesi sonucunda şirketin unvanının… Şti. olarak değiştiği, davalının 27.09.2010 tarihi itibarıyle ortaklığının son bulduğu taraflar arasında çekişme konusu değildir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, dava dışı … Şti.’nde sigortasız olarak çalıştırılan dava dışı … tarafından açılan İzmir 4. İş Mahkemesi’nin 2012/161 E. 2015/151 K. Sayılı hizmet tespiti ve İzmir 6. İş Mahkemesi’nin 2012/97 E. 2017/178 K. Sayılı kıdem, ihbar tazminatı ve diğer işçilik alacakları davaları sonucunda şirket tarafından ödenen tazminat ve vekalet ücretlerinin davacının payına düşen kısmının, hisse devir sözleşmesine dayanılarak ayıba karşı tekeffül sorumluluğu kapsamında davalıdan talep edilmesinin mümkün olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince bir mali müşavir ve bir ticaret hukuku öğretim üyesinden oluşan heyetten alınan raporda, dava dışı şirketin ticari defterlerinin incelenmesi sonucunda, şirket tarafından dava dışı …’nın vekiline ait banka hesabına, 26.05.2017 tarihinde 29.456,15 TL yatırıldığı, İzmir 4. İş Mahkemesi’nin 2012/161 E. 2015/151 K. sayılı kararına istinaden 1.500,00 TL vekalet ücretinin yine …’nın vekilinin banka hesabına 08.06.2017 tarihinde yatırıldığı, 6736 sayılı yasa kapsamında SGK tarafından … için ödenmesi gereken prim ve gecikme zammı ile işsizlik sigortası primi ve gecikme zammı toplamının 18.03.2016 ile 02.01.2017 tarihleri arasında değişik tarihlerde toplam 35.891,04 TL olarak şirket tarafından ödendiği tespit edilmiş; devir sözleşmesinden önce sigortasız işçi …’nın çalıştırılması ve davalı devreden ortağın bu hususta davacı devralan ortağa bilgi vermediği, davacı ortağın işyerinde devirden önce sigortasız işçi çalıştığını öğrenmesinin mümkün olmadığı, davacının davalı tarafından pay devri sözleşmesi yapılırken aldatıldığı sonuç ve kanaatine ulaşılmasının mümkün olduğu, aldatma fiilinin olumsuz bir davranışta, susma, bilgi verilmesi gereken bir konuda bundan kaçınma şeklinde de ortaya çıkabileceği, kanundan, özellikle dürüstlük kuralından doğan bilgi verme yükümlülüğüne aykırı bir şekilde susmanın olumsuz davranışla aldatma fiili sayılabileceği, limited şirket payını devredenin, devralanı ortaklık ilişkileri ve pay konusunda bilgilendirme yükümlülüğünün bulunduğu, bu yükümlülüğün yasal dayanağını, alacağın temlikine ilişkin BK m. 190 hükmünün oluşturduğu, bu yükümlülüğe aykırılık durumunda, sözleşmeye aykırılığa dayalı olarak tazminat talebinde bulunulabileceği, davalı tarafından, şirketin kayıt dışı olarak çalıştırdığı dava dışı işçi …’a ilişkin bir bilgi verilmediği, devredilen şirketin sigortasız işçi çalıştırdığı dikkate alındığında; ilerleyen dönemlerde SGK’ya ödenmesi gereken prim yükü ve cezalar ile karşı karşıya kalınabileceği, bu tehlikenin ortaklığın devamlılığını etkileyecek bir husus olarak devralana bildirilmesi gerektiği, davalı tarafından aydınlatma yükümlülüğünün gereği gibi yerine gerilmediği, davacının hisselerini devir aldığı limited şirkette kayıt dışı işçi çalıştırıldığını öğrenme imkânının bulunmadığı, mahkemece bu kanaatin kabul görmesi halinde aldatma fiili ile sözleşmenin yapılması arasında illiyet bağının bulunduğu, davacının maddi zararının sigortasız işçi çalıştırılması sebebiyle ödemiş olduğu 35.891,04 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiştir. Taraf vekillerinin itirazları üzerine alınan ek raporda davacının maddi zararının sigortasız işçi çalıştırılması sebebiyle toplam 66.847,19 TL olduğu bildirilmiştir.
Davacının hisse devri yoluyla ortak olduğu dava dışı … Şti.’nin 01.02.2006 tarihinde sicile tescil edildiği, şirket sözleşmesinin 6. maddesine göre şirket sermayesinin 100.000,00 TL’den ibaret olduğu, bu sermayenin 51 hisse karşılığı 51.000,00 TL’sinin …’a, 49 hisse karşılığı 49.000,00 TL’sinin davalı …’a ait olduğu, şirketin ana sözleşmesinin 8. maddesine göre …’un 10 yıl süre ile şirket müdürü olarak seçildiği ve münferiden temsil ve ilzam yetkisine sahip olduğu anlaşılmış olup, davalının şirkette müdürlük görevi yapmadığı, dava dışı işçi …’nın şirket aleyhine açtığı hizmet tespiti ve tazminat davalarının açılış tarihlerinin de davalının davacıya hisse devretmesinden sonra olduğu, taraflar arasındaki hisse devir sözleşmesinin hukuka uygun ve geçerli olduğu, ilk derece mahkemesinin limited şirkette yönetici olmayan ortakların şirkete koymayı taahhüt ettikleri sermaye miktarıyla sınırlı olmak üzere sorumlu oldukları, davalının yöneticisi olmadığı şirkette sigortasız işçi çalıştırılması nedeniyle, şirketin ödediği SGK prim ve gecikme zammı ile işçilik alacaklarından kaynaklanan zarardan sorumlu tutulamayacağı sonucuna varılarak davanın reddine dair kararında usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı kanaatine varılmış, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin reddine karar verilmiştir.
Dosya üzerinde yapılan incelemede istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 179,90 TL maktu harçtan, peşin alınan 54,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 125,50 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.21.02.2023