Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/99 E. 2021/1427 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/99
KARAR NO : 2021/1427

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 04/10/2018
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecavüzün Men’i, Önlenmesi, Maddi – Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.11.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesinin 04.10.2018 tarih 2018/114 Esas 2018/187 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin mobilyacılık sektöründe faaliyet gösterdiğini, 2016/28573 sayılı “….” markası bulunduğunu, müvekkilinin bu markayla tanındığını, 2017 yılında davalının müvekkilinin markasını kullandığını öğrendiğini, bu ihlalin sonlandırılması için ihtarname göndermiş ise de davalının ihlale devam ettiğini, davalının kullanımın görenlerin müvekkilinin sahtekarlık yaptığını düşündüklerini, bu nedenle müvekkilinin işlerinin azaldığını, manevi olarak yıprandığını ileri sürerek, markaya tecavüzün önlenmesine, men’ine, 1.000,00 TL maddi ve 50.000,00 TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin fuarcılık alanında faaliyet gösteren köklü bir şirket olduğunu, fuarcılık alanında faaliyet gösterme izni bulunmayan davacının fuar alanında kullanılan “…. ve “….” ibarelerinin kısaltılmasıyla oluşan ve müvekkilinin “….” markasıyla birlikte kullanılan “….” ibaresi nedeniyle markaya tecavüzden söz edemeyeceğini, bu kısaltmanın kimsenin tekeline bırakılamayacağını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının markasının 20 ve 35. sınıflar yönünden koruma sağladığı, 20. sınıfta mobilya ve benzeri ürünlerin satış hizmeti bulunduğu, davalının ise sempozyum seminer, fuar düzenleme faaliyetleri ile iştigal ettiği, davalının kullanımının mobilya sektörüne ilişkin fuar tanıtımları için gerçekleştiği, davalının da bunu inkar etmediği, dosyaya sunulan kanıtların tamamen fuar ilanı, reklamı mahiyetinde kaldığı, davacı markasının emtiasında sempozyum, seminer, kongre düzenleme, fuarcılık hizmetleri yer almadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkiline ait markanın “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyon hizmetleri”ni de kapsadığını, müvekkilinin markasının önemli bir organizasyon da kullanılması hem hukuksuz, hem de kendi lehine haksız kazanç sağlayan bir eylem olduğunu, bir marka tescil edilerek korunmaya alınmış ise başkaları tarafından izinsiz kullanılmasının mümkün olmadığını, davalının ihtarname tebliğine rağmen …. adıyla reklam vermeye devam ettiğini, mahkeme ihlali teknik anlamda anlayamıyorsa bunu tespit etmek amacıyla ve tazminat hesabı yapmak amacıyla bilirkişi incelemesi yaptırması gerektiğini, davalı tarafın cevap dilekçesinde belirtildiği gibi ihlalin oluşmaması adına bir süre sonra …. ibaresini kaldırma yoluna gittiğini ikrar ettiğini, davalının ihlalin farkında olduğunu, davalı lehine vekalet ücreti takdirinin de hukuki dayanağı bulunmadığını, kararın kabulü halinde dahi maddi tazminat talebini aşacak şekilde davalı lehine vekalet ücretine hükmedilmesinin doğru olmadığını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün önlenmesi, men’i, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Somut olayda davacı vekili müvekkiline ait 2016/28573 sayılı “….” markasının davalı tarafça haksız olarak kullanıldığını ileri sürerek markaya tecavüzün önlenmesi, meni, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Davacının markası başta mobilya, yatak emtiası olmak üzere 20 ve 35. sınıflarda çeşitli mal ve hizmetler yönünden tescilli olup koruma altında olduğu açıktır. Dosyadaki marka tescil belgesine göre davacı markasının “Reklamcılık, pazarlama ve halkla ilişkiler ile ilgili hizmetler, ticari ve reklam amaçlı sergi ve fuarların organizasyon” hizmetleri açısından da tescillidir. Fuarcılık işiyle iştigal eden davalı, fuar tanıtım belgelerinde “…. ibaresini birebir kullanmış ise de bu ibareyle birlikte “2017 …., …. ve ….” ibarelerine de yer vermekle düzenlediği fuar adını kısaltma amacı taşıdığı, eyleminin markasal kullanım kapsamında nitelendirilemeyeceği, fuarcılık alanında faaliyet gösteren ve üst düzeyde tanınmış bir şirket olan davalının, davacının markasıyla ilişkilendirilemeyeceği, davacının markasından haksız yararlanmanın söz konusu olmadığı kanaatine varılmakla sonucu itibariyle doğru olan karara yönelik istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin istinaf itirazlarına gelinc; Yargıtay 11 HD’nin yerleşik kararlarında belirtildiği üzere markaya tecavüzün tespiti, meni talebi, maddi tazminat talebi ve manevi tazminat talebi olmak üzere üç ayrı talep için üç ayrı red vekalet ücretine hükmedilmesi gerekmektedir. Mahkemece markaya tecavüzün tespiti, men’i için 3.145,00 TL, reddedilen maddi tazminat için 1.000,00 TL , reddedilen manevi tazminat için 3.145,00 TL olmak üzere davacı aleyhine toplam 7.290,00 TL red vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, tecavüzün tespiti ve maddi tazminat için toplam 3.145,00 TL, reddedilen manevi tazminat için 3.145,00 TL olmak üzere toplamda 6.290,00 TL red vekalet ücretine hükmedilmiş olması sonuç itibariyle davacı lehine olduğu için istinafa gelenin sıfatına göre kararın kaldırılmasına gerek görülmemiş, bu yöndeki istinaf itirazı rededdilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29.11.2021