Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/968 E. 2022/5 K. 03.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/968
KARAR NO : 2022/5

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/05/2018
NUMARASI : 2015/158 Esas 2018/598 Karar
DAVANIN KONUSU : Araç Hasar Bedeli
KARAR TARİHİ : 03.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.01.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2018 tarih 2015/158 Esas 2018/598 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalının zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın 01.10.2014 tarihinde müvekkilinin aracına çarparak hasarlanmasına neden olduğunu, kaza sonrası aracın çekici vasıtasıyla servise çekildiğini, eksper raporu ile aracın tamiri için toplam KDV dahil 20.473,00 TL hasar tespit edildiğini, servisin sigorta şirketinin verdiği teklifi kabul ettiğini, aracı 17.000,00 TL + KDV rakamına tamir etmeyi kabul ettiğini, faturasını da davalı şirkete gönderdiğini, servis tarafından tüm işlemlerin yapıldığını, ancak sigorta şirketinin herhangi bir ödeme yapmadığını, hasar miktarının müvekkiline ödenmediğini, müvekkilinin hasar miktarının belirlenmesi için 413,00 TL eksper ücreti ve 236,00 TL çekici ücreti ödediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, aracın uğradığı hasar, eksper ücreti ve çekici ücreti nedeniyle 10.649,00 TL ‘nin 21.11.2014 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile hasar bedeli yönünden talebini 19.861,94 TL ‘ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, kabul anlamına gelmemek kaydıyla sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında poliçe limiti ile ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı sorumlu olunabileceğini, öncelikle kusur oranlarının belirlenmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın meydana gelmesinde davacının kusursuz olduğu, sigortalı araç sürücüsünün kavşakta geçiş önceliğine uymama kuralını ihlal etmesi nedeniyle 2918 KYTK. 84 mad. gereği %100 oranında kusurlu olduğu, davacı tarafa ait araçta 16.746,57 TL gerçek zarar tespit edildiği ve davalı sigorta zorunlu mali mesuliyet sorumluluk poliçe kapsamına göre ekspertiz raporunun sigorta şirketine tebliğ tarihinden sonraki 8. iş gününün bitiminden itibaren aracın niteliği gereği yasal faizi ile birlikte sorumlu olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 16.746,57 TL hasar bedeli ile 236,00 TL çekici giderinin 21.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, alınan bilirkişi raporlarına göre sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 70 oranında davacının ise % 30 kusurlu bulunduğunu, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun % 70 kusur oranı ile sınırlı olmasına rağmen mahkemece % 100 kusur oranı üzerinden karar verildiğini, bilirkişi raporunda hasar bedelinin 16.746,57 TL olarak tespit edildiğini, sigortalının % 70 kusur oranına isabet eden 11.722,59 TL üzerinden sorumlu tutulması gerektiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Katılma yoluyla davacı vekili, mahkemece alınan ilk iki rapordaki kusur yönünden değerlendirmelere itiraz ettiklerini, kök rapordaki hasar bedeli yönünden yapılan tespitlere davacı ve davalı tarafın itiraz etmediğini, davalı tarafın yargılama sırasında raporlara karşı beyan ve itiraz hakkı var iken raporlara hiçbir şekilde itiraz etmediğini, buna rağmen mahkemece resen dosyanın ATK ‘ya gönderilmesine karar verildiğini, bu hususun usuli kazanılmış hak ilkesini zedeleyeceğinden bahisle ara karardan dönülmesi talebinde bulunulduğunu ancak mahkemece ara karardan dönülmediğini, 19.11.2015 tarihli ilk rapora sadece kusur yönünden itiraz ettiklerini, davalının ise bu rapora kusur ve hasar yönünden bir itirazının bulunmadığını, bu nedenle bu raporun hasar yönünden kesinleştiğini, alınan ilk ek raporun ise kusur yönünden olduğunu, kök rapordaki hasar bedelinin itiraza uğramaması nedeniyle kesinleştiğini, mahkemece resen usuli kazanılmış hakkı ihlal edilerek hem hasar hem kusur yönünden rapor alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğunu, ATK ‘dan hasar yönünden rapor alınmasının hukuki güvenlik ilkesini zedelediğini,ATK raporundaki hasar yönünden yapılan değerlendirmelerin usuli kazanılmış hak ilkesi gereği müvekkilini bağlamayacağını, ATK raporunda kusur yönünden bilirkişi …. tarafından hazırlanan raporun aynen tekrar edildiğini, hasar yönünden ise hurda tenzili ile birlikte yedek parça bedeli olarak KDV dahil 16.900,13 TL, işçilik ücreti olarak 2.902,08 TL belirlendiğini,ATK raporunda hasar yönünden kesinleşen önceki bilirkişi raporunun aksine yedek parça fiyatlarinda amortisman bedeli altında yıllık % 3 ‘den 4 yıllık 3.053,64 TL indirim yapıldığını, mahkemece hasar bedeli yönünden ATK raporuna göre hüküm tesis edilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, ATK raporunda amortisman tenzili olmaksızın KDV dahil 19.802,21 TL tespit edilen hasar bedelinin ek bilirkişi raporundaki hasar bedeline yakın olduğunu, hasar bedelinden amortisman tenzili altında indirim yapılmasının hatalı olduğunu, gerçek zararın karşılanması gerektiğini, bu konuda genel şartlar kapsamında yapılmış bir düzenleme bulunmadığını, tamir sonrasında aracın kıymeti artsa dahi indirim yapılamayacağını, bu indirimle ilgili bir mevzuat dahi bulunmadığını, genel şartlarda açık bir şekilde indirim yapılmayacağının düzenlendiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle, kararın hasar bedeli yönünden kaldırılmasını ve usuli kazanılmış hak ilkesi gereği istinaf dilekçesi doğrultusunda davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası sonucu davacıya ait araçta oluşan hasar bedelinin karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile 16.746,57 TL hasar bedelinin ve 236,00 TL çekici giderinin davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda % 70 oranında asli, davacı sürücünün % 30 oranında tali kusurlu olduğu, davacıya ait araçta 14.372,15 TL yedek parça bedeli, 2.460,00 TL işçilik bedeli olmak üzere KDV dahil toplam 19.861,94 TL hasar oluştuğu belirtilmiş, bilirkişi raporu taraf vekillerine 26.11.2015 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekili tarafından rapora itiraz edilmemiş, davacı vekili tarafından süresi içerisinde rapora kusur yönünden itiraz edilmiştir. Davacı vekilinin itirazları üzerine, mahkemece alınan 03.02.216 tarihli ek raporda kök raporda değişiklik yapılmasını gerektiren bir durum olmadığı belirtilmiş, ek rapor davalı sigorta vekiline 15.02.2016 tarihinde tebliğ edilmiş, davalı vekilince ek rapora da itiraz edilmemiş, davacı vekilinin itirazı üzerine, mahkemece başka bir bilirkişiden alınan 02.05.2016 tarihli raporda davalı sürücünün kazanın oluşumunda % 100 oranında asli ve tam kusurlu , davacıya ait araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu belirtilmiş, raporun davalı vekiline 16.05.2016 tarihinde tebliği üzerine davalı vekilince rapora itiraz edilmemiştir. Mahkemece kusur yönünden raporlar arasında çelişki bulunması nedeniyle ATK Trafik İhtisas Dairesi ‘nden alınan 23.10.2017 tarihli raporda ise, kazanın oluşumunda davalı sürücünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu, davacıya ait araçta 19.861,94 TL hasar oluştuğu ancak aracın 4 yaşında olması nedeniyle değişmesi gereken parçalardan takdiren hurda bedeli ve yıllık % 3 oranında amortisman bedeli indirilerek, araçta 16.746,57 TL hasar oluştuğu belirtilmiştir. ATK raporunun 24.01.2018 tarihinde davacı vekiline tebliği üzerine davacı vekilince süresi içerisinde itiraz edilmiş, davalı vekiline 03.04.2018 tarihinde tebliğine rağmen davalı vekilince yasal süresi içerisinde ATK raporuna itiraz edilmemiştir.
Yargılama sırasında taraflardan birinin bilirkişi raporuna itiraz etmemesi, itiraz eden taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşturur. Taraflardan biri bilirkişi raporuna itiraz etmez, diğer tarafın itirazı üzerine ya da mahkemece kendiliğinden yeni bir bilirkişi raporu alınır ve sonuncu rapor, önceki rapora itiraz edenin daha da aleyhine olursa, önceki rapor itirazda bulunmayan yönünden kesinleşeceğinden itiraz eden taraf lehine oluşan usuli kazanılmış hak gereği, mahkemece itiraz edenin lehine olan bilirkişi raporuna göre karar verilmesi gerekir. Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 2014/1503 E 2015/13111 K. sayılı içtihadı emsal niteliktedir.
Mahkemece alınan ilk bilirkişi kök ve ek raporuna davacı vekilinin kusur yönünden itirazları üzerine başka bir bilirkişiden alınan 02.05.2016 tarihli raporda ve ATK Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 23.10.2017 tarihli raporda davalı sürücünün kazanın oluşumunda % 100 oranında asli ve tam kusurlu , davacıya ait araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu belirtilmiş olup , davalı tarafça itiraza uğramayan kusur yönünden kesinleşen bu raporlar davacı lehine kusur yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğundan mahkemece sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmayıp davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir. Kaldı ki, her iki raporda da davalı sürücünün kazanın oluşumunda % 100 oranında asli ve tam kusurlu , davacıya ait araç sürücüsünün ise kusursuz olduğu tespit edilmiş olup raporlar dosya kapsamına uygun, gerekçeli ve denetime ve hükme de elverişlidir.
Mahkemece alınan 19.11.2015 tarihli bilirkişi raporunda, davacıya ait araçta 14.372,15 TL yedek parça bedeli, 2.460,00 TL işçilik bedeli olmak üzere KDV dahil toplam 19.861,94 TL hasar oluştuğu belirtilmiş olup davalı tarafça itiraza uğramayan hasar bedeli yönünden kesinleşen bu rapor davacı lehine hasar bedeli yönünden usuli kazanılmış hak oluşturduğundan mahkemece bu rapordaki miktara göre karar verilmesi gerekirken davacının aleyhine olan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 23.10.2017 tarihli raporu hükme esas alınarak daha az 16.746,57 TL hasar bedeline hükmedilmesi doğru görülmemiştir. Bu nedenlerle davacı vekilinin istinaf itirazları haklı bulunmuştur.
Bu durumda istinaf kanun yoluna başvuran davalı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazları açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak davanın kabulüne dair yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2018 tarih 2015/158 Esas 2018/598 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
Davanın KABULÜ ile, 19.861,94 TL hasar bedeli ile 236,00 TL çekici giderinin 21.11.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.372,89 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 181,86 TL harç ve ıslah harcı olan 162,00 TL’nin mahsubu ile 1.029,03 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 181,86 TL harç ve 162,00 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesap edilen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı tarafından yapılan 27,70 TL başvurma harcı, 4,10 TL vekalet harcı, 660,00 TL bilirkişi ücreti, 165,80 TL müzekkere ve tebligat gideri, 413,00 TL ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 1.270,60 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Kullanılmayan gider avansının karar kesinleştiğinde ve istek halinde yatıran tarafa iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın davacının ödediği istinaf harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.160,07 TL’den peşin alınan 290,06 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 870,01 TL’nin davalıdan tahsiline,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 38,00 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 159,30 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
6-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03.01.2022