Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/96 E. 2021/1300 K. 08.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/96
KARAR NO : 2021/1300

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 16/10/2018
NUMARASI : 2018/94 Esas2018/1033 Karar
DAVANIN KONUSU : Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasından Kaynaklanan Değer Kaybı Tazminatı
KARAR TARİHİ : 08.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 08.11.2021

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 16.10.2018 tarih 2018/94 Esas2018/1033 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 19.11.2017 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, müvekkilinin hasar tazminatı için yaptığı başvuru sonucunda 20.395,20 TL ödendiğini, değer kaybı tazminatının ödenmesi için de ayrı başvuru yapmasına rağmen ödeme yapılmadığını ileri sürerek, belirsiz alacak davasına esas olmak üzere 100,00 TL’nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesiyle toplam talebini 8.185,12 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının değer kaybı talebi üzerine hasar dosyası açıldığını, eksper atandığını, eksper raporuna göre değer kaybı tazminatı hesaplandığını, ödeme yapılmış ise de hesap numarası ve alıcı ismi uyuşmadığı için ödemenin müvekkiline iade olarak geri geldiğini, davacının değer kaybı için müvekkiline eksik evrakla başvurduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketinin kaza başına araç hasar bedeli sorumluluk tutarının 33.000,00 TL olduğu ve hasar bedelinin 20.395,00 TL’nin ödendiği, bakiye 12.605,00 TL sorumluluk limiti kaldığı, 28.03.2018 tarihinde 12.802,37 TL ödeme yapılmakla davalının sigorta limitinin dolduğu, alınan bilirkişi raporunda toplam değer kaybı 8.185,12 TL olarak belirlendiği, davacı vekili bilirkişi tarafından belirlenen değer kaybı bedelinin kendilerine yapılan değer kaybı ödemesinden daha az olduğunu bildiği halde davasını ıslah ettiği dolayısıyla dava tarihinden sonra ödeme yapılmasına rağmen ve dava konusuz kaldığı halde davacının davasını ıslah etmesi nedeniyle davanın reddi gerektiği ancak başlangıçta davacının talep ettiği 100,00 TL’lik değer kaybı alacağı ile ilgili olarak davalının vekalet ücreti ve yargılama giderinden sorumlu tutulması icap ettiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davadan 2 ay sonra 28.03.2018 tarihinde davalı tarafın poliçe üst limitine göre 12.802,00TL ödediği tarihte bilirkişi raporu tanzim edilmediği için müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybını bilmediğini, bilirkişi raporu beklendiğini, bilirkişinin 8.185,00TL değer kaybı belirlediğini, bilirkişi raporunun tebliğinden sonra ıslah yapıldığını, ıslah etmekteki amaçlarının davanın başından itibaren 8.185,00 TL olarak dava açmak olduğunu, davalının dava açmadan önce yapılan başvuruya rağmen ödeme yapmadığını, ödeme yapmamakta direndiğini, haksız çıkacağını anlayan davalının bu kararla ödüllendirildiğini, dava devam ederken davalı tarafın ifada bulunması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi ve HMK’nın 331. maddesi uyarınca dava açılmasındaki haklılık durumuna göre yargılama giderlerine hükmedilmesi gerekirken mahkemenin davayı reddettiğini, söz konusu ret kararıyla müvekkilinin araç değer kaybı tazminatını haksız fiil tarihinden itibaren işleyecek faizinden mahrum kaldığını, faiz tututarını davalı tarafa temerrüt hediyesi olarak takdim edildiğini, davalı taraf yararına 2.180,00 TL vekalet ücretine hükmedilirken müvekkili yararına 100,00 TL vekalet ücretine hükmedilmesinin AAÜT 3. maddesine aykırı olduğunu, Asliye Hukuk Mahkemelerinde takip edilen davalar için asgari 2.180,00TL vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, değer kaybı tazminatının kazaya neden olan aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davacı vekili, davalı nezdinde sorunlu mali sormululuk poliçesiyle sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, değer kayına uğradığını ileri sürerek değer kaybı tazminatı isteminde bulunmuştur. Belirsiz alacak davası şekilde açılan davada harca esas değer 100,00 TL gösterilerek bu miktar üzerinden harç yatırılmıştır. Sigorta poliçe limiti 33.000,00 TL olup davalı sigorta tarafından hasar ödemesinden sonra yargılama sırasında 28.03.2018 tarihinde 12.802,00 TL’lik ödeme yapılarak poliçe limiti tükenmiştir. Davacı vekili, 19.06.2018 tarihli celsede davalı sigorta tarafından dava açıldıktan sonra 12.803,37 TL ödeme yapıldığını, ancak toplam değer kaybı tutarının ne olduğunun bilirkişi tarafından tespiti ile ödenen miktardan fazla çıkacak alacaklarının davalı tarafından tahsili isteminde bulunmuştur. Oysa ki davalı sigortanın yaptığı ödemeyle poliçe limiti tükendiği için davacının daha fazla zararı bulunsa bile tek davalı olan davalı sigorta şirketinden bu zararını istemesi mümkün değildir. Buna rağmen mahkemece aynı celse bilirkişi incelemesi yapılmasına karar verilmiş bilirkişi raporunun dosyaya ibrazından sonra davacı vekili 15.10.2018 tarihli dilekçesinde bilirkişi raporunda değer kaybının 8.185,12 TL olduğunun belirtildiği için müddeabihi ıslah yoluyla bu miktarı artırdıklarını beyan etmiştir. Görüldüğü üzere dosya henüz bilirkişi incelemesine gönderilmeden önce davalı sigorta tarafından bakiye limitin tamamı ödendiği için bilirkişi daha fazla değer kaybı tazminatı belirlese bile davalı sigorta yönünden dava konusuz kalmıştır. Değer artırımı veya ıslah talebinde bulunulması sonuca etkili değildir. Mahkemece dava dilekçesinde geçen ve harçlandırılan 100,00 TL yönünden davanın konusuz kalmasına karar verilmesi gerekirken bu kısım yönünden de davanın reddine karar verilmesi doğru değil ise de mahkemece HMK’nın 331. maddesine uygun şekilde konusuz kalan kısım yönünden davacının haklı olduğu kabul edilerek yargılama gideri ve vekalet ücretine hükmedilmiş olması nedeniyle sonucu itibariyle doğru olan kararın sırf bu nedenle kaldırılmasına gerek görülmemiştir.
Dava açıldıktan sonra yapılan ödemeyle dava konusuz kalmış, ödeme tarihi itibariyle harçlandırılmış müddeabih 100,00 TL olduğu için bu dava değeri yönünden davacı dava açmakta haklı olduğu için HMK’nın 31. maddesi gereğince karar tarihinde yürürlükte olan AAÜT’nin 13/1-2 maddesi uyarınca müddeabihi aşamayacak şekilde 100.00 TL vekalet ücretine hükmedilmesi doğrudur. Dava konusuz kaldıktan sonra ıslah edilebilecek bir alacak kalmadığı için ıslah talebinin reddi yerindedir. Davacı vekili, yargılama sırasında ödeme yapılmış olsa bile ödeme tarihine kadar işleyen faiz alacağından mahrum kaldıklarını istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de ıslah dilekçesinde ödeme tarihine kadar işleyen faiz talebinde bulunulmadığı gibi davalı sigortanın bilirkişi raporunda belirtilen değer kaybı tazminatının çok üstünde ödeme yapmış olması karşısında esasen karşılanmamış faiz alacağından da söz edilemez. Dolayısıyla ıslah talebinin reddi nedeniyle davalı yararına maktu vekalet ücreti takdir edilmesi de isabetlidir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08.11.2021