Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/953 E. 2022/94 K. 18.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/953
KARAR NO : 2022/94

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/11/2018
NUMARASI : 2017/1009 Esas 2018/1200 Karar
DAVANIN KONUSU : Hasar ve Değer Kaybı Tazminatı
KARAR TARİHİ : 18.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.01.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.11.2018 tarih 2017/1009 Esas 2018/1200 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … vekili ve davalı … tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 24.05.2017 tarihinde davalıların sürücüsü/işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, davalı sürücünün ters yöne girmesi nedeniyle asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin başvurusu üzerine davalı sigorta tarafından 16.084,66 TL hasar, 1.622,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 17.706,70 TL ödeme yapıldığını, oysa ki müvekkilinin 25.740,48 TL onarım bedeli ödediğini ileri sürerek, davalı sigorta tarafından yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye 9.655,80 TL hasar, 2.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 11.655,80 TL maddi tazminatın davalı sigorta yönünden temerrüt tarihinden, diğer davalı yönünden kaza tarihinden itibaren avans faiziyle müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle toplam talebini 13.033,82 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davacıya 17.06.2017 tarihinde 763,46 TL, 05.07.2017 tarihinde 16.084,66 TL ve 08.08.2017 tarihinde 1.622,89 TL ödendiğini, yapılan ödemelerle müvekkilinin sorumluluğunun sona erdiğini, aksi takdirde kusur ve zararın ispat edilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı …. , zararın davalı sigorta tarafından karşılanması gerektiğini, davacıya ait aracın yeni olmadığını, değer kaybının oluşmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın davalı sürücünün % 100 oranında kusuruyla gerçekleştiği, davacıya ait aracın hasar bedelinin 25.740,48 TL, değer kaybının 5.000,00 TL olduğu, davadan önce davacıya 16.084,66 TL hasar bedeli, 1.622,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 17.706,66 TL ödendiği, yapılan ödemenin mahsubu ile bakiye 9.655,80 TL hasar bedeli, 3.378,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 11.655,80 TL tazminattan davalıların sorumlu bulunduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile bakiye 9.655,80 TL hasar, 3.378,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 13.033,80 TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketi yönünden 05.07.2017, davalı … yönünden ise kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili ve davalı … tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı …, gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme kararında 17.06.2017 tarihinde yapılan 763,46 TL’lik ödemenin dikkate alınmadığını, bilirkişi raporunda tespit edilen kusur ve hasar olması gerekenin üzerinde belirtildiğini, hesaplanan maddi tazminatın fahiş hesaplandığını, hesaplama yapılırken hurda bedelinin düşülmediğini, 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde değer kaybının ne şekilde ve hangi formüle göre yapılacağının düzenlendiğini, genel şartlarda belirtilen şekilde değer kaybının hesaplanmadığını, sigorta şirket tarafından hazırlanan değer kaybı raporunda meydana gelen zarara ilişkin değer kaybı bedelinin net bir şekilde belirlendiğini, bu şekilde davacı yana ödeme yapıldığını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalı … … vekili, gerek bilirkişi raporunda gerekse mahkeme ilamında 17.06.2017 tarihinde yapılan 763,46 TL’lik ödemenin dikkate alınmadan hüküm kurulduğunu, hesaplanan maddi tazminatın fahiş olduğunu, bilirkişi raporunda tespit edilen kusur ve hasar olması gerekenin üzerinde belirtildiğini, hesaplanan maddi tazminatın fahiş hesaplandığını, müvekkili şirket tarafından eksper ataması yapılarak hesap yapıldığını, davacı yana teklifte bulunulduğunu, ancak davacının bu teklife uymayarak aracı kendi imkanlarıyla tamir ettirdiğini, bu şekilde zararın artmasına neden olduğunu, hesaplama yapılırken hurda bedelinin düşülmediğini, 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları ekinde değer kaybının ne şekilde ve hangi formüle göre yapılacağının düzenlendiğini, genel şartlarda belirtilen şekilde değer kaybının hesaplanmadığını, müvekkili şirket tarafından hazırlanan değer kaybı raporunda meydana gelen zarara ilişkin değer kaybı bedelinin net bir şekilde belirlendiğini, bu şekilde davacı yana ödeme yapıldığını, bilirkişi raporu tebliğ edilmeden karar verildiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusurunun olmadığını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, bakiye hasar ve değer kaybı tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın sürcüsü/işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalıların sürücüsü/işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olan aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, değer kaybına uğradığını, müvekkiline yapılan ödemenin zararı gidermediğini ileri sürerek, bakiye hasar ve değer kaybı tazminatının tahsili isteminde bulunmuştur. Mahkemece bilirkişi heyetinden alınan raporunda davalı sürücünün ters yola girdiği için asli ve tam kusurlu olduğu belirtilmiş, ekspertiz raporunda hasar miktarından % 25 iskonto uygulandığı belirtilerek iskonto uygulanmadan hasar miktarı belirlenmiştir. Mahkemece davalı sürücünün tam kusurlu olduğu kabul edilerek bilirkişi tarafından iskonto uygulanmaksızın belirlenen hasar miktarı ile piyasa rayiç değerine göre bulunan değer kaybı tazminatı dikkate alınarak hüküm kurulmuştur. Davalı sürücü tarafından imzalanan kaza tespit tutanağında davalı sürücü ters yöne girdiğini beyan etmiş olmakla bilirkişi raporundaki davalı sürücünün asli ve tam kusurlu olduğuna dair görüşe itibar edilmesi doğru bulunmuştur. Davalılar gerçek zarardan sorumlu olup, bilirkişilerin ekspertiz raporunda belirlenen hasar bedelinden iskonto yapmaksızın tespit ettiği hasar bedeli dosya kapsamına uygun ve makul bulunmuş, davalıların bilirkişi raporuna yönelik istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271E -2020/8104K). Dolayısıyla mahkemece, poliçe 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlardan sonra tanzim edilmiş olsa da değer kaybı tazminatının eski yargısal içtihatlarda olduğu gibi aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre belirlenmesi doğru olup bu yöndeki rapor denetime elverişli ve dosya kapsamına uygundur.
Ne var ki davacılar vekili dava tarihinden önce müvekkiline 16.084,66 TL hasar, 1.622,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 17.706,70 TL ödeme yapıldığını belirtmiş olsa da davalılar vekilleri 306129517 nolu hasar dosyası üzerinden bu ödemeler dışında dava tarihinden önce 17.06.2017 tarihinde 763,46 TL daha ödendiğini belirtmiş, ödeme belgesini sunmuştur. Mahkemece 763,46 TL’lik ödeme dikkate alınmadan hüküm kurulmuştur. Buna göre davalıların, 25.740,48 TL hasar onarım bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı tazminatı olmak üzere toplam 30.740,48 TL’den sorumlu olduğu, davalı sigortanın dava tarihinden önce 17.06.2017 tarihinde 763,46 TL, 05.07.2017 tarihinde 16.084,66 TL ve 08.08.2017 tarihinde 1.622,89 TL olmak üzere toplam 18.471, 01 TL ödediği, bu miktarın toplam 30.740,48 TL’den mahsubu ile bakiye 12.269, 47 TL hasar ve değer kaybı tazminatının tahsiline karar vermesi gerektiği anlaşılmaktadır. Mahkemece 763,46 TL’lik ödeme dikkate alınmadan hüküm kurulması yerinde olmayıp kararın bu yönden kaldırılması icap etmiştir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekili ve davalı …’ın istinaf başvurularının ayrı ayrı KABULÜ ile İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.11.2018 tarih 2017/1009 Esas 2018/1200 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2- Davanın KISMEN KABULÜ ile toplam 12.269,47 TL hasar ve değer kaybı tazminatının davalı sigorta şirketi yönünden temerrüt tarihinden (05.07.2017), davalı … yönünden ise kaza tarihinden (24.05.2017) itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsil olunarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 838,13 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 199,06 TL peşin harç ve 35,90 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 603,17 TL karar harcının davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 199,06 TL peşin harç ve 35,90 TL ıslah harcının davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye ve davanın kabul oranına göre takdir ve tayin edilen 2.180,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine,
Davalı … kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre 764,35 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Şti’ne verilmesine,
Davacının yapmış olduğu toplam 1.039,10 TL yargılama giderinin, davanın kabul ve ret oranına göre takdir ve tayin edilen 976,75 TL’sinin davalılardan alınarak, davacıya verilmesine, kalan kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan yargılama gideri bulunmadığından bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde resen iadesine,
3- İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf harcının talep halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı, 14,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 135,30 TL istinaf yargılama giderinden istinaftaki haklılık durumuna göre hesap edilen taktiren 7,91 TL’sinin davacıdan alınarak davalı … ‘ne verilmesine, bakiye istinaf yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
5-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … tarafından yapılan 121,30 TL istinaf yoluna başvuru harcı istinaf yargılama giderinden istinaftaki haklılık durumuna göre hesap edilen taktiren 7,10 TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’a verilmesine, bakiye istinaf yargılama giderinin davalı … üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19.01.2022