Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/847 E. 2022/3 K. 03.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/847
KARAR NO : 2022/3

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/12/2018
NUMARASI : 2015/980 Esas 2018/1086 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 03.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.01.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.12.2018 tarih 2015/980 Esas 2018/1086 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye .. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalıların sürücüsü işleteni ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait oto kiralama şirketinde kiraya verilerek kazanç elde edilen araca çarptığını, kazanın oluşumunda davalı sürücünün tam ve asli kusurlu olduğunu, ekspertiz raporu ile davacıya ait araçta 9.000,00 TL değer kaybı bedeli ile aracın hasar onarım süresinin 7 gün olduğunun tespit edildiğini, ancak yedek parçaların geç tedarik edilmesinden dolayı kazadan yaklaşık 45 gün sonra aracın müvekkiline teslim edildiğini, hasarların ödenmesi için davalı sigorta şirketine yapılan başvuruya cevap verilmediğini ve ödeme yapılmadığını, müvekkiline ait aracın üst segment lüks bir araç olup değer kaybının çok daha fazla olduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, şimdilik 9.000,00 TL değer kaybı bedeli, 5.000,00 TL aracın kiraya verilememesi nedeniyle oluşan kazanç kaybı bedelinin işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı sigorta şirketi vekili, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, trafik poliçesinden dolayı sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında poliçe limiti ile ve gerçek zarar miktarı ile sınırlı olduğunu, ekspertiz raporu ile davacıya ait araçta tespit edilen 10.481,08 TL hasar bedelinin davadan önce davacıya ödendiğini, yapılan ödemenin gerçek zararı yansıttığını, değer kaybının belirlenmesi için aracın modeli, yaşı, kullanım şekli, aracın yetkili bir serviste ve orjinal parçalarla onarılıp onarılmadığı, oluşan hasarın aracın orjinalliğini etkileyip etkilemediği, daha önce değer kaybına uğrayacak bir kazaya karışıp karışmadığı gibi hususların dikkate alınması gerektiğini, kazanç kaybı talebinin dolaylı zarar niteliğinde olup, trafik poliçesi teminatı dışında kaldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, davacının somut delil ve belge olmaksızın başvurduğu talebinin daha önce sigorta tahkim komisyonunca kabul edilmediğini, talep edilen bedellerin aşırı yüksek olup gerçeği yansıtmadığını, araçta değer kaybı oluşması için gerekli şartların oluşmadığını, kazanç kaybı için talep edilen sürenin 45 güne çıkarıldığını, hasar onarım süresinin 45 güne uzamasında müvekkillerine izafe edilebilecek herhangi bir kusur bulunmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketine sigortalı araç sürücüsünün % 80 oranında kusurlu olduğu, davacının maliki olduğu araç sürücüsünün kazanın oluşumunda %20 oranında kusurlu olduğu, 5.600,00 TL değer kaybından tüm davalıların sorumlu olduğu, mahrumiyet zararı olan 1.680,00 TL yönünden ise davalılar … ve …’in sorumlu oldukları gerekçesiyle, davanın kısmen kabul kısmen reddi ile, 5.600 TL değer kaybından ibaret maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tüm davalılardan, 1.680 TL mahrumiyet zararından ibaret maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar… ve …’den müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, ekspertiz raporunda ve tramer kayıtlarında kazanın oluşumunda davalı sürücünün asli ve tam kusurlu bulunduğunu,hasar ödemesinin sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu kabul edilerek yapıldığını, taraflar arasında tutulan trafik kazası tespit tutanağına göre de davalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğunu, davalı sürücünün beyanının da bu doğrultuda olduğunu, mahkemece alınan 29.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda da davalı araç sürücüsünün % 100 oranında tam ve asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, buna rağmen mahkemece hatalı bilirkişi raporlarına dayanılarak, davalı sürücünün % 80 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek karar verildiğini, değer kaybı miktarının eksik hesaplanmasının yanında bilirkişinin subjektif değerlendirmesiyle ayrıca % 20 indirim yapılmış olmasının hatalı olduğunu, araca takılacak parçaların sigorta şirketinin kusuru sebebiyle gecikmeli montaj edildiğini, yedek parça ya da teknik servisteki gecikmelerin sigorta şirketinin sorumluluğunda olduğunu, aracına orjinal parçaların zamanında takılmaması nedeniyle davacının fazladan beklediği ve aracını kiraya verememesi nedeniyle oluşan mahrumiyet kaybının gerçek onarım süresi üzerinden hesaplanması gerekir iken 10 gün üzerinden hesaplanan miktara hükmedilmesinin hatalı olduğunu, ayrıca kazanç kaybından sigorta şirketinin kusuru sebebiyle sorumlu olmasına rağmen davalı sigorta şirketinin kazanç kaybından sorumlu tutulmamasının da hatalı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıya ait araçta oluşan değer kaybı ve kazanç kaybı bedelinin karşı aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulü ile, 5.600 TL değer kaybı bedelinin tüm davalılardan, 1.680 TL mahrumiyet zararının karşı aracın işleteni ve sürücüsü olan davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 17.04.2018 tarihli raporunda, davalı sürücünün kullandığı otomobil ile seyrettiği çift yönlü sokaktan, kontrolsüzce bölünmüş yola çıkarak bölünmüş yoldaki davacı aracına ilk geçiş hakkını bırakmaması nedeniyle kazanın oluşumunda % 80 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün idaresindeki otomobil ile gündüz vakti, meskun mahalde, bölünmüş yolun sol şeridini takiben seyredip, geldiği olay mahallinde, hızını ve sürüşünü mahal şartlarına göre ayarlamadığı, sağ tarafındaki sokaktan kontrolsüzce seyrettiği yola çıkan ve kendisine ilk geçiş hakkını bırakmayan davalı sürücünün kullandığı otomobile önlemsizce arkadan çarpması sonucu meydana gelen kazada dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketi ile % 20 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait aracın markası, modeli, kiralık olan kullanım şekli, kullanılmışlık düzeyi (239 982 km), karışmış olduğu önceki kazaları ile dikkate alındığında aracın kazadan önceki 2. el piyasa değerinin 85 000- TL, kazadan sonraki 2. el piyasa değerinin 78. 000 TL olduğu, aradaki fark olan 7 000 TL değer kaybı olacağı, hasarının ise 7 günde onarılabileceği, 7 gün X 300 TLden kazanç kaybının 2.100,00 TL olabileceği belirtilmiş, mahkemece bu rapor hükme esas alınarak davalı sürücünün % 80 oranında kusuruna isabet eden değer kaybı ve kazanç kaybı bedeline hükmedilmiştir. ATK raporu davacı vekiline 07.05.2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen davacı vekilince rapora itiraz edilmediğinden gerek kusur gerekse değer kaybı bedeli, tamir süresi ve kazanç kaybı bedeli yönünden davalılar lehine usuli kazanılmış hak oluşmuştur. Bu durumda davacı tarafça itiraza uğramayan rapor davalı lehine usuli kazanılmış hak oluşturduğundan mahkemece ATK raporu hükme esasa alınarak verilen kararda bir isabetsizlik bulunmayıp davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Davacının aracının tamiri için fazladan beklediği ve aracını kiraya verememesi nedeniyle oluşan kazanç kaybı talebi dolaylı zarar kapsamında olup dolaylı zararlardan olan kazanç kaybı zararı zorunlu mali mesuliyet sigortası teminat kapsamında kalmadığından, mahkemece davalı sigorta şirketinin kazanç kaybından sorumlu tutulmamasında da bir isabetsizlik bulunmayıp davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.03.01.2022