Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/827 E. 2022/433 K. 15.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/827
KARAR NO : 2022/433

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 14/11/2018
NUMARASI : 2016/988 Esas 2018/1186 Karar
DAVANIN KONUSU : Tapu İptali Ve Tescil
KARAR TARİHİ : 15.03.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 15.03.2021

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 14.11.2018 tarih 2016/988 Esas 2018/1186 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili, müvekkillerinin davalı şirketin %30’ar hisse ile ortakları olduğunu, noterde yapılan 31.03.2010 tarihli sözleşmeler ile müvekkili …’ın 600 pay olan hissesini 15.000,00 TL değeri ile, diğer müvekkili …’ın ise 599 payını 14.975,00 TL değeri ile şirketin diğer ortağı ve müvekkillerinin abisi olan davalı …’a devrettiklerini; müvekkili …’ın 1 payını ise 25,00 TL karşılığında davalı …’ın oğlu dava dışı…’a devrettiğini, noterde yapılan bu devirlerin şirketin kayıtlı sermayesi ve nominal değerler üzerinden usulen yapıldığını, devir tarihinde şirkette kayıtlı bulunan araç ve taşınmazların %30 – %30 oranında devredilmesi konusunda da anlaşıldığını, ancak davalı şirket tarafından müvekkillerine menkul ve gayrimenkullerin devredilmediğini, taşınmazlar için kira bedeli de ödenmediğini, davalı şirket yetkilisi …’a gönderdikleri 04.07.2013 tarihli ihtarname ile anlaşma gereğince müvekkillerine bırakılan …, …, … ve … plakalı araçların devrinin yapılmasını, ayrıca %60 pay oranında taşınmaz devri ve kira bedellerinin ödenmesini ihtar ettiklerini, davalı …’ın 31.07.2013 tarihli cevabi ihtarnamesinde araçlar için vergi borcu ve cezalar ödendiğinde araçların satışını vermeye hazır olduklarını bildirdiğini, bu ihtarname ile noterde yapılan hisse devrinin gerçek paylaşım olmadığının ayrı bir paylaşma sözleşmesinin bulunduğunun ikrar edildiğini, ispat yükünün davalılarda bulunduğunu ileri sürerek; dava konusu … İli … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmazda davacıların paylarına isabet eden kısmın ve araçların hisseleri oranında adlarına tesciline, fazlaşa ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 20.000,00 TL alacağın dava tarihinden itibarin işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacılar vekili, 24.10.2016 tarihli dilekçesinde, davadaki taleplerinin öncelikle tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili, mümkün olmaması halinde tapu kaydına karşılık şimdilik 10.000,00 TL’nin davalılardan tahsili, davalı şirket adına kayıtlı araçların davacılar adına tescilinin mümkün olmaması halinde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin davalılardan tahsili, birikmiş kira alacağı için fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL’nin davalılardan tahsili istemine ilişkin olduğunu beyan etmiştir.
CEVAP :Davalılar vekili, taraflar arasında noterde yapılan hisse devir sözleşmelerinin içeriklerinin doğru olduğunu, bu sözleşmeler dışında müvekkili şirket ile davacılar arasında herhangi bir sözleşme yapılmadığını, müvekkillerinin davacılara ayni ya da nakdi borçlarının bulunmadığını, şirket adına kayıtlı taşınır ve taşınmazların usulüne uygun olarak ve muvazaasız şekilde satın alındığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, mahallinde yapılan keşif keşif üzerine düzenlenen bilirkişi raporunda dava konusu taşınmazın değerinin 2.329.628,25 TL, aylık kira bedelinin 10.000,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davacı …’ın 2009 yılında kendisinin ve kardeşi davacı …’ın şirketten ayrılma kararı aldığını ve davalı …’a şirketin borçlarından dolayı bırakma kararı aldıklarını, kendilerinin şirket hisselerini 31.03.2010 tarihinde noterde davalıya devrettiklerini, aralarında yazılı bir anlaşma olmadığını, aynı zamanda kendilerine … , … , … , … plakalı araçları da vermeyi taahhüt ettiğini, bunun dışında mobilya dekorasyon makinelerini de teslim etmeyi kabul ettiğini ve bu makineleri teslim ettiğini, makinelerin hala kendilerinde olduğunu beyan ettiği, davalı …’ın ise şirketin 2009 yılında davacıların davalı şirketi kendisine bırakıp kurdukları diğer şirkete geçtiklerini ve hisselerini noterde devrettiklerini, şirketin halen SSK ve Vergi Dairesine borcu olduğunu, şirkete ait makinelerin davacıların elinde olduğunu, KDV ödemeleri halinde faturalarının gönderileceğini yine şirkete ait araçların da davacıların elinde olduğunu beyan ettiği, 31.03.2010 tarihinde noterde yapılan hisse devir sözleşmesinde sadece davacıların devrettikleri hisse bedeli karşılığı teslim aldıkları devir bedelinin yer aldığı, hisse devir sözleşmesinin usulüne uygun olarak gerçekleştirildiği, bu sözleşmelerde taraflar arasında davacının iddia ettiği üzere şirkete ait bir taşınmaz veya taşınır devrine ilişkin hüküm bulunmadığı, davalının 31.07.2013 tarihli cevabi ihtarnamesinde 4 adet aracın borçları ödendikten sonra davacılara devredileceğinin bildirildiği, halen araçların davacıların kullanımında olduğu, ayrıca dava konusu şirketin borçlarının birlikte ödenmesi halinde şirket hisselerinin ve fabrika binasının devrinin kararlaştırıldığı, davacıların %60 tutarı olan borçları ödemedikleri, taleplerin tümünün davalı şirkete karşı ileri sürülmesi nedeniyle tanık dinletme talebinin kabul edilmediği, davacıların ancak şirkete ait borçların ödenmesi halinde vekaletsiz iş görmeye ilişkin olarak alacak talebinde bulunabilecekleri, gerekçesiyle, davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirkete karşı açılan davanın şartları gerçekleşmediğinden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacılar vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, müvekkilleri ile davalı arasında yazılı değil, sözlü bir anlaşma bulunduğunu, ayrıca davalı tarafından keşide edilen ihtarnamede araçların devri konusunda beyanlarının bulunduğunu, dağılım konusundaki paylaşım oranlarını kabul anlamına gelmemekle birlikte davalı şirket yetkilisi tarafından mahkeme huzurunda yazısı ikrar edilen “…” başlıklı belgede yapılan ödemeler ve fabrika hissesi paylaşımını gösterir adi belgenin bulunduğunu, davalı şirket yetkilisi ve davalı …’ın mahkeme huzurundaki beyanında noterde hisse devrinin yanısıra borçlar karşılığında davacıların şirketi bıraktıklarını beyan ettiğini, bu beyanın noterde yapılan devrin ibra olmadığını, taraflar arasında ayrıca bir anlaşmanın bulunduğunu gösterdiğini, ancak davalı tarafın açıkça gerçek dışı ve yanlış beyanlarda bulunduğunu, müvekkilleri tarafından şirket borçlar karşılığında bırakılmış olsa idi, müvekkillerinin borçları ödememesi gerektiğini, müvekkilleri tarafından yapılan ödemelerin ilk derece mahkemesince zımnen kabul edildiğini, ancak bu ödemelerin vekaletsiz iş görme olarak değerlendirildiğini, yapılan ödemelerin davalılar ile yapılan anlaşma gereğince ve ortaklık yükümlülükleri gereğince ödendiğini, noterde yapılan devrin sadece şirketin kayıtlı sermayesi ve nominal değerler üzerinden usulen yapıldığını, bu işlemin arkasında bir de gerçeği yansıtan, şirkette kayıtlı bulunan araç ve şirkete kayıtlı taşınmazların %30-%30 oranında devredilmesi, davaya konu taşınmaz için hisse devir tarihinden itibaren kira bedeli konusunda anlaşılması gibi başka bir anlaşmanın daha olduğunu, şirket üzerine kayıtlı gayrimenkul, araçlar ve diğer makine ve menkuller göz önüne alındığında noterde gösterilen 15.000,00 TL’nin gerçek devir bedeli olmadığının ve sadece davacıların şirkette kuruluş sermayesinin karşılığı olan usuli bedelden devrin söz konusu olmayacağının aşikar olduğunu, hisse devir tarihinden sonra müvekkillerinin davalı şirket borçlarını hala ödemeye devam ettiklerini, %60 paylarından daha fazla ödemeler yaptıklarını, ancak davalı tarafça fabrika binası ve araçların devredilmediğini, fabrika binasına ait olan %60 kira bedelinin de ödenmediğini, 11.04.2017 tarihli dilekçeleri ekindeki adi yazılı belgedeki yazı ve hesaplamaların davalı …’a ait olduğunu iddia ettiklerini, davalı tarafça bu hususun mahkeme huzurunda ikrar edildiğini, yılların markası olan “…” markasının gerçek değerinin bedeli hususunda, sahip olduğu menkul ve gayrimenkuller karşılığında düşük rakamlar üzerinden anlaşmaya varılmasının düşünülemeyeceğini, dosyada alınan bilirkişi raporunda sadece fabrika binasının değerinin 2.326.628,25 Tl olarak hesaplandığını, bu bedel dikkate alındığında bile noterde yapılan devir sözleşmesinde görünen 15.000,00 TL bedelle şirket hisselerinin devredilemeyeceğinin görüleceğini, delilleri arasında bulunan ticari defterlerin incelenmediğini, şirkettin yıllık cirosu ve marka değeri konusunda inceleme yapılmadığını, ilk derece mahkemesince davacıların %60 oranında borçları ödemediği yönündeki kabulünün hatalı olduğunu, dosyaya sundukları ve delilleri arasında bulunan ödeme belgelerinde müvekkillerinin %60 paylarından daha fazla ödeme yaptıklarını, yakın akrabalar arasındaki hukuki işlemlerin miktarı ne olursa olsun tanıkla ispatının mümkün olduğunu, davada tarafların abi kardeş olduklarını, yapılan işlemlerin temelinin abi-kardeşler arasında hisse devri olduğunu, delilleri arsında bulunan yemin delili ifa edilmediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında noterde yapılan hisse devir sözleşmesinin yanısıra yapıldığı iddia edilen sözlü anlaşma gereğince, davalı şirkete ait dava konusu taşınmazdaki davacıların toplam %60 hissesine karşılık kısmın tapu kaydının iptali ile davacılar adına tescili, tapu iptal davası kabul edilmediği takdirde maddi tazminatın davalılardan tahsili, davalı şirkete ait dört adet aracın davacılar adına tescili, ayrıca taşınmaz yönünden birikmiş kira bedelinin davalılardan tahsili istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirkete karşı açılan davanın ise esastan reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacılardan … İzmir 29. Noterliğinin 31.03.2010 tarihli düzenleme şeklinde limited şirket hisse devri sözleşmesi ile davalı şirketteki 600 pay hissesini 15.000,00 TL bedel karşılığında davalı …’a devir ve temlik etmiş, davacı … da aynı tarihte ve aynı noterlikte 599 payını 14.975,00 TL bedel karşılığında davalı …’a, 1 payını ise 25,00 TL bedel karşılığında dava dışı…’a devretmiştir. Davacıların davalı …’a gönderdikleri 04.07.2013 tarihli ihtarnamede, şirket hisselerini kendilerine devrettikleri, bunun karşılığında …, …, … ve … plakalı araçların devredilmesi gerekirken devirlerin yapılmadığı, davalı şirkete ait … İli, … İlçesi, … Köyü … Ada … parsel sayılı fabrika binası ve arsasının %60 hissesinin devredilmediği, bu hisseye karşılık geçen zamanda kira ödemesi yapılmadığı belirtilerek ihtarnamenin tebliğinden itibaren 15 gün içinde taşıt devirlerinin yapılması, fabrika taşınmazı hissesinin devredilmesi, 31.03.2010 tarihinden itibaren geçen süre için fabrikanın %60 hissesine karşılık gelen aylık rayiç kira bedellerinin ödenmesi ihtar olunmuştur. Davalı …, davacılara gönderdiği 31.07.2013 tarihli cevabi ihtarnamede ise, taraflar arasında yapılan mal paylaşım anlaşmasına göre ana iştigal konusu olan vakum kapak imalatı işinin ve bu üretime yarayan makinalann tamamının davacılara devredilmesinin, plakaları verilen 4 adet aracın borçları ödendikten sonra davacılara devredilmesinin, şirket borçlarının birlikte ödenmesi karşılığı, şirket hisselerini ve fabrika binasının kendisine devredilmesinin kararlaştırıldığını, müşteri potansiyelinin davacılara devredilmiş olduğunu, kendisine boş bir fabrika binası, yeni kurulacak bir iş ve yüksek borç bırakıldığını, ayrıca halen davacı …’ın oturduğu Güzelbahçe’de bir adet dairenin ve Tepecik Mahallesinde 2 adet arsanın davacılara verildiğini, davacılar tarafından ödenmesi gereken borçların %60 tutarının ödenmediğini belirterek, anlaşma tarihinden bu yana davacıların kullanmakta olduğu araçları üzerindeki vergi borçları, cezalar, KDV ve şirket borçlarının hisselerine düşen kısmı ödendikten sonra satışını vermeye hazır olduğunu, … … … köyü … parselde kayıtlı fabrika binasının kendisine bırakılması nedeniyle bu binada bir haklarının bulunmadığını, kira talebinin haksız olduğunu ihtar etmiştir.
Davacı tarafça, taraflar arasında fabrika binasının bulunduğu … İli … İlçesi … Köyü … parsel sayılı taşınmaz ve …, …, … ve … plakalı dört adet aracın davacılara devri konusunda taraflar arasında sözlü anlaşma olduğu iddia edilmiş, davalılarca taraflar arasında hiçbir sözleşme akdedilmediği, davacı tarafa borçlu olunmadığı savunulmuştur. Davalı … tarafından gerek 31.07.2013 tarihli cevabi ihtarnamede, gerekse 26.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanlarında davalı şirkete ait menkul mal ve araçlar üzerinde hacizlerin bulunduğunu, bu hacizlerin kaldırılması kaydıyla bedel karşılığında araçları devretmeyi kabul ettiğini beyan ettiği anlaşılmıştır. Taraflar arasında üzerinde fabrika binasının bulunduğu taşınmazın davacılara devri konusunda usulüne uygun resmi şekilde yapılmış taşınmaz satış sözleşmesinin bulunmamasına, kira bedeli ödeneceğine dair bir sözlü anlaşmanın yapıldığının kanıtlanamamasına, dosya kapsamında bulunan … antetli kağıda el yazısı ile yazılmış fotokopi niteliğindeki belgenin herhangi bir taahhüt içermemesine, dava konusu araçların davacılara bedelsiz olarak devredileceğine ilişkin herhangi bir sözleşmenin bulunmamasına, davalı …’ın 31.07.2010 tarihli ihtarnamesinde de davacıların kullanımında olduğu çekişmesiz olan araçların bedelsiz olarak devredileceği yönünde açık bir kabulün bulunmamasına, 31.03.2010 tarihinde noterde yapılan hisse devir sözleşmelerinde davacıların devrettikleri hisse bedellerini nakden ve tamamen aldıklarını kabul etmiş olmalarına, resmi belgenin aksinin aynı nitelikte belge ile kanıtlanamamış olmasına göre, davanın reddine dair kararın isabetli olduğu, davacılar vekilinin istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların istinaf dilekçesinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacılardan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacıların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 15.03.2022