Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/741 E. 2022/69 K. 14.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/741
KARAR NO : 2022/69

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/12/2018
NUMARASI : 2016/259 Esas 2018/1465 Karar

DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.01.2022

İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.12.2018 tarih 2016/259 Esas 2018/1465 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 10.10.2015 tarihinde müvekkiline ait …. plakalı araca, davalı …. tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan …. plakalı aracın çarptığını, müvekkiline ait araçta maddi hasar meydana geldiğini, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/22 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını, araçta 17.136,70 TL hasar ve 4.300,00 TL değer kaybı oluştuğunun tespit edildiğini, davalı …. kooperatifine başvuru yapıldığını, ancak davalının cevap vermediğini, davalı tarafça sigortalanan araç sürücüsünün trafik kazasında asli kusurlu olduğunu belirterek, fazlaya ilişkin haklan saklı kalmak kaydıyla 10.000,00 TL hasar bedeli, 4.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 14.000,00 TL tazminatın davalıya ihbar tarihi olan 14.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 28.09.2016 tarihli ıslah dilekçesi ile, hasar bedeline ilişkin talebini 16.164,84 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP :Davalı tarafça davaya cevap verilmemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacıya ait …. plakalı araç ile davalı …. şirketince zorunlu mali mesuliyet poliçesi kapsamında teminat altına alınan …. plakalı aracın 10/10/2015 tarihinde maddi hasarlı trafik kazasına karıştıkları, ATK Trafik İhtisas Dairesinin 24/04/2018 tarihli raporunda davaya konu kazanın oluşumunda davalıya ait …. plaka sayılı araç sürücüsünün %75 oranında, davacı sürücünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, davalı taraf sürücüsünün davacının aracındaki hasar ve zararın %75’i olan %75 x 21.136,00 TL = 15.852,00 TL’den sorumlu olduğunun tespit edildiği, davalı şirketin zmms sigortacısı sıfatına haiz olup dava dışı işletenin ve onun eyleminden sorumlu olduğu kişinin (sürücünün) kusuru oranında ve poliçe limiti dahilinde zarar gören davacıya karşı sorumlu olduğu, davalının davacıya ait …. plakalı araçta oluşan hasar ve değer kaybı bedelinin KDV dahil sigortalısının kusuruna isabet eden kısmını poliçe limiti dahilinde karşılamak zorunda olduğu gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile 12.852,00 TL hasar bedeli ile 3.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 15.852,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 27/10/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, mahkemece alınan 26.09.2016 tarihli bilirkişi raporu ile …. plakalı araç sürücüsü …. ‘nun kazanın oluşumunda %100 kusurlu olduğu; müvekkiline ait araçtaki hasar miktarının KDV dahil 16.164,84 TL ve değer kaybının 4.000,00 TL olduğunun tespit edildiği, bunun üzerine ıslah yapılarak dava değerini 20.164,84 TL’ye yükselttiklerini, daha sonra mahkemece kazanın oluş şekliyle hasarın uyumlu olup olmadığının tespit edilmesi için bu bilirkişi raporuna ek rapor alındığı, ek raporda hasarın kazanın oluş şekliyle uyumlu olduğunun tespit edildiğini, bilirkişi kök ve ek raporlarına taraflar tarafından itiraz edilmemesine rağmen mahkemece dosyanın ATK Trafik ihtisas Dairesi’ne gönderildiği, değer kaybı, hasar bedeli ve kusur durumunun tespiti için rapor tanzim edilmesinin istendiğini, ATK İhtisas Dairesi tarafından davalı şirket nezdinde sigortalı araç sürücüsünün %75 kusurlu olduğunun ve toplam hasar ve değer kaybı tutarının 15.852,00 TL olduğunun tespit edildiğini, davalı tarafın bilirkişi raporlarına karşı herhangi bir itirazı bulunmadığını, müvekkili lehine usuli kazanılmış hak doğduğunu, mahkemenin hiçbir itiraz ve talep olmadan kendiliğinden dosyayı yeni bir bilirkişiye vermesi mümkün ise de usuli kazanılmış hak ilkesini gözetmesi gerektiğini, ATK raporu ile kusur oranının müvekkili aleyhine değişmesinin mümkün olmadığını, davadan önce müvekkiline ait araçta meydana gelen zarar ve değer kaybının tespiti amacıyla İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/22 D.İş sayılı dosyasında yapılan toplam 1.092,20 TL tespit giderinin de davalı tarafından karşılanması gerektiğini, ancak mahkemece bu taleple ilgili karar verilmediğini belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasına sebebiyet veren karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından, araç hasar bedeli ve değer kaybı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince, makine mühendisi bilirkişiden alınan 26.09.2016 tarihli bilirkişi raporunda; davalı şirket tarafından sigorlananan aracın sürücüsü …. ‘nun …. plaka sayılı aracı ile seyir halinde iken dikkatsiz ve tedbirsizce davrandığı, sağ yan tarafında seyretmekte olan araç trafiğine dikkat etmeden kontrolsüz ve hatalı bir şekilde geçiş önceliği kurallarına riayet etmeden kontrolsüz kavşağa giriş yaptığı ve davacının aracına çarptığı, kazanın meydana gelişinde %100 oranında kusurlu olduğu, davacının ise kusurunun bulunmadığı, araçta 16.164,84 TL hasar gerçekleştiği, aracın kaza tarihindeki ikinci el rayiç değerinin 57.000,00 TL civarında olduğu, 01.06.2015 tarihli Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre araçta oluşan değer kaybının 4.477,62 TL olduğu, önceki iki hasarı da değerlendirildiğinde değer kaybı tutarının 4.000,00 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Mahkemece bilirkişi raporu taraflara tebliğ edilmiş olup, davalı tarafça rapora itiraz dilekçesi sunulmamış, davacı vekilince bu rapor doğrultusunda dava değeri ıslah edilmiştir. Mahkemece kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığı hususunda ek rapor düzenlenmesi için dosyanın bilirkişiye yeniden tevdi edilmiş, düzenlenen 31.01.2017 tarihli ek raporda kaza ile hasarın uyumlu olduğu görüşü bildirilmiştir. Ek rapor da taraflara tebliğ edilmiş, taraf vekillerince itiraz ileri sürülmemiştir. Bu kez mahkemece resen dosyanın kusur durumu, hasar bedeli ve değer kaybı tespiti için Adli Tıp Kurumuna gönderilmesine karar verilmiş, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nce düzenlenen 24.04.2018 tarihli raporda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde davacının hızını azaltmadan kontrolsüz şekilde kavşağa girerek, solundan gelen davalı şirket tarafından sigortalanan araca çarpması nedeniyle %25 oranında, davalı şirket tarafından sigortalanan araç sürücüsünün ise kontrolsüz kavşakta sağdan gelen araca ilk geçiş hakkını vermemesi nedeniyle %75 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait aracın kaza tarihindeki 2. el rayiç değerinin 58.000,00 TL, kaza sonrası 2. el rayiç değerinin 54.000,00 TL, böylece değer kaybının 58.000,00 TL – 54.000,00 TL = 4.000,00 TL olduğu, araçta oluşan hasar bedelinin malzeme ve işçilik dahil 17.136,00 TL olduğu, kusur oranına göre davalının sorumlu olduğu tutarın toplam 15.852,00 TL olduğu görüşü bildirilmiş; ilk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu raporu benimsenerek hüküm kurulmuştur.
Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. – 202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK’nın ve 6098 sayılı TBK’nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. – 2020/8104 K.)
Somut olayda poliçe tarihi olan 03.10.2015 tarihi itibariyle, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Taşıtlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarında belirtilen hesaplama tekniğine göre değer kaybı belirlenmesi gerekir ise de Anayasa Mahkemesinin yukarıda anılan iptal kararından sonra bu hükümlerin uygulanması mümkün olmadığı gibi dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir. Eldeki davada da hükme esas alınan 24.04.2018 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde piyasa rayiç değerine göre 4.000,00 TL değer kaybı belirlenmiş olup, mahkemece bu yönteme göre belirlenen değer kaybının hükme esas alınmasında bir isabetsizlik görülmemiştir.
Ne var ki, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “bilirkişi raporuna itiraz” başlıklı 281/1. maddesinde; “Taraflar, bilirkişi raporunun, kendilerine tebliği tarihinden itibaren iki hafta içinde, raporda eksik gördükleri hususların, bilirkişiye tamamlattırılmasını; belirsizlik gösteren hususlar hakkında ise bilirkişinin açıklama yapmasının sağlanmasını veya yeni bilirkişi atanmasını mahkemeden talep edebilirler” düzenlemesine yer verilmiştir. Usulüne uygun biçimde raporun tebliği üzerine, rapora itiraz hakkı bulunan tarafların bu haklarını kullanmamış olması halinde ise, karşı taraf lehine usuli kazanılmış hak oluşur. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 2015/10058 E. 2018/4639 K., 2014/1503 E. 2015/13111 K. sayılı ilamlarında belirtildiği üzere) Somut olayda, davalı …. vekili, makine mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen kök ve ek rapora itiraz etmemiştir. Kusur oranı ve hasar bedeli yönünden davacı taraf yararına usuli kazanılmış hak oluştuğu gözetilmeden, davacı aleyhine düzenlenen Adli Tıp Kurumu raporundaki hasar bedeli üzerinden hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Yukarıda açıklanan gerekçe ışığında, talebin ve istinaf sebeplerinin niteliğine göre duruşma açılmasına gerek görülmeyerek dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, hükmedilen hasar giderim bedeli ve değer kaybı bedeli hukuka uygun bulunmamakla, HMK’nın 353/1-b-2 maddesi uyarınca davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, sair istinaf itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.12.2018 tarih 2016/259 E. 2018/1465 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KABULÜNE; 16.164,84 TL hasar bedeli, 4.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20.164,84 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 27.10.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 1.377,46 TL karar harcından başlangıçta peşin olarak alınan 239,09 TL harç ve 422,00 TL ıslah harcının mahsubu ile eksik kalan 716,37 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı tarafından yatırılan 239,09 TL harç ve 422,00 TL ıslah harcının davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğun karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’ye göre belirlenen 5.100,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Davacının yapmış olduğu 700,20 TL delil tespiti yargılama gideri ile 527,45 TL ilk derece mahkemesi yargılama gideri olmak üzere toplam 1.227,65 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Tarafların yatırdığı gider avansından kullanılmayan kısmın, karar kesinleştiğinde talep halinde iadesine.
3-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvurma harcı, 32,50 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 153,80 TL istinaf yargılama giderinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.01.2022