Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/713
KARAR NO : 2022/102
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 29.11.2018
NUMARASI : 2015/211 E. 2018/1397 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 19.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 19.01.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 29.11.2018 gün ve 2015/211 E. 2018/1397 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı … vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 22.02.2013 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu minibüsün karşıdan karşıya geçen müvekkiline çarpması nedeniyle müvekkilinin yaralandığını, davalı sürücünün asli kusurlu olduğunu, kaza tespit tutanağı ile belirlenen kusur oranını kabul etmediklerini ileri sürerek, belirsiz alacak davasına esas olmak üzere 2.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, 13.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, değer artırım dilekçesiyle maddi tazminat istemini 84.782,96 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı … ve … vekili, davacı kazanın meydana gelmesinde tamamen kusurlu olduğu için iki yıl boyunca şikayette bulunmadığını, davacının kusurlu olduğunun kaza tespit tutanağıyla da sabit olduğunu, fahiş tazminat talep edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … vekili, sigortalı minibüs sürücüsünün kusurlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı yayanın % 75, davalı sürücünün % 25 oranında kusurlu olduğu, davacının % 100 oranında maluliyete uğradığı gerekçesiyle maddi tazminat isteminin kabulü ile 84.782,96 TL maddi tazminatın davalı sürücü ve işleten yönünden kaza tarihinden, davalı … yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte müteselsilen tahsiline, 6.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü ve işletenden kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … vekili, 20.01.2016 tarihli bilirkişi raporunda davacının % 60 oranında meslekte kazanma gücü kaybına maruz kaldığı tespit edilmesine rağmen, 28.08.2017 tarihli bilirkişi raporunda davacının % 100 oranında meslekte kazanma gücü kaybı tayin edilmesinin dayanaksız olduğunu, Özürlülük Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkındaki Yönetmelike göre nevrotik bozukluk kişilik bozuklukları ve başka psikotik olmayan ruhsal bozukluklar, bağlamında kazazede için düzenlenen maluliyet raporunda direkt olarak sürekli araz olarak tanımlanması imkan bulunmadığını, zira psikolojik arazlar “geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalıklar” bölümünde değerlendirilmekte ve bir yıl sonra kontrolü gerektiğini, davacının psikolojik arazlarla ilgili 1 yıl süreyle tedavi görüp akabinde tekrar kurulca görülerek iyileşmiş psikolojik arazın tespit ile oranın belirlenmesi gerektiğini, müvekkili sadece maddi tazminattan sorumlu olmasına rağmen maddi ve manevi tazminat yargılama giderleri birlikte hüküm altına alınarak müvekkilinin manevi tazminat yargılama giderinden de sorumlu tutulduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, kaza tespit tutanağında davacı yayanın asli kusurlu olduğu belirtildiğini, tanık …’nun kaza sırasında minibüste yolcu olduğunu, bu kişinin, sokakta bir bayan kaçar gibi yolda ilerlerken minibüse çarptığını, yol kalabalık olduğu için minibüsün hız yapma şansı bulunmadığını ifade ettiğini, tanık …’de minibüs yeni döndüğü için hızlı olmadığını beyan ettiğini, davacının cevaba cevap dilekçesinde “frene sonuna kadar basılmış olmasını” kabul ettiğini, kazayı hızın yüksek olmasına bağladığını, bunun müvekkilinin çabasını gösterdiğini, kusur raporuna itirazlarının dikkate alınmadığını, 20.01.2016 tarihli İzmir ATK raporunda % 60 oranında maluliyet ve iyileşme süresi 9 ay belirtilmiş iken 07.08.2017 tarihli …. Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Adli Sağlık kurulu raporunda davacının sadece travmaya bağlı stres bozukluğuna dayanarak % 100 malul olduğunu belirttiğini, son raporda fiziki herhangi kalıcı bir bulguya rastlanmamışken kaza tarihinde travmaya bağlı stres bozukluğu nedeniyle % 100 malul sayılmasının doğru olmadığını, Adli Tıp Genel Kurlundan rapor alınarak çelişkinin giderilmesi gerektiğini, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelikte psikolojik arazlar geçici fonksiyon kaybına neden olan ruhsal hastalık bölümünde değerlendirildiğini, 1 yıl sonra kontrol gerektiğini, ilgili yönetmeliğin travma sonrası stres bozukluğu için düzenlemiş olduğu özür oranı tablosunda tedavi ile işlevselliği düzelmeyen kimselere yönelik saptanabilecek en yüksek özür oranının 70 olduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, geçici ve kalıcı iş göremezlik tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından, manevi tazminatın sadece sürücü ve işletenden tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminatın isteminin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu minibüsün yaya olan müvekkiline çarpması nedeniyle müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ileri sürerek, geçici ve kallıcı iş göremezlik tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece alınan kusur raporuna ve davacının % 100 maluliyete uğradığına dair … Üniversitesi Tıp Fakültesinden alınan sağlık raporu doğrultusunda alınan aktüerya raporuna göre hüküm kurulmuştur. Mahkemece alınan kusur raporunda kaza tespit tutanağı, tanıklar … ve …’nin beyanlarına da yer verildikten sonra davacı yayanın en yakın kavşağı kullanmadığı, yolun istikametlerini kontrol etmemek suretiyle KTK’nnı 68/2-B-3 maddesindeki yaklaşan araçların uzaklık ve hızını göz önüne almamak suretiyle % 75 oranında asli kusurlu, davalı sürücünün ise havanın yağışlı olmasını göz önünde bulundurarak klakson çalmaması ve kaçınma hali sergilememesi nedeniyle KTK’nın 51/1-B maddesindeki görüş, yol, hava ve trafik durumunun gerektiği şartlara uymamak suretiyle % 25 oranında tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Kaza tespit tutanağında da aynı nedenlerle davalı sürücüye tali, davacı yayaya asli kusur izafe edilmiştir. Davalı tarafın tanıkları minibüsün hızlı olmadığını ifade etmişlerse de kazadan üç yıl sonra ilk kez beyanlarına başvurulan bu kişilerin minibüsün hızlı olmadığına dair beyanları bilirkişi raporundaki davalı sürücünün klakson çalmama ve kaçnma hali sergileme nedeniyle kusur izafesini ortadan kaldırıcı nitelikte bulunmayıp kusur raporu ile kaza tespit tutanağı örtüştüğü de gözetilerek mahkemece kusur raporuna itibar edilmesi yerinde görülmüştür.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11.10.2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11.10.2008 tarihi ile 01.09.2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01.09.2013-01.06.2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01.06.2015-20.02.2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20.02.2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4. H.D’nin 22.06.2021 tarih 2021/3089 E, 2021/3441K sayılı kararı).
Eldeki davada davacının maluliyet raporu ilk önce İzmir ATK Şube Müdürlüğü’nden alınmış, bu raporda davacının kafasından aldığı yaralanma gözetilerek 03.08.2013 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan Sosyal Güvenlik Kurumu ile Sağlık Bakanlığı Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği kapsamında davacının % 60 oranında maluliyete uğradığı belirtilmiştir. Yukarıda açıklandığı üzere rapora dayanak yapılan yönetmelik henüz kaza tarihi olan 22.02.2013 itibariyle yürürlükte olmaması nedeniyle hükme esas alınması mümkün bulunmayıp, kaza tarihinde yürürlükte olan yönetmeliğe göre hazırlanan raporla arasında çelişki bulunduğundan da bahsedilemez. … Üniversitesinden alınan sağlık kurulu raporu ise kaza tarihinde yürürlükte olan 11.11.2008 tarihli Resmi Gazetede Yayımlanan Çalışma Gücü Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine göre hazırlanmış olup anılan raporda davacının kalıcı nevrotik bozukluk nedeniyle % 100 oranında meslekte kazanma gücünü yitirdiği belirtilmiştir. Söz konusu raporda davacının kafadaki kraniektomi defekti yanı sıra posttravmatik stres bozukluğu rahatsızlığı oluştuğu, 4 yıldır psikiyatri polikiliniğinde tedavi edildiği, essitolopram 15mg/gün şeklinde tedavi düzenlenmiş ve halen takip ve tedavisi devam ediyor olmasına rağmen yakınmalarının gerilemediği, olaya bağlı kalıcı ruhsal bozukluk geliştiği, tedavi ile çalışma olanağı vermediği açıklanmıştır. Rapor dosya kapsamına uygun, bilimsel ve denetime elverişli olmakla Dairemizce de bu rapora göre hüküm kurulması doğru bulunmuştur. Yukarıda açıklandığı üzere kaza tarihinde Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik yürürlükte olmadığı için bu yönetmeliğe göre rapor tanzim edilemeyeceği açıktır. Bu nedenlerle davalılar vekillerinin maluliyet raporuna ilişkin istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Davalı … müvekkilinin manevi tazminat için yapılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulduğunu istinaf nedeni olarak ileri sürmüştür. Davalı … sadece maddi tazminattan sorumlu olduğundan sadece maddi tazminat yönünden yapılan yargılama giderlerinden sorumlu tutulması gerekmektedir. Ancak somut olayda manevi tazminat için ayrıca bir gider yapılmamıştır. Mahkemece maddi tazminat için yapılan yargılama giderinin tamamından davalı … müteselsilen sorumlu tutulması gerekirken manevi tazminatın reddedilen kısmı da gözetilerek toplam kabul edilen ve reddedilen tazminat miktarına göre yargılama giderleri orantılanarak davalı … netice itibariyle daha az yargılama giderinden sorumlu tutulmuştur. İstinafa gelenin(davalı …) sıfatına göre kararın bu nedenle kaldırılmasına gerek görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğincedavalı … vekili ile davalılar … ve … vekili istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı … vekili ile davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca AYRI AYRI ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 6.201,38 TL’den peşin alınan 1.550,35 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.651,03 TL’nin davalı …’nden tahsiline,
3-Davalılar … ve … yönünden istinaf karar harcı olan 6.201,38 TL’den peşin alınan 1.550,00TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.651,38 TL’nin davalılar … ve …’dan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalıların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.19.01.2022