Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/706 E. 2021/1527 K. 14.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/706
KARAR NO : 2021/1527

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25/10/2018
NUMARASI : 2016/179 Esas 2018/1183 Karar
DAVANIN KONUSU :Araç Değer Kaybı
KARAR TARİHİ : 14.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.12.2021

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.10.2018 tarih 2016/179 Esas 2018/1183 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 20.04.2015 tarihinde davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, değer kaybına uğradığını ileri sürerek, 9.951,00 TL değer kaybı tazminatının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, davanın reddini istemiştir.
Davalı … Şti. vekili, kusur oranına itiraz ettiklerini savunarak, davanın reddini isitemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın davalı sürücünün % 100 oranında kusuruyla gerçekleştiği, dava konusu kazada hasar gören parçaların daha önce de hasarlanması nedeni ile ikinci kez değer kaybı oluşmayacağı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, kazaya sebebiyet veren karşı taraf, tam ve asli kusurlu olduğundan müvekkilinin aracında meydana gelen değer kaybını TBK ve KTK uyarınca karşılamakla yükümlü olduğunu, araç istenilen şekilde tamir edilmiş olsa da artık ne araç sahibinin ne de piyasanın o araca çarpılmadan önceki değerini veremeyeceğinin aşikar olduğunu, onarım görmemiş özenle iyi korunmuş bir araç ile kazaya karışıp onarılmış bir aracın piyasa değerinin aynı olmayacağını, değer kaybının gerçek zarar kapsamında kaldığını, her ne kadar parçalar değişse ve onarılsa da aracın aksamındaki değişim her kazaya göre farklılık arz edeceğinden bir kez kazaya karışan bir aracın aldığı darbenin şiddeti ile birden fazla kez kazaya karışan aracın aldığı darbenin şiddeti ve neticesi aynı olmadığını, sırf müvekkiline ait aracın daha önce kazaya karıştığı için değer kaybına hükmedilmemesinin doğru olmadığını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, araç değer kaybı tazminatının kazaya sebebiyet veren karşı aracın sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalıların sürücüsü, işleteni ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, değer kaybına uğradığını ileri sürerek değer kaybı tazminatı talebinde bulunmuştur. Mahkemece alınan ilk bilirkişi raporunda davacıya ait aracın önceki hasarı bulunmadığı için 4.000,00 TL değer kaybına uğradığı hesaplamış, itiraz üzerine alınan ek raporda davacıya ait aracın önceden gerçekleşen 3 hasarının daha bulunduğu, bu kazalardan sadece 15.09.2013 tarihli önceki kazaya ilişkin ekspertiz raporuna rastlandığı, bu rapordan aracın arka panel, bağaj kapağı, arka tampon, tampon demiri, sol arka çamurluk ve sağ ön çamurluk olmak üzere irili ufaklı 54 kalem yedek parçanın değiştiğinin anlaşıldığı, dava konusu kazada da davacıya ait aracın arkadan darbe aldığı, arka panel, bağaj kapağının değiştiği, sol arka çamurluğun boyandığı, aracın 15.09.2013 tarihinde arkadan aldığı darbe neticesinde aynı parçaların hasarlanması ve boyanması nedeniyle değer kaybının olmadığı bildirmiştir. İtiraz üzerine Karayolları Genel Müdürlüğünden emekli bilirkişi kurulundan rapor alınmış, alınan bu raporda dava konusu kazada hasarlanan kısımların önceki 15.09.2013 tarihli kazada hasarlanıp değişim ve onarım sonucu boyanarak değer kaybına uğradığı, parçaların zaten orjinalliklerini yitirdikleri için daha önceden değişen ve onarılarak boyanan parçalara bağlı olarak yeniden değer kayı oluşmayacağı rapor edilmiştir. Her iki rapor birbirini teyit edip dosya kapsamına uygun, bilimsel ve denetime elverişlidir. Dava konusu kazadan önceki hasar ile dava konusu kazada hasarlanan kısımlar örtüşüp bu kısımların hasarlanması nedeniiyle ilk kazada aracın değer kaybına uğradığı, dava konusu kaza nedeniyle yeniden aynı hasarlı kısımlar nedeniyle değer kaybına uğramayacağı, davacı tarafça önceki kaza dışında başka kısımların hasarlandığının kanıtlanamadığı anlaşılmakla mahkemece bilirkişi raporları benimsenerek davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin isitnaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.12.2021