Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/566 E. 2022/1033 K. 30.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/566
KARAR NO : 2022/1033

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.06.2018
NUMARASI : 2017/190 Esas 2018/785 Karar
DAVANIN KONUSU : Haksız Rekabetin Tespiti, Men’i, Önlenmesi, Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 30.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 28.07.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.06.2018 tarih 2017/190 Esas 2018/785 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin üç kuşaktan bu yana yaklaşık 25 yıldır aynı çevrede “…” isimli işyerinin sahibi olduğunu, en son babasının 2010 yılında işletmeyi müvekkiline devrettiğini, davalının müvekkilinin işyerine 500 metre mesafede aynı iş kolunda hizmet veren “…” salonunu 2012 yılı sonlarında açtığını, davalının müvekkilinin uzun yıllardır kullandığı ticaret unvanın çekirdek sözcüğünü kullanmasının haksız rekabet oluşturduğunu, davalının, müvekkilinin ticari iş ilişkisinde olduğu firmalara ve müşterilere müvekkilinin babasını kastederek “Pideci …’un yeğeniyim”, “burası da yeni yerimiz” dediğini, müşteriler sipariş için arayıp müvekkili ya da babasını sorduğunda “şu an burada değil, bir yere kadar gitti” gibi ifadelerle sanki doğru işyeri aranmış algısı yaratmaya çalışması da davalının kasten ve kötü niyetli olarak müvekkilinin unvanıyla iltibas yaratan bu unvanı seçtiğini kanıtladığını, müvekkilinin tescilli markaları bulunduğunu, ancak marka hakkından kaynaklanan dava haklarını saklı tutuklarını ileri sürerek, davalının haksız rekabetin tespitine, önlenmesine, müvekkiline ait işyerinin unvanıyla iltibas yaratan … şeklindeki unvanında yer alan … ibaresinin davalı tarafından kullanılmasının yasaklanmasına, davalının müvekkilinin unvanıyla iltibas yaratan … ibaresinin geçtiği unvanı kullanılmak suretiyle yaptığı her türlü reklamının yasaklanmasına, tüm broşür tabela, magnet ve paket kutularının kullanılmamasına ve toplatılmasına, davalının söz konusu unvanı kullanmak suretiyle abonesi olduğu tüm telefon numaralarının iptaline, davalının iltibas yaratan unvanının tüm internet arama motorlarından kaldırılmasına, 5.000,00 TL maddi tazminatın tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkili ve babasının … unvanını babasının işyerini açtığı 06.09.2012 tarihinden itibaren kullandığını, dava zamanaşımının söz konusu olduğunu, davacının işletmesinin mazisinin 6-7 yıldan ibaret olduğunu, davacının işletmesi toplam 15-10 m2 olup işyeri içerisinde bir iki masa sığabileceğini, her iki dükkan arasında 500 metreden fazla uzaklık bulunduğunu, bu mesafede onu aşkın pide salonu faaliyet gösterdiğini, müvekkilinin kullanmış olduğu “…+Şekil+…” unvanı ile … unvanının karıştırılması mümkün olmadığını, davacının mavi beyaz rengini kullanırken müvekkilinin kırmızı ve beyaz renk kullandığını, müvekkilinin fatura ve kasa fişlerinde “…” yazdığını, her iki işletmenin unvanlarının yazı karakterleri ve yazı şekilleri farklı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, her iki işyerinin mesafesi bulunduğu, tabela renklerinin farklı olduğu, davalının işyerinin davanın işyerini çağrıştırmadığı, davacının gelir kaybı olmadığı, haksız rekabet şartlarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin üç kuşaktan bu şana ailesi ile … işyerini işlettiğini, müvekkilin sahibi olduğu işyerinin yaklaşık 25 yıldır aynı çevrede hizmet verdiğini, Gaziemir ilçesinde “…” dendiğinde akla gelen tek işletme müvekkile ait işletme olduğunu, mahkeme tarafından değerlendirme yapılırken haksız rakabetin şartlarının oluşmama nedenlerinden biri olarak müvekkilin adres değişiklikleri gösterildiğini, bilirkişi raporundaki hatalı tespite itiraz ettiğini, müvekkilin işyeri adresinin …. Caddesi ve …. Caddesi olarak iki farklı cadde ile anılmasının sebebinin adres değişikliği değil, caddenin isminin belediye tarafından değiştirildiğini, dolayısıyla müvekkile ait işyeri açıldığı tarih olan 1993 yılından 2006 yılına kadar kesintisiz ve aralıksız olarak aynı adreste faaliyette bulunduğunu, daha sonra da müvekkile ait işyeri daha önceki adresin yaklaşık 150 metre yakınında ki mevcut faaliyet adresine taşınmış olup, yaklaşık 12 yıldır da bu adreste çalıştığını, mahkemece bu yanlışlığın giderilmesi adına yeniden bilirkişi incelemesi yaptırması ve rapordaki çelişkilerin giderilmesi gerekirken, itirazlarının dikkate alınmadığını, delillerle sabit olduğu üzere davalının müvekkilin işyerine 500 metre mesafede aynı iş kolunda hizmet veren “…” isimli pide salonunun sahibi olduğunu, davalının işyerini 2012 yılı sonlarında açtığını, davalı tarafın unvanında farklı ibareler bulunsa da söz konusu ibarelerin ayırt edicilik unsuru olmadığı için her iki unvan arasında görsel ve işitsel olarak iltibasa neden olacak derecede benzerlik bulunduğunu, davalıya ait broşür, magnet, kolonyalı mendil ve paket kutusu gibi davalının kullandığı ürünlerin tamamında “26 yıllık tecrübesiyle” ibaresiyle müvekkile ait işyerinin ilk açıldığı tarihe atıfta bulunulduğunu, tanıklar ifadelerinde müvekkile ait işyerinin 25 yıldan bu yana faaliyette olduğunu, “…” denildiğinde müvekkile ait işyerinin akla geldiğini, herkesin “…” dendiğinde müvekkilin işyerinin kurucusu olan babasını ve dolayısıyla da müvekkile ait işyerini anladığını açıkça ve samimiyetle dile getirdiğini, ayrıca yapılan keşif sırasında da davalı tarafın tabela ve tenteleri incelendiğinde müvekkilin işyerinin ünvanının çekirdek unsuru olan “…” ibaresini baskın ve dikkat çekici şekilde kullandığı, davalı tarafın unvanında farklı ibareler bulunsa da söz konusu ibarelerin ayırt edicilik unsuru olmadığı için her iki unvan arasında görsel ve işitsel olarak iltibasa neden olacak derecede benzerlik içerdiğini, dava dilekçesi ekinde sundukları işyeri fotoğraflarından da dava açılmadan önce davalının işyerinde “…” ibaresinin daha dikkat çekici ve müşterileri yanıltmaya sebep olacak derecede vurgulanarak kullanıldığı görüldüğünü, ekonomik rekabetin Medeni Kanun’un 2. maddesinde yazılı olan objektif iyiniyet kurallarına aykırı bir biçimde kötüye kullanılması anlamına gelmekte olup; karışıklığa yol açabilecek ad, unvan, marka ve işaret gibi tanıtma vasıtalarıyla iltibasa yol açılması dahi yalnız başına iyi niyet kurallarına aykırı bir davranış olarak kabul edildiğini, müvekkili ve ailesinin üç kuşaktır faaliyetini yürüttükleri, tanıtımı için yoğun emek ve sermaye harcaması yaptıkları unvanlarının haksız rekabet oluşturacak ve maddi-manevi zarara uğratacak şekilde kötü niyetli olarak kullanılması hukuka ve hakkaniyete aykırı olduğunu, bilirkişi tarafından davalının sadece 2016-2017 yıllarına ait kayıtları istenmiş daha önce işyerinin babası … adına kayıtlı olduğu belirtilmesine rağmen o tarihlere ait defter ve kayıtları istenmediğini, davalının o döneme ait kayıtları da istendiğinde gelirinde meydana gelen afaki artış ve dolayısıyla da haksız rekabetin söz konusu olduğu evleviyetle görülecegini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, haksız rekabetin tespiti, meni, önlenmesi ve maddi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı vekili, müvekkilinin “…” isimli işyerinin sahibi olduğunu, davalının yakın mesafede aynı iş kolunda hizmet veren “…” salonunu açtığını, müvekkilinin işletmesiyle irtibat kuracak ifadelerde bulunarak müvekkiline ait işletmenin şubesiymiş intibası yarattığını ileri sürerek, haksız rekabetin tespiti, meni, önlenmesi ve maddi tazminat isteminde bulunmuştur. Mahkemece yapılan keşif sonucu hatırlanan bilirkişi raporunda davacıya ait işletmenin tabelasında ” …+Şekil …” ibaresinin mavi fon üzerine beyaz renk ile yazıldığı, davalının iş yerinin 5 dakikalık yürüme mesafesinde bulunduğu, “…” adlı apartmanın alt katında faaliyet gösterdiği, davalının iş yerinin tabelasında ” …” ibaresinin yeşil fon üzerine beyaz renk ile yazıldığı tespit edilmiştir. Keşifte her iki tarafa ait işletmeler gezilip keşif mahalli fotoğraflandığı için bilirkişi raporu denetime elverişli olup yeniden bilirkişi raporu alınmasına gerek bulunmamaktadır. Keşifte yapılan gözlem, bilirkişi raporunda yer alan fotoğraflar ile dava dilekçesine ekli fotoğraflar incelendiğinde davacının işyeri tabelası ile davalının işyerine ait tabela, brojür vs birbirinden farklı olduğu gerek sescil gerek renk gerek görsel olarak tüketici nezdinde karışıklığa neden olmadığı, davalının kullanımının yeterli ayırt ediciliğe sahip olduğu, davacı tanıklarının soyut beyanlarının davalının haksız rekabette bulunduğunu kanıtlamaya yetmediği anlaşılmakla davanın reddine dair kararında bir isabetsizlik görülmemiş, davacı vekilinin istinaf itirazları haklı bulunmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30.06.2022