Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/482 E. 2022/1076 K. 07.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/482
KARAR NO : 2022/1076

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28.11.2018
NUMARASI : 2017/297 E. – 2018/537 K.
DAVANIN KONUSU : Adi Ortaklıktan Kaynaklanan Alacak ve Cezai Şart
KARAR TARİHİ : 07.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.08.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 28.11.2018 tarih 2017/297 E. – 2018/537 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin … isimli kafeyi işlettiğini, bu kafeye ortaklık konusunda davalı ile 02.01.2014 tarihli ortaklık sözleşmesi imzaladıklarını, bu anlaşmaya göre davalının kafeye % 50 oranında ortak olacağını, davalının müvekkillinin kullandığı banka kredisinin devam eden taksitlerini ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, müvekkilini sözleşmeye uyduğunu, kafenin faaliyetine devam ettiğini, davalının üzerine düşen edimleri yerine getirmeyerek sözleşmeden caymak amacıyla bahaneler üreterek müvekkiline ihtarname gönderdiğini ve banka kredisini ödemediğini, davalının ödemeyi taahhüt ettiği 151.051,21 TL kredi ödemesi bulunduğunu, sözleşmenin 9. maddesi uyarınca sözleşmeye uymayan tarafın 100.000,00 TL ek tazminat ödeyeceğine dair cezai şart bulunduğunu ileri sürerek, 151.051,21 TL alacak ve 100.000,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 251.051,27 TL’nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin cafe restaurant işletmesine ortak olduğunu, bu ortaklık karşılığında müvekkili tarafından 700.000,00 TL ödendiğini, bu güne kadar ödemeye bağlı olarak davacıda bulunan teminat olarak verilen senetler müvekkiline iade edilmediğini, müvekkilinin bu güne kadar yaptığı harcamalar 900.000,00 TL’yi geçmesine rağmen bu paranın %10’u kadar kar payı alamadığını, kiralanan kafe yasa gereği kentsel dönüşüme girmesi ile birlikte yeni yapılacak binada restorana ayrılan bölümün % 75 küçüldüğünü, ortaklık yapılırken sigara içilme ruhsatı, müzik ruhsatı olduğu davacı tarafından belirtilmiş ise de bu ruhsatların olmadığının yazılan cezalardan sonra anlaşıldığını, bu cezaların hepsinin müvekkilince ödendiğini, sözleşmede ortaklıktan sonra şirket isminin değiştirilmesi şartı bulunduğunu, bu şartın yerine getirlmediğini, kentsel dönüşüm sonrası restoranın alanını küçülmesiyle zararın 500.000,00 TL olduğunu, kentsel dönüşüm nedeniyle şu anda iş yerinin tahliye edildiğini, tahliyenin müvekkilinden habersiz yapıldığını, müvekkiline ait menkul listesi ve bedellerinin dökümünün yedi gün içinde müvekkiline bildirilmesi davacıya ihtar edilmiş is de bu menkullerin iade edilmediğini, davacının kira bedelini ödemiş gibi göstermiş ise de kira bedelini ödemediğini, davacının sözleşmedeki edimlerini yerine getirmemekle cezai şartı kendisi ödemesi gerektiğini, yeni kira sözleşmesinin de müvekkilinin sevilen sayılan biri olması nedeniyle yapıldığını, halen ortaklık devam ederken dava açmakla davalının kötü niyetini ortaya koyduğunu savunarak davanın reddine istemiştir
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, devir bedelinin 700.000,00 TL + 100.000,00 TL (500.000,00 TL ödemenin vade farkı) olmak üzere devir bedelinden 200.000,00 TL ve 490.489,00 TL kredi ödemesi olarak toplam 690.489,00 TL’nin ödendiği, bakiye 109.511,00 TL devir bedelinin davalı tarafından davacıya ödenmediği, dükkanın bulunduğu inşaatın kentsel dönüşüm sonrasında yeni proje ile dükkan alanının azaltılmadığı, dükkanın eski hali ile kullanım alanı 240 metrekare iken yeni hali ile 247,17 metrekare olduğu, yine kullanıldığı söylenen arka bahçe eski halinde de otopark olarak öngörülmüş ve projelendirilmiş olmakla birlikte arka bahçenin ve ön cephe hattının sözleşme konusu dükkanın mülkiyeti ile hiçbir ilgisi bulunmadığı, ön bahçeler belediyeden, arka bahçeler kat maliklerinden hukuka uygun şekilde kiralanabilen alanlar kapsamında kaldığı, bu alanların kiralanarak kullanılabilmesi ya da kullanılamaması ya da kiralanmış bir alandaki sözleşmenin devam edip etmemesi hususu mevzuata aykırı olmama ön şartından sonra diğer şahıs ve kurumların tasarrufunda olan bir durum olduğu, bu itibarla bu konuda da hesaplanabilir bir kar-zarar durumu söz konusu olmadığı, davalının ortaklık payı devir sözleşmesinde öngörülen devir bedelini tamamen ödeme borcunu yerine getirmediği, bu sebeple ifaya ekli ceza niteliğinde 02.01.2014 tarihli sözleşmenin 9.maddesi ile öngörülen 100.000,00 TL cezai şartı da davacıya ödemesi gerektiği, davacının davalıdan bakiye 109.511,00 TL ortaklık pay devri bedeli ve 100.000,00 TL cezai şart olmak üzere toplam 209.511,00 TL alacağının bulunduğu, fazlaya ilişkin istemin yersiz olduğu, davalı taraf 20.11.2018 havale tarihli dilekçe ile, dava dayanağı sözleşmenin hile sonucunda müvekkili tarafından imzalandığı ve kandırıldığı savunmuş ise de, savunmanın genişletilmesi niteliğinde olup HMK’nun 141/1 madde hükmü uyarınca bu konuda tanıkları dinlenmediği ve araştırma yapılmadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 209.511,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, mahkemenin sözleşme bedeline yönelik tespitinin kabul edilemeyeceğini, müvekkilinin sözleşme bedeli olan 700.000 TL’ye istinaden 200.000 TL peşin, 490.489 TL kredi taksidi olmak üzere 690.489 TL ödeme yaptığını, bunun yanında davacı tarafın sözleşmenin kurulma aşamasında bulunduğunu iddia ettiği sigara içilme ve müzik ruhsatlarının bulunmaması sebebiyle idare tarafından kesilen ve davacı tarafından ödenmesi gereken tutarları ödediğini, kafeye ait olan belgeli-belgesiz bir çok masrafı daha karşıladığını, müvekkilinin, davacının sözleşmenin imzalanma aşamasında gerçeğe aykırı, hileli bir çok beyanının olduğunu zamanla fark ettiğini, davacının ortaklığın gereklerini yerine getirmediğini, yokluğunda işletmeyi gereği gibi yönetmediğini, işletmeyi zarara uğrattığına şahit olduğunu, mahkemenin sözleşme bedelini 800,000,00TL olarak belirleyerek müvekkilini bakiye 109.511,00TL’den sorumlu tutması müvekkilinin mağduriyetini artırdığını, müvekkilinin davacı tarafından hileli davranışlarla kandırıldığını, mağdur edildiğini, davacının kafeyle ilgili olarak müvekkiline gerçeğe aykırı bilgilendirmeler yaptığını, kentsel dönüşümden haberdar olan davacının durumu müvekkilinden kötüniyetle sakladığını, ortaklık sözleşmesinden hemen sonra kentsel dönüşüm süreci başladığını, yıkımın gerçekleştiğini, …’nin o zamandan bu yana işletilemediğini, müvekkilinin ödediği ortaklık payının haksız kazanç haline geldiğini, davacının ortaklık sözleşmesine konu kafe ile ilgili alınan ruhsatlar ve ciroları ile gerçeğe aykırı bilgilendirme yaptığını, davacı taraf müvekkiline ortaklık teklifini yaparken kafenin aylık cirosunun ortalama 25.000-30.000-TL olduğunu, ortak bularak kafeyi işleten oğlunun yükünün hafiflemesini istediğini beyan ettiğini, ancak müvekkil kafeye ortak olduktan sonra kafenin her ay zarar ettiğini farkettiğini, hiç bir kar payı ödemesi alamadığını, hatta kendi imkanlarıyla ve ortaklık payından ayrıca yaptığı ödemelerle kafeyi finanse etmeye çalıştığını, davacı tarafın sözleşmeden doğan edimlerini yerine getirmediğini, sözleşme gereğince yapılacak işletme devri isim değişikliği ile ilgili görüşmelerden ve anlaşmalardan kaçtığını, müvekkilini yanılttığını, ortaklık sözleşmesinin 2. maddesine göre, sözleşmenin kurulmasından sonra 03.01.2014-03.02.2014 tarihleri arasında sözleşmenin taraflarının ortak olarak yeni bir şirket kuracağı, işletmenin bu şirkete devredileceği ve kafenin adının değiştirileceği kararlaştırıldığını, nitekim, … Şti. 16.01.2014 tarihinde kurulmuş olmasına rağmen, işletmenin ve dolayısıyla ruhsatların bu şirkete devri ile kafenin adının değiştirilmesi hususunda davacı taraf müvekkilini hep oyaladığını, mahkeme kararında, bu hususun davanın esasına etkili olmadığı yönünde görüşe katılmadıklarını, sözleşmesinin 2. maddesi gereğince taraflarca yeni bir şirket kurulmuş, ancak işletmenin yeni şirkete devri ve dolayısıyla isim değişikliği konusunda müvekkilin çabalarına rağmen işletmeye devredecek taraf olan davacı taraf hiçbir suretle devri onaylamadığını, kafenin başka bir isim-marka altında, restoran vs olarak farklı bir şekilde işletilebilmesi hakkında müvekkil farklı markalarla (örneğin ‘…’ restoran gibi) görüşmeler yaptığını, davacı ise bu görüşmelere iştirak etmediğini, iştirak etse dahi bahaneler üreterek anlaşmaları engellediğini, sözleşme gereği yapılması gereken değişikliklerin yapılmasının önüne geçmiştiğini, bunun kentsel dönüşümü bilmekten kaynaklandığını, davacı taraf, işletmenin yeni şirkete devri yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğundan davacı şirketin mali tabloları incelenmesi gerektiğini, mahkemenin yeni kurulan … şirketinin mali tablolarına neden itibar ettiği anlaşılamadığını, ortaklık sözleşmesinin 2. maddesinde işletmenin yeni kurulacak olan şirkete devri ile ilgili hüküm bulunmadığını, ancak devri yapması gereken davacı tarafın gereğini yerine getirmemesi sebebiyle devir yapılamadığını, işletmenin muhasebe işlemleri hep davacı şirket üzerinden yapılmak zorunda kalındığını, bunun sonucu olarak ortaklığın başından itibaren hiçbir zaman kar payı ödemesi yapılmadığını, davacı işletme devri yükümlülüğünü yerine getirmemiş olduğundan … İnş’ın hesaplarının dava konusu işletme ile bir ilgisi bulunmadığını, davacının işletmeyi özensiz, dikkatsiz ve zarara uğratacak şekilde idare ettiğini, davacının vasıflı çalışanları işten çıkartarak akrabalarını işe aldığını, bu dönemde kasadan para çalındığını, davacı, kira ödemelerini yaptığını müvekkile söylemesine ve muhasebe kayıtlarına gider olarak işlenmesine rağmen, kira ödemelerinin yapılmadığı, mülk sahibinin avukatının bilgilendirmesi üzerine müvekkil tarafından haricen öğrendiğini, davacının ödemediği birikmiş kira borcunun Kira Sözleşmesi Ek Protokolünde açıkça yazılı olduğu üzere 23.02.2017 tarihi itibariyle 417.430,00 TL olduğunu, bu oluşan borcun, davacının tuttuğu işletme kayıtlarında ödenmiş gider olarak gösterildiğini, bu şekilde, zaten zarar eden bir işletmede daha fazla zarar oluşmasına sebebiyet verildiğini, kasada çıkan açıkların ve düzgün çalışmayan personelin tespiti üzerine müvekkilinin personel değişimi yapmak istediğini ancak davacının buna karşı çıktığını, davacı sigortasız personel çalıştırdığı için SGK cezalarını tahakkuk ettiğini ve ödendiğini, yeni zararlar doğduğunu, işletmenin bulunduğu binanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacak olması sebebiyle işletmeye ait olan menkul malların davacı tarafça zaptedildiğini, müvekkilinin bilgilendirilmediğini, mahkeme kararındaki kafeyi açık alan olarak ön bahçenin belediyeden ve arkadaki otoparkın kat maliklerinden kiralayabileceği yönündeki görüşü ticari hayatın işleyişine uymadığını, Belediyedeki bürokratik işleyiş ve kat maliklerinin onayı sırasında çıkabilecek zorluklar ve hatta imkansızlıklar bir yana buraların kiralanabilmesi için ayrıca ödenecek kira bedelleri mahkemece hiç hesaba katılmadığını, müvekkilinin, davacının hilesi ile imzaladığı ortaklık sözleşmesi nedeniyle çok büyük maddi zarara uğradığını, müvekkilinin davacının hileleri ile işbu işletmeyi yatırım yapılabilecek bir işletme olarak düşünerek, ortaklık sözleşmesini imzaladığını, ortaklık sürecinde müvekkil, davacının kafeyi gerekli özen ve dikkatle işletmediğine, ruhsatlara ilişkin kendisine verilen bilgilerin gerçeğe aykırı olduğunu, ortaklık sözleşmesinde kararlaştırılan yeni şirket kurulmasına rağmen davacı tarafından yeni şirkete devir işlemi gerçekleştirilmemiş, bundan kaynaklı olarak ruhsat devirleri, yeni ruhsat başvuruları, kafe ismi değişiklikleri yapılamadığını, müvekkilinin, işletmenin başında bulunduğu zamanlarda ciroyu arttırmak için özenle çalıştığını ve sözleşme gereğince …bank Narlıdere şubesinden davacının kullandığı kredinin taksitlerini, ortaklık sözleşme bedeli olan 700.000 TL’yi tamamlayacak şekilde eksiksiz ve zamanında ödediğini, müvekkilinin, kafenin bulunduğu binanın kentsel dönüşüm kapsamında yıkılacağını davacının saklaması üzerine çok sonra öğrenmiş olup işletme, yıkım işleminden bu yana kapalı olması nedeniyle müvekkilinin yaptığı ödemeler ve masraflarla zarara uğradığını, kardan mahrum kaldığını, binanın yeni projesinde kafeye ayrılacağı iddia edilen alanda müşterilerin sigara içmesine uygun alan bulunmamakta olup, bu haliyle kafenin tekrar işletmeye açılması halinde kar etmesinin söz konusu olmadığını, tanıklarının dinlenmediğini, eksik belgelerin celp edilmediğini, 21.11.2018 tarihli dilekçeleriyle işletme hakkında belediye tarafından kesilmiş cezaların ve ödemelerin … Belediyesinden sorulmasını buna ilişkin belgeler ile davacı … Şti.ne SGK tarafından tahakkuk eden cezaların SGK Genel Müdürlüğünden sorulmasını ve buna ilişkin belgelerin celp edilmesine rağmen mahkemece kabul edilmediğini, eksiklikler tamamlanmadan bilirkişi incelemesi yapıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GÖRÜŞ : Dava, adi ortaklık sözleşmesinden kaynaklan alacak ve cezai şart istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda davalı ortağın sermaye koyma borcu kapsamında taahhütte bulunduğu üzere davacı ortağın banka kredi borcunu ödemediği ileri sürülerek alacak ve cezai şart istenmiştir. Dava ve cevap dilekçesinde taraflar arasında adi ortaklığın tasfiyesi hususunda açık bir talepte bulunmadığından mahkemece uyuşmazlığın alacak ve cezai şart davası olarak nitelendirilmesi doğru görülmüştür.
Taraflar arasında düzenlenen 02.01.2014 tarihli “Ortaklık Sözleşmesi” başlıklı sözleşmede davacı şirket tarafından işletilen … adlı işletmeye davalının % 50 pay ile ortak olduğu anlaşılmakla birlikte davalının ortaklık bedelinin ne kadar olduğu hususunda taraflar arasında ihtilaf bulunmaktadır. Davacı taraf ortaklık bedelinin toplam 800.000,00 TL, davalı taraf ise toplam 700.000,00 TL olduğunu savunmaktadır. Dava konusu sözleşme bir bütün olarak incelendiğinde, ilk paragrafta ortaklık bedeli 700.000,00 TL yazılmış ise de, nakit olarak 200.000,00 TL alınacağı belirtildikten sonra 1 nolu paragrafta 600.000,00 TL karşılığında senet verildiği belirtilmekle sermaya koyma borcunun toplam 800.000,00 TL olarak kabulü gerekip mahkemece alınan bilirkişi raporu doğrultusunda toplam 800.000,00TL’den peşin ödenen 200.000,00 TL ve 490.489,00 TL kredi ödemesi(sözleşmede belirtildiği üzere davacı bankanın kredi borcu) olarak toplam 690.489,00 TL’nin ödendiği, davacı tarafından ödenmeyen bakiye 109.511,00 TL ortaklığa giriş borcu olduğunun kabulü dosya kapsamına uygun görülmüştür. Mahkeme gerekçesinde ayrıntılı şekilde belirtildiği üzere davacının esasa etkili olan edimlerini yerine getirdiği, davalının ortaklık hisse bedelini eksik ödediği için davacının sözleşmenin 9. nolu bendindeki cezai şartı isteyebilecektir. Sözleşmenin 9. maddesinde sözleşme maddelerine uymayan tarafın “ek” olarak cezai şart ödeyeceği belirtilmiş olmakla sözleşmedeki cezai şart TBK’nın 179/2. maddesi uyarınca ifaya eklenen cezai şart kapsamında kalıp davacının hem alacak hem de cezai şart istemesi mümkündür. ( Yargıtay 3. H.D’nin 28.01.2014 tarih 2013/18419 E, 2014/1062K sayılı kararı). Davalı vekilinin istinaf dilekçesinde belirttiği diğer hususlar bilirkişi kök ve ek raporunda ve mahkeme gerekçesinde karşılanmış olup davalının hile ile sözleşmeyi imzaladığına ilişkin istinaf itirazları davayı genişletme kapsamında kalmaktadır. Bu nedenlerle davalı tarafın tanıklarının dinlenmemiş olması da sonuca etkili değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 14.311,69 TL’den peşin alınan 3.533,53 TL’nin mahsubu ile bakiye 10.788,16 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay 3. Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 07.07.2022