Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/474 E. 2021/1450 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/474
KARAR NO : 2021/1450

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.11.2018
NUMARASI : 2016/288 E. 2018/1203 K
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 02.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.12.2021

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.11.2018 tarih 2016/288 E. 2018/1203 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip, dosya içerisindeki tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, firmaya ait, davalının kasko sigortacısı olduğu araç, 04.02.2016 tarihinde dava dışı sürücünün sevk ve idaresinde iken, sürücünün direksiyon hakimiyetin kaybetmesi neticesinde tek taraflı gerçekleşen kazada, hasarlanan müvekkil aracında, 19.416,22 TL hasar meydana geldiğini, hasar bedelinin ödenmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 12.000,00 TL hasar bedelinin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek olan reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle talebini 13.483,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sigortalı aracın maliki ve işleteni olan davacı şirketin “araç kiralama” işi ile iştigal ettiğini, kaza sırasında aracı kullanan şahsa aracın kiralık olarak verilmediğini, davacının iddialarını somut delillerle ispatlaması gerektiğini, aksi halde iştigal konusu araç kiralama olan davacının, şirket ilgilileri dışında bir başka şahsa aracı vermesi halinde, bu işlemin kiralama kapsamında kaldığının karine olduğunu, sigortalı aracın müvekkil şirketçe atanan eksper tarafından görülmediğini, araçta oluşan hasar ve zararların müvekkili şirket tarafından tayininin mümkün olamadığını, bu nedenle bir hasar dosyası oluşturulması imkanının da bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ;Kasko Sigortası Genel Şartlarının A/1.maddesine göre, gerek hareket gerekse durma halinde iken sigortalının veya aracı kullananın iradesi dışında araca ani ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketle bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, müsademesi, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötüniyet ve muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların bu tür sigortanın teminat kapsamında olduğu, davacı şirkete ait ve davalı sigorta şirketince genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan sürücü … sevk ve idaresindeki aracın seyir halinde iken direksiyon hâkimiyetini kaybetmesi sonucu orta refüjdeki bordür taşlarına çarpması sonucunda 04/02/2016 tarihinde tek taraflı maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, araçta oluşan hasar miktarının KDV dahil 13.483,06-TL olduğu alınan bilirkişi raporları ile sabit olduğu, davacıya ait araçta oluşan hasar bedelinden davalının kasko sigorta poliçesi kapsamında sorumlu bulunduğu gerekçesiyle, davanın kabulü ile 13.483,00-TL nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacı şirketin ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konuları arasında “araç kiralama işi” de bulunduğunu, buna rağmen hükme esas alınan kök ve ek bilirkişi raporlarında, “bir şirketin faaliyet konusu işleri arasında araç kiralama işinin de olması bu şirketin rent a car faaliyetinde bulunduğunu söyleyebilmek için tek başına yeterli görülmemiştir” gibi bir gerekçe ile sigortalı aracın kiralık olarak kullanıldığının kabul edilemeyeceğinin belirtildiğini, ancak, sigortalı aracın maliki olan davacı şirketin iştigal konusunun araç kiralama işi olmasının yanında sigortalı araç, şirketin kendi personeli dışında bir başka kişi tarafından kullanılmakta iken kazaya karıştığını, araç kiralama işi ile iştigal eden bir ticari işletmeye ait bir araç, bu işletme ile ilgisi olmayan bir kişi tarafından kullanılmakta ise artık aracın bu kişiye kiralık olarak verilmiş olduğunun bir karine olduğunu, bu durumun aksinin, davacı tarafın ispat etmesi gerektiğini, bilirkişi heyetinin bu tespitinin teknik bir değerlendirme konusu olmayıp, hukuki nitelikte bulunduğunu, mahkemenin davacı aleyhine bir karine olup olmadığını, bu karinenin aksinin davacı tarafça ispatı gerekip gerekmediği hususlarını raporla bağlı kalmaksızın değerlendirmesi gerektiğini, mahkemece davacıya ispat için delilerini sunmak üzere süre verilerek, ispat vasıtası getirilemez ise ana sözleşmedeki hüküm nedeniyle aracın kiralık olarak kullanıldığının karine olduğu gözetilerek poliçede yer alan “kullanım istisnası” kapsamında hesaplanan zarar tutarının %20 kısmından müvekkilin sorumlu tutulmasını, %80 kısmın ise davacı sigortalı üzerinde bırakılmasına karar vermesi gerektiğini ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazasında davacı aracında meydana gelen hasar bedelinin kasko sigortacısı davalıdan tahsili istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi ve dosya kapsamına göre, davacı şirkete ait ve davalı sigorta şirketince genişletilmiş kasko sigorta poliçesi ile teminat altına alınan, sigortalı araç sürücüsünün seyir halinde iken direksiyon hâkimiyetini kaybetmesiyle orta refüjdeki bordür taşlarına çarpması sonucunda maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, sürücünün %100 oranında kusurlu olduğu, sigortalı araçta kaza nedeniyle oluşan hasar bedelinin 13.483,06-TL olduğu anlaşılmaktadır.
Davalı sigorta vekili, davacı şirketin ana sözleşmesinde belirtilen faaliyet konuları arasında araç kiralama işinin de bulunması ve sigortalı aracın davacı şirketin kendi personeli dışında bir başka kişi tarafından kullanılmasının, sigortalı aracın kiralık olarak verilmiş olduğuna karine olduğunu, karinenin aksinin davacı sigortalı tarafından ispat edilmesi gerektiğini, karinenin aksi ispatlanamadığından, poliçede yer alan “kullanım istisnası” kapsamında hesaplanan zarar tutarının %20 kısmından müvekkili sorumlu olmakla, zararın %80 kısmının davacı sigortalı üzerinde bırakılmasına karar vermesi gerektiğini istinaf itirazlarında ileri sürmektedir.Davacı şirketin araç kiralama faaliyetinde bulunduğunun, sigortalı aracın kaza yapan sürücüye kiralandığının somut delilerle davalı sigortacı tarafından ispatlanamamış olmasına, davalı tarafça belirtilen hususların iddia edildiği gibi, aracın kiralandığına ilişkin karine oluşturmayacak olmasına göre,ilk derece mahkemesince, ispat yükünün davalı sigortacıda olduğu ve iddialarını somut delilerle ispatlayamadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmesi doğru olup, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 921,02 TL’den peşin alınan 416,25 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 504,77 TL’nin davalı’dan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 02.12.2021