Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/460 E. 2022/192 K. 31.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/460
KARAR NO : 2022/192

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 15.05.2018
NUMARASI : 2014/1548 E. 2018/652 K.
DAVANIN KONUSU : Rücuen Tazminat
KARAR TARİHİ : 01.02.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.02.2022

İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 15.05.2018 tarih 2014/1548 E. 2018/652 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, müvekkili şirket ile dava dışı … A.Ş. arasında, 23.07.2013 başlangıç tarihli, “Ürün Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi” düzenlendiğini, sigortalı … ile davalı arasında 01.01.2013 başlangıç tarihli sözleşme gereğince, …’un Ç…nin 2013 yılı gereksinmesi olan kırmakum ve kırmataşlarının davalı tarafından temin edileceğini, dava dışı sigortalının, İzmir …’de dava dışı müşteriye otel inşaatında kullanılmak üzere hazır beton satışı gerçekleştirdiğini, dökülen betonun kalitesiz, gözenekli olması, homojen yapıya sahip olmaması nedeniyle müşteri tarafından sigortalıya başvurulduğunu, yapılan testlerde karot sonuçlarının düşük çıktığını, denetim şirketi tarafından imalatın tekrar yapılması gerektiğinin bildirildiğini, sigortalının da müşterisinin daha fazla zarar görmemesi adına yıkım işlemlerini yaptığı, demir ve kalıbı yeniden yaptırarak tekrar beton döktüğünü, yapıyı eksiksiz olarak teslim ettiğini, müşterisinin hasarını karşılayan sigortalının sigorta poliçesi uyarınca müvekkilinden hasar bedelini talep ettiğini, düzenlenen 14.01.2014 tarihli ekspertiz raporu uyarınca 03.04.2014 tarihinde sigortalıya 128.886,77 TL ödendiğini belirterek, 128.886,77 TL tazminat bedelinin ödeme tarihi olan 03.04.2014 tarihinden itibaren reeskont avans faizi ile birlikte TTK’nın halefiyet hükümleri gereğince davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP :Davalı vekili, müvekkili ile sigortalı … arasında agrega olarak isimlendirilen mıcır temin edilmesi hakkında düzenlenen sözleşme uyarınca sigortalıya gerekli olan mıcırın sağlandığını, ancak bu mıcırın sadece … beton santraline sağlandığını, … santraline mıcır satışı yapılmadığını, dava dışı müşterinin … santraline yakın olduğunu, müşteriye bu santraldan mıcır satışı yapılmış ise bu mıcırın müvekkili şirketin sattığı mıcır olmadığını, sigortalının başka şirketlerden de mıcır aldığını, kendi üretiminden de mıcır temin ettiğini, dava konusu betondaki bozulmanın müvekkilinin sattığı mıcırdan kaynaklandığının ispatlanması gerektiğini, sigortalı ile müvekkili arasında yapılan sözleşmenin C/8 maddesinde teslim edilen mıcırın temiz olması toprak içermemesi gerektiğinin belirlendiğini, aynı madde ile mıcırın teslim anında kontrol edildikten sonra müvekkiline iadesi ile nakliye bedelinin de müvekkili tarafından karşılanacağının düzenlendiğini, sigortalının malın teslimi anında malı muayene etmesi gerektiğini, sigortalı … yetkilileri tarafından müvekkili tarafından teslim edilen malın bozuk olduğunun henüz betonda kullanılmadan önce 20.09.2013 tarihinde muayene ile tespit edildiğini, sözleşme gereği malın iadesi gerekmekirken sigortalı tarafından malın kullanıldığını, kullanılan mıcır ile elde edilen betonun da bozuk olduğunun tespit edildiğini, dava konusu betonda kullanılan mıcırın müvekkili tarafından satılan mıcır olduğu kabul edilse bile, betonun bozuk olmasından müvekkilinin sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, hükme esas alınan 30.03.2018 havale tarihli bilirkişi raporu doğrultusunda, davalı tarafından dava dışı sigortalıya satılan agreganın kullanımından önce kil, silt gibi ince malzemeleri içerip içermediğinin incelenmesi, bu hususta deneylerin yapılması gerektiği, dava dışı sigortalının kalite mühendisinin agrega stoklarını inceleyerek çok sayıda kil topağını tespit ettiği, bu durumun deney yapılmadan da tespit edilebilir olmasının agregadaki kil topağı miktarının fazla olduğunun göstergesi olduğu, dava dışı sigortalının malzemelerin gerekli kontrollerini yaparak uygunlukları belirlendikten sonra beton üretiminde kullanması gerektiği, davacının sıfatı itibariyle agregada kil topağı bulunması halinde bunun beton özelliklerine etkisini bilecek bilgi ve deneyime sahip olduğu, deney yapmadan dahi gözle tespit edilebilen çok sayıda kil topağı içeren agreganın betonda kullanılmaya devam edilmesinin dava dışı sigortalının sorumluluğunda olduğu, söz konusu ayıbı görmesine rağmen ayıplı malzemeyi kullanmaya devam ettiği, üretimi durdurmadığı, ürünü bu haliyle kabul ettiği, davalı yana malzemeyi iade etmediği, aynı zamanda dava dışı sigortalının agreganın bu niteliğinden kaynaklanan üretim sırasında artan su ihtiyacına karşın çimento miktarını kısmen atttırdığı ve fakat gerekli miktarda arttırmadığı, bu nedenle de malzemenin istenilen dayanımda olmadığı ve yine elde edilen hazır betonu sattığı görülmekle kusurun davacının halefi olan sigortalıda olduğu, davacının davalıya rücu koşullarının oluşmadığı, zararın davacının kendi sigortalısının kusuru ile oluştuğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, dosyada asıl ve ek olmak üzere 4 adet bilirkişi heyet raporu alındığını, bu raporlar arasındaki çelişkilerin giderilmediğini, hükme esas alınan bilirkişi raporunun sadece inşaat mühendisi bilirkişiler tarafından düzenlendiğini, ara karara aykırı olarak hukukçu bilirkişinin yer almadığını, raporun bu yönüyle eksik inceleme ile verildiğini, 24.11.2016 tarihli bilirkişi raporunda imalat seviyesi %50’leri geçtikten sonra imaları durdurmanın maddi açıdan bir fayda sağlamayacağının, beton dökülmeyen kısımdaki demirlerin kullanımının mümkün olmadığının, bir tarafı boş olan kalıbın da sökümünde kalıp malzemesinin de göreceği hasar göz önüne alındığında hasar miktarının aynı seviyeyi bulacağının belirtildiğini, bu raporda katkı maddesi ve çimento miktarının arttırılmasının beton kalitesinin arttırılmasında kullanılan teknik bir yöntem olduğunun kabul edildiğini, uygun olmayan agreganın değiştirilmesi veya imalatın durdurulması yöntemlerinin de uygulanabileceğinin belirtildiğini, sigortalının bilirkişilerin raporlarında belirttikleri üç yöntemden birini uyguladığını, sigortalının uyguladığı yöntemin doğru olduğunu, sonucun başarısız olmasında kusurunun bulunmadığını, var olan agrega ile üretilen beton kalitesinin arttırılması için çaba sarfedildiğini, çimento miktarının arttırılması teknik olarak sorunun çözümüne yeterli olmayacağından masrafın daha da artmaması adına dava dışı sigortalı yetkililerinin inşaatı durdurduklarını, davalıdan agrega alımını durduran sigortalının bu çabasına karşın zararı önleyemediğini, gerek sözleşmenin 8. maddesinde, gerekse sözleşmenin tamamında sigortalının hazır beton üretimine geçmeden önce satın aldığı agreganın uygunluğunu test etme ve buna göre malı teslim alma ve/veya iade etme yükümlülüğünün olduğuna dair bir ibare bulunmadığını, beton dökümüne başladıktan sonra durdurmak mümkün olmadığından zararın artmasına engel olmak adına agreganın kullanılmaya devam edildiğini, ancak buna rağmen istenen mukavemet sağlanamadığından, sigortalının imalatı tekrarlamak zorunda kaldığını, uygun evsaftaki mıcırı temin etmeyen davalının ağır kusurlu olduğunu, malın siparişe uygun evsafta olmaması durumunda kabul edilmeyen malzemenin bedeli ve nakliye masrafının satıcıya fatura edileceğini düzenleyen hükmün sigortalıya malın teslimi anında kontrol ve muayene yükümlülüğü getirdiği şeklinde yorumlanmasının kabul edilemeyeceğini, sözleşmenin 11. maddesinde “Kırmakum ve kırmataşın evsafına uygun gelmemesi nedeniyle hazır betonda veya üretim ve dağıtım ekipmanında meydana gelebilecek zarar ve ziyan ile üçüncü şahıslara verilebilecek zarar ve ziyandan satıcı sorumludur” denildiğini, yapılan işin niteliği gereği mıcırın uygun vasıflarda olup olmadığını malın teslimi anında tespit etmek mümkün olamayacağından, taraflar arasındaki sözleşmenin 11. maddesi uyarınca, davalının mutlak surette oluşan hasarı tazmin yükümlülüğünün bulunduğunu, agreganın ayıplı olduğunun bilirkişi heyetince de tespit edildiğini, mıcırdaki ayıbın gizli ayıp niteliğinde olduğunu, beton haline gelmeden önce ayıbı tespit etmenin mümkün olmadığını, tüm kusurun sigortalıya izafe edilmesinin hatalı olduğunu, en azından müterafik kusur izafe edilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı sigortacı tarafından sigortalısına ödenen bedelin rücuen tahsili istemine ilişkindir.
İstinaf incelemesi HMK’nun 355. maddesi uyarınca istinaf sebepleri ile sınırlı olarak ve kamu düzeni yönünden yapılmıştır.
Davacı ile dava dışı sigortalı … …A.Ş. arasında düzenlenen Ürün Mali Sorumluluk Sigorta Poliçesi ile, sigortalı tarafından imal edilen, satılan tedarik, tesis ve monte edilen, onarılan, tadil edilen veya işlenen herhangi bir ticari mal veya ürünün yol açtığı ve bu poliçe kapsamında sigorta altına alınan tazminat süresi zarfında sigortalının tesisleri dışında bir yerde meydana gelen herhangi bir kişi ile ilgili fiziksel yaralanma (ölüm veya hastalık dahil) taşınabilir mal kaybı veya taşınabilir malın fiziksel hasara uğraması hususlarının teminat altına alındığı anlaşılmıştır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirket ile dava dışı sigortalı … …A.Ş. arasında düzenlenen 01.01.2013 tarihli sözleşme gereğince, davalı şirketin … …A.Ş.’ye ait …nin 2013 yılı ihtiyacı için …’a sattığı agrega olarak adlandırılan kırmakum ve kırmataş malzemesinin ayıplı olup olmadığı, sigortalı …’un müşterisinin işinde kullanılan betonun davalı tarafından satılan agrega malzemesi ile yapılmış olup olmadığı, sigortalı …’un davalı tarafından satılan agrega malzemesini kullanmadan önce ayıplı olduğunu tespit etme imkanının bulunup bulunmadığı, tespit etmek mümkün ise malzemenin ayıplı olduğunun tespit edilip edilmediği, müşterisinin zararının doğmasında sigortalının kusurunun bulunup bulunmadığı, dava konusu olayın sigorta teminatı kapsamına girip girmediği, davacı … şirketinin sigortalıya ödediği tazminatın davalı şirketten rücuen tahsilini talep edip edemeyeceği hususlarında toplanmaktadır.
Dava dışı … A.Ş. bölge şefi ve kalite şefi tarafından düzenlenen 25.12.2013 tarihli “… Şantiyesi Dayanım Problemi Teknik Değerlendirme” başlıklı raporda, 20.09.2013 tarihinde … ve … santrallerinden … şantiyesine 218,50 m3 C30/37 sınıfı beton döküldüğü, beton dökümü esnasında bağımsız yapı laboratuarında tarafından alınan numunelerin C30/37 dayanımını sağlamadığının tespit edildiği, şantiyenin agrega ihtiyacının 124,50 m3’ünün …, 94,00 m3’ünün ise … Santralinden sağlandığı, … Santralinin betonlarının üretim esnasında su ihtiyacının arttığı, reçete su miktarı ile beton kıvamının istenilen kıvamı sağlamadığının gözlemlendiği, kalite kontrol şefliğince 1 m3 betona eklenen suyun kabul edilebilir değerlerin çok üzerine çıktığı belirtilerek 1 m3 betona ilave 20 kg çimento ve 1 kg kimyasal artışı yapılması talimatı verildiği, kalite kontrol mühendisi tarafından agrega üzerinde yapılan inceleme sonucunda içerisinde çok fazla kil ve toprak olduğunun belirlendiği, üretimin geçici olarak durdurulduğu, bu sırada beton sevkiyatına … santralinden devam edildiği, … santrali talebe cevap veremediğinden … santralinde üretilen 1 m3 betona ilave 50 kg çimento ve 1,5 kg kimyasal katkı artışı yapılarak gerekli dayanıma ulaşılmasının hedeflendiği, beton pompasının iki santralin betonlarını ulaşma sırasıyla kalıba bastığı, bu nedenle iki santralin betonlarının birbirine karıştığı, bağımsız yapı laboratuarı tarafından döküm anında alınan numunelerin basınç dayanım standardını sağlamadığı için karot numunesi alındığı, sonucun düşük çıktığı, yapı denetim firması ve yüklenici tarafından betonarme yapının kırılıp tekrar yapılmasının istendiği, KDV hariç toplam 163.629,00 TL harcama yapıldığı belirtilmiştir.
İlk derece mahkemesince iki inşaat mühendisi ve bir hukukçu bilirkişiden oluşan heyetten alınan 12.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda, davalı şirketin, sigortalı … A.Ş.’nin …’deki hazır beton santraline hazır beton imalatında kullanılmak üzere agrega malzemesi satıp teslim ettiği, sigortalı … A.Ş.’nin, davalı şirketin agrega malzemesi tedarik ettiği …’deki hazır beton santrali yanında, … mevkiinde ayrı bir santralinin de mevcut olduğu, ayıplı hazır betonun hangi santralde üretildiğinin taraflar arasında uyuşmazlık konusu olduğu, bozuk imalatın 20.09.2013 tarihinde dökülen betondan kaynaklandığı, bu betonun 124,50 m3’ünün … ve 94,00 m3’ünün ise … santralinden sağlandığı, … tarafından tek taraflı olarak düzenlenen 25.12.2013 tarihli raporda … santralinde üretim esnasında beton kıvamının istenilen kıvamı sağlamadığının belirtildiği, bu rapor esas alındığı takdirde … santrali betonunun kusurlu olduğu ve bu durumun davalının agregasından kaynaklandığı sonucunu çıkarmanın mümkün olduğu, … ile davalı şirket arasında düzenlenen sözleşmenin 11-a maddesinde kırmataş ve kırmakumun evsafına uygun gelmemesi nedeniyle hazır betonda veya üretim ve dağıtım makina ekipmanında meydana gelebilecek zarar ve ziyan ile üçüncü şahıslara verilecek zarar ve ziyandan satıcının sorumlu olduğunun, … laboratuarlarında yapılacak inceleme sonucu verilecek raporların taraflarca nihai ve bağlayıcı olacağının düzenlendiği, bu düzenlemenin HMK’nın 293. maddesi anlamında bir delil sözleşmesi olduğu, ayrıca 25.12.2013 tarihli raporda, … santralindeki üretim esnasında su ihtiyacının arttığı, beton kıvamının istenilen kıvamı sağlamadığı, kalite kontrol şefliğince 1 m3 betona ilave 20 kg çimento ve 1 kg kimyasal katkı artışı yapılması talimatı verildiğinin belirtildiği, bu haliyle, sigortalı …’un davalının temin ettiği agrega malzemesinin betonda istenilen kıvamı sağlamadığını tespit ettiği halde, bu malzemeyi davalı şirkete iade etmek yerine başka maddelerle katkı yaparak üretimde kullandığı, bu şekilde ürettiği hazır betonu sattığı, dolayısıyla uygunsuz evsaftaki hazır betonun üçüncü kişiye satışından doğan zararın sigortalının hatasından kaynaklandığı, bu zarardan davalı şirketin sorumlu tutulamayacağı, düşük dayanımlı beton nedeniyle meydana gelen kusurlu imalatın 20.09.2013 hasar tarihi itibariyle bedelinin 117.033,31 TL olduğu tespit edilmiştir. Davacı vekilinin bilirkişi raporuna itirazı üzerine düzenlenen 16.11.2016 tarihli ek raporda TBK’nın 52/1 maddesi uyarınca sigortalının müterafık kusurunun bulunduğunun kabulü halinde davalı şirkette rücu edilebilecek tutarın 117.033,31 TL x %50 = 58.516,65 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Mahkemece, iki inşaat mühendisi ve bir hesap bilirkişisinden oluşan heyetten alınan 08.06.2017 tarihli bilirkişi raporunda sigortalı …’un … santraline 2013 Ağustos ve 2013 Aralık olmak üzere 5 aylık süreçte dava dışı … firmasından da malzeme aldığı, zarara yol açan agreganın direkt davalıdan temin edildiğinin söylenemeyeceği, agregadaki bozukluktan dolayı oluşan zarardan hem davalının hem de … Firmasının sorumlu olduğu, önceki heyet raporundaki %50 oranındaki kusurun …’un bozuk agregaya rağmen betonu durdurmayarak zararın artmasına neden olduğuna ilişkin tespite iştirak edildiği, ancak kalan %50’lik zarardan sadece davalının değil, aynı dönemde eş zamanlı malzeme temin eden dava dışı … Firmasının da sorumlu olduğu, davacının sigoralısına ödediği 128.886,77 TL tazminat tutarına ilişkin hesaplamanın doğru olduğu, davacının davalıdan talep edebileceği tutarın 128.886,77 TL x %25 = 32.221,69 TL olduğu görüşü bildirilmiştir.
Tarafların itirazları üzerine mahkemece bu kez … İnşaat Fakültesi öğretim üyelerinden oluşan heyetten alınan 26.03.2018 tarihli bilirkişi raporunda agregalardaki kil oranı ile ilgili herhangi bir deney sonucunun dosyada bulunmadığı, beton üreticisi firma çalışanlarının rapordan anlaşıldığı kadarıyla; agregalarda çok sayıda kil topağı bulunduğunun belirlendiği, betonun artan su ihtiyacına karşın betona çimento ilave edildiği, ancak çimento ilavesinin yeterince yapılmadığı ve buna bağlı olarak betonda su/çimento oranlarının arttığı, artan su/çimento oranına bağlı olarak da betonun dayanımının azaldığı, çok sayıda kil topağı içerdiği belirtilen agregayı betonda kullanmaya devam eden ve betondaki su miktarını arttırken çimento miktarını yeterince arttırmayarak su/çimento oranının yükselmesine neden olan beton üreticisi sigortalı firmanın söz konusu olayda tam kusurlu olduğu görüşü bildirilmiştir.
İlk derece mahkemesince, dava dışı sigortalı …’un kalite mühendisinin agrega stoklarını inceleyerek çok sayıda kil topağını tespit ettiği, ürünü bu haliyle kabul ettiği, davalıya malzemeyi iade etmediği, çimento miktarını gerekli miktarda arttırmadığı, agreganın betonda kullanılmaya devam edilmesinin sigortalının sorumluluğunda olduğu, davalıya rücu koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalı ile dava dışı sigortalı … arasında düzenlenen sözleşmenin 11. maddesinde “Kırmakum ve kırmataşın evsafına uygun gelmemesi nedeniyle hazır betonda veya üretim ve dağıtım makina ekipmanında meydana gelebilecek zarar ve ziyan ile üçüncü şahıslara verilebilecek zarar ve ziyandan satıcı sorumlu olup, ilk talep halinde tüm zararı ödemeyi kabul ve taahhüt eder. Bu konuda … ve/veya … TAŞ. laboratuarlarında yapılacak inceleme sonucu verilecek raporlar taraflarca nihai olarak geçerli ve bağlayıcı olacaktır.” şeklinde düzenleme bulunmaktadır. Sigortalı … A.Ş. bölge şefi ve kalite şefi tarafından düzenlenen 25.12.2013 tarihli belgede … santralinde üretilen betonun üretim esnasında betona fazla miktarda su eklenmesi üzerine ilave çimento ve kimyasal madde eklendiği, kalite kontrol mühendisi tarafından agrega üzerinde yapılan inceleme sonucunda içerisinde çok fazla kil ve toprak olduğunun belirlendiği, üretimin durdurulduğu, beton sevkiyatına … santralinden devam edildiği, … santralinin yetersiz olması nedeniyle … santralinde üretilen betona çimento ve kimyasal katkı artışı yapılarak dayanım gücünün artırılmasına çalışıldığı, ancak bağımsız yapı laboratuarı tarafından döküm anında alınan numunelerin basınç dayanım standardını sağlamadığının tespit edildiği, karot numunesi test sonucunun da düşük çıktığı tespit edilmiştir. Mahkemece alınan 12.04.2016 ve 26.03.2018 tarihli bilirkişi raporlarının birbirleri ile uyumlu olmasına, bu raporlarda da belirtildiği üzene davalının temin ettiği agrega malzemesinin betonda istenilen kıvamı sağlamadığını tespit ettiği halde sigortalı …’un bu malzemeyi davalı şirkete aralarındaki satış sözleşmesi gereğince iade etmek yerine üretimde kullanmış olmasına, zararın doğmasına engel olma imkanı varken ayıplı agrega malzemesini beton imalatında kullanmasına, dava dışı sigortalı tarafından davalıya ödenen ayıplı mal bedelinin tahsilinin ise ayrı bir davanın konusunu oluşturmasına göre, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesi isabetli olup, davacı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 35,90 TL harcın mahsubu ile bakiye 44,80 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 31.01.2022