Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/449
KARAR NO : 2022/21
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/10/2018
NUMARASI : 2017/696 Esas 2018/863 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.01.2022
İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 09.10.2018 tarih 2017/696 Esas 2018/863 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 07/03/2014 tarihinde müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu … plakalı araca davalı … Şti.’ne ait, davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araca çarpması sonucunda müvekkilinin yaralandığını, %36 oranında maluliyetinin oluştuğunu, kaza tespit tutanağında davalı sürücünün tam kusurlu olduğunun, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu aracın sürücüsünün kusurunun olmadığının tespit edildiğini, müvekkilinin yolcu konumunda olması sebebiyle kazada herhangi bir kusurunun bulunmadığını, karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinin bulunmaması nedeniyle davalı …nın diğer davalılarla birlikte sorumluluğunun bulunduğunu, kaza nedeniyle açılan soruşturmada müvekkilinin şikayetinden vazgeçmesi nedeniyle davalı hakkında takipsizlik kararı verildiğini, müvekkilinin davalı …’na başvuruda bulunduğunu, müvekkilinin diğer davalıları ibra etmiş olması nedeniyle tazminat talebinin reddedildiğini, müvekkilinin böyle bir belge imzalamadığını, bu nedenle suç duyurusunda bulunulduğunu, İstanbul C.Başsavcılığının 2016/47479 Sayılı dosyası kapsamında evrağın aslının sunulmaması, bu nedenle imza tespiti yapılamaması sebebiyle takipsizlik kararı verildiğini, ibranamede tazmin edildiği beyan edilen tutarın şekilde yazılı olmadığını, ibranamenin hukuken geçerli olmadığını iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatının kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP:Davalı … vekili, kabul anlamına gelmemek kaydıyla aracın sürücü ve maliki konumundaki diğer davalılar tarafından davacının her türlü maddi ve manevi zararlarının giderildiğini, davacı tarafından 19/03/2014 tarihli ibranamenin imzalandığını, davanın reddi gerektiğini, ibranamede garanti fonu ibaresiyle müvekkilinin de ibra edildiğini, ibraname tarihi ile dava tarihi arasında 2 yıldan fazla süre geçtiğini, davanın hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerektiğini, müvekkili kurumun sorumluluğunun ZMMS teminat limitleri ve kazaya karışan … plakalı aracın kusur oranı ile sınırlı olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla dava tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesi gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Şti. vekili, HMK’nın 39. maddesi gereğince, hata, hile, gabin gibi nedenlere dayanılarak ibranamenin geçersizliğinin ileri sürülmesinin bir yıllık hakdüşürücü süreye tabi olduğunu, bu sürenin davacı tarafından kaçırılmış olduğunu, davacının okuma yazma bilmediği ve böyle bir ibrayı imzalamadığı yönündeki iddialarının hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, davacının okuma yazma bildiğini, davacının 07/03/2014 tarihli müşteki sıfatı ile verdiği ifadesini okuyarak diğer görevlilerle birlikte tutanağı imzaladığını, 11/03/2014 tarihli uzlaşma tutanağını da davacının bizzat imzaladığını, kaza tutanağını ve kusur oranını kabul etmediklerini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, davacı tarafça …na maluliyetle ilgili yapılan başvurunun, 16/03/2016 tarihli yazı ile 19/03/2014 tarihli ibraname nedeniyle reddedildiği, davacı tarafın ibranamenin hukuken geçerli olmadığını ve davacının ibranameyi imzalamadığını bildirdiği, alınan bilirkişi raporuyla ibranamedeki imzanın davacıya ait olduğunun tespit edildiği, davanın 14/06/2017 tarihinde açıldığı, TBK’nın 39. maddesi kapsamı nazara alındığında ibranamenin davacıyı bağladığı, davanın KTK’nın 111/2 maddesi gereğince hak düşürücü süre içinde de açılmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkili tarafından yapılan başvuruya binaen davalı … tarafından verilen cevabi yazıda, müvekkilinin diğer davalıları ibra etmiş olmasından bahisle tazminat taleplerinin reddedildiğini, ancak müvekkilinin böyle bir belgeyi imzalamadığını ve bahse konu zararlarının tazmin edilmediğini, davalı işleten ve sürücü ile dava dıyı aracı kişi hakkında suç duyurusunda bulunduklarını, ibraname aslının sunulmaması ve imza tespiti yapılamaması nedeniyle takipsizlik kararı verildiğini, bilirkişi raporunda mevcut karşılaştırma imzalarının ”S” harfi ile başlayan gramalarında ve sonlanışlarında kısmi farklılıklar gösteren, zengin kaligrafik ve karakteristik özellik taşımayan, basit terimli imzalar olduklarının, çok sağlıklı bir grafolojik inceleme ve karşılaştırmaya elverişli olmadıklarının belirtildiğini, söz konusu belgede yer alan imzanın şüphe gerektirmeyecek şekilde müvekkiline ait olduğunun kabulünün mümkün olmadığını, okudum yazısının ise müvekkiline ait olmadığının net bir şekilde tespit edildiğini, müvekkilinin okuma yazma bilmediğini, bir takım harfleri başka bir kişinin söylemesi halinde ya da yazarak göstermesi halinde yazabildiğini, “okudum” yazısını ve o belgeyi tastikleyen imzanın aynı kişi tarafından atılması gerektiğini, mahkemece ek rapor alınmadığını, ibranamede müvekkiline ödendiği iddia edilen tutarın yazılmamış olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, maluliyet tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince davadan önce verilen ibraname nedeniyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı KTK’nın hem işletenleri, hem de onların hukuki sorumluluğunu üzerine alan zorunlu mali sorumluluk sigortalarını bağlayan emredici nitelikteki 111. maddesinin 1. fıkrasında, bu kanunla öngörülen hukuki sorumluluğu kaldıran veya daraltan anlaşmaların geçersiz olduğu belirtilmiş; 2. fıkrasında ise “Tazminat miktarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebilir” hükmüne yer verilmiştir. Görüldüğü gibi kanun, ibranamenin iptali için zarar görene yetersizlik, zarar sorumlusuna da fahişlik iddiası ile iptal hakkı tanımış, iptal sebebi olarak da objektif bir unsur olan bu yetersizliğin veya fahişliğin açıkça belli olması halini kabul etmiştir. Yasanın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkeme hakimince re’sen dikkate alınması gerekir.
Somut olayda; davacı vekili, müvekkilinin içerisinde yolcu olarak bulunduğu araca, davalı … Şti’nin maliki, davalı …’ın sürücüsü olduğu ve zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi bulunmayan aracın çarpması sonucunda yaralanarak maluliyet zararına uğradığını ileri sürerek, müvekkilinin yolcu olarak bulunduğu araca çarpan karşı aracın maliki, sürücüsü ve …ndan maluliyet tazminatı talebinde bulunmuştur. Davacı tarafından imzalanan 19.03.2014 tarihli ibranamede, “07.03.2014 tarihinde … İli, … İlçesi … Mahallesi … Caddesi No… adresinde, … ve … plakalı araçlar arasında meydana gelen kazada, sürücü… sevk ve idaresindeki … plakalı aracın neden olduğu cismani, maddi ve manevi zararlardan dolayı tarafımca işbu ve başkaca tüm zararlarım ve taleplerim tazmin olunmakla; sürücü …’ı, işvereni … Şti.’ni, kazaya karışan araçları sigortalayan sigorta şirketini, ve Garanti Fonunu en geniş manada bila rücu ibra ederim” şeklinde beyan bulunduğu anlaşılmaktadır. Davacı tarafça, bu belgedeki “okudum” ibaresi ve imzaya itiraz edilmiş olup, ilk derece mahkemesince Adli Tıp Uzmanı bilirkişiden alınan raporda “okudum” yazısının davacının eli ürünü olmadığı, imzanın ise davacının eli ürünü olduğu tespit edilmiştir.
Davacı, dava konusu trafik kazası ile uğradığı maddi ve manevi zararlarının tazmin olunduğu belirtilen 19.03.2014 tarihli ibraname başlıklı belgede, yapılan bu ödeme nedeniyle davalı işleten ve sürücünün ibra edildiği, davanın 14.06.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır. Bu durumda KTK’nın 111/2 maddesinde ön görülen 2 yıllık hak düşürücü süre geçtikten sonra davanın açılmış olmasına, hak düşürücü sürenin defi olarak ileri sürülmese dahi resen hakim tarafından dikkate alınacak olmasına göre ilk derece mahkemesince hak düşürücü süre nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 44,80 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05.01.2022