Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/44 E. 2021/1341 K. 12.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2019/44
KARAR NO : 2021/1341
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.09.2018
NUMARASI : 2015/623 E. 2018/920 K.
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 12.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 12.11.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.09.2018 tarih 2015/623 E. 2018/920 K.
sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 10.01.2015 tarihinde müvekkilinin sevk ve idaresindeki motorsiklet ile davalıların maliki, sürücüsü ve trafik sigortacısı olduğu aracın trafik kazası yapması sebebi sonucu müvekkilinin yaralandığını, tedavi gördüğünü, ameliyat olduğunu, kazanın oluşumunda karşı araç sürücüsünün kusurlu olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı şimdilik 100 TL maddi tazminatın, davalı … ve …’tan kaza tarihinden itibaren, diğer davalı … Sigorta A.Ş.’den dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, 40.000-TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı sigorta vekili , müvekkilinin sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, maluliyet oranı konusunda heyet raporu alınması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalılar … ve … vekili, Asliye Hukuk Mahkemelerinin görevli olduğunu, müvekkillerinin kusurlu olmadığını, iddianın yazılı delillerle ispatının gerektiğini, davacının kendi kusuru nedeni ile uğradığı zarardan müvekkillerinin sorumlu olmadığını, maddi zarara ilişkin açıklama yapılmadığını, belirsiz alacak davası veya kısmi dava açılamayacağını, manevi tazminat isteminin çok fazla olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, maluliyet ile kusur raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davaya konu kazanın oluşumunda davalı sürücünün % 75, davacının % 25 oranında kusurlu olduğu, davacı sürücüde tespit edilen 0,066 oranındaki alkol düzeyinin kazanın oluşumunda etkisinin olmadığı, yargılama aşamasında davalı sigorta şirketi maddi tazminatı ödemiş olduğundan davacı vekilince maddi tazminat yönünden davadan feragat edildiği, manevi tazminat yönünden toplanan deliller, tarafların kusur durumları ve yaralanmanın derecesi dikkate alınarak ve bu kaza sebebiyle davacının elem ve üzüntü duyması da muhakkak olduğundan manevi tazminat taktir edilmesi gerektiği gerekçesiyle maddi tazminat yönünden davacı davadan feragat ettiğinden HMK 311 maddesi gereğince feragat sebebiyle davanın reddine, manevi tazminat yönünden davanın kısmen kabulü ile 8.000 TL manevi tazminatın 10.01.2015 kaza tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalılar … ve …’tan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalılar …, … vekili, mahkemece 8.000,00 TL manevi tazminata hükmedildiğini, ancak bilirkişi raporunda davacının 0,066 promil alkollü olması ve motorsiklet kullanırken kask takmadan trafikte seyrettiği hususlarının kusur oranının belirlenmesinde dikkate alınmadığını, bu nedenle davalı müvekkillerine atfedilen kusur oranı hukuka uygun olmadığı gibi dava sonucu hükmedilen manevi tazminat tutarının da bu hususlar gözönüne alındığında fahiş olduğunu, davacının maddi tazminat talebi yönünden feragat beyanı üzerine müvekkilleri lehine vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğini, davacının maluliyet oranının da hatalı hesaplandığını, bu konudaki itirazının ve yeniden bilirkişi incelemesi talebinin de değerlendirilmediğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle karşı aracın maliki, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle maddi tazminat davasının feragat sebebiyle reddine, manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile 8.000 TL manevi tazminatın sürücü ve araç maliki olan davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalılar vekili, davacının 0,066 promil alkollü olması ve motorsiklet kullanırken kask takmaması nedeniyle müvekkillerine atfedilen kusur oranının hukuka uygun olmadığını istinaf itirazı olarak ileri sürmüş ise de; davacı sürücüde tespit edilen 0,066 oranındaki alkol düzeyinin kazanın oluşumunda etkisinin olmaması, davacı sürücünün kask takmadığı varsayılsa bile baş boyun bölgesinden değil sol ayağından ve sol hemitoraksta multipl kot kırığı oluşacak şekilde yaralanması nedeniyle, kask takmaması ile illiyet bağı bulunmadığından davalılar vekilinin kusura ilişkin bu yöndeki istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacının yaralandığı kaza tarihinin 10.01.2015 tarihi olduğu, poliçe başlama tarihinin ise 27.08.2014 tarihi olduğu anlaşılmaktadır. Davacının geçici iş göremezlik süresi ve maluliyet oranı, kişinin muayene edilmesi ve şikayetleri de dikkate alınarak önceki tedavi evraklarının incelenmesi suretiyle kaza tarihinde yürürlükte olan 03.08.2013 tarihli Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliğine göre İzmir ATK raporu ile usulune uygun olarak belirlendiğinden davalılar vekilinin maluliyet oranının hatalı hesaplandığına yönelik soyut istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
Dava tarihinden sonra davalı sigorta şirketi tarafından yapılan ödeme nedeniyle davacı vekili maddi tazminat davasından feragat etmiş olup, hakkın özünden feragat edilmediğinden ve esasen ödeme nedeniyle dava konusuz kaldığından davacının dava açmakta haklı olması nedeniyle mahkemece davalılar yararına vekalet ücretine hükmedilmemesi doğru olup davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik istinaf itirazları da yerinde değildir.
Manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazına gelince, manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda davalı sürücünün % 75, davacı sürücünün % 25 kusuruyla gerçekleşen trafik kazasında sol ayağından davacı % 14 oranında maluliyete uğrayacak ve iyileşmesi 4 aya kadar uzayacak şekilde yaralanmış olup kazanın oluş şekli, davacı sürücüde tespit edilen 0,066 oranındaki alkol düzeyinin kazanın oluşumunda etkisinin olmaması, müterafik kusur bulunmaması , kaza tarihi, tarafların ekonomik sosyal koşulları, davacının ameliyat olması, zararın ağırlığı karşısında mahkemece takdir edilen 8.000,00 TL manevi tazminat fahiş olmayıp makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, davalılar vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazı da yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalılar … ve … vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- Davalılar … ve … yönünden istinaf karar harcı olan 546,48 TL’den peşin alınan 115,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 431,48 TL’nin davalılar … ve …’dan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalılar … ve …’un yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.12.11.2021