Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/429 E. 2021/1591 K. 23.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/429
KARAR NO : 2021/1591

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18.10.2018
NUMARASI : 2017/1414 E. 2018/1050 K.
DAVANIN KONUSU : Erken kapama talebinin kabul edilmemesinden doğan alacak
KARAR TARİHİ : 23.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.12.2021

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.10.2018 tarih 2017/1414 E. 2018/1050 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili ile davalı bankanın Manisa … şubesi arasında 24.03.2014 tarihli 260.000,00 TL tutarlı 36 ay vadeli genel kredi sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşme uyarınca davacının … mahallesi … ada, … parsel, …/… arsa paylı giriş zemin kat 16 bağımsız bölüm no.lu taşınmaz üzerine 1. dereceden 750.000,00 TL bedelli ipotek tesis işleminin yapıldığını, müvekkilinin 8 ay ödemesinin düzenli olarak yaptığını, 25.12.2014 tarihinde 9. taksit ve kalan ana para olmak üzere 195.000,02 TL ‘nin bankaya yatırıldığını, ancak davalı bankanın yatan bu meblağı haksız olarak kabul etmediğini, 14.01.2015 tarihinde ihtarname çekilerek erken ödeme yapılması ve kredi sözleşmesinin sonlandırılmasının davalı bankadan talep edildiğini, davalı banka tarafından 20.01.2015 tarihli ihtarname ile olumsuz cevap verildiğini, sözleşmenin standart sözleşme niteliğinde olup, müvekkili ile müzakere edilmediğini, sözleşme koşullarının bu nedenle haksız şart sayıldığını, genel işlem koşulu olup, genel işlem koşulları ile ilgili hükümlerin sundukları hizmetleri kanun ya da yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütmekte olan kişi ve kuruluşların hazırladıkları sözleşmelere de uygulanacağını, müvekkilinin ev alabilmek için zor durumda kaldığından mecburen sözleşmeyi imzaladığını, sözleşmede erken kapamanın kabul edilmemesinin haksız sayılması gerektiğini, genel işlem şartı nedeniyle yazılmamış olan bu kalemlerin davalı bankaca tahsil edilmiş olmasının genel işlem şartına açıkça aykırı kabul edilerek iadesi gerekeceğini, sözleşmenin 3.12. Md sinin haksız şart olup geçersiz olduğunu, bankaca erken kapatma isteğinin kabul edilmediğini, davalı bankanın erken ödemeyi kabul etmeyerek basiretli bir tacir gibi davranmadığını, bu nedenle müvekkilini kar payı ve diğer masrafları ödemek zorunda bıraktığını ileri sürerek, müvekkilinin zararının tam ve kesin olarak belirlenebilmesinin mümkün olduğu anda artırılmak üzere şimdilik 5000,00 TL alacağın haksız fiilin gerçekleştiği 25.12.2014 tarihinden itibaren mevduata uygulanan en yüksek faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının müvekkili bankadan 24.03.2014 tarihinde genel kredi sözleşmesi imzalayarak ticari işyeri kredisi kullandığını, davacının tacir olup, basiretli bir tacir gibi hareket etmesi gerektiğini, sözleşmenin 4. Maddesinde davacıya kullandırılan kredinin niteliği hakkında açık düzenleme bulunduğunu, taraflar arasında imzalanan sözleşme ve bu sözleşmeye bağlı geri ödeme planında kredinin niteliği ve borcun neden ibaret olduğunun ne şekilde hangi vadede ödeneceğinin açıkça yazıldığını, davacının ticari kredi kullandığı sabit olup, ticari kredi kullanımında erken ödeme halinde indirim talep edilmesinin mümkün olmadığını, davacının banka ile imzaladığı ticari kredi hükümlerini bilmekte olup erken ödeme indiriminden faydalanmak istemesinin mümkün olmadığını, taraflar arasındaki sözleşme hükümlerinin ve TBK ‘nun 96. md hükümleri gereği müvekkili bankanın ticari kredilerde erken ödemeyi kabul etme zorunluluğu ve yükümlülüğünün bulunmadığını, taraflar arasında erken ödeme ile ilgili ya da erken ödemede kredi borcundan iskonto yapılması ile ilgili herhangi bir mutabakat bulunmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, davacının tahsil tarihinden itibaren faiz talebinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, başvuru tarihinden önce müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı bankanın, davacı ile aralarında düzenlenen 24.03.2014 tarihli 1.000.000,00 TL genel kredi sözleşmesine istinaden, davacıya yıllık %14,40 kar paylı, 260.000,00 TL’sı bedelli 36 ay geri ödeme planına bağlı taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davalı banka tarafından, davacıya sözleşme öncesi genel işlem şartlarına ve vadeli işlemlerdeki risklere ilişkin bilgilendirme formu sunulduğu ve formda sözleşmelerin maddelerinin açıklandığı, davacının bilgilendirildiği ve sözleşmenin bir nüshasının imza karşılığı davacıya tebliğ edildiğine dair davacı beyanı ve imzasını içerir belge düzenlendiği, kredinin teminatı olarak davacının maliki bulunduğu dükkün niteliğindeki taşınmaz üzerine 750.000,00 TL bedelle davalı banka lehine ipotek tesis edildiği, davacıya, davalı bankaca genel kredi sözleşmesi kapsamında ticari kredi sunulduğu ve sözleşme şartlarının davacıya sözleşmenin kurulmasından önce bildirildiği, sözleşmenin 3.12 maddesinde “müşteri, kredi taksitlerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle, hiç bir suretle kar payı indirim talebinde bulunamaz, kredi geri ödemeleri bankanın yazılı kabulü olmadıkça, kısmen veya tamamen vade tarihinden önce yapılamaz. Bankanın erken ödemeyi kabulü ancak yazılı ve banka yetkililerinin imzalarını taşıyan belge ile ispat olunabilir, müşterinin parasını banka nezdindeki özel cari hesaba yatırmış olması, erken ödemenin kabul edildiği anlamına gelmez” hükmü düzenlenmiş olup, sözleşmedeki bu hüküm gereği, gelir kaynaklarından birisi de müşterilerine sunduğu krediler nedeniyle elde ettiği faizler olan davalı bankanın erken ödeme sebebiyle işbu faiz gelirinden mahrum kalacağından, sözleşme hükmü gereği erken ödemeyi kabul etmeyen davalı bankanın, erken ödemeyi kabul etmeye zorlanamayacağı, bu nedenle davacının erken ödeme talebinin kabul edilmemesinden dolayı davacının oluşabilecek muhtemel zararından davalı bankanın sorumlu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin davalı bankaya konut kredisi kullanmak amacıyla gittiğini, ancak davalı banka tarafından müvekkilinin bir şahıs işletmesi olması sebebiyle ticari kredi tanımlanarak genel kredi sözleşmesi imzalatıldığını, müvekkilinin genel kredi sözleşmesinin neye ilişkin olduğunu bilmeden imzaladığını, dava konusu kredinin tüketici sıfatıyla satın almak istediği konutun bedelini ödenmesi maksadıyla çekilmiş bir kredi olduğunu, bankadan mahkemeye sunulması talep edilen belgeler gerektiği gibi incelenseydi kullanılan kredinin müvekkilinin satın aldığı konuta ilişkin olduğunun anlaşılacağını, davalı bankanın kullanılan krediyi ticari kredi olarak adlandırmış olsa da, bu kredinin bir konut kredisi olduğunu, mahkemece talep edilen belgelerin incelenmeksizin eksik hüküm kurulduğunu, müvekkilinin davalı banka ile tacir olarak çalışmadığını, ticari ilişkileri kapsamında işlemlerde bulunmadığını, sırf başta genel kredi sözleşmesi imzalandığı için müvekkilinin kullandığı tüm kredilerin ticari kredi olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığını, banka tarafından genel kredi sözleşmesi kapsamında dükkan üzerine ipotek tesis edildiğini, konut kredisi için ise ayrıca satın alınan konut üzerinde ipotek tesis edildiğini, tüketici olan müvekkilinin kendisine matbu biçimde imzalatılan kredi sözleşmesi nedeniyle basiretli bir tacir gibi davranma yükümlülüğünün bulunmadığını, bu durumun farkına bile varamadığını, banka tarafından konut alımına ilişkin imzalanan konut kredisi sözleşmesinin mahkemeye ibraz edilmediğini, davalı bankanın genel kredi sözleşmesi dışında konut için de konut kredisi sözleşmesi imzalatarak konuta ipotek tesis ettiğini, genel kredi sözleşmesindeki müvekkili aleyhine ağırlaştırıcı hükümlerin geçersiz sayılması gerektiğini, müvekkilinin tacir olduğu kabul edilse dahi erken kapama isteğinin engellenmesinin ve faiz talep edilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, sözleşmedeki bu hükümlerin geçersiz sayılması gerektiğini, zayıf olan tarafın müvekkili olduğunu, müvekkilinin tüketici sıfatıyla sözleşme imzaladığının kabul edilmesi gerektiğini, dava konusu kredinin bir ticari kredi olmaması halinde mahkemenin görevli olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kredi sözleşmesi gereğince kullanılan kredinin erken kapatma isteğinin kabul edilmemesi nedeniyle doğan kâr kaybı ve masrafların davalı bankadan tazmini istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
TBK’nın “Erken ifa” başlıklı 96. maddesinde “Sözleşmenin hükümlerinden veya özelliğinden ya da durumun gereğinden tarafların aksini kastettikleri anlaşılmadıkça borçlu, edimini sürenin sona ermesinden önce ifa edebilir. Ancak, kanun veya sözleşme ya da âdet gereği olmadıkça borçlu, erken ifada bulunması sebebiyle indirim yapamaz.” düzenlemesi bulunmaktadır.
Taraflar arasında düzenlenen Genel Kredi Sözleşmesinin” Kredili Ödemelerinin Vadeden Önce Yapılması” başlıklı 3.12 maddesinde “müşteri, kredi taksitlerini vade tarihinden önce ödediğinden bahisle, hiç bir suretle kar payı indirim talebinde bulunamaz, kredi geri ödemeleri bankanın yazılı kabulü olmadıkça, kısmen veya tamamen vade tarihinden önce yapılamaz. Bankanın erken ödemeyi kabulü ancak yazılı ve banka yetkililerinin imzalarını taşıyan belge ile ispat olunabilir, müşterinin parasını banka nezdindeki özel cari hesaba yatırmış olması, erken ödemenin kabul edildiği anlamına gelmez” hükmüne yer verilmiştir.
Somut olayda,taraflar arasında düzenlenen 24.03.2014 tarihli 1.000.000,00 TL genel kredi sözleşmesine istinaden davacıya yıllık %14,40 kar paylı, 260.000,00 TL bedelli 36 ay geri ödeme planına bağlı taksitli ticari kredi kullandırıldığı, davalı banka tarafından davacıya sözleşme öncesi genel işlem şartlarına ve vadeli işlemlerdeki risklere ilişkin bilgilendirme formu sunulduğu ve formda sözleşmelerin maddelerinin açıklandığı, davacının bilgilendirildiği ve sözleşmenin bir nüshasının imza karşılığı davacıya tebliğ edildiğine dair davacı beyanı ve imzasını içerir belge düzenlendiği, kredinin teminatı olarak davacının maliki bulunduğu dükkan niteliğindeki taşınmaz üzerine 750.000,00 TL bedelle davalı banka lehine ipotek tesis edildiği, davaya konu kredinin genel kredi sözleşmesine istinaden kullandırılan taksitli ticari kredi olup konut kredisi olmadığı, basiretli bir tacirin seçenek özgürlüğü içinde kendisine en uygun kredi şartlarını sağlayan banka ile sözleşme yapması icap ettiği, taksitli ticari kredi kullanan tacirin bankaların uyguladığı erken kapama oranı ve diğer masrafları araştırması, bankalarla müzakere etmesi, T.C. Merkez Bankasına bildirilen masrafları öğrenmesinin bir tacirden beklenmesi gereken bir durum olduğu, sözleşmenin kurulmasından önce sözleşme şartlarının davacıya bildirilmesi ve sözleşme hükümlerinin önceden müzakere edilmesi nedeniyle de sözleşme hükümlerinin genel işlem şartı olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin de 6098 sayılı TBK’dan sonra düzenlenen sözleşmelerde aynı yasanın 19, 20 maddeleri uyarınca genel işlem koşullarına yönelik denetim yapılmaması, sözleşme hükümlerinin uygulanması görüşünde olduğu, dava konusu kredi taraflar arasında akdedilen ticari nitelikteki genel kredi sözleşmesinden kaynaklanmakta olup bu sözleşme uyarınca davacının tüketici konumunda kabul edilemeyeceği, sözleşme hükmü gereği erken ödemeyi kabul etmeyen davalı bankanın erken ödemeyi kabule zorlanamayacağı, bu nedenle davacının erken ödeme talebinin kabul edilmemesinden dolayı davalı bankanın sorumlu olmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece davanın reddine dair verilen kararda bir isabetsizlik görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.23.12.2021