Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/399 E. 2021/1398 K. 24.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/399
KARAR NO : 2021/1398

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2018
NUMARASI : 2016/835 Esas 2018/295 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 24.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.11.2021

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.03.2018 tarih 2016/835 Esas 2018/295 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı bankanın müşterisi olan müvekkilinin tüketici ve bireysel krediler kullandığını, davalı banka tarafından müvekkilinin vadesiz hesaplarından 6.313,13 TL kredi masrafı, kredi kullandırma masrafı altında ücret alındığını, alınan bu masrafların ne kadarının haksız şart kapsamında olduğunun banka tarafından sunulacak delillerden sonra yapılacak bilirkişi incelemesi ile tespit edilebileceğini ileri sürerek haksız ve hukuka aykırı tahsil edilen 6.313,13 TL ‘nin temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, TTK ‘nın 20. Md sine göre, her bankanın bankacılık hizmet bedellerine serbest piyasa koşullarında serbestçe tayin edebileceğini, alınan ücret ve masrafların iyi niyet kuralına aykırı düşecek biçimde tüketici aleyhine dengesizlik yaratmadığı gibi mevzuata aykırılık da teşkil etmediğini, davacı tarafından imzalanan sabit faizli konut finansman kredi sözleşmesinin Vergi ve Masraflar başlıklı 6. Maddesinde masraf ve ücretlerin alınabileceğinin düzenlendiğini, sözleşme düzenlenmeden önce bu bilgilerin yer aldığı formun davacı tarafça imzalandığını, form ve sözleşmeyi imzalayan davacının dosya masrafı altında müvekkili bankaya ödemeyi taahhüt ettiğini, davacı tarafından yapılandırma ücreti, dosya masrafı vs. altında ödenen tutarların kredi sözleşmeleri kapsamında davacının üstlendiği yükümlülüğünün yerine getirilmesini teminen ödenmiş olduğunu, hukuka aykırılık bulunmadığını, taraflar arasında imzalanan sözleşmenin sabit faizli konut finansman sözleşmesi olup faiz oranı ve kredinin vadesinin vade sonuna kadar değiştirilemeyeceğini, müşteri lehine değiştirilmesi durumunda yapılan işlemin tek taraflı işlem olup, davacının talebi ve rızası üzerine yaptığı ödeme sonucunda faiz oranı ve vade değişikliği yapıldığından, ödediği bedeli geri istemesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu kredilerden 11 adedinin 6098 sayılı TBK’nın yürürlük tarihi olan 01/07/2012 tarihinden önce kullandırıldığından bu sözleşmeler yönünden 818 sayılı BK. ‘nın ilgili hükümlerinin uygulanması gerektiği, taraflar arasında, 01/07/2012 tarihinden sonra kullandırılan 12 adet kredi yönünden; 6098 sayılı TBK’nun 96, 21, ve 25. maddeleri, Bankalara Kanunun 144. maddesi ile TTK’nun 20. maddesindeki yasal düzenlemeler ışığında taraflara arasındaki sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde, davalı bankanın tacir ve dava konusu ticari kredilerin de ticari işletmesiyle ilgili işlemlerden olduğu, davalı bankanın, verilen hizmet gereği münasip bir ücret istemeye hakkı olduğunun kabulü gerektiği, davacı tarafından sözleşme metninin daha evvel alınarak okunduğu, sözleşme koşullarını kabul ettiğini ve sözleşme hakkında bilgilendirildiğini el yazılı imzası ile tasdik edildiği, dolayısıyla komisyon, masraf ve BSMV’ye ilişkin düzenlemeler içeren sözleşmenin ilgili maddelerinin dürüstlük kuralına aykırı ve davacının durumunu ağırlaştırıcı nitelikte olmadığı, yazılmamış sayılmasına karar verilemeyeceği kanatine ulaşıldığı, kredi sözleşmelerinde davalı bankanın masraf ve komisyon alabileceğine ilişkin düzenleme bulunduğu, her ne kadar hangi oranlar üzerinden komisyon alınacağı sözleşmelerde belirtilmemiş ise de; diğer bankaların benzer işlemlerdeki emsal uygulamaları dikkate alındığında bilirkişi raporu ile de tespit edildiği üzere kullandırılan kredilerden diğer bankaların aldıkları aynı tür masrafların oranlanmasından sonra fazla alınıp iadesi gereken tutarın 516,00 TL olduğu gerekçesi ile davacının davasının kısmen kabulü ile 516,00 TL alacağın dava tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili dava dilekçesindeki iddialarını tekrarlamış ve davada talep edilen 6.313,13 TL ‘nin bilirkişi raporunda müvekkilden tahsil edilen dosya masrafları komisyonu olarak değerlendirildiğini ; ancak davalı bankanın sunduğu hesap hareketlerinde tüketici kredi masrafı tahsilatı olarak görüldüğünü, her ne kadar bankaların belgelendirebildiği masrafı tüketiciden tahsil edebileceğine yönelik kararlar bulunmakta ise de, bankanın masrafların hiçbirini belgelendiremediğini, belgelendiremediği masrafları iade etmesi gerektiğini, müvekkile kullandırılan kredinin ticari kredi olarak değerlendirildiğinde ise yine Yargıtay kararlarına göre komisyon ve masraflar ile karşılıksız diğer paraların iadesi gerektiğini, sözleşmenin komisyon ile ilgili maddesinin açık ve net hukuki dayanağının bulunmadığını, davalı bankanın hesap hareketlerinde ve banka çalışanlarının beyanlarında alınan miktarların tüketici masrafı tahsilatı olarak gösterilmesinin müvekkili iradesini sakatladığını, davaya açmaya zorladığını, davalı bankanın vermiş olduğu eksik belge ve yanlış belge nedeniyle müvekkili aleyhine yargılama gideri ve vekalet ücreti hükmedilmesinin haksız ve hukuka aykırı olduğunu, ayrıca hükmedilen vekalet ücretinin hatalı olduğunu ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
Davalı vekili, cevap layihasındaki iddialarını tekrarlayarak, yapılan tahsilatlarının sözleşme ve yasal hükümlere uygun olduğundan kısmen kabul kararının hukuka uygun bulunmadığını ileri sürerek ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, taraflar arasında kullandırılan kredi sözleşmesine dayalı olarak davacıdan tahsil edilen masrafların haksız olarak tahsil edildiği iddiasına dayalı istirdat istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava tüketici mahkemesine açılmış olup, İzmir 4. Tüketici Mahkemesince 03.05.2016 tarihinde taraflar arasında imzalanan genel kredi sözleşmesine istinaden davacıya kredi kullandırıldığından asliye ticaret mahkemelerinin görevli olduğu gerekçesi ile görevsizlik kararı verilmesi ve kararın kesinleşmesi ile dava dosyası İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi esasına tevzi edilmiştir.
6100 Sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu’nun 341. maddesi uyarınca ilk derece mahkemeleri tarafından verilen miktar veya değeri 1.500,00 TL’yi geçmeyen malvarlığına ilişkin kararlar kesin olup, anılan miktar aynı yasanın Ek. 1. maddesi uyarınca 01.01.2018 tarihi itibariyle 3.560,00 TL’dir. Alacağın bir kısmının dava edilmiş olması durumunda kesinlik sınırı alacağın tamamına göre belirlenir. Alacağın tamamının dava edilmiş olması durumunda, kararda asıl talebin kabul edilmeyen bölümünü geçmeyen taraf, istinaf yoluna başvuramaz.
Somut olayda davacı toplam 6.313,13 TL ‘nin davalıdan tahsilini talep etmiş, mahkemece 08.03.2018 tarihinde davanın kısmen kabulü ile 516,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, kabul edilen miktar hüküm tarihi itibariyle yukarıda anılan Kanun hükmü uyarınca istinaf sınırının altında kaldığı anlaşıldığından istinafı kabil olmayıp, davalı vekilinin istinaf dilekçesinin bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.
Davacı ile davalı banka arasında düzenlenen 27.05.2011 tarihli 562.500,00 TL ve 22.10.2013 tarihli 450.000,00 TL limitli kredi genel sözleşmelerine istinaden davacıya TBK hükümleri yürürlüğe girmeden önce 14.07.2008, 04.03.2009, 13.07.2009, 09.11.2009, 18.02.2011, 27.05.2011, 13.09.2011, 23.12.2011, 15.03.2012 ve 05.04.2012 tarihinde iki adet , 09.08.2012 tarihlerinde olmak üzere toplam 11 adet krediye istinaden davacıya kredi kullandırıldığı, TBK hükümleri yürürlüğe girdikten sonra da 09.08.2012 ‘den 28.01.2012 tarihine kadar toplam 12 adet kredi sözleşmesine dayanılarak davacıya kredi kullandırılmıştır.
Genel kredi sözleşmesinin 10.4 ‘üncü maddesinde “istihbarat ve inceleme ücreti ile kredinin kullandırılması, teminatların değerlendirilmesi, ekspertiz yapılması ve bunun gibi işlemler için kredinin % 1 ‘ine kadar bir miktar da müşteri ücret ödemeyi kabul eder, kredi bu ücretten kesilerek kullandırılır. Her türlü komisyon ücret masrafının müşteriden talep etme yetkisine banka sahiptir. Müşteri faiz komisyon, ücret, masrafları bankaya ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” düzenlenmiş olup, bilirkişi tarafından yapılan inceleme neticesinde davacının kullanmış olduğu tüm kredilerle ilgili davalı bankanın yapmış olduğu kesintilerin niteliği ve miktarlarının tespit edildiği hesap edilerek, toplamda 6.237,50 TL komisyon ile 311,88 TL % 5 gider vergisi olmak üzere davalı bankanın 6.549,38 TL masrafı tahsil ettiğinin belirlendiği, mahkemece getirtilen dava dışı bankaların emsal alınan komisyon ücretlerine uyguladıkları oranların ortalaması alınarak, yapılan hesaplamada davalı bankanın diğer bankaların ortalamalarına göre fazla tahsil ettiği komisyon tutarının 516,00 TL olduğunun tespit edildiği görülmektedir.
İlk derece mahkemesince TBK yürürlüğe girdikten sonra düzenlenen kredi sözleşmeleri ile ilgili gerekçelerinin sözleşme ve yasal hükümlere uygun olmasını, davalı bankanın davacıdan tahsil ettiği 516,00 TL ‘nin sözleşme ile yasa hükümlerine aykırı olarak diğer bankaların uyguladığı oranların ortalamasının üzerinde olması talebe konu diğer miktarlar yönünden yapılan tahsilatların sözleşme ile yasal düzenlemelere aykırı bulunmadığının anlaşılmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamakla davacı vekilinin davanın kabulü gerektiğine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davacı vekilinin vekalet ücretine ilişkin itirazlarının incelenmesinde; davalı bankanın dava açılmasına sebebiyet verdiği iddialarının dosya kapsamına uygun olmadığı, hükmedilen maktu vekalet ücretinin davanın reddedilen miktarına uygun olarak ticaret mahkemelerinde alınması gereken maktu vekalet ücretine uygun olarak belirlendiği anlaşılmakla, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, davalı banka vekilinin istinaf dilekçesinin kesinlik nedeniyle karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf dilekçesinin HMK’nın 341. maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olması nedeniyle REDDİNE,
2-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
3-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacıdan tahsiline,
4-İstinaf yoluna başvuran davalının ödediği istinaf harcının istek halinde kendisine iadesine,
5-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.11.2021