Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/392 E. 2022/1053 K. 01.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/392
KARAR NO : 2022/1053

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 03.05.2018
NUMARASI : 2017/1268 E. – 2018/529 K.
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1275 ESAS SAYILI DOSYASINDA ;
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1274 ESAS
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2017/1454 ESAS SAYILI DOSYASINDA ;
DAVANIN KONUSU : Yönetim Kurulu Kararının İptali
KARAR TARİHİ : 01.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 03.05.2018 tarih 2017/1268 E. – 2018/529 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL VE BİRLEŞEN DAVALAR : Davacılar vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin eski yönetim kurulu ve denetim kurulu üyeleri olduğunu, yeni yönetimin müvekkillerine karşı husumetli olduğunu, yeni yönetim kurulunun 02.10.2017 tarih kararı ile müvekkillerinin kooperatif üyeliğinden ihraçlarına karar verdiğini, çıkarma gerekçesi olarak ana sözleşmenin 14/5. maddesinin gösterildiğini, müvekkillerinin kooperatif mal ve belgeleri üzerinde işlediği suçtan dolayı verilmiş ve kesinleşmiş bir karar bulunmadığını, İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/113E sayılı dosyasının ise derdest olduğunu, ortada mahkumiyet kararı bulunmadığını, ihraç kararının husumet ve keyfi uygulamayla verildiğini ileri sürerek, müvekkillerinin üyelikten çıkarılmalarına dair 02.10.2017 tarihli kararın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davalılar hakkında İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinde 2017/113″E sayılı kamu davası açılarak zimmet suçundan cezalandırılmalarını istendiğini, ihraç kararının keyfi olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde çıkarma kararın iptali talep edildiği, davacılar haklarında 1163 sy yasaya aykırılık, zimmet ve irtikaba neden olmak suçlarından cezalandırılmaları istemi ile İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2017/113 E sayılı kamu davası açıldığı, bunun üzerine kooperatif yönetim kurulunun 02.10.2017 tarih 42 numaralı kararıyla davacıların kooperatifi zarara uğratmış olma ihtimali göz önüne alınarak kooperatif ana sözleşmesinin 14/5. maddesi uyarınca kooperatif ortaklığından çıkarılmalarına, çıkarma kararının anılan ceza davası sonuçlanıncaya kadar ceza davası bekletici mesele kabul edilerek çıkartma kararının kesinleştirilmesine, haklarında mahkumiyet kararı kurulması halinde ve mahkumiyet kararının kesinleşmesi durumunda, ihraç (ortaklıktan çıkarma kararının) işleme konulmasına, ihraç kararı kesinleşinceye kadar ki süreçte adı geçenlerin üyelik yükümlülüklerinin yerine getirilmesi hususunun noter aracılığı ile kendilerine ihtarına, adı geçenlerin adına tescili yapılması gereken bağımsız bölümlerin tapu alımı işlemlerinin de iş bu karar kesinleşinceye kadar ertelenmesine, hem kooperatif yönetim kurulunun 02.10.2017 tarih 42 numaralı kararının içeriği hem de davacılara gönderilen ihtarname içeriği dikkate alındığında yönetim kurulu tarafından verilen kararın “ortaklıktan çıkarma” niteliğinde bir karar olduğu, karar ve ihtarnamede “üyeliğin ve ihraç kararının uygulanmasının askıya alınması” yönündeki kararın ise 1163 sy Kooperatifler Kanunu ve davalı kooperatifin ana sözleşmesinde üyeliğin askıya alınmasına yönelik bir düzenlemeye yer verilmemesi ve yönetim kurulunun da ancak kanun ve ana sözleşme hükümleri içinde kooperatifin faaliyetlerini yürütme hak ve yetkisine sahip olması karşısında üyeliğin askıya alınması şeklinde karar vermesinin yasa ve ana sözlemeye uygun olmadığı, ortaklıktan çıkarma kararına karşı iptal davası açma için öngörülen 3 aylık hak düşürücü sürenin de noter kanalıyla kararın tebliğinden itibaren işlemeye başlaması karşısında davacıların iş bu davayı açmakta hukuki yararlarının bulunduğu, davalı kooperatif yönetim kurulu tarafından ihraç kararının verildiği tarihte ana sözleşmenin 14/1-5. bendinde sayılı suçlardan dolayı davacılar hakkında verilen bir mahkumiyet kararı bulunmadığı halde sırf kooperatifi zarara uğratma ihtimallerine dayanılarak ana sözleşmede yer almayan bir sebeple ile ortaklıktan çıkarma kararı verilmesinin sözleşme ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın kabulü ile kooperatif yönetim kurulunun 02.10.2017 tarih 42 nolu kararının iptaline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacıların görev yaptıkları dönemdeki fiilleri nedeniyle İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesinin 2017/223 E sayılı dosyası ile zimmet suçundan cezalandırılmaları istemiyle kamu davası açıldığını, davacıların Kooperatifler Kanunu ve ana sözleşme hükümleri doğrultusunda ortaklıktan çıkarıldıklarını, haklarında hüküm verilip bu karar kesinleşinceye kadar dava konusu kararın askıya alındığını, ortada uygulanabilecek bir çıkarma kararı bulunmadığını, kararın iptali yönünde dava açılmasının da mümkün olmadığını, mahkemenin hukuki yarar hususunda yaptığı belirlemenin usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, kanun ve ana sözleşme hükümleri doğrultusunda alınan kararın davacılara noter aracılığıyla tebliğ edildiğini, çıkarma kararının mahkumiyet kararını kesinleşmesinden sonra yürürlüğe konulacağının, üyelik yükümlülüklerinin yerine getirilmesi gerektiğinin davacılara hatırlatıldığını, davacıların kararların tebliğinden itibaren üç aylık süre içerisinde dava açılmaları gerekirken bu yapılmaksızın dava açtıklarını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Asıl ve birleşen dava, kooperatif yönetim kurulu kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle asıl ve birleşen davaların kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır. Davacılar vekili asıl ve birleşen davada, davalı kooperatifin 02.10.2017 tarih 42 sayılı kararının iptali isteminde bulunmuştur. Anılan kararın incelenmesinde kooperatifin eski yönetim ve denetim kurulu üyesi olan davacılar hakkında ceza davası bulunduğu gerekçesiyle ihraçlarına, ancak ihraç kararının mahkumiyet kararı kesinleştikten sonra icra edilmesine karar verilmiş olup ihraç kararı ceza mahkemesi kararının kesinleşmesine bağlandığı için henüz icra edilebilir bir nitelikte değilse de kararın devamında ihraç kararı kesinleşinceye kadar ki süreçte adı geçenlerin adına tescili yapılması gereken bağımsız bölümlerin tapu alımı işlemlerinin ertelenmesine karar verilmekle davacıların üyelikten doğan haklarının askıya alındığı, bu durumun davacıların hukukunu doğrudan etkilediği için anılan yönetim kurulu kararının iptalini istemekte hukuki yararları bulunduğu, mahkemece de doğru belirlendiği üzere üç aylık hak düşürücü süre içinde açılan davada anılan kararın Koperatifler Kanunu ve ana sözleşmenin 14/1-5. cümlesine aykırı olması nedeniyle iptaline karar verilmesi doğru olup davalı vekilinin tüm istinaf itirazları haksız bulunmuştur.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı peşin alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 01.07.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.