Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/362 E. 2022/19 K. 05.01.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/362
KARAR NO : 2022/19

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/04/2018
NUMARASI : 2014/866 Esas 2018/406 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.01.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.01.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.04.2018 gün ve 2014/866 Esas 2018/406 Karar
sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi birleşen davada davacı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA :Davacılar vekili, 06.02.2014 tarihinde, davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, diğer davalı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın müvekkillerinin murisi …’nın yolcu olarak bulunduğu motosiklete çarpması sonucunda, muris …’nın vefat ettiğini, murisin annesi olan müvekkili …’nın evlatlarının desteği ile geçimini sürdürdüğünü iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla müvekkili … için 50.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve 100.000,00 TL manevi tazminatın; murisin kardeşi olan müvekkili … için 20.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve 50.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte, maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen, manevi tazminatın davalı …’dan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacı tarafın, sigortalının kusurunu ve zararını ispat etmesi gerektiğini, teminatın tek, hasar görenlerin birden fazla olması durumunda Karayolları Trafik Kanunu 96. madde gereğince teminatın paylaştırılması gerektiğini, müvekkili şirketin faizden dava tarihinden itibaren sorumlu olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, dava konusu trafik kazasının, doğrudan müvekkilinin fiili sonucu değil, kazaya karışan üçüncü bir aracın sıkıştırması sonucu meydana geldiğini, motosikleti kullanan dava dışı …’nun ehliyetsiz şekilde motosiklet kullanması nedeniyle kendisine kimse çarpmadığı halde panikleyerek motosikletin kontrolünü kaybederek kazanın meydana gelmiş olabileceğini, motorsikleti kullanan …’nun ve müteveffa …’ın kask takmamalarının kusur durumunu etkileyeceğini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, lise öğrencisi olan müteveffanın bir gelir elde etmediğini, davacı …’nın kendisinden yaklaşık 4 yaş küçük olan kardeşinin desteğine ihtiyacı olmayacağını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
BİRLEŞEN DAVA:Davacı … vekili, 06.02.2014 tarihinde davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın seyir halinde iken aşırı alkollü vaziyette ve tehlikeli şekilde şerit değiştirmesi sebebiyle müvekkilinin oğlu müteveffa …’nın arka kısmında yolcu olarak bulunduğu, dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki … plakalı motosiklete arka kısmından çarptığını, kaza sonucunda müvekkilinin oğlu …’nın vefat ettiğini, müvekkilinin vefat eden oğlunun desteğinden yoksun kaldığını, oğlu için her türlü cenaze masrafı yaptığını, davalı sigorta şirketinin … plakalı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortasını yapan firma olduğunu, müvekkilinin ayrı yaşadığı eşi …’nın aynı davalılar hakkında İzmir 7. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2014/74 E. sayılı dosyasında dava açtığını, davaların birleştirilmesini talep ettiklerini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 55.000,00 TL destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat, 5.000,00 TL defin gideri olmak üzere toplam 60.000,00 TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, 100.000,00 TL manevi tazminatın davalı sürücü …’tan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece, somut olayımıza baktığımızda; davaya konu kazanın 06/02/2014 tarihinde gerçekleştiği, davaya konu poliçenin 22.11.2013 – 20.11.2014 tarihleri arasında geçerli olmak üzere düzenlendiği, olayda 12/08/2003 tarihli ve 25197 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın uygulanması gerektiği, müteveffa …’nın olay tarihinde …’nun motorsikletinde hatır için taşındığı ve kask takmayarak zararın artmasına neden olduğu, ölümünün kafa travması ve genel vücut travmasından kaynaklandığının otopsi raporundan anlaşıldığı, 26.08.2015 tarihli bilirkişi raporunda belirtilen destekten yoksun kalma tazminatı miktarlarına ıslah edilen miktarlar üzerinden sırasıyla takdiren %20 oranında hatır taşıması, %20 oranında müterafık kusur indirimi uygulanması gerektiği gerekçesiyle; davacı …’nın maddi tazminat talebinin reddine; asıl dosyada davacı … yönünden 53.310,30 TL destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden sırasıyla %20 hatır taşıması, %20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle toplam 34.118,59 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden kaza tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine; birleşen davada davacı … yönünden 56.323,40 TL destekten yoksun kalma tazminatı üzerinden sırasıyla %20 hatır taşıması, %20 müterafik kusur indirimi yapılmak suretiyle toplam 36.046,97 TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı … yönünden kaza tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, davacı …’nın defin giderleri talebi yönünden her ne kadar bilirkişi tarafından yemek ikramı, dua, mevlit harcamaları da defin giderlerine dahil edilmiş ise de; davalı taraf davacının meydana gelen trafik kazası sonucu oluşan gerçek defin gideri zararlarını tazmini ile sorumlu olup davacı tarafın kendi milli değerlerine, yerel örf ve adetlerine göre yaptığı özel giderlerden sorumlu olamayacağından bilirkişi raporunda belirtilen 200,00 TL mezar yeri, kefen vb giderler ile 800,00 TL, lahit ve 200,00 TL mezar taşı ücreti olmak üzere 1.200,00 TL defin gideri olduğu, belirlenen bu bedelden de yine sırasıyla %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur indirimi yapıldığında 768,00 TL cenaze ve def’in giderinin davalı … yönünden kaza tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile, davalı sigorta yönünden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müteselsilen alınarak davacı …’ya verilmesine, fazlaya ilişkin istemin reddine; manevi tazminat talepleri yönünden; davacılar … ve …’nın kazada oğullarını, davacı …’nın da kardeşini kaybettiği, bu nedenle asıl dosya davacıları ve birleşen dosya davacısının elem ve ıstırap çekmemesinin mümkün olmadığı, davalı …’ın meydana gelen kazada %100 oranında kusurlu olduğu, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, kazanın meydana geliş şekli, kusur oranı, ölenin yaşı, kaza tarihi dikkate alınarak, asıl davada davacı … yönünden 30.000,00 TL, davacı … yönünden 15.000,00 TL, birleşen davada davacı … yönünden 30.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 06/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’tan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, birleşen davada davacı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Birleşen davada davacı … vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatı hesaplanırken, mahkemece hatır taşımacılığı inidirimi yapılmasının, olayın yanlış değerlendirilmesinden kaynaklandığını, müvekkilinin oğlu olan müteveffanın, kazaya sebebiyet veren davalı …’ın aracında değil, bu aracın çarptığı motosiklette yolcu olduğunu, hatır taşıması indirimi yapılmasının hatalı olduğunu, hatır taşıması için bir indirim yapılabilmesi için müteveffanın kusurlu olması gerektiğini, müteveffaya kask takmadığı için herhangi bir kusur atfedilmediğini, kabul anlamına gelmemekle birlikte bir an için olayda hatır taşıması olduğu düşünülse bile, %20 indirimin fahiş olduğunu, davalı …’ın somut olaydaki alkolün tesiri ile kullandığı tehlikeli aracın çarpması sonucu müteveffanın metrelerce savrulması ve diğer unsurlar gözetildiğinde kask takmamanın hem olayın oluşuna hem de gerçekleşen zarara bir etkisinin olmadığını, bu nedenle müterafik kusur indirimi uygulanmasının da hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 11.10.2017 tarihli raporunda dava konusu kazanın meydana gelişinde sigortalı araç sürücüsü … ‘ın %80, dava dışı sürücü …’nun %10, müteveffa yolcu …’nın ise %10 oranında kusurlu olduğu kanaatine varıldığını, bu raporda dava konusu kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden rapor alınmasına yönelik teleplerinin mahkemece reddedildiğini, Adli Tıp Kurumu raporunda sürücü …’ın %80 oranında kusurlu olduğu belirlenmesine rağmen %100 kusur izafe edilerek tazminat hesabı yapılmasının hatalı olduğunu, destekten yoksun kalma tazminatının hesabında 01.06.2015 tarihli yeni genel şartlar uyarınca TRH 2010 tablosunun esas alınması gerektiğini, iskonto oranının %1,8 teknik faiz olarak dikkate alınması gerektiğini, hesaplamalarda ölen kişinin vergilendirilmiş gelirinin dikkate alınması gerektiğini, tazminatın AX,N formülü ile hesaplanması, devre başı ödemeli süreli rant förmülünün esas alınması, gerektiğini, birleşen dosyada davacı baba … adına talep ve kabul edilen cenaze ve def’in giderlerinin hukuka aykırı olduğunu, bu tazminat kaleminin poliçe teminat kapsamında yer almadığını, desteğin gelirinin paylatırmasında ve hak sahirleri için belirlenecek sürelerin hesaplanmasında usulüne uygun inceleme yapılmadığını, tazminat tutarının yüksek belirlendiğini, meslek lisesi mezunlarının asgari ücret üzerinden mi gelir elde edecekleri irdelenmeden müteveffanın mesleği ile ilgili gelire gireceği varsayılarak 2020 tarihi itibari ile memur ücretleri ve asgari ücret miktarı bilinemeyeceğinden, en son bilinen 2015 yılı için işe yeni başlayan memur maaşı baz alınarak ortalama hesap gerçekleştirilmesinin hukuka aykırı olduğunu, müteveffanın bölümü ile ilgili meslek odaları ve/veya kurum ve kuruluşlardan emsal ücretin sorulması, aksi takdirde asgari ücretten hesaplama yapılması gerektiğini, müvekkili şirketin sorumlu olduğu azami limiti gösteren meblağların muaccel ve maktu meblağlar olmadığını, ancak sigortalının uğradığı gerçek zararı karşılamak için ihdas edilmiş meblağlar olduğunu belirterek, kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, yargılama devam ederken müvekkilinin cezasının kesinleşmesi nedeniyle kısıtlanması üzerine ilk derece mahkemesinin, 16.02.2017 tarihli ara kararı ile vasinin vekaletnamesinin sunulması için taraflarına kesin süre verildiğini, süresi içinde vekaletnamenin uyap sistemi üzerinden gönderildiğini, buna rağmen bilirkişi raporunun vasiye tebliğ edildiğini, vekil olarak taraflarına tebligat yapılması yönündeki taleplerinin ise vekaletname sunulmadığı gerekçesiyle reddedildiğini, bundan sonraki usulü işlemlerin ve gerekçeli kararın tebliğinin de vasiye yapıldığını, vasinin kendisi ile birlikte vekile de tebligat yapıldığını düşünerek süresi içinde bilirkişi raporuna karşı beyanda bulunmadığını, hükmedilen tazminat miktarlarının davacılar bakımından zararı gidermekten ziyade mal varlığında zenginleşmeye yol açacak nitelikte olduğunu, müteveffanın hesaplanan muhtemel desteğinin somut olaya uygun olmadığını, müteveffanın askere alınacağı dönemde destek olamayacağından ailesinden alacağı maddi desteğin mahsup edilmediğini, müteveffanın bindiği motosiklet sürücüsünün ehliyetsiz olmasından kaynaklanan 3. kişinin kusurunun ve kask takmamaktan kaynaklanan müterafik kusurun hesaplamada hakkaniyete uygun şekilde dikkate alınmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, destekten yoksun kalma nedeniyle maddi tazminat ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Somut olayda asıl davada davacılar … ve … vekili ile birleşen davada davacı … vekili, davalı …’ın sürücüsü ve işleteni, davalı … Sigorta A.Ş.’nin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın, asıl davada davacı …’nın ve birleşen davada davacı …’in oğulları, asıl davada davacı …’nın kardeşi olan …’nın yolcu olarak bulunduğu motorsiklete çarpması nedeniyle gerçekleşen çift taraflı kazada …’ın vefat etmesi nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteminde bulunmuşlardır.
Mahkemece hükme esas alınan Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen raporda, 06.02.2014 tarihinde saat 23:10 sıralarında davalı sürücü …’ın … plakalı otomobili ile bölünmüş yolda seyretmekte iken, aynı istikamette seyir halinde olan dava dışı sürücü …’nun yönetimindeki … plakalı motosiklete çarpması sonucunda, motosiklette yolcu olarak bulunan, davacıların murisi …’nın vefat ettiği trafik kazasında, davalı sürücünün 2.81 promil alkollü olduğunun tespit edildiği, davalı sürücü …’ın yola gereken dikkati vermediği, hareket alanını kontrol altında bulundurarak seyrini müteyakkız bir şekilde sürdürmeyip sevk ve idare hatası ile önünde aynı yönde seyir halinde bulunan motosiklete önlemsiz vaziyette çarparak olayın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, dikkatsiz, özensiz ve nizamlara aykırı hareket ettiği, olayda %80 oranında asli kusurlu olduğu, dava dışı sürücü …’nun motosiklete kasksız vaziyette yolcu almış olmakla ölüm ile neticelenen olayda %10 oranında alt düzeyde tali kusurlu olduğu, müteveffa yolcu …’nın motosiklette kasksız vaziyette yolculuk edip kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğü, kendi ölümü ile neticelenen olayda %10 oranında alt düzeyde tali kusurlu olduğu belirtilmiş; mahkemece alınan aktüerya asıl raporunda davalı sürücü …’ın tam kusurlu olduğu kabul edilerek davacı … için 53.310,30 TL, davacı … için 56.323,40 TL destek tazminatı hesaplanmış; aynı bilirkişiden alınan ek raporda ise Adli Tıp raporundaki kusur oranlarına göre ve 2018 yılı verileri ile yeniden yapılan hesaplamada davacı … için 66.593,29 TL, davacı … için 65.507,46 TL destek tazminatı hesaplanmıştır. Mahkemece asıl rapordaki tutarlar üzerinden %20 hatır taşıması ve %20 müterafik kusur indirimi yapılarak, davanın kısmen kabulüne hükmedilmiştir.
Gerçek zarar miktarı; hak sahibinin bakiye ömrü esas alınarak aktif ve pasif dönemde elde edeceği kazançlar toplamından oluşmaktadır. Hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvelleri ile saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmış olup, gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda diğer kurumlar ile Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içermesi de göz önüne alındığında Yargıtay 17. Hukuk Dairesince ve Yargıtay 4. Hukuk Dairesince de tazminat hesaplarında bakiye ömrün belirlenmesinde TRH 2010 tablosunun esas alınmasının güncellenen ülke gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiştir.(Yargıtay 17. H.D’nin 22.03.2021 tarih 2021/2388E, 2021/3038K ve Yargıtay 4. H.D’nin 22.06.2021 tarih 2021/3089E, 2021/3441K).
Buna göre istinafa gelenlerin sıfatlarına göre, usuli kazanılmış haklar gözetilerek (tazminata esas alınan gelir, esas alınan asgari ücret yılı, işlemiş/işleyecek dönem tarihleri gibi) muhtemel bakiye yaşam sürelerinin TRH 2010 Yaşam Tablosu’na göre belirlenerek ve progresif rant tekniği kullanılmak suretiyle destek tazminatının hesaplanması gerekirken PMF 1931 Yaşam Tablosuna göre destek tazminatının hesaplanması doğru olmamıştır. Davalı … Sigorta A.Ş. vekili ile davalı … vekilinin maddi tazminat tutarına yönelik itirazları yerindedir.
Manevi tazminat; ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve moral yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır.
Somut olayda davalı sürücünün %100 oranında kusuruyla gerçekleşen kazada davacıların murisi …’nın vefat ettiği anlaşılmaktadır. Kaza tarihi, tarafların kusur durumu, zararın ağırlığı, tarafların ekonomik sosyal durumu dikkate alındığında mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarı az bulunmuş olup, birleşen davacı … vekilinin manevi tazminat miktarına yönelik istinaf sebebi yerindedir.
Mahkemenin kabulüne göre de; hatır savunması def’i olup esasa cevap süresi içinde ileri sürülmesi gerektiği gibi, bu def’iden ancak hatır taşıması yapan araç sürücüsü, işleteni ve sigortacısı yararlanabilir. Eldeki davada süresi içerisinde yapılmış hatır indirimi def’i bulunmamakla birlikte; asıl ve birleşen davadaki davacıların murisi …’nın davalı tarafa ait araçta yolcu olmaması, aksine davalı tarafın sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın çarptığı motorsiklette yolcu olması nedeniyle, davalılar yararına hatır taşıması nedeniyle maddi tazminattan indirim yapılması doğru değildir. Birleşen davada davacı … vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerindedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Birleşen davada davacı … vekili, davalı … Sigorta A.Ş. vekili ve davalı … vekilinin istinaf başvurularının HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 17.04.2018 tarih 2014/866 Esas 2018/406 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harçlarının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara ayrı ayrı iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.01.2022