Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/359 E. 2021/1593 K. 24.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/359
KARAR NO : 2021/1593

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/10/2018
NUMARASI : 2017/983 Esas 2018/1075 Karar
DAVANIN KONUSU : Destek tazminatı Cenaze ve Defin Gideri
KARAR TARİHİ : 24.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 24.12.2021

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 23.10.2018 gün ve 2017/983 Esas 2018/1075 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu araçta 21.03.2016 tarihinde yolcu olarak bulunan müvekkillerinin oğlu …. meydana gelen çift taraflı trafik kazasında vefat ettiğini, sigortalı araç sürücüsünün asli kusurlu olduğunu ileri sürerek, 500,00 TL cenaze ve defin gideri ile her bir müvekkili için 1.000,00’er TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesi ile destek tazminatı talebini her bir davacı için ayrı ayrı 72.386,20 TL’ye, cenaze ve defin giderleri talebini 1.450,00 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP: Davalı …Ş. vekili, 2918 sayılı Yasanın 97. maddesi uyarınca dava tarihinden önce müvekkiline başvurulmadığını, dava ön şartının sağlanmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, 06.06.2016 tarihinde açılan davadan önce 2918 sayılı Yasa’nın 97. maddesindeki hükümlere uygun olarak sigorta şirketine başvurulmadığından dava ön şartının sağlanmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI: Dairemizce, 2918 sayılı KTK’nın 97. maddesinde belirtilen tamamlanabilecek nitelikteki başvuru dava şartının tamamlanması için davacılara kesin süre verilmeksizin ön şart yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmesinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmiştir.
DAİREMİZİN KALDIRMA KARARI SONRASI İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, poliçe tanzim tarihinin 25.02.2016 olması nedeniyle yeni genel şartlarının dikkate alınarak hesaplama yapılması gerektiği, buna göre TRH -2010 yaşam tablosu, 1.8 teknik faiz yönteminine göre yapılan hesaplamanın hükme esas alındığı, sürücü KTK yönetmeliğinin 97/b maddesinde ön görülen azami sınır olan 0.20 promolin altında 0,16 promil alkollü olduğundan müterafik kusur indirimi yapılmadığı, davacıların desteği ….nin söz konusu araçta yolcu olduğu, ücret alınmadan hatır için taşınması nedeniyle bilirkişilerin TRH -2010 yaşam tablosu 1.8 teknik faiz yöntemine göre belirlediği destekten yoksun kalma maddi tazminatından takdiren % 20 oranında hatır indirimi yapıldığı, davalı tarafça arttırılan tutar için zaman aşımı definde bulunulmuş ise de, davanın belirsiz alacak davası olduğu, dava tarihine göre zaman aşımının hesaplanması gerektiği, dava tarihi olan 06.06.2016 tarihine göre zaman aşımının dolmadığı, kaldı ki, davanın ceza zaman aşımana tabi olduğu, buna göre değer arttırımı tarihinde dahi zaman aşımının dolmadığı, dolayısı ile zaman aşımı talebinin yerinde olmadığı, davaya konu kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu, davacıların çocuklarının ölümü ile destekten yoksuk kaldıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davacı … için 60.096,76 TL, davacı … için 50.518,47-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp her bir davacıya ayrı ayrı verilmesine, 1.160,00 TL cenaze ve defin giderlerinin dava tarihinden itibaren avans faizi ile davalıdan alınıp davacılara 1/2 oranında verilmesine, fazlaya ilişkin maddi tazminat taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, 2918 sayılı KTK’nun 90.maddesinde “tazminatlar, genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” denilerek, genel işlem şartı niteliğindeki sigorta genel şartlarına “yasaların üstünde” bir güç tanındığını, hiçbir hukuk sisteminde olmayan, hukuk ve adalet ilkelerine aykırı bu düzenlemenin Anayasa’nın 19/son maddesindeki “kişilerin uğradıkları zararların tazminat hukukunun genel ilkelerine göre ödeneceği” hükmüne, 6098 sayılı TBK’nun 55.maddesindeki “destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararların, bu kanun hükümlerine ve sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanacağına” ilişkin emredici nitelikteki hükmüne, 6102 sayılı TTK’nun 1451.maddesindeki “bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, sigorta sözleşmeleri hakkında türk borçlar kanunu hükümleri uygulanır” hükmüne, 6098 sayılı TBK’nun 20.maddesi 4.fıkrasındaki kanun veya yetkili makamlar tarafından verilen izinle yürütülüyor olsa dahi, genel işlem şartı niteliğindeki sigorta genel şartlarının yasalara aykırı hükümlerinin geçersiz olacağı hükmüne aykırı olduğunu, ayrıca tüm haksız fiil sorumluları ile sigorta şirketleri arasında fark yaratılarak ve sigorta sektörünün yüzde doksandan fazlasına sahip olan yabancı şirketlere, sigorta genel şartlarını diledikleri gibi ve çıkarlarına uygun biçimde değiştirtme olanağı sağlanarak ayrıcalıklar tanınması, eski deyimiyle “imtiyazlar” verilmesi, Anayasa’nın 10.maddesindeki “eşitlik ilkesine, hiç bir kişiye ve zümreye imtiyaz tanınamayacağına” ilişkin hükmüne de aykırı olduğunu, ayrıca hazine müsteşarlığına, sigorta genel şartları yoluyla tazminat ilkelerini ve hesaplama yöntemlerini belirleme yetkisi tanınmasının Anayasa’nın 138.maddesindeki hakimlerin görevlerinde bağımsız olduklarına, hiçbir organ ve makamın yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hakimlere emir ve talimat veremeyeceğine, genelge gönderemeyeceğine, telkinde bulunamayacağına ilişkin hükmüne aykırı olduğunu, KTK’nun 97.maddesinde “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir” koşulu getirildiğini, 99.maddesi 1.fıkrasında yer alan “kaza veya zarara ilişkin tespit tutanağını veya bilirkişi raporunu” ibaresi “zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeler” şeklinde değiştirildiğini, KTK’nun 92.maddesine “bu kanun çerçevesinde hazırlanan zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları ve ekleri ile tanımlanan teminat içeriği dışında kalan talepler” biçiminde yeni bir fıkra eklendiğini, yapılan bu değişikliklerle Anayasa’nın 36.maddesine aykırı biçimde“hak arama özgürlüğü” ve “kanıtlama hakkı”nın kısıtlandığını,trafik kazalarından zarar görenlerin haklarının “sigorta genel şartları” ile sınırlanması ve kısıtlanmasının Anayasa’nın “temel hak ve hürriyetlerin sınırlanması” başlıklı 13.maddesine de aykırı olduğunu, Anayasa’nın bu hükmüne aykırı olarak, KTK’nun 90-92-97-99 maddelerinde yapılan değişikliklerle, trafik kazalarından zarar görenlerin haklarının“kanunla” değil, keyfi biçimde düzenlenip yürürlüğe konulan/konulacak olan “sigorta genel şartları” ile sınırlandırıldığını, ayrıca yapılan bu değişikliklerin, 6100 sayılı hmk’nun 27.maddesindeki “hukuki dinlenilme hakkına” aykırı olduğunu, özellikle, KTK 99.maddesi 1.fıkrasına “sigortası genel şartlarıyla belirlenen belgeler” şeklinde bir açıklama konularak, HMK 27.maddesinin 2.fıkrası (b) bendindeki “ispat hakkı”nın kısıtlandığını, yapılan değişikliklerle sigorta şirketlerine ayrıcalık tanınmış olmasının anayasaya ve yasalara aykırı olduğunu, bir devlet kurumu olan hazine müsteşarlığının düzenleyip 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe koyduğu “trafik sigortası genel şartları” ile trafik kazalarından zarar gören halkımızın yararlarını ve haklarını kısıtlayıp, hep sigorta şirketlerinin çıkarlarını gözeterek, Anayasa’nın 10.maddesi 5.fıkrasındaki “devlet organları ve idare makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar” hükmüne aykırı hareket ettiğini, yapılan değişikliklerin yargı yetkisine ve yargının bağımsızlığı ilkesine aykırı olduğunu, trafik yasası’nın bu hükümleri mahkemelerce benimsenip uygulanırsa, 107.maddenin bir anlamı ve işlevi kalmayacacağını, tazminat haklarının “hukuksal gerekçelerini” belirlemenin uzman hukukçuların ve özellikle hakimlerin işi olduğunu, trafik, uluslar arası hukuk sorunu olup, karşılaştırmalı hukuk göz önünde tutularak başka ülkelerle uyumlu düzenlemeler yapmanın zorunlu olduğunu, sigorta şirketlerinin etkisiyle tedavi giderlerine ilişkin KTK 98.maddesinde (TBK’nun 54.maddesi ile yerleşik içtihada aykırı) olumsuz ve yanlış değişiklikler yapıldığını, KTK’nun 90-92-97-99. maddelerinin, karşılaştırmalı hukuk ilkelerine ve uluslararası hukuka aykırı, özellikle Avrupa ülkeleriyle uyum yönünden sorunlar yaratacak nitelikte olduğunu, Anayasasının 152. maddesinin ilk fıkrası “Bir davaya bakmakta olan mahkeme, uygulanacak bir kanun yada kanun hükmünde kararnamenin hükümlerini Anayasaya aykırı görürse ve taraflardan birinin ileri sürdüğü Anayasaya aykırılık iddiasının ciddi olduğu kanısına varırsa, Anayasa Mahkemesi’nin bu konuda vereceği karara kadar davayı geri bırakır” şeklinde olduğunu, mahkemece poliçenin tanzim tarihi 26.02.2016 olması nedeniyle kanuna aykırı genel şartlar dikkate alarak hüküm tesis edildiğini, bu yönüyle de bu ilamın kabulünün mümkün olmadığını, kanunlar hiyerarşisinde genel şart son sırada yer almakta olup, kanuna aykırı düzenlenen genel şartların yok hükmünde olduğunu, yok hükmünde olan bir genel şart karşısında yerel mahkemece bu ilamın tesisinin hakkaniyete aykırı olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle dosyasının Anayasaya aykırılık iddiasının incelenmesi için Anayasa Mahkemesine gönderilmesini, aksi halde kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeniyle ölen kişinin yakınlarının kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından destekten yoksun kalma tazminatının ve cenaze giderinin tazmini istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İstinaf aşamasında Anayasa Mahkemesi ‘ nin 2019/ 40 E.- 2020 / 40 K.sayılı iptal kararı 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girdiğinden davacılar vekilinin Anayasaya aykırılık iddiası konusundaki istinaf itirazları incelenmemiştir. Ancak Anayasa Mahkemesinin iptal kararının, somut olaya etkisinin değerlendirilmesi gerekmektedir.
İstinaf aşamasında, 09.10.2020 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Anayasa Mahkemesi ‘ nin 2019/ 40 E.- 2020 / 40 K.sayılı karıyla, 2918 saylı KTK ‘nın 90.madesinin 1.cümlesinde yer alan ” ..ve bu kanun çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2.cümlesinde yer alan ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresinin Anayasaya aykırılığı nedeniyle iptaline karar verilmiştir. Anayasanın 153. maddesine göre iptal kararı geriye yürümez ise de, 10.03.1969 gün ve 1/3 sayılı İBK nın gerekçe bölümünde belirtildiği üzere iptal kararı, kesin şekilde çözüme bağlanmış uyuşmazlıkları etkilemeyecek, ancak devam eden anlaşmazlıkları ve derdest davaları etkileyecektir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı maddi anlamda kesinleşmiş hükümler dışında kalan davalar yönünden usuli kazanılmış hakkın istisnasıdır. Anayasa’nın 152. ve 153. maddelerinde öngörülen düzenleme ve yukarıda anılan içtihatı birleştirme kararı uyarınca Anayasa Mahkemesinin iptal kararlarının Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe girmesi ile birlikte elde bulunan ve kesinleşmemiş tüm davalarda uygulanması zorunludur.
Anayasa mahkemesinin iptal kararı nedeniyle, somut olayda, destek tazminat hesabının Yeni Genel Şartlarda belirtilen TRH- 2010’a göre ve 1,8 teknik faize göre yapılması gerekip gerekmediğinin resen de incelenmesi gerekmektedir.
Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartları 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe girmiştir.Yeni Genel Şartların C.11. maddesine göre; yeni genel şartlar, genel şartların yürürlük tarihi olan 01.06.2015 tarihinden sonra akdedilmiş sözleşmelere uygulanacaktır.14.04.2016 tarihinde kabul edilen ve 26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanun’un 3. maddesiyle, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. Maddesinde “Zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar bu Kanun ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır”, Genel Şartların ekindeki, Ek 3 nolu cetvelin 3. maddesinde, “hesaplamalarda ölüm tablosu olarak TRH 2010 tablosu dikkate alınır. Tablonun belirli periyodlarla güncellenmesi halinde tazminat tutarı, kaza tarihi itibariyle güncel versiyona göre hesaplanır”, 4. maddesinde, “hesaplamalarda, iskonto oranı (teknik faiz), % 1,8 olarak dikkate alınır, iskonto oranı gerekli görülen hallerde Hazine Müsteşarlığı tarafından güncellenir”, şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
2918 saylı KTK’nın 90.madesinin 1.cümlesinde yer alan ” ..ve bu Kanun Çercevesinde hazırlanan genel şartlarda’ ibaresi ile 2.cümlesinde yer alan ” ..bu kanun..” ve genel şartlarda ” ibaresinin iptaline karar verildiğinden, anılan kanun maddesindeki mevcut düzenlemeye göre, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamındaki tazminatlar, 2918 saylı KTK ve bu kanunda düzenlenmeyen hususlar hakkında Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri ile genel şartların bu kanunlara aykırı olmayan hükümleri ile yeni genel şartlarla kanun hükümlerinin çeliştiği durumda Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları doğrultusunda belirlenmelidir.
Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3089 Esas 2021/3441 karar sayılı emsal nitelikteki kararında ve 17. Hukuk Dairesinin emsal nitelikteki bir çok içtihatlarında, ” trafik kazasında cismani zarara ya da destek zararına uğrayan hak sahiplerinin ve desteğin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda Fransa’dan alınan 1931 tarihli “PMF” cetvellerine göre saptanmakta ise de; Başbakanlık Hazine Müsteşarlığı, Hacettepe Üniversitesi Fen Fakültesi Aktüerya Bilimleri Bölümü, BNB Danışmanlık, Marmara Üniversitesi ve Başkent Üniversitesi’nin çalışmalarıyla “TRH 2010” adı verilen “Ulusal Mortalite Tablosu” hazırlanmıştır. Gerçek zarar hesabı, özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu durumda; Yargıtay Daireleri arasında tazminat hesabında birliğin sağlanması açısından ve yine bu tablonun ülkemize özgü ve güncel verileri içerdiği göz önüne alındığında,Yargıtay 17. Hukuk ve 4.Hukuk Dairesince de tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına” karar verilmiştir.
Eldeki davada; mahkemece destek tazminatının hesaplanmasında TRH -2010 yaşam tablosu, 1.8 teknik faiz yönteminine göre yapılan hesaplama hükme esas alınmıştır. Yargıtay 17. Hukuk ve 4.Hukuk Dairelerince tazminat hesaplamalarında TRH 2010 Tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesinin, güncel verilere ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olacağına karar verilmiş ve Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarih- 2019/40-2020/40 sayılı kararı ile; KTK’nun 90. maddesindeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir” bölümündeki “bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda” ibaresinin Anayasa’ya aykırı olduğu gerekçesiyle iptaline karar verilmiştir. Anayasa Mahkemesi’nin iptal kararı nedeniyle destek tazminatı hesabında yeni ZMSS Genel Şartları ekindeki cetvellerin kullanılması mümkün olmadığından ve %1,8 teknik faiz uygulaması da anılan cetvellerle getirildiğinden, artık uygulanması mümkün değildir. Tazminat hesaplamasının,% 1,8 teknik faiz uygulanmadan yapılması gereklidir ki, mahkemece esas alınan rapor bu yönüyle yeterli bir rapor değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacılar için TRH 2010 Tablosu’na göre muhtemel bakiye ömrün belirlenmesi ve % 1,8 teknik faiz uygulanmadan bilinmeyen/ işleyecek devre hesabı yapılırken, bilinen son gelirin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi yönteminin kullanılması suretiyle tazminatın hesaplanması için daha önce rapor düzenleyen bilirkişiden ek rapor alınıp, oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar gözetilerek karar verilmesi gerekirken, yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 2021/3089 Esas 2021/3441 karar sayılı içtihadı da emsal niteliktedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan ve değerlendirilmeden karar verildiğinden, istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.10.2018 tarih 2017/983 Esas 2018/1075 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre davacılar vekilinin sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 24.12.2021