Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/356 E. 2021/1452 K. 02.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/356
KARAR NO : 2021/1452

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.10.2018
NUMARASI : 2017/103 E. 2018/1068 K.
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 02.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 02.12.2021
İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.10.2018 tarih 2017/103 Esas 2018/1068 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkillerinin murisi … ‘un davalı … ‘nün ortağı olduğu davalı şirkette % 50 ‘şer pay sahibi iken 08.04.2015 tarihinde vefat ettiğini, şirket müdürü olan davalının 31.08.2015 tarihli 2015/2 sayılı tek başına aldığı karar ile müvekkillerinin şirketin niteliği ve faaliyetlerine uygun bulunmamaları nedeniyle ortaklığa kabul istemlerini reddederek hisselerin kendisi tarafından alınmasının önerilmesine karar verildiğini, TTK. ‘nın 596/2 md sinde şirketin iktisabı öğrenmesinden itibaren 3 ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebileceğinin düzenlendiği, davalının bu süreyi mirasçılık belgesinin kendisine ulaşmasından itibaren hesapladığını, müvekkillerinin önceki vekili olan Av. … tarafından mirasçılık belgesi gönderildiği halde davacı tarafça kayıt altına alınmadığını, iki ortaklı olan şirkette ortağın ölümünü bilen ve cenazesine katılan ve mirasçılarını da yakından tanıyan davalının mirasçılık belgesi ulaştırılmadığını ileri sürmesinin kötü niyetli olduğunu gösterdiğini, iki ortağın birbirini yakinen tanıdığını, ailelerini bildiklerini, iktisap tarihinin murisin ölüm tarihi olan 08.04.2015 tarihinde davalı tarafça öğrenildiğini, ölümden sonra müvekkilleri ile davalılar arasında görüşmeler olduğunu, teklifler verildiğini, davalılar tarafından reddedildiğini, müvekillerinin ortaklıklarının halen devam ettiğini, müvekillerinin ölen kızlarının büyük çabalarla kurduğu şirketin borçlandırılmasından ve borç bırakılmasından endişe duyduklarını zira ortaklık karşısında 120.000,00 TL teklif eden davalının açtığı ortaklık tespiti davasındaki alınan bilirkişi raporunda 32.185,00 TL belirlendiğini ileri sürerek, murisin ölümü ile davacılara geçen ortaklığın tespiti ile tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, davacıların İzmir 8. Noterliğinden gönderdikleri 17.08.2015 tarihli ihtarname ile … ‘un mirasçıları olduklarını belirterek ortaklığı kabul kararı verilmesi isteminde bulunduklarını, istem üzerine müvekkili … ‘nün 02.08.2015 tarihli 2015/2 sayılı ortaklar kurulu kararı alarak TTK. 596/2 md gereğince davacıların ortaklığa kabul edilmemelerine, ölen ortağın payının diğer ortak … tarafından gerçek değeri üzerinden alınmasının önerilmesine karar verildiğini ve davacı tarafa noter aracılığı ile tebliğ edildiğini, olumlu yanıt verilmemesi üzerine İzmir 5. Asliye ticaret Mahkemesince 2015/1278 Esas sayılı dosyasında payın gerçek değerinin tespiti istemli dava açıldığını, vefat eden ortağın payının 32.185,35 TL belirlendiğini, davacıların ortaklığa kabul edilmemesi kararının kesinleştiğini, davacılar ortak olmadığından ortaklar kurulu kararının iptalini talep etme haklarının bulunmadığını, TTK. 445. Md sinde 3 aylık hak düşürücü süre düzenlendiğini, ortağın öldüğünün bilinmesinin değil iktisabın öğrenilmesinin gerektiğini, bunu da ancak mirasçılık belgesi sunulması ile olabileceğini, ortaklığa kabul etmeme kararının şirkete tanınmış bir hak olduğunu, ortağın ölümü ile payının mirasçılara geçeceğini ortaklığa kabul ve red kararında şirketin yetkili olduğunu, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde yapılan pay tespiti İzmir 7 SHM ‘nin 2017/21 D. İş sayılı kararına istinaden 32.185,35 TL pay bedelinin Vakıfbank İzmir adliye şubesindeki davacılar adına açılan hesaba ödendiğini savunarak, davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, TTK. Nun 596/1. Maddesindeki düzenlemeye göre, “davalı …’nin %50 oranında hissedarı olan davacıların murisi …’un ölümü ile esas sermaye payı genel kurul kararına gerek olmaksızın davacılara geçtiği, TMK.nun 575. Ve 599. Md lerindeki düzenlemelere göre miras bırakanın ölümü ile mirasçıların mirası bir bütün olarak kazandıkları, murisin ölümü ile şirketteki % 50 payının TTK ve TMK hükümlerine göre davacılara geçtiği, TTK .nun 596/2. Maddesinde ” şirket iktisabını öğrenmesinden itibaren 3 ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için şirketin payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen 3. Bir kişi hesabına gerçek değeri üzerinden devralmayı payı geçtiği kişiye önermesi şarttır “, TTK 596/3. Maddesinde ise ” red kararı devrin gerçekleştiği günden itibaren geçerli olmak üzere geriye etkilidir . Red bu konudaki kararın verilmesine kadar geçer süre içinde alınan Genel Kurul kararlarının geçerliliğini etkilemez . “, TTK.nun 596/4. Maddesinde ” şirket 3 ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır. ” şeklinde düzenlendiği, somut olayda davalı sigorta şirketinin 02/08/2015 tarihinde muris …’un payının gerçek değerinin üzerinden diğer davalı … tarafından alınması hususunda öneride bulunulduğu anlaşılmış olup şirketin diğer ortağı …’nün şirketin %50 ortağı olduğu anlaşıldığı, tek başına karar yeter oranını sağlamadığı ve %50 pay ile böyle bir karar alamayacağı gibi ölen ortak
…’nin 08/04/2015 tarihinde öldüğü ve muris ortağın ölümünün üzerinden 3 aylık süre geçtikten sonra bu öneride bulunulduğu, her nekadar davalı taraf ölen ortağın mirasçılarının kendilerine müracaatından itibaren 3 aylık süre içerisinde 596/2. maddesi gereğince 3 aylık süre içerisinde red hakkını kullandıklarını savunmuş iseler de muris …’nin ölümü maddi bir vaka olup davalı …’ün de cenazeye katıldığı nazara alındığında davalıların kendilerine müracaattan itibaren 3 aylık red süresinin başlayacağı dolayısıyla red hakkını yasal süresi içerisinde kullandıkları yönündeki savunmasının dinlenen tanık beyanları da nazara alındığında TMK.nın 2. maddesinin himaye etmeyeceği, davalıların bu maddi vakadan haberdar oldukları ve 3 aylık süre 2 kişilik bir şirketin ortakları arasındaki ilişkilerin sıklığı, tarafların birbirleri ile ailecek görüştükleri nazara alındığında ortak …’nin ölümünden itibaren hesaplanması gerektiği, davalıların red hakkını süresi içinde kullanmadıkları, davacıların ortaklığı kabul isteğinin reddedildiği yönündeki ve davalı …’ün aldığı 31/08/2015 tarih ve 2015/2 Sayılı Genel Kurul kararının gerek pay ve oy çoğunluğunun sağlanamaması gerekse yok hükmünde olmasından dolayı geçerli olmadığı gerekçesi ile davanın kabulüne, davacıların davalı … Sigorta Aracılık Hiz. Ltd. Şti. Ortakları olduğunun tespitine ve muris … adına kayıtlı iken davalı … ‘ye intikal eden 500 payın iptali ile 250 payın davacı …, 250 payın davacı … adına tesciline karar verilmiştir.
Karara karşı davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalılar vekili, limited şirket sermaye şirketi olarak kabul edilmekte ise de, yine sermaye şirketi olan anonim şirketten farklı olarak, ortağın nitelik ve niceliğini de dikkate alan bir düzenlemeye gidilmiş, bu değerlendirmeden hareketle ortaklar kuruluna şirketteki pay devrini neden göstermeden reddetme olanağı tanındığını, “TTK ‘nın 595/3 md sinde “şirket sözleşmesinde başka türlü düzenlenmemişse, ortaklar genel kurulu sebep göstermeksizin pay devrinin onayını reddedebilir” denildiğini, kanun koyucunun söz konusu durumlarda payın intikali için genel kurulun onayını aramamışsa da, payın intikal ettiği kişinin ortaklık açısından uygun olmayabileceği düşüncesiyle, ortaklığa intikali onaylamama imkanını tanıdığını, bu düzenlemeler ile limited şirketin sermaye şirketi olarak kabul edilmesine rağmen, yeni ortaklar yönünden genel kurula seçici davranma hak ve yetkisi tanınmış olduğunu, TTK. 596/1 gereğince murisin ölümü ile payının intikal ettiğini, ortaklık sıfatı ve oy hakkına mirasçıların sahip olamayacağını, ayrıca miras yoluyla pay sahibi olan kişinin ortaklığa kabul ile pay defterine kaydının yapılabilmesi için Veraset İntikal Vergisi Kanunu gereğince vergisel yükümlülüklerini yerine getirerek, ilgili vergi dairesinden “ilişkisiz belgesi” alması gerekli ve zorunlu olduğunu, aksi takdirde, şirket veraset intikal vergi borcundan mirasçı ile birlikte sorumlu olacaklarını, bir taraftan, şirkete intikali öğrendiği tarihten itibaren üç ay içinde, ortaklığa kabulü reddetme hakkı tanınmışken, diğer taraftan bu süreç içerisinde, şirketin ortaklığa kabulünü uygun görmediği kişiye oy hakkı tanınmasının Yasa’nın ruhuna aykırı bulunduğunu, şirketin intikali öğrendiği tarih ile, ortaklığa kabulü reddetme hakkının tanındığı üç aylık sürenin sonuna kadar, mirasçının ortaklık sıfatının askıda kaldığını, mahkemenin gerekçesinin aksine TMK. ‘nın 593/8 md sindeki düzenleme gereğince mirasçılık sıfatına sahip olduğunu iddia eden kişinin mirasçılık belgesini alarak şirkete başvuruda bulunması gerektiğini, tek ortaklı olsa dahi ortağın ölümü bilmesi ile şirketin ölümü bilmesinin aynı şey olmadığını, birbirinden farklı gerçek ve tüzel kişiler oldukları, davacı tarafça gönderilen ihtarnamede dahi mirasçı olduklarını belirttikleri halde mirasçılık belgesinin sunulmadığını, red kararının 17.08.2015 tarihli ihtarnamenin tebliğinden hemen sonra 3 aylık süre içerisinde 02.08.2015 tarihinde alınarak, yasal süre içerisinde ortaklık talebinin reddine karar verildiğini, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinde murisin gerçek pay değerinin tespit edildiğini ve sonrasında ödemenin davacı hesaplarına yatırıldığını, TTK. ‘nın 445. Maddesi gereğince 3 aylık hak düşürücü süre içerisinde karara karşı dava açılmadığını, kararın kesinleştiğini, davacıların murislerin ölümü ile pay haklarına sahip olsalar da oy hakları bulunmadığından tek ortak tarafından alınan kararların geçerli olduğunu, çağrısız genel kurullara ilişkin TTK Daki düzenlemenin limited şirketlere de uygulanacağından şirket ortağı olan müvekkilinin çağrısız olarak karar alma hak ve yetkisinin bulunduğunu, sigorta aracılık hizmetleri ile ilgili şirketlerin faaliyetleri ayrı yasal düzenlemelere tabi bulunmakta olup, 02.03.2018 tarihli kararda bilirkişiden; “davalı şirketin faaliyet alanı itibarı ile sigortacılık kanunu ve yönetmelikleri dikkate alınarak davacıların söz konusu tarihlerde şirkete ortak olabilme niteliklerini taşıyıp taşımadığı konusunda” görüş bildirilmesi istenmişse de, bilirkişi raporunda bu konuda bir değerlendirme ve saptamaya yer verilmediği gibi, gerekçeli kararda da bu konuda hiçbir değerlendirme yapılmadığını, davacılardan … ‘un 1949 doğumlu (69 yaşında), … ‘un ise 1954 doğumlu (64 yaşında) olup, gerek eğitimsizlikleri ve gerekse sosyal durumları nedeniyle fiilen sigortacılık yapabilecek, sigorta şirketine katkı sunabilecek durumda olmadıklarını, mahkemece bu hususun değerlendirilmediğini, sigorta aracılık şirketlerinin yasal düzenlemeler dışında (büyük ölçekliler hariç, ki müvekkilim şirket işlem hacmi dikkate alındığında küçük ölçeklidir) kişisel çevre ve performansla üretim yapabildiğini, bir an için, davacıların taleplerinin haklı bulunduğu kabul edilse bile, mirasçılar tarafından paylaşma yapılmadıkça intikalin elbirliği mülkiyet olarak gerçekleşmesi söz konusu olacağından Mahkeme’nin “250 Payın …, 250 payın … adına tesciline” şeklinde hüküm kurmasının da hukuka aykırılık oluşturduğunu, davanın reddi gerektiğini ileri sürerek, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı şirket ortağı olan davacılar murisinin vefatı nedeniyle, davacıların davalı şirkette ortak olduklarının ve paylarının tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 S.lı Türk Ticaret Kanunu’nın 596.maddesinin 1.fıktkrasında” Esas sermaye payının, miras, eşler arasındaki mal rejimine ilişkin hükümler veya icra yoluyla geçmesi hâllerinde, tüm haklar ve borçlar, genel kurulun onayına gerek olmaksızın, esas sermaye payını iktisap eden kişiye geçer. ” 2.fıkrasında ” Şirket, iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde esas sermaye payının geçtiği kişiyi onaylamayı reddedebilir. Bunun için, şirketin, payları kendi veya ortağı ya da kendisi tarafından gösterilen üçüncü bir kişi hesabına, gerçek değeri üzerinden devralmayı, payın geçtiği kişiye önermesi şarttır. ” ve 4.fıkrasında ise ” Şirket, üç ay içinde esas sermaye payının geçişini açıkça ve yazılı olarak reddetmemişse onayını vermiş sayılır. ” düzenlenmiştir.
Somut olayda, 25.000,00.-TL sermayeli davalı … Sigorta Aracılık Hizmetleri Ltd. Şti’ de ,12.500,00.-TL sermaye payının ortak …’ye, 12.500,00 TL sermaye payının davacıların kızları olan murisleri … adına kayıtlı, iki ortaklı şirket olduğu, davacıların murisi olan ortağın 08.04.2015 tarihinde vefat ettiği, davacılar tarafından, murisin vefatından sonra, davalı şirkete gönderilen, İzmir 8. Noterliği ‘nin 17.08.2015 tarihli ihtarnamede; davacıların vefat eden kızlarının fiilen işlettiği şirkete, murisi ortağın ölümü nedeniyle hak sahibi oldukları halde, şirkete girmelerinin fiilen engellendiği, murisin hesabına yatırılan ödemeler hakkında bilgi sahibi olamadıklarını belirterek, gerekli işlemlerin yapılmasının talep edildiği, davalı şirket ortağı … tarafından gönderilen İzmir 21. Noterliği’ nin 04.09.2015 tarihli ihtarnamesinde; şirket hesapları ile ilgili bilgiler ve mali belgelirin şirket muhasebecisi tarafından vekillerine teslim edildiğinin, murisin özel eşyalarının yetkili kılacakları kişiye verileceğinin, limited şirket ortağının ölümü halinde, mirasçılarının ortak olarak kabulünün şirketin onayına tabi olduğunun, şirketin 17.08.2015 tarih ve 2015/ 2 sayılı kararı ile …’un şirketteki hisselerinin mirasçısı olarak sizlere devredilmesi isteğinin reddine ve ortaklık payının gerçek değeri üzerinden tarafından veraset ilamının ibrazı koşulu ile sizlere ödenmesine karar verildiğinin, sigorta aracılık şirketine ortak alabilmek için, yasa ve yönetmelikte aranan gerekli niteliklere sahip olmadıklarının,TTK’nın 597. maddesince, payın gerçek değerinin tespitinde öncelikle anlaşılması, anlaşma sağlanamaması durumunda da payın değerinin mahkeme tarafından belirleneceğinin, mahkemece alınacak kararın kesin olacağının, tebliğden itibaren 7 gün içinde payın gerçek değeri konusunda anlaşma sağlanması için görüşmeye davet edildiklerinin bildirildiği, bu ihtarnamenin davacılara 05.09.2015 tarihinde tebliğ edildiği, davacılar adına vekilleri tarafından düzenlenen cevap ihtarında TTK. ‘nın 596/1 md gereğince ortaklığın ölüm ile kendiliğinden ölen ortağın mirasçılara geçtiği, 596/2 maddesinin olayla ilgisinin bulunmadığı, tek ortak olarak ortaklar kurulu kararı alınamayacağı, bu kararın yok hükmünde olduğu, şirket açısından yeterliliğe sahip personel ihtiyacı doğduğu takdirde personelin müvekkilleri tarafından temin edilebileceğinin pay devrinin gerçekleştirilmesinin ihtar edildiğ, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/1278 Esas – 2016/1271 Karar sayılı dosyasında, şirket ortağı … tarafından ,müteveffa … ‘un ölüm tarihi itibariyle şirketteki payının gerçek değerinin saptanmasına, saptanacak pay değerinin davalılar adına ödenmesi için ödeme yeri belirlenmesine, karar verilmesini talep ve dava ettiği, mahkemece yapılan yargılama sonucunda, müteveffa ortak …’a ait payın gerçek değerinin 32.185,35.-TLolduğunun kesin olarak tespitine karar verildiği, karardan sonra şirket ortağı … ‘ nün, … mirasçıları olan davacılara ödeme yapılması için İzmir 7. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/21 D. İş sayılı dosyası ile ödeme yerinin belirlenmesi talebinde bulunulduğu, 06/02/2017 tarihinde …’a ait 32.185,35.-TL olan payının ölümü nedeniyle mirasçıları … ve … adına … şubesinde açılacak hesabın tevdi yeri olarak tayinine karar verildiği görülmektedir.
TTK ‘nın 596/1.maddesindeki düzenleme uyarınca, limited şirketlerde, bir payın miras yoluyla iktisabında, ortakların muvafakatine gerek olmadığı gibi, miras yolu ile payın intikalinde mirasçılar, miras payı oranında hissedar olurlar. Davalı şirkette, % 50 pay sahibi olan, davacılar murisi şirket ortağı … ‘ un, vefat tarihi olan 08.04.2015′ te, davacılar miras yoluyla, davalı şirkette pay sahibi oldukları anlaşılmaktadır.TTK’ nın 596/2 maddesindeki düzenlemeye göre, payı edinmiş olan mirasçıların limited ortaklığa ortak olarak katılması kesin olmayıp, ortaklık mirasçıların orak olarak katılmasına iktisabın öğrenilmesinden itibaren üç ay içinde ret hakkını kullanarak engel olabilir. Ret hakkının nasıl kullanılacağı bu kanun hükmünde düzenlenmemiş olup, ancak payın devrindeki gibi (TTK’nın 595/ 2 ) ret için genel kurul kararı gerekli olup,TTK’nın ret kararının TTK 620.madsi uyarınca olağan yetere sayılarla alınması gereklidir. Miras yoluyla şirket te pay iktisap eden davacılar ile ile şirketin diğer ortağı … birlikte şirkette pay sahibi ortak olduklarından, davacıların genel kurul toplantısına çağrılarak, kararların, yetreli oy sayısı ile alınması gerekmektedir. Ne var ki, şirket ortağı …, , diğer ortağın öldüğünü bildiği halde, davacıların paylarının kabulünün ihtar edildiği gün olan 17.08.2015 tarihinde, şirket adına tek başına karar alarak, davacıların ortaklığının reddine karar verilmiştir .Her ne kadar, istinaf itirazlarında çağrısız toplantı yapılarak, karar alınabileceği belirtilmiş ise de TTK’nın 416. maddesindeki düzenlemeye göre, çağrısız toplantı yapıldığında, alınan genel kurul kararının geçerli olabilmesi için, çağrılmayan ortağın genel kurulda hazır olması ve oy birliği ile kararın alınması gerekmektedir. Muris ortağın vefat ettiği tarih itibarıyla, davacılar miras yoluyla pay sahibi ortak olduklarından, şirketin diğer ortağı … tarafından, TTK hükümlerine aykırı olarak tek başına şirket adına aldığı karar yok hükmündedir. Yok hükmündeki bu karara dayanılarak, yasal üç aylık süre içerisinde, davalı şirketin ret hakkının kullandığı kabul edilemeyeceğinden, davacıların ortaklığı kesinleşmiş olmakla, İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesince tespit edilen murise ait payın gerçek değerinin , tevdi mahalli tayini yoluyla davacılar adına açılan banka hesabına yatırılması, davacıların ortaklık iktisabını kaldırmaz. İlk derece mahkemesince, davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya uygun olup, davacı vekilinin, davanın reddi gerektiğine ilişkin istinaf itirazı yerinde değildir. Murisin davalı şirketteki ortaklık payının, davacıların miras payları gözetilerek, ayrı ayrı paylarının hükümde gösterilmesi de doğru olup, davacı vekilinin bu yöndeki istinaf itirazları da yerinde görülmemiştir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.02.12.2021