Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/345 E. 2021/1504 K. 09.12.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/345
KARAR NO : 2021/1504

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.02.2018
NUMARASI : 2015/459 E. 2018/88 K.

BİRLEŞEN İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2015/509 ESAS SAYILI
DOSYASI YÖNÜNDEN;

ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Ticari Şirket (Genel Kurul Kararının İptali İstemli)
KARAR TARİHİ : 09.12.2021
KARAR YAZIM TARİHİ: 09.12.2021

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.02.2018 tarih 2015/459 E. 2018/88 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi birleşen dosya davacısı …. vekili ile esas ve birleşen dosyada davalı …. vekili tarafından tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Esas dosyada davacı …. vekili, müvekkili şirketin, davalı …. nin kurucu ortağı olduğunu, davalı şirketin 22.01 2015 tarihinde yapılan genel kurulunda alınan 1 nolu kararda , davalı şirketin kendi ortaklarıyla ve hakim ortağı olan ….’ün diğer davalılarla karşılıklı bir çok davası mevcutken divan başkanlığına kendisini önerip yine kendi oyları ile divan başkanı seçmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, 4 nolu kararda genel kurulun en önemli özelliklerinden olan ortakların denetçi raporu doğrultusunda şirketin mali ve hukuki işleyişi hakkında bilgi sahibi olmalarının sağlanması olduğu halde, TTK’ nın 397/ 4 maddesi gereği şirketin bağımsız denetime tabi olmaması gösterilerek denetçi raporunun okunmadığını, 5.fıkrasında ; dördüncü fikra kapsamı dışında kalan anonim şirketler ile 4572 sayılı kanun kapsamındaki kooperatifler ve hunların bağımsız denctime tahi olmayan Üst kuruluşlarının bu fıkra hükümlerine göre denetleneceğinin belirtildiğini,6.fıkranın ise beşinci fıkra kapsamında denetime tabi olduğu halde söz konusu denetimi yaptırmayanların finansal tabloları ve yönetim kurulu yıllık faaliyet raporunun düzenlenmemiş hükmünde olacağından, okunmayan/var olmayan denetçi raporunun tüm genel kurulu batıl kıldığımı, şirketin ana sözleşmesinin 11. Maddesinde ; Hisse Devrinde Sınırlama başlığı altında hisse devrinin usul ve şartlarını düzenlemekte olup, aynı maddenin son fikrası uyarınca, Ana sözleşmenin bu maddesinin ağırlaştırılmış nisaba tabi olup , ancak tüm ortakların katılacağı bir genel kurulda ve katılanların oy birliği ile alacağı karar ile değiştirilebileceğini, ancak 8 nolu gündem maddesi ile bahsi geçen 11.maddenin kaldırılmasına oy çokluğu ile karar verildiğini, TTK 421. maddeye göre kanunda veya esas sözleşmede aksine hüküm bulunmadığı takdirde denilerek, esas sözleşmenin değişmesinde esas sözleşmeye alıfta bulunulduğunu,iş bu durumda alınan kararın yok hükmünde olup bunun kabul edilmediği taktirde iptali gerektiğini,bununla birlikte TTK.515 .maddesinde, düzenlenen dürüst resim ilkesi başlığı altında nitelikleri belirtilen bir şekilde düzenlenmiş finansal tabloları içermeyen ve yine TIK da 437. maddede düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakkını kısılayan genel kurulda alınan tüm kararların hukuki geçerliliği olmaması sebebi ile geçersiz ve 22.04.2015 tarihinde yapılan Genel Kurulun kül halinde yok hükmünde olduğunu, hukuki geçerliliği olmaması sebebi ile geçersiz olduğunu ileri sürerek, 22.04.2015 tarihinde yapılan genel kurulun batıl olduğunun tespitine, bu talep kabul edilmediği taktirde iptaline karar verilmesini, talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davacı …. vekili, davalı şirketin Yönetim Kurulu üyelerinin …., …. ve ….’den oluştuğunu, müvekkilinin azınlık hisse sahibi olduğunu, davalı şirketin 22.01.2015 tarihinde 2013 yılına ait olağan genel kurulu yapıldığını, toplantı tutanağının 6. maddesinde de karar altına alındığı üzere Yönetim Kurulu üyelerinin ibra edilmediği genel kurulda alınan kararlar öncelikle kanuna, esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük ilkelerine aykırı olduğu için TTK 445. madde gereğince iptal davasının açılmasının zorunlu olduğunu, Genel kurul toplantı tutanağının 1. maddesinde usul açısından sakatlık söz konusu olup, usul açısından yapılan bu sakatlığın genel kurulu da sakatladığını, şirketin yönetim kurulu Başkan yardımcısı kendisini Divan Başkanlığına önermesinin dürüstlük kurallarına aykırı olduğunu, ilgili kişi hakkında hali hazırda İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesinde 2013/308 E. sayılı dosya kapsamında TCK 155/f.2 gereği “güveni kötüye kullanma” suçundan dolayı yargılandığını, i ceza davası içeriği ve sonuçları itibarıyla da hem kendisini, hem de …. ve yönetim kurulu üyelerini ilgilendirdiğinden ….’ ün divan başkanlığının baştan sakat olduğunu, bu yönüyle ilgili genel kurulun toplantı tutanağının 1. maddesi ve muhalefet şerhinde gerekli açıklamalar yapıldığını, dürüstlük kurallarına aykırı olan bu durumun TTK 445. maddesi gereğince bir iptal sebebi olduğunu, Genel kurul toplantı tutanağının 3. maddesi, 4. ve 5. maddelerinin oylamaya sunulan Yönetim Kurulu Faaliyet raporu ve Denetçi Raporu konusundaki oylamalar TTK 447. maddesi gereğince butlan olduğunu, Genel kurulda TTK 407. maddesi hükmünce denetçinin olması gerektiği halde bulunmamasının hukuka aykırı olduğunu, ayrıca pay sahiplerinin denetime ilişkin tüm soruları gerek denetim raporunun olmaması gerekse denetçinin hazır bulunmaması nedeniyle sonuçsuz kaldığını, TTK 447. maddesi hangi hallerde genel kurulun kararlarının butlan olduğunu açık biçimde belirttiğini, (b) bendi gereğince pay sahiplerinin bilgi alma, inceleme ve denetleme hakları açık biçimde kısıtlandığını, ayrıca, şirketin denetime tabi olmadığı açıklaması hukuka uygun bir açıklama olmayıp; Gümrük Kanunu ve Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelere Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanunun 80. maddesi denetimin var olduğunu açık biçimde teyit ettiğini, 6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 11 Nisan 2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, 80.maddesinde “6102 sayılı Kanunun 397 nci maddesine aşağıdaki fıkralar eklenmiştir. “(5) Dördüncü fıkra kapsamı dışında kalan anonim şirketler ile 4572 sayılı Kanun kapsamındaki kooperatifler ve bunların bağımsız denetime tabi olmayan üst kuruluşları bu fıkra hükümlerine göre denetlenir. ” şeklinde düzenlendiğini, denetime ilişkin usul ve esaslar ile bu fıkra uyarınca denetim yapacak denetçilerin niteliklerine, uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine, seçilmelerine, görevden alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula sunulmasına ilişkin hususlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceğini, Kanunun denetçinin sorumluluğuna ilişkin hükümleri, bu fıkra uyarınca denetim yapacak denetçilere de kıyasen uygulanacağını, İlgili madde gereğince anonim şirketlerin denetimsiz kalması gibi bir husus ortadan kalktığını, kaldı ki bakanlar kurulunun çıkardığı yönetmelik çok az bir kısmın denetlenmesini içerdiği için bu husus yukarıdaki madde ile düzeltildiğini, İlgili yönetmelikte ” şartlardan en az ikisinin sağlanması halinde denetime tabi olunacağı ” söylenmekte olup, bu şartların ise ” a) Aktif toplamı yüz elli milyon ve üstü Türk Lirası. b) Yıllık net satış hâsılatı iki yüz milyon ve üstü Türk Lirası. c) Çalışan sayısı beş yüz ve üstü. ” şeklinde açıklandığını, anonim şirketlerin denetime tabi olmadıkları bu sebeple denetçi atanmasına gerek olmadığına ilişkin beyanın herhangi bir hukuki dayanağının bulunmadığını, şirketin iyi yönetilmediği, yönetim kurulu üyelerinin hukuka, TTK hükümlerine ve özellikle dürüstlük kurallarına aykırı biçimde şirketi iflasa doğru sürüklediklerini, ileride daha da şirketin ve azınlık hisse sahiplerinin zarara uğraması pek muhtemel olup, özellikle şirket yönetim kurulu başkan vekili ve çoğunluk hissesine sahip olan …. aleyhinde devam eden ceza davasının varlığı da dikkate alındığında şirketin özel denetçi ile denetiminin yapılması hukukun bir gereklilik olduğunu, hali hazırda bir denetçinin de olmadığının sabit olduğunu, genel kurulda bu konuda makul açıklamalar yapılarak, tutanağa geçirildiğini, TTK 399/ 6. maddesi uyarınca, özel denetçi tayin edilmesinin şirketi ve özellikle azınlık pay sahipleri olmak üzere herkesin lehine olacağını, Genel kurulda denetçi raporunun sunulmadığı da dikkate alındığında özellikle sınırlı bilgi kapsamında bilanço ve gelir tabloları kısmen incelenebildiğini, bilanço ve gelir tabloları bu haliyle bile şirketin içinde bulunduğu olumsuz durumu açık biçimde ortaya koyduğunu, TTK 376. maddesi gereğince de yönetim kurulu üyelerinin açık kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu, ileride açılması muhtemel sorumluluk davalarının ön koşulu olarak da denetçinin bilanço çıkartması gerektiğini, TTK 437, 438 ve 439. maddelerde özel denetim isteme hakkın düzenlendiğini, Genel Kurul toplantı tutanağının 8. maddesinde karara bağlanan şirket ana sözleşmesinin “Hisse Devrinde Sınırlama” başlıklı 11. maddesine ilişkin verilen kararın TTK 447. maddesine aykırı olduğundan, batıl olduğunu, Ana sözleşmenin 11/son fıkrasında belirtildiği üzere bu tür karar alınabilmesi için ağırlaştırılmış nisaba uygun hareket edilerek tüm hissedarların oy birliği alınması gerektiğini, kendisini Divan Kurulu Başkanı yapan ….’ ün yine butlan bir kararla kardeşini ortak yaparak yönetim kurulu üyeliğine getirdiğini, Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdür olarak hukuki ve cezai sorumluluğu bulunan …. ile diğer üyesi ….’ in genel kurulda verdiği önergelerin içeriği de dikkate alındığında bu kişilerin hisselerini devir etmiş olmasının da 11. maddeye de aykırı olduğunu ileri sürerek,22/01/2015 tarihinde yapılan Genel kurulun TTK 447 maddesi gereğince kesin butlan halleri içinde yer alan kararların batıl olduğununa karar verilmesini, bu mümkün olmadığı takdirde genel kurulun TTK 445 maddesince iptaline, Özel denetçi tayin edilerek, ayrıntılı denetçi raporu düzenlenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Esas dosyada davalı …. vekili, davacının, 02.05.2012 tarihinde imzalanan Ana Sözleşme ile kurulmuş olan müvekkil şirketin 2.400.000. TL sermayesinin 10 hissesine sahip ortaklarından olduğunu,davacının iddia ettiği gibi, müvekkil şirketin büyük hissedarı ….’ün divan başkanlığına seçilmesinde yasaya ve usüle aykırı hiçbir husus bulunmadığını, toplam 2400 adet oydan 1800 adedini almasıyla divan başkanı seçildiğini, davacının ….’ün tarafsız olmadığına gerekçe olarak karşılıklı davaların olmasını ileri sürmesinin bir garabet olduğunu,söz konusu davaların açılmasının sebebinin davalı şirkete karşı yükümlendiği sermaye borcunu kuruluştan beri ödemeyen davacının olduğunu, iddia ettiği gibi şirket hakkında bilgi verilmediği iddiasının aksine toplantı tutanaklarında da görüleceği üzere toplantıya katılanların şirketin mali durumu hakkında bilsilendirildiğini, müvekkili şirketin TTK md.397/4 e göre Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan 23,01.2013 tarihli Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar’da yer alan kriterleri karşılamadığından bu kapsamdaki şirketlerden olmadığını,bağımsız denetime tabi olmadığından bağımsız denetçi seçme görev ve sorumluluğu bulunmadığını,sermaye borcunu üç yıl içerisinde ödemeyi tauhhüt eden davacının , üç yıl 09.05.2015 tarihinde dolmuş olmasına karşın bu borcunu bu güne kadar yerine getirmediğini,davacının sermaye taahhüt borcunu Yönetim Kurulu Kararı, Ana Sözleşmedeki taahhüdüne ve yasa hükümlerine karşın yerine getirmediği gibi, şirketi zarara uğratmak, çalışmaz hale getirmek için her yolu denediğini, davacının karşılamadığı sermaye borcu için hissesinin iskatı ile devredilmesinin zorunlu hale geldiğini, iskatın önünde ise davacının iptalini istediği Genel Kurul kararının 8.maddesi ile kaldırılan Ana Sözleşmenin11.maddesinin engel olarak bulunduğunu,davacının taleplerinin şirketi çalışamaz hale getiren kanuna aykırı işlemlerinin korunmasına yönelik bir talep olması nedeniyle tümüyle kötü niyetli olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Birleşen dosyada davalı …. vekili, dürüstlük ve iyi niyet kurallarına aykırı olarak talepte bulunulduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre ; iptali ve yoklukla tespiti istenilen 22.01.2015 tarihli genel kurula tüm ortakların katıldığı, kararların tümünün 1800 adet kabul oyu ile oy çokluğu ile alındığı, şirketin hakim ortağı olan ….’ün toplantıda divan başkanlığına seçilmesine dair kararda oy kullanmasının mümkün olduğu, toplantının 3 numaralı gündem maddesinde alınan yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulü, 4 numaralı gündem maddesinde alınan denetçi raporunun okunması ve müzakkeresi hakkındaki gündem maddesinin görüşülmesine yer olmadığı ve 5 numaralı gündem maddesinde alınan bilanço ve gelir tablosunun kabulüne dair kararlar bakımından TTK m.397/4 hükmüne göre, TTK m.398 uyarınca bağımsız denetim esaslarına göre denetime tabi olan şirketlerin Bakanlar Kurulu kararıyla belirlenmesi sistemi getirildiği, 2013 yılı için geçerli olmak üzere Bakanlar Kurulu tarafından bağımsız denetime tabi olan şirketlerin “aktif toplamı yüz elli milyon ve üstü Türk Lirası, yıllık net satış hasılatı ikiyüz milyon ve üstü Türk Lirası ve çalışan sayısı beş yüz ve üstü ” kriterlerinden en az iki tanesini sağlayan şirketlerin TTK m.398 hükmüne göre bağımsız denetime tabi olacağının kararlaştırıldığı, somut olay bakımından davalı şirketin, Bakanlar Kurulu kararında açıklanan kriterleri yerine getirdiğine dair iddia ileri sürülmediği gibi bu hususta dosyada bilgi ve belge bulunmadığı, TTK m.397/4 hükmü uyarınca çıkarılan Bakanlar Kurulu kararında belirtilen kriterlere göre bağımsız denetim kapsamında olmayan Anonim Şirketlerin, TTK m.397/5 hükmü uyarınca Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacak yönetmeliğe göre denetleneceği, iptali istenilen genel kurul toplantısının yapıldığı 22.01.2015 tarih itibari ile henüz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından yönetmeliğin çıkarılmadığı, dolayısıyla davaya konu genel kurulu’nun 3-4 ve 5 gündem maddelerinin iptalinin gerekmediği gibi yok hükmünde de olmadığı sonucuna ulaşıldığı, 8 numaralı gündem maddesinde alınan ve davalı şirket esas sözleşmesinin “hisse devrinde sınırlama başlıklı 11.maddesinin kaldırılmasına”dair karar bakımından ise, şirket esas sözleşmesinin 11.maddesinin son paragrafında, “sözleşmenin bu maddesi ağırlaştırılmış nisaba tabi olup, ancak tüm ortakların katılacağı bir genel kurulda ve katılanların oy birliği ile alacağı karar ile değiştirilebilir.” hükmü karşısında kararın, 1800 adet kabul 600 adet red oyuna karşılık oy çokluğu ile alındığı, dolayısıyla esas sözleşmede kararlaştırılan oy birliği şartı sağlanamadığından bu kararın yok hükmünde olduğu ,birleşen dosyada davacı …. vekilinin aynı zamanda şirkete özel denetçi tayin edilerek ayrıntılı denetçi raporunun düzenlenmesini talep ettiği, bu iddialarını genel kurulda da ileri sürdüğünün görüldüğü, özel denetçiyi düzenleyen TTK m.438. madde hükmü uyarınca, anonim şirket pay sahiplerinin belirli olaylar hakkında özel denetçi atanmasını talep edebilmeleri için öncelikle aynı konuda TTK m.437 hükmü uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmaları gerektiği, somut olayda davacı ….’ın özel denetçi atanmasını talep ettiği konular ile ilgili önceden bilgi alma ve inceleme hakkını kullandığına dair bilgi ve belge sunulmadığından, talebin reddi gerektiği gerekçesiyle, asıl ve birleşen dava yönünden, davanın kısmen kabulü ile davalı ….’nin 22/01/2015 tarihinde yapılan genel kurulunun 8.maddesi ile alınan ana sözleşmenin hisse devrinde sınırlama başlıklı 11.maddesinin kaldırılmasına ve yönetim kurulunun oluşumu başlıklı 14.maddesinin tadil edilmesine ilişkin kararın yoklukla sakat olduğunun tespitine, fazlaya ilişkin isteğin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı birleşen dosya davacısı …. vekili ile esas ve birleşen dosyada davalı …. Vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Birleşen dosyada davacıı …. vekili, bilirkişi raporu esas alarak hüküm verildiğini, bilirkişi raporu ile ek rapora karşı sunulan itiraz dilekçelerinin dikkate alınmadığını,mahkemece, TTK 438. maddedeki hakkın kullanılması için TTK 437. madde hükmü uyarınca bilgi alma ve inceleme hakkının kullanılması gerektiği ve buna ilişkin bir belge sunulmadığı gerekçesi ile müvekkilin bu talebini reddetme sebebinin, eksik, hatalı bilirkişi raporu olup, belgenin dosyaya sunulmuş olduğunu, raporda müvekkilinin denetçi olarak şirkete ait defterlerin, belgelerin, faturaların incelemek ve denetime elverişli biçimde bugüne kadar tarafına sunulmaması sebebi ile gönderdiği ihtarnamenin de göz ardı edildiğini, ihtarname uyarınca müvekkilinin bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmak istediği hususunda ilgililere ihtarname gönderdiğini, bu safhalar sonucu genel kurulda özel denetçi atanması talebinde bulunduğunu, ihtarnamenin içeriğinden de anlaşılacağı üzere genel kurulun yapılacağı tarihin 31 Mart 2013 olarak müvekkilin haricinde belirlendiğini, genel kurula davet mektubunun da müvekkilce 27.03.2013 tarihinde öğrenildiğini, bu kadar kısa süre içinde müvekkilin özel denetçi tayin etme talebinin mahkeme yoluyla talep edebilmesinin mümkün olmadığını, 3 gün içinde mahkemeye başvurarak bir özel denetçi tayin edilmesi hem maddi hem de hukuki olarak mümkün olmadığından; genel kurulda, çok zor şartlarda muhalefet şerhini yazarak bu konu açık biçimde gündeme getirildiğine göre bu hakkın kullanılmasının, başka şekilde olamayacağını, şirketin diğer ortaklarının hiçbir şekil ve surette şirketle ilgili ticari defter ve kayıtları müvekkilin bilgisine sunmadıklarını ve bundan özellikle imtina ederek son anda müvekkili genel kurula davet ettiklerini, MK 2. madde dürüstlük kaideleri gereği müvekkil kendisinden beklenen ne ise onu bu zor şartlarda yapabildiğini, genel kurulu yapılan davalı şirketin çoğunluk ortağı (genel kurulda divan başkanlığı yapan ….) müvekkilin paralarını zimmetine geçirip, güveni kötüye kullanma suçundan dolayı İstanbul 47. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/108 esas, 2015/400 karar sayılı dosyasında 7 yıl hapis cezası aldığını, ceza davasının da varlığı dikkate alındığında genel kurulun o şartlarda nasıl yapıldığını, fiili ve hukuki imkansızlığın yanı sıra (süre açısından) genel kurul ortamının da gerginliğini ve müvekkilin son ana kadar genel kurula alınmaması için nasıl ayak direnildiğinin Mahkemece hiçbir şekil ve surette dikkate alınmadığını, bilirkişi heyetinin, genel kurul sırasında sunulan 4 sayfalık muhalefet şerhinden hiç bahsetmediğini, muhalefet şerhindeki açıklamaları da dikkate almadan rapor hazırlandığını, Genel kurulda denetçi raporunun da sunulmadığı dikkate alındığında sınırlı bilgi kapsamında bilanço ve gelir tablolarının kısmen incelenebildiği somut vakanın gelişimi ile sabit olduğunu, TTK 376. madde gereği Yönetim Kurulu üyelerinin açık kusuru ve sorumluluğu bulunduğunu, divan başkanı seçilen …. hakkında açılmış ve sonuçlanmış ceza davası var iken, divan başkanlığına kendisini önermesi ve oylama sonucu divan başkanı seçilmesinin dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğini, ‘Güveni kötüye kullanma” suçundan açılan dava aleyhine sonuçlanmasıyla, güvenilir bir şahıs olmadığı ve müvekkilinin hesabından kendi menfaatine usulsüz ve haksız bir biçimde para çekerek kendi menfaatine harcama yaptığının sabit olduğunu, bu hususlar ele alındığı takdirde ….’ün divan başkanı seçildiği genel kurul toplantısının, TTK md 445 uyarınca dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinden iptal edilmesi gerektiğini, bilirkişi raporunda bu önemli hususlara değinilmeyerek göz ardı edildiğini ileri sürerek, ret edilen kısım yönünden ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı …. vekili, davacıların sermaye taahhüt borcunu Yönetim Kurulu Kararı, Ana Sözleşmedeki taahhüdüne ve yasa hükümlerine karşın yerine getirmediği gibi, şirketi zarara uğratmak, çalışmaz hale getirmek için her yolu denediklerini, ana sözleşmenin 11.maddesinin arkasına sığınarak, şirketi işlevsiz hale getirdiklerini, kötü niyetli olduklarını, bilirkişiler tarafından, davacıların sermaye koymadan şirket kaynaklarından yaralanmak kastıyla kullandıkları haklarının TMK ‘ nın 2. Maddesinde düzenlenen dürüstlük kuralına aykırılık teşkil ettiğinin değerlendirilmediğini, delilerinin eksik incelendiğini, davacıların karşılamadığı sermaye borcu için hissesinin iskatı ile devredilmesinin zorunlu hale geldiğini, iskatın önünde ise iptali istenen Genel Kurul kararının 8.maddesi ile kaldırılan Ana Sözleşmenin 11.maddesinin engel olarak bulunduğunu, dava dilekçelerinde Yönetim Kurulunun oluşumu başlıklı 14. maddesinin tadil edilmesine ilişkin alınan kararın iptalinin istenmediğini, talep aşılarak karar verilemeyeceğini, 8 nolu gündem maddesinde sözleşmenin 11. maddesinin kaldırılması ile 14. maddesinin tadil edilmesine ilişkin kararın birlikte oylanması ve gündemde de birlikte işlenmesi nedeniyle, yanılgıya düşülerek, 8 nolu gündeme maddesinin sakat olduğunun tespitine karar verildiğini, kararların birbirinden bağımsız kararlar olduğunu, şirket hisselerinin devrinin önlenmesi yönünde verilen kararın da hukuka uygun olmadığını, hisselirne tedbir konulan diğer ortaklarında davaya dahil edilmesi talepleri hakkında karar verilmediğini ileri sürerek, 8 nolu gündeme ilişkin verilen kararın kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
GEREKÇE : Dava,, esas ve birleşen dosyada davalı şirketin 22.01.2015 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında alınan kararların butlan olduğunun tespiti, kabul edilmediği takdirde iptali ve ayrıca birleşen dosyada özel denetçi atanmasına karar verilmesi istemine ilişkindir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Şirket Ana Sözleşmesi ve sicil kayıtlarına göre, davalı şirket sermayesi 2.400.000.TL olup, 2400 paylı ve 5 ortaklı davalı şirkette, esas dosya davacısı, ….’nin 240, birleşen dosya davacısı …. 360 adet paya sahptir.
Dava konusu olan 22.01.2015 tarihli ….nin 2013 Yılı Olağan Genel Kurul Toplantı Tutanağının ilgili gündem maddelerinin incelenmesinde; gündemin 1.maddesinde, divan başkanlığı seçiminin yapıldığı,600 adet red oyuna karşılık 1800 adet kabul oyu ile divan başkanlığına ….’ün seçildiği, muhalefet şerhinin tutağa geçirildiği, 2.maddesinde Genel Kurul Toplantı Tutanağının imzalanması konusunda divan başkanlığına yetki verilmesi hususunun görüşüldüğü, 3.maddede; 2013 yılına ilişkin Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun, Yönetim Kurulu üyesi …. tarafından okunduğu,müzakereler sırasında, esas dosya davacısı ….’nin temsilcisinin, faaliyet raporunda geçen ….’dan kiralanan yerin son yıl kiraları ödenmemiş olduğunun ve davalarının devam ettiğinin, bakiye sermaye borcu ile ilgili …. ile daha önce yapılan protokolde ….’un sermayesinin tamamının … tarafından ödeneceğinin taahhüt edildiğinin, birleşen dosya davacısı …. vekilinin faaliyet raporu içeriğinin yeterli olmadığını, şirketin faaliyeti hakkında sağlıklı bir bilgi alınamadığını, bu nedenle şirketin faaliyetleri hakkında özel bir denetim firmasından rapor alınması gerektiğini ve bu hususa ilişkin talebinin oylanmasını talep ettiği, yapılan oylama sonucunda müzakere edilen ve okunan 2013 yılına ilişkin Yönetim Kurulu Faaliyet Raporunun, 600 adet red oyuna karşılık, 1800 adet kabul oyu ve oy çokluğu ile, …. vekilinin 2013 yılı faaliyet raporuna ilişkin 2013 döneminde özel bir denetim firmasından rapor alınması talebinin oplamda 600 adet kabul oyuna karşılık, 1800 adet red oyu ve oy çokluğu ile reddine karar verildiği ,4 nolu güdem maddesinde ; 2012 tarihinde yürürlüğe giren TTK ‘nın 397/4. maddesi gereğince, 398’inci madde kapsamında denetime tabi olacak şirketlerin Bakanlar Kurulunca belirlendiği, şirketin Bakanlar Kurulu tarafından yayınlanan 23.01.2013 tarihli “Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Karar” da yer alan kriterlerin hiç birisini sağlamadığı için bağımsız denetime tabi olmayıp, bu doğrultuda ilgili kriterlerin dışında kalan şirket genel kurullarının bağımsız denetçi seçme görev ve sorumluluğu bulunmadığı,ortada herhangi bir denetçi raporu bulunmadığı için ilgili gündem maddesinin görüşülmemesine toplamda 600 adet red oyuna karşılık, 1800 adet kabul oyu ve oy çokluğu ile karar verildiği, …. vekilinin müzakere sırasında oylamadan önce, şirketin faaliyeti hakkında sağlıklı bir bilgi alınamadığını, şirketini hızla iflasa doğru sürüklendiğini, bu nedenle şirketin faaliyetleri hakkında özel bir denetim firmasından rapor alınması gerektiğini beyan ettiği 5 nolu gündem maddesinde; 2013 yılına ait bilanço ve gelir tablosunun okunduğu, müzakere sırasında …. temsilcisinin beyanında “ Genel yönetim giderleri çok fazladır. Geçen yıla göre borçlanmalar çoğalmıştır. Bilançoda bazı kayıtlar eksik yazılmıştır. Bundan dolayı bu bilançoyu daha detaylı bir Yeminli Mali Müşavir tarafından incelenmesi, eksik ve hatalı hususların tespit edilerek ileride daha çok ceza ve vergi sorunları ile karşılaşmamak için kayda alınmayan faturalar kayda alınması gerektiğini, …. vekilini bu hususta ve genel kuruldaki diğer hususlardaki itirazlarını yazılı olarak muhalefet şerhi vereceğini” beyan ettiği, yapılan oylama sonucunda, 2013 yılına ait bilanço ve gelir tablosunun toplamda 600 adet red oyuna karşılık, 1800 adet kabul oyu ve oy çokluğu ile karar verildiği görülmektedir.
Birleşen dosya davacısı …. vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Genel kurul toplantısını yönetecek divan başkanı secimi, 6102 sayılı TTK’nın 436/1 hükmü kapsamında bulunmadığından, divan başkanı seçilen pay sahibinin kendi lehine oy kullanması mümkün olup, 1 nolu gündem maddesinde divan başkanının seçimine ilişkin alınan kararda toplantı ve karar nisabı gerçekleşmiştir. Davacı tarafça, hakkında davalar bulunan ve yargılanan ….’ün tarafsız olamayacağı, kendisini divan başkanı olarak önermesinin dürüstlük kuralıyla bağdaşmadığı, usul ve yasaya aykırı bu durum nedeniyle, divan başkanı seçimine ilişkin gündem maddesinin butlan olduğu iddia edilmekte ise de, TTK’ da iddia edilen hususlarda özel bir düzenleme bulunmadığından, butlan sebebi gerçekleşmediği gibi, toplantı ve karar nisabı gerçekleşmiş olmakla, iptal şartları da gerçekleşmemiştir. İyi niyet ve dürüstlük kuralına aykırılık da söz konusu değildir. Aynı sebeplerle, gündemin 2.maddesinde alınan; Genel Kurul Toplantı Tutanağının imzalanması konusunda divan başkanlığına yetki verilmesi kararı yönünden, iptal ve butlan koşulları oluşmamıştır.
Asıl ve birleşen dosyada, davalı şirketin ortakları olan davacılar tarafından mutlak butlan veya iptali talep edilen kararlardan 3 numaralı gündem maddesinde, alınan yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulü, 4 numaralı gündem maddesinde alınan denetçi raporunun okunması ve müzakeresi hakkındaki gündem maddesinin görüşülmesine yer olmadığı ve 5 numaralı gündem maddesinde alınan bilanço ve gelir tablosunun kabulüne dair kararlar bakımından, davalı şirkete denetçi atanması ve denetçi raporunun okunması gerektiği ve bu konudaki eksiklik nedeniyle genel kurulda alınan söz konusu kararların mutlak butlanla sakat olduğu ileri sürülmektedir.6455 sayılı Gümrük Kanunu ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, 11 Nisan 2013 tarihli ve 28615 sayılı Resmi Gazete ‘de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olup, 80.maddesinde “6102 sayılı Kanunun 397 nci maddesine ekleneneklenen TIK m. 397/5 hükmünde; “Dördüncü fikra kapsamı dışında kalan anonim şirketler ile 4572 sayılı Kanun kupsamındaki kooperatifler ve bunların bağımsız denetime tabi olmayan üst kuruluşları bu fikra hükümlerine göre denetlenir. Denetime ilişkin usul ve esaslar ile hu fikra uyarınca denetim yapacak denetçilerin niteliklerine, uyacakları etik ilkelere, görev ve yetkilerine, seçilmelerine, görevden alınmalarına veya ayrılmalarına; denetimin ve denetim raporlarının içeriğine ve raporun genel kurula sunulmasına ilişkin hususlar Gümrük ve Ticaret Bakanlığınca hazırlanan ve Bakanlar Kurulunca çıkarılacak yönetmelikle düzenlenir. ” ve yine 6455 sayılı Kanun ile eklenen aynı maddenin 6.fıkrasında ” TTK m. 397/5 hükmüne göre denetim yaptırmayan şirketlerin finansal tabloları ile yönelim kurulu faaliyet raporlarının düzenlenmemiş hükmünde olduğu ” düzenlemesine yer verilmiştir. 6455 sayılı kanun ile yapılan düzenlemelere göre, TTK’nın 398. maddesi uyarınca bağmsız denetim esaslarma göre denetime tabi olacak şirketlerin Bakanlar Kurulu Kararı ile belirlenmesi sistemi getirilmiş olup, davaya konu olağan genel kurulun ait olduğu 2013 yılı için geçerli olmak Üzere Bakanlar Kurulu tarafından alınmış olan Bağımsız Denetime Tabi Olacak Şirketlerin Belirlenmesine Dair Kararda ” a) Aktif toplamı yüz elli milyon ve üstü Türk Lirası. b) Yıllık net satış hâsılatı iki yüz milyon ve üstü Türk Lirası. c) Çalışan sayısı beş yüz ve üstü. ” şeklinde açıklanan kriterlerinden en az ikisini sağlayan şirketler TTK . 398.maddesi uyarınca bağımsız denetime tabidir. ” düzenlenmiştir. Bilirkişi heyetince, bu kriterlerin yerine getirildiğine ilişkin dosyada veri ve tespitin mevcut olmadığı belirtilmiştir. Bu durumda, Bakanlar Kurulu Kararında belirtilen kriterlere göre bağımsız denetim kapsamında olmayan anonim şirketlerin, TTK m. 397/5 hükmü gereğince Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından çıkarılacak bir Yönetmeliğe göre denetlenebilecek olmasına, davaya konu genel kurul toplantısının yapıldığı 22.01.2015 tarihi itibariyle henüz Gümrük ve Ticaret Bakanlığı tarafından bu konuda herhangi hir Yönetmelik çıkarılmış olmadığından, TTK m. 397/4 hükmüne göre çıkarılan Bakanlar Kurulu kararında belirtilen kriterleri sağlamadığından bağımsız denetimin kapsamı dışında kalan anonim şirketlerin, TTK m. 397/5 hükmü gereğince yaptırmaları gereken denetimin tabi olduğu usul ve esasları belirsiz olmasına, göre, davaya konu genel kurulun yapıldığı tarih itibariyle, davalı şirkete TTK ‘nın 397/5. madde hükmü hükmü uyarınça denetçi atanmayarak, denetim raporu okunmamış olmasının, TTK’nın 397/6. maddesindeki, denetim yaptırmayan şirketlerin finansal tabloları ile yönetim kurulu faaliyet raporlarının düzenlenmemiş hükmünde olduğu sonucunu doğurmayacağından, davaya konu genel kurulun 3, 4 ve 5 numaralı gündem maddelerinde alınan, faaliyet raporunun kabulü, denetçi raporunun okunması ve müzakeresine yer olmadığı ve bilanço ile gelir tablosunu kabulü hakkındaki kararlar, kanuna ve ana sözleşmeye aykırı olmadığından butlan olmadığı gibi, iptalini gerektiren koşulların da oluşmadığı anlaşılmaktadır.
Birleşen dosyada davacı ….’ın davalı şirkete özel denetçi atanması talebine ilişkin istinaf itirazlarının incelenmesinde; davaya konu genel kurulun 5 numaralı gündem maddesinde alınan yönetim kurulu faaliyet raporunun kabulü ve 4 numaralı gündem maddesinde alınan denetçi raporunun okunması ve görüşülmesine gerek olmadığı hakkındaki kararlara ilişkin, yapılan müzakerelerde ,toplantıya katılan davacı vekilinin vekilinin, şirketin faaliyetleri hakkında özel bir denetim firmasından rapor alınmasını talep etmiştir. TTK ‘nın özel denetçiye ilişkin 438.maddesindeki ” Her pay sahibi, pay sahipliği haklarının kullanılabilmesi için gerekli olduğu takdirde ve bilgi alma veya inceleme hakkı daha önce kullanılmışsa, belirli olayların özel bir denetimle açıklığa kavuşturulmasını, gündemde yer almasa bile genel kuruldan isteyebilir.” düzenlemesine göre, anonim şirket pay şahiplerinin belirli olaylar hakkında özel denetçi atanmasını talep edebilmeleri için, öncelikle aymı konuda TTK m. 437. hükmüne göre bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmaları gerekmekte olup, davacının Özel denetçi atanmasını talep ettiği konularda önceden TIK m. 437 hükmünde düzenlenen bilgi alma ve inceleme hakkını kullanmadığı dikkate alındığında, birleşen dosya davacısının özel denetçi atanması talebinin reddi isabetlidir.
Birleşen dosya davacısı …. vekilinin istinaf itirazları yukarıda açıklanan gerekçelere dayanılarak yerinde görülmemiştir.
Esas ve Birleşen dosyada davalı …. Vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesinde; Davaya konu 8.nolu gündem maddesinde ” Ana sözleşmenin “Hisse Devrinde Sınırlama” başlıklı 11. maddesinin kaldırılmasının ve Yönetim Kurulunun Oluşumu başlıklı 14. maddesinin tadil edilmesinin görüşülmesine geçildi. …. yetkilisi beyanında “ 11. maddenin aynı şekli ile kalmasını istiyoruz” dedi. Yapılan oylama sonucunda “Hisse Devrinde Sınırlama” başlıklı 11. maddesinin kaldırılmasına ve Yönetim Kurulunun Oluşumu başlıklı 14. maddesinin tadil edilmesine toplamda 600 adet red oyuna karşılık 1800 adet kabul oyu ve oy çokluğu ile karar verildi.” şeklinde düzenlenmiş olup, ilk derece mahkemesince bu gündem maddesi ile alınan ana sözleşmenin hisse devrinde sınırlama başlıklı 11.maddesinin kaldırılmasına ve yönetim kurulunun oluşumu başlıklı 14.maddesinin tadil edilmesine ilişkin kararın yoklukla sakat olduğunun tespitine karar verilmiştir. Her ne kadar, dava dilekçelerinde 8 nolu günden maddesine ilişkin açıklamada, 14. Maddenin tadil edilmesine ilişkin iptal sebepleri ayrıca belirtilmemiş ise de, dava dilekçelerinde butlan sebepleri olarak ileri sürdükleri hususlara dayanılarak, davaya konu genel kurul karlarını kül halinde butlan olduğu ileri sürüldüğünden, gündem maddesinin tamamı için dava açıldığı sonucuna varılmıştır. Davaya konu genel kurulun 8 nolu gündem maddesi ile Ana sözleşmenin “Hisse Devrinde Sınırlama” başlıklı 11. maddesinin kaldırılması ve Yönetim Kurulunun Oluşumu başlıklı 14. maddesinin tadil edilmesine ilişkin karar yasa ve ana sözleşme hükümlerine göre oy birliği ile alınmadığından, oy çokluğuyla alınan gündem maddesine ilişkin, verilen kararda bir isabetsizlik görülmemekle, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Birleşen dosya davacısı …. ile esas ve birleşen dosyada davalı …. vekili istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Birleşen dosya davacısı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 35,90 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23,40 TL’nin davacılardan tahsiline,
3-Esas ve birleşen dosyada davalı …. yönünden istinaf karar harcı olan 118,60 TL’den peşin alınan 71,80 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 46,80 TL’nin esas ve birleşen dosyada davalı ….’den tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09.12.2021