Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.
T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO : 2019/3342
KARAR NO : 2022/1528
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.09.2019
NUMARASI : 2015/1163 Esas 2019/895 Karar
DAVANIN KONUSU: Araç Hasar Tazminatı
KARAR TARİHİ: 25.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 25.10.2022
İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.09.2019 tarih 2015/1163 Esas 2019/895 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 21.07.2015 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, İzmir 5. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/117D.İş sayılı dosyasından alınan bilirkişi raporunda araçta 50.197,20 TL hasar tespit edildiğini ileri sürerek, 29.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari temerrüt(avans) faiziyle tahsiline, tespit yargılama gideri ve vekalet ücretinin yargılama gideri olarak hüküm altına alınmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, kusur ve zarar miktarının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkilinin yokluğunda yapılan delil tespitini kabul etmediklerini, fahiş tazminat talep edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında kururuyla kazanın meydana geldiği, hasarlı parçalar ve hasarlı bölgeler dikkate alınarak hasarın KDV dahil 49.206,00 TL tespit edildiği, davalı sigortanın poliçe limitinin araç başına 29.000,00 TL olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile 29.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davacı tarafça, tüm belgeler temin edilerek hasar dosyası açtırılıp ekspertiz incelemesi yaptırılması gerekirken delil tespiti yoluyla dava şartı bertaraf dilerek doğrudan dava açıldığını, ekspertiz incelemesı yaptırılmadığı için kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığının incelenemediğini, fahiş taleplerde bulunulduğunu, kötü niyetli ve gerçeğe aykırı taleplerle ve kaza senaryolarıyla müvekkili sigortadan haksız kazanç elde edilmeye çalışıldığını, davacının tespit talep etmek için hukuki yararı bulunmadığını, müvekkili şirketin tümüyle fahiş ve hatal tespit giderlerinden sorumlu tutulmaması gerektiğini, ortada haksız, kötü niyetli, şaibeli tazminat talebi bulunduğunu, 05.04.2016 tarihli bilirkişi raporunda hasar bedelinin neden fahiş, abartalı ve gerçeğe aykırı olduğu ile kazada hasar alması mümkün olmayan kalemlerinin teknik olarak açıklandığını, mahkemece bu rapor yerine çok alakasız olan ve ismine itiraz ettikleri … tarafından tek taraflı ve yokluklarında hasımsız şekilde yapılan delil tespitine istinaden düzenlenen raporun esas alındığını, 05.04.2016 tarihli rapora göre toplam 18.857,17 TL hasar olabileceği görüşü bildirildiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasın istemiştir.
GEREKÇE : Dava, araç hasar tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalı nezdinde zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalı aracın müvekkilinin aracına çarptığını ileri sürerek, hasar tazminatı talebinde bulunmuştur. Dava tarihinden önce yapılan delil tespiti neticesi bilirkişi …’dan alınan raporda toplam hasar mikarı (39.269,74 TL parça tutarı+3.340 TL işçilik= 42.540,00 TL) olmak üzere 50.197,20 TL(KDV dahil) olduğu belirtilmiş, mahkemece bilirkişi …’dan alınan 05.04.2016 tarihli raporda, tespit bilirkişisinin sağ sis farı, sağ far, turbo radyatörü, motor travarsi, şanzıman, şanzıman yağı, karter alt, karter üst, motor yağı, şanzıman beyni, yağ süzgeci, yağ pompası, yağ seviye sönsörü v edireksiyon kutusu olmak üzere 14 kalem yedek parçanın meydana gelen kaza ile örtüşmediği, toplam hasarın 18. 857,17 TL hasar oluştuğu rapor edilmiştir. ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan raporda kaza ile hasarın uyumlu olup olmadığının sıcağı sıcağına teknik laboratuvarında yapılacak incelemeyle mümkün olduğu, şu aşamada tespit edilemeyeceği, delil tespiti bilirkişi raporundaki tespite göre 44.639,00 TL, 05.04.2016 tarihli rapordaki tespite göre ise 16.235,00 TL hasar tespit edildiği bildirilmiştir. Mahkemece raporlar arasındaki çelişkinin giderilmesi için İTÜ öğretim üyelerinden oluşan bilirkişi heyetinden rapor alınmış, alınan 08.06.2019 tarihli raporda hasar ve piyasa rayiçleri ile daha uyumlu olan 03.08.2015 tarihli raporda belirlenen 39.200,00 TL parça bedelinin esas alınmasının uygun olduğu, işçilik açısından ise taşıtın yetkili serviste onarıldığına dair bir belge bulunmaması ve 03.08.2015 tarihli raporda hesap tarzı ve belirlenen bedellerin yetkili servis onarımı yapısında olduğu fakat ülke şartlarında tamirhanelerde onarımın parça bazlı genel bir rakam üzerinden gerçekleştirildiğinin malum olması ve 05.04.2016 tarihli raporda belirlenen işçilik değerinin ise piyasada tamirhane rayiçlerinin dahi altında olması ile 3.340,00 TL olarak belirlenen rakamın yüksek olduğu, işçilik bedelinin 2.500,00 TL olarak kabulünün makul olacağı dolayısıyla hasar sonrası onarım kaynaklı toplam zararın KDV dahil(39.200,00 TL+2.500,00 TL) x1,18= 49.206,00 TL olarak kabulü gerektiği belirtilmiştir. Böylelikle raporlar arasındaki çelişki giderilmiş olup istinaf dilekçesinde belirtilenin aksine sadece delil tespiti aşamasında alınan bilirkişi raporuna göre hüküm kurulmamış olmakla çelişkileri gideren son alınan rapora göre poliçe limitiyle sınırlı(29.000,00 TL) olarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Dava tarihinde KTK’nnı 97. maddesinde öngörülen dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasına dair dava şartı yürürlüğe girmemiş olup, resmi jandarma görevlilerince düzenlenen kaza tespit tutanağının aksini ispatlayıcı bir delil sunulmamış olmakla hasar ile kazanın uyumlu olduğu, doğrudan delil tespiti yoluyla bilirkişi incelemesi yaptırılmasının tek başına kötü niyetli bir hareket olarak görülemeyeceği, delili tespiti giderlerinden davalının sorumlu tutulmasında bir isabetsizlik bulunmadığı kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.980,99 TL’den peşin alınan 495,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.485,49 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 25.10.2022