Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/3235 E. 2022/1438 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/3235
KARAR NO : 2022/1438

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 23/11/2017
NUMARASI : 2016/774 Esas 2017/1105 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.10.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 23.11.2017 tarih 2016/774 Esas 2017/1105 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, 17.07.2015 tarihinde davalı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın müvekkilinin kullandığı motosiklete çarptığını ve olay yerinden ayrıldığını, kaza nedeniyle müvekkilinin ağır yaralandığını, trafik kazası tespit tutanağında kusur tespitinin yapılamadığını, davalı şirkete başvuru yaptıklarını, ancak kusur raporu olmadığından başvurunun reddedildiğini iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 1.000,00 TL geçici iş göremezlik, 1.000,00 TL sürekli iş göremezlik olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden kusuru oranında tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, geçici iş göremezlik tazminatından 6111 sayılı yasanın geçici 1. maddesi gereğince müvekkili sigorta şirketinin değil, SGK’nın sorumlu olduğunu, bu talebin reddi gerektiğini, sürekli iş göremezlik tazminatı talebi bakımından Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden kusur tespiti için rapor alınması gerektiğini, yine Adli Tıp Kurumundan maluliyet durumunun tespiti, ardından aktüerya raporu alınması gerektiğini belirtmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinin 22.06.2017 tarihli raporunda sigortalı araç sürücüsü …’nun kusursuz olduğu, davacı sürücü …’in %100 kusurlu olduğunun tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ: Davacı vekili, mahkemece sigortalı araç sürücüsünün bir kusurunun bulunmaması halinde davalı … şirketinin de sorumluluğundan bahsedilemeyeceğinin kabul edildiğini, ancak mahkemece kusur durumlarına ilişkin hususların yeterince araştırılmadığını, bilirkişi raporuna itirazlarının değerlendirilmediğini, tek bir rapora göre hüküm kurulması nedeniyle detaylı bir değerlendirmeye tabi tutulmadan hüküm kurulduğunu, olay yerinde keşif yapılması ve keşif mahallinde tanıkların dinlenilerek denetime elverişli bir hüküm kurulması gerektiğini, delillerin tam olarak değerlendirilmediğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, karşı aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından sürekli ve geçici iş göremezlik zararı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince Adli Tıp Kurumu İstanbul Trafik İhtisas Dairesi’nden alınan 22.06.2017 tarihli raporda, davalı tarafa sigortalı araç sürücüsü dava dışı …’nun sevk ve idaresindeki araç ile seyrini sürdürürken olay mahalli Y kavşağa geldiğinde kavşakta kesişen yollardan solda kalan yoldan gelerek süratli bir şekilde kavşağa giriş yapıp virajı alamayarak seyir şeridine giriş yapıp önünü kapayan motorsikletle çarpışması neticesinde karıştığı kazada, olayın oluşu üzerinde herhangi bir hatalı davranışının olmadığı ve mevcut şartlarda alabileceği bir önlemin bulunmadığı, kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığı; davacı sürücü …’in sevk ve idaresindeki motorsiklet ile seyrini sürdürürken yola gereken dikkati vermediği, ifadelerden anlaşıldığı üzere hızını mahal şartlarına göre ayarlamadığı, viraj ve kavşağa yaklaşırken hız azaltmadığı, bu haliyle seyrederken olay mahalline geldiğinde hızının etkisiyle virajı alamayıp karşı yönden gelen araçlara ait şeride geçip karşı istikametten gelmekte olan dava dışı sürücü … yönetimindeki aracın önünü kapayarak kazanın meydana gelmesine sebebiyet verdiği, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareketleri ile %100 oranında asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Davalı … şirketinin karayolları zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesinden dolayı ancak sigortalı aracın sürücüsünün kusuru oranında sorumlu olmasına, dava dışı sigortalı araç sürücüsünün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusurunun bulunmadığının tespit edilmiş olmasına, dava dilekçesinde keşif ve tanık deliline dayanılmamış olmasına göre, mahkemece bilirkişi raporu hükme esas alınarak davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
İstinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınmasına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.10.2022