Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/3188 E. 2022/1457 K. 14.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/3188
KARAR NO : 2022/1457

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13.09.2019
NUMARASI : 2017/1378 E. 2019/885 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 14.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 14.10.2022

İzmir 1.Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.09.2019 tarih 2017/1378 E. 2019/885 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı sigorta şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, davalıya çarpması neticesinde davacının yaralandığını, söz konusu kaza sebebi ile davacıda maluliyet meydana geldiğini, kazanın oluşumunda araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı sigorta şirketine sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatının ödenmesi hususunda 19.10.2017 tarihinde başvuruda bulunulmasına rağmen başvuruya bir cevap verilmediğini belirterek; belirsiz alacak davası olarak, şimdilik 100,00-TL geçici, 100,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatının olay itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 11.07.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile sürekli iş göremezlik tazminatını da 15.131,58-TL olarak arttırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, usulüne uygun şekilde başvuru yapılmadığını, sigorta şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle hak sahiplerine yapılan ödemelerin poliçe limitinden indirilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, kusurun tespiti için adli tıp kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, poliçede sadece sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin rapor ile ispatlanması gerektiğini, tazminat hesabı yapılırken yeni genel şartların dikkate alınması gerektiğini, şirketin faiz sorumluluğu bulunmadığını, belirterek; davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacı için 15.131,58-TL sürekli iş göremezlik tazminatı belirlendiği, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk (Trafik) Sigortası Yeni Genel Şartları A.5. kapsamına geçici iş göremezlik tazminatının dahil olmadığı dikkate alınarak, değer arttırım dilekçesi de gözetilerek, davacının kısmen kabulü ile 15.131,58-TL kalıcı iş göremezlik tazminatın temerrüt tarihi olan 31/10/2017 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiz ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davaya konu kazaya karışan aracın davalı nezdinde 0001-0210- 16970042 numaralı ZMSS poliçesi ile sigortalı olduğunu, sigorta şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusur tespitini kabul etmediklerini, maluliyet raporunun hükme esas alınamayacağını, rapora yönelik itirazların dikkate alınmadığını, kusur ve maluliyete yönelik ATK dan rapor alınması gerektiğini, sorumluluğun poliçe limitini aşamayacağını, belirterek; kararın kaldırılmasını istemiştir.
Davacı vekili isitnafa cevap dilekeçesi ile geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olduğunu, istinaf aşamasında delil ve vakıa ileri sürülemeyeceğini, davalı tarafından süresi içerisinde raporlara itiraz edilmediğini, belirterek; istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu oluşan iş gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı sigorta şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı … plakalı araç ile yaya halde bulunan davacının karıştığı trafik kazası neticesinde dosya kazandırılan maluliyet, kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre davacının % 4 oranında sürekli 6 ay süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandığı, olayın oluşumunda davalı sigortalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli ve tam kusurlu davacının ise kusursuz olduğu ve davacının 15.131,58-TL iş gücü zararının oluştuğu tespit edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve2011/17-142 Esas – 2011/411 Karar, 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 Esas – 2012/92 Karar, 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 Esas – 2012/411 Karar ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 Esas – 2013/7276 Karar sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının iş gücü kaybına bağlı olarak ortaya çıkan maddi zararından davalı sigorta şirketinin, sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 01/06/2015 – 20/02/2019 tarihleri arasında ise Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir. (Yargıtay 4HDB’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. Sayılı) Maluliyete ilişkin dosya kazandırılan E.Ü. Adli Tıp kurul raporunun anılan yönetmelik çerçevesinde düzenlendiği anlaşılmaktadır.
Tazminatı isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HDB’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HDB’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. Sayılı ilamları ) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir. (Yargıtay 17. HDB’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. 20121/1848 K. Sayılı ilamı ) Her ne kadar bilirkişi tarafından 1,8 teknik faiz esas alınarak hesaplama yapılmış ise de istinaf edenin sıfatına göre bu husus esasa etkili görülmemiştir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olmasına, kusurun olay ile uyumlu olduğunun tespit edilmiş olmasına, maluliyetin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenmesine ve tazminatın poliçe limitini aşmayacak şekilde hüküm altına alınmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.033,63 TL’den peşin alınan 248,56 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 785,07 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.14.10.2022