Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/3127 E. 2022/1666 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/3127
KARAR NO : 2022/1666

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I …

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.10.2019
NUMARASI : 2018/755 E. 2019/587 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 11.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2022
Taraflar arasındaki davadan dolayı Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 11.10.2019 gün ve 2018/755 E. 2019/587 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 16.08.2014 tarihinde, müvekkili şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk sigortası poliçesi ile sigortalı, davalı şirkete ait … plakalı otomobil sürücüsü dava dışı …’nin viraja hızlı girerek karşı yönden gelen dava dışı … sevk ve idaresindeki motosiklete çarptığını, kasten bir çarpma olduğunu, motosiklet sürücüsü …’ün ağır yaralandığını, daha sonra da vefat ettiğini, sigortalı araç sürücüsünün ise olay yerini terk ettiğini, kazaya ilişkin kusur tespitinde sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğu, motorsiklet sürücüsünün ise kusurunun bulunmadığı kanaatine varıldığını, vefat eden …’ün mirasçıları olan anne ve babası adına avukatlarının müvekkili şirkete destekten yoksun kalma tazminatı ödenmesi için başvurulduğunu, açılan dosyada alınan aktüerya raporu ve yapılan hesaplamalar sonucu müvekkili şirket tarafından hesaplanan 35.006,00 TL tazminatın 29.05.2015 tarihinde mirasçıların banka hesabına yatırıldığını, ödenen tutarın rücuen tahsili için davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, ZMMS Genel Şartlar B-4-a maddesine göre “Tazminatı gerektiren olay, sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde hüküm bulunduğundan müvekkilinin sigortalısına rücu hakkının doğduğunu, ayrıca olay yerini terk durumunun söz konusu olduğunu, sigortalı araç sürücüsü …’nin ceza dosyasındaki ifadelerinde olay yerinden kaçtığını açıkça kabul ettiğini, ZMMS poliçesi Genel Şartları B.4-f maddesine göre olay yerini terk nedeniyle müvekkili şirketin rücu hakkının bulunduğunu, mirasçılar tarafından bakiye destekten yoksun kalma tazminatının tahsili amacıyla İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesinde açılan dava sonucu verilen karar gereğince ödenen 23.800,00 TL’nin de davalıdan rücuen tahsili amacıyla ayrı bir icra takibi başlatıldığını, davalı tarafın o dosyaya konu ödemeyi kabul ederek ödeme için taahhüt verdiğini ve taahhüdün ilk taksitini ödediğini, buna rağmen bu dosyada ödeme yapmadığını iddia ederek, itirazın iptali ile takibin devamına, %20 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, rücu davasının zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, takip tarihi ve itiraz üzerinden 2 yıla yakın zaman geçtiğini, davacı tarafından icra dosyasına ve eldeki dosyaya kazadaki kusur dağılımını ortaya koyan, uzman bir kurul tarafından hazırlanmış bir kusur raporu sunulmadığını, davacı tarafça kendi şirketi nezdinde görev yapan aktüerya uzmanının hazırladığı rapor doğrultusunda ödenen tazminatın müvekkili açısından bağlayıcı olmadığını, aktüerya hesabının doğru yapılıp yapılmadığının denetlenmediğini, davacının üçüncü kişilere ödediğini bildirdiği tüm bedelin üçüncü kişilerin gerçek zararı olup olmadığının tespiti gerektiğini, bunlar yapılmadan davalıdan alacak tahsilinin yerinde olmadığını, mahkemece kusur oranı ve zarar tespiti yapılması gerektiğini, istenilen faizin başlangıç tarihinin yerinde olmadığını, icra inkar tazminatı isteminin haksız olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamına göre; dava konusu trafik kazasının meydana gelmesinde sigortalı aracın sürücüsü olan dava dışı …’nin %100 oranında kusurlu olduğu, müteveffa sürücü …’ün ise kusurunun bulunmadığı, kaza nedeniyle davacı … tarafından müteveffa …’ün desteğinden yoksun kalan annesi ve babası için 29.05.2015 tarihinde 35.006,00 TL ödeme yapıldığı, …’ün vefatı nedeniyle dava dışı annesi ve babasının toplam destekten yoksun kalma tazminatı miktarının 82.020,88 TL olarak tespit edildiği, 01/06/2015 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları b.4 ve zarar görenin haklarının saklı tutulması ve sigortacının işletene rücu hakkının tazminatı gerektiren olayın işletenin veya eylemlerinden sorumlu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş olması halinde ödeme yapan sigorta şirketinin kendi akidi olan sigortalısına dava dışı zarar görene ödemek zorunda kaldığı miktarın rücu hakkının bulunduğu, ancak davaya konu olan trafik kazasında olayın gerçekleşme şekli itibariyle sürücünün ihlal ettiği trafik kuralının ağır kusur olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava konusu kazanın oluş şeklinden davalının meydana gelen kazada ağır kusurlu olduğu ve kasten hareket ettiğinin anlaşıldığını, kusur tespitinde sigortalı aracın olay yerinden firar eden sürücüsünün 2918 sayılı KTK 52/1-a maddesini ihlal ettiğinden asli ve tam kusurlu olduğunun belirtildiğini, ZMMS Genel Şartlar b-4-a maddesinde “tazminatı gerektiren olay sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasti bir hareketi veya ağır kusuru sonucunda meydana gelmiş ise” şeklinde hüküm bulunduğunu, müvekkilinin sigortalısına rücu hakkının doğduğunu, davalıya ait aracın sürücüsünün hırsızlık şüphesi ile kaçtığı esnada karşı şeritteki motosiklete kasten çarptığını, zira motosikletlinin kendisini durdurmaya çalıştığını, çünkü motosiklet sürücüsünün davalıya ait araç sürücüsünün koyunlarını çaldığını düşündüğünü, ayrıca sürücünün kaza sonrasında olay yerini terk ettiğini, bu hususun Manisa Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2014/10778 numaralı soruşturma dosyasında alınan ifadeler ve karakolda alınan ifadeler ile sabit olduğunu, sigortalı araç sürücüsünün ifadelerinde açıkça olay yerinden kaçtığını kabul ettiğini, olayı gören …’ün de ifadesinde müteveffa …’ın kaçan şahsın peşinden gittiğini, ZMMS Poliçesi Genel Şartları B.4-f maddesine göre olay yerini terk etmiş olması nedenleri ile müvekkili şirketin kendisine rücu hakkı bulunduğunu, sürücünün olay yerinden ayırılması gereken durumlar meydana gelmişse bile ne olursa olsun sürücünün kolluk güçlerine haber vermesi gerektiğini, araç sürücüsünün ise bunu yapmadan olay yerinden ayrıldığını, mahkemece verilen karar gerekçesinde, iddiaları karşılar nitelikte, somut olaya ilişkin herhangi bir değerlendirme yapılmaksızın olayda ağır kusur bulunmadığı belirtilmekle yetinildiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacı şirket tarafından zorunlu mali sorumluluk poliçesiyle sigortalanan aracın karıştığı trafik kazası sonucu, davacı şirketçe üçüncü kişilere yapılan destekten yoksun kalma tazminatı ödemesinin davalı sigortalıdan rücuen tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Sigortacı, 2918 sayılı Karayolları Trafik Yasasının 95/2. maddesi ve zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının B-4. maddesi gereğince, tazminat yükümlülüğünün azaltılması veya kaldırılmasına ilişkin halleri, üçüncü kişilere karşı ileri süremeyeceğinden, zarar görene ödeme yaptıktan sonra sigorta sözleşmesine ve bu sözleşmeye ilişkin kanun hükümlerine göre kendi sigorta ettirenine rücu edebilir. Somut olayda, üçüncü kişiye ödenen araç hasar tazminatının rücuen sigortalıdan tahsili istemiyle başlatılan icra takibine itirazın iptali istenmekte olup; davacı rücu sebebini genel şartların B-4.a maddesindeki kasti bir hareket veya ağır kusur sonucunda tazminatı gerektiren olayın meydana gelmesi ve B-4.f maddesindeki sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra olay yerini terk etmesi olgularına dayandırmıştır.
Davacı vekili, müteveffa sürücü …’ün, davalıya ait aracın sürücüsünün kendisine ait koyunları çaldığından şüphelendiğini, bu nedenle aracı durdurmaya çalıştığını, sigortalı araç sürücüsünün kendisini durdurmaya çalışan motosiklete kasten çarptığını iddia etmiştir. Manisa 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2015/424 E. 2016/388 K. sayılı dosyasında sanık …’nin tedbirsizlik ve dikkatsizlik sonucu bir kişinin ölümüne sebebiyet verme suçunu işlediği, olayda bilinçli taksir şartlarının oluşmadığı kabul edilerek sanığın mahkumiyetine karar verilmiş olup, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay’da olduğu anlaşılmaktadır. Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları B-4.a maddesi uyarınca kasti bir hareket veya ağır kusur sonucunda meydana gelip gelmediği hususunun değerlendirilebilmesi için ceza dosyasında verilen kararın kesinleşmesi beklenerek sonucunda göre bir karar verilmesi gerekirken, mevcut delillerle sonuca varılarak hüküm kurulması yerinde görülmemiştir.
Davacı tarafça rücu sebebi olarak Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının “Zarar Görenlerin Haklarının Saklı Tutulması ve Sigortacının Sigortalıya Rücu Hakkı” başlığını taşıyan B.4. maddesinin f bendinde “Bedeni hasara neden olan trafik kazalarında sigortalının veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin, tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma gibi zorunlu haller hariç olmak üzere, olay yerini terk etmesi veya kaza tutanağı, alkol raporu vb. kazanın oluş koşullarına ilişkin gereken belgelerin düzenlenmesi yükümlülüğüne aykırı davranılması” hali de gösterilmiş olup, ilk derece mahkemesince bu hususta da değerlendirme yapılarak olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi yerinde değildir.
İlk derece mahkemesince davacının davalıya rücu hakkının bulunduğu sonucuna varılması halinde ise, vefat eden …’ün mirasçılarına ödenen destekten yoksun kalma tazminatı tutarının doğru olup olmadığı denetlenerek, davacının rücu edebileceği miktarın hesaplanması için aktüerya raporu alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.10.2019 tarih 2018/755 E. – 2019/587 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde davacıya iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.11.11.2022