Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/3002 E. 2022/1369 K. 03.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/3002
KARAR NO : 2022/1369

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.04.2019
NUMARASI : 2016/1483 E. – 2019/487 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 03.10.2022
KARAR TARİHİ : 03.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.10.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 30.04.2019 tarih 2016/1483 E. – 2019/487 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı … Sigorta A.Ş. (Eski Ünvanı … Sigorta A.Ş.) vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 28.07.2016 tarihinde davalı …’ya ait, davalı …’ın sürücüsü, davalı sigorta şirketinin zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu … plakalı iş makinesinin manevra yaparken müvekkiline ait ve park halindeki … plakalı araca çarptığını, İzmir 3. Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2016/122 D.İş sayılı dosyasında tespit yaptırdıklarını belirterek, 15.204,30 TL hasar giderim bedeli, 1.500,00 TL kazanç kaybı ve 5.000,00 TL değer kaybı tazminatı ile tespit giderlerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı …, tespit dosyasında belirlenen hasar bedelinin fahiş olduğunu, kazanç kaybı isteminin yasal dayanağının bulunmadığını, davalı …’nun vefat ettiğini, hasar veren aracın sigortalı araç olduğunu savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta vekili, kazanın iş makinesinin çalışma sahasında meydana geldiğini, kusur durumunu kabul etmediklerini, müvekkilinin sorumluluğunun poliçe limitleri ile sınırlı olduğunu, gerçek zararın tazminin gerektiğini, değer kaybının ve kazanç kaybının poliçe teminatı kapsamı dışında bulunduğunu, kusur tespiti için adli tıp kurumundan rapor alınması gerektiğini, tespit dosyasında belirtilen bedelleri kabul etmediklerini, müvekkili şirkete başvuru yapılmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen kazada sigortalı iş makinesinin tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kaza sebebiyle davacının aracında 15.086,30 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı, 750,00 TL ikame araç bedeli zararı olmak üzere toplam 20.836,30 TL zararının oluştuğu gerekçesiyle, davacının ikame araç bedeli kaybından 118,00 TL, değer kaybından 750,00 TL olmak üzere toplam 868,00 TL’den feragat ettiğinden, bu kısım yönünden davanın reddine, açılan davada feragat edilen kısım haricinde davanın kabulü ile 15.086,30 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı, 750,00 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 20.836,30 TL’nin tamamından davalı … ve (ölü) … mirasçıları …, …, … (…)’na kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak üzere 15.086,30 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20.086,30 TL’den davalı … Sigorta A.Ş. 23.12.2016 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak üzere davalılardan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … Sigorta A.Ş. vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, tespit edilen kusur oranlarını kusur oranını kabul etmediklerini, hükme esas alınan raporda kazanın gerçekleşmesine ilişkin olarak hava durumu, yol şartları ve kazanın oluşumunu etkileyebilecek diğer hususların dikkate alınmadığını, Karayolları Genel Müdürlüğü’nün dava konusu kazanın meydana gelmesinde kusuru bulunup bulunmadığının belirlenmesi gerektiğini, kusur durumunun tespiti için İstanbul Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nden kusur raporu alınmasını talep ettiklerini, bilirkişi raporu tanzim edilirken sigorta şirketleri tarafından uygulanan yasal iskonto bedellerinin değerlendirilmeye alınmadığını, davacının maddi zararını kanıtlaması gerektiğini, davacı tarafça değer kaybı bakımından fahiş bir miktar talep edildiğini, değer kaybı tazminatının Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarında yer alan kriterlere göre hesaplanması gerektiğini, davacının hasar bedeli yönünden 118,00 TL, ikame araç bedeli yönünden 750,00 TL olmak üzere toplam 868,00 TL’den feragat ettiğini, mahkemece bu kısımlar yönünden davanın reddine karar verildiği halde müvekkili yararına yalnızca 118,00 TL vekalet ücreti olarak takdir edildiğini, davacının feragat ettiği ve mahkemece de reddine karar verilen 750,00 TL’nin göz önüne alınmadığını, tespit giderlerinin müvekkili şirkete yüklenmesinin hatalı olduğunu, tespit dosyası raporunun hüküm kurmada birebir etkisi bulunmadığını belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE: Dava, kazaya neden olduğu iddia olunan aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali sorumluluk sigortacısından hasar giderim bedeli, ikame araç bedeli ve değer kaybı tazminatı istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dosyanın incelenmesinde; davalılardan …’nun dava tarihinden önce 06.09.2016’da öldüğü anlaşılmaktadır. Kural olarak ölü kişiye karşı dava açılamaz. Aynı şekilde kural olarak ölü kişi aleyhine dava açılması halinde davanın mirasçılarına yöneltilmesine de olanak yoktur. Zira ölü kişinin taraf ehliyeti bulunmamaktadır. (Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 50. ve 114/1-(d) maddeleri) Ancak HMK’nın 124. maddesinde; “Bir davada taraf değişikliği, ancak karşı tarafın rızası ile mümkündür. Bu konuda kanunlarda yer alan özel hükümler saklıdır. Ancak, maddi bir hatadan kaynaklanan veya dürüstlük kuralına aykırı olmayan taraf değişikliği talebi, karşı tarafın rızası aranmaksızın hakim tarafından kabul edilir. Dava dilekçesinde tarafın yanlış veya eksik gösterilmesi kabul edilebilir bir yanılgıya dayanıyorsa, hakim karşı tarafın rızasını aramaksızın taraf değişikliği talebini kabul edebilir. Bu durumda hakim, davanın tarafı olmaktan çıkarılan ve aleyhine dava açılmasına sebebiyet vermeyen kişi lehine yargılama giderlerine hükmeder.” şeklinde düzenleme yer almaktadır.
Şu hâlde davalının sağ olup olmadığını tespit edememe bir yanılgıya dayanıyor ve bu durum açıkça dürüstlük kuralını ihlal etmiyorsa, daha sonra da kendilerine karşı dava açılması muhtemel olan mirasçılara karşı davaya devam edilmesi mümkün olmalıdır. (Yargıtay HGK’nın 11.09.2013 günlü ve E 2013/14-612, K 2013/1297; Yargıtay 4. Hukuk Dairesi’nin 2020/1662 E. 2021/455 K.) Davacı vekili 27.04.2017 tarihli dilekçesinde, davalı …’nun mirasçılarına davanın ihbarını talep etmiş, ilk derece mahkemesince davalı …’nun mirasçıları dahili davalı olarak davaya dahil edilmişlerdir. Davalı …’nun dava tarihinden kısa bir süre önce vefat ettiği, taraflar arasındaki uyuşmazlığın trafik kazasından kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olduğu göz önüne alındığında davacı tarafın davalı …’nun vefat ettiğini bilmeden dava açmasının dürüstlük kuralını ihlal etmeyen bir yanılgı niteliğinde olduğu kanaatine varılarak, bu husus kaldırma nedeni yapılmamıştır.
Davalı sürücü …’ın makul sayılamayacak bir mesafede kontrolsüz şekilde taşıt yolu üzerinde geri manevra yaparak kazanın oluşumuna sebebiyet verdiği, KTK’nın 67/b maddesi ile Trafik Yönetmeliğinin 137/1 maddesi uyarınca kazanın meydana gelmesinde %100 oranında kusurlu olduğunun tespit edilmiş olmasına, davalı sigorta şirketi gerçek zarardan sorumlu olduğundan tespit edilen hasar giderim bedeline iskonto uygulanmamasının yerinde olmasına; her ne kadar poliçe tarihi itibariyle 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlar yürürlükte olsa da, Anayasa Mahkemesi’nin 17.07.2020 tarihli 2019/40 E. – 202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin iptali kararından sonra değer kaybı tazminatının yeni genel şartlara göre hesaplanması mümkün olmayıp, Yargıtay içtihatlarına göre değer kaybının, aracın kazadan önceki rayiç bedeli ile onarılmasından sonraki değeri arasındaki farka göre belirlenmesi gerektiğinden, benimsenen bilirkişi raporunda Yargıtay içtihatlarına uygun şekilde değerlendirme yapılmış olmasına; tespit giderlerinin yargılama giderleri arasında davalılardan tahsiline dair kararda usul ve yasaya aykırılık bulunmamasına göre, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin bu hususlardaki istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Ne var ki, davanın kısmen kabul edilmesine rağmen ilk derece mahkemesince reddedilen kısım olan 868,00 TL yönünden davalı yararına vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 118,00 TL üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi hatalı olup, davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde görülmüştür.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurusunun vekalet ücreti yönünden kabulü ile, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30.04.2019 tarih 2016/1483 Esas 2019/487 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davanın KISMEN KABULÜ ile, 15.086,30 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı, 750,00 TL ikame araç bedeli olmak üzere toplam 20.836,30 TL’nin davalılar …, …, … ve … (…)’ndan 28.07.2016 kaza tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte sorumlu olmak üzere; Davalı … Sigota A.Ş’nin 15.086,30 TL hasar bedeli, 5.000,00 TL değer kaybı olmak üzere toplam 20.086,30 TL’den 23.12.2016 temerrüt tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte sorumlu olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davacı hasar bedelinden 118,00 TL, kazanç kaybından 750,00 TL olmak üzere toplam 868,00 TL’sinden feragat ettiğinden bu kısım yönünden davanın reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 1.423,32 TL harçtan peşin alınan 387,52 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.035,80 TL’nin (tamamından davalılar …, …, … ve … …; 998,51 TL’sinden davalı … Sigorta A.Ş. sorumlu olmak üzere) davalılardan alınarak hazineye gelir kaydına,
Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre kabul edilen kısım üzerinden hesaplanan 9.200,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Davalı … Sigorta A.Ş kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğundan karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre reddedilen kısım üzerinden hesaplanan 868,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
Davacı tarafından yapılan ilk masraf 421,02-TL, 40 davetiye gideri 507-TL, 3 müzekkere gideri 20-TL, bilirkişi ücreti 990-TL ve değişik iş tespit gideri (ilk masraf 65,90-TL, bilirkişi ücreti 250-TL, vekalet ücreti 400-TL, keşif harcı 206,30-TL, 3 davetiye gideri 33-TL toplamı ) 955,20-TL toplamı 2.893,22-TL yargılama giderinden (tamamından davalılar …, …, … ve … (…) sorumlu olmak üzere, 2.789,07 TL’sinden davalı … Sigorta A.Ş. sorumlu olmak üzere davalılardan alınarak davacıya verilmesine,
Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde yatıranlara iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuranın ödediği istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı … Sigorta A.Ş. tarafından yapılan 121,30 TL istinaf kanun yoluna başvuru harcı olan istinaf yargılama giderinin davacıdan alınarak davalı … Sigorta A.Ş.’ye verilmesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 03.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.