Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2991 E. 2022/1335 K. 29.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2991
KARAR NO : 2022/1335

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 22.03.2019
NUMARASI : 2016/721 Esas 2019/404 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/761 ESAS SAYILI DOSYASINDA
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Karar İptali ve Kayyım Atanması
KARAR TARİHİ : 29.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.09.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 22.03.2019 gün ve 2016/721 Esas 2019/404 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi asıl davanın davacısı … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Asıl davada davacı vekili, davalı şirketin yönetim kurulu ve yetkilisi olan …’ın eşinin şirketin alacakları da dahil olmak üzere tüm mal varlığını kendi hesaplarına aktardığını, malları ve fabrikadaki eşyalarını … ve finansman müdürü … farklı şirketler üzerine geçirmişler ve böylece davalı şirketi batırdıklarını, şirketin malları mal varlığı bilançosu v.s. gibi konularda şirket ortaklarına hesap vermediklerini, bu hususta ihtarname keşide edildiğini, ortağı olduğu şirketin içinin boşaltıldığını, davalı şirkete ait mevcut malların çok azının göstermelik olarak davalı tarafından haciz için bırakıldığını, geri kalanının kaçırıldığını, şirket hakkında icra işlemleri başlamadan önceki bilançolara bakıldığında bu durumun daha net ortaya çıktığını, şirketin şubelerindeki tüm malların … ve eşi tırlarla halen ticari muvazaalı şekilde yürüttükleri şirketlerin depolarına kaçırdıklarını, şubelerdeki senet ve paraları da …’in şahsen tahsil ettiğini, genel kurula ilişkin çağrı mektubunda TTK 416/1 madde kapsamında davet yapılmış defterlerin incelenmesi veya adres değişikliğine ilişkin hiçbir beyanda bulunulmadığını, çağrının uüsüle aykırı ve kötüniyetli şekilde yapıldığını ileri sürerek, şirkete kayyım atanmasını, 20/04/2015 tarihli şirket genel kurulunun ve bu genel kurulda alınan kararların iptalini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin müştereken ve müteselsilen davalılar üzerinde bırakılmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davalı … A.Ş.’nin ortaklarından olduğunu, şirket müdürü ve hissedarı davalı …’ın şirket mallarını hileli yollarla kendine mal edindiğini ve ortağı olduğu diğer şirkete aktardığını ileri sürerek, davalı şirketin 20/04/2016 tarihli genel kurulunda alınan kararların iptaline ve şirkete TTK’nun 530. Maddesi uyarınca kayyım atanmasını talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının dava ile ilgisi olmayan konuları genel kurul kararının iptali olarak kullanmaya çalıştığını, ceza davası konusu olabilecek iddiaların genel kurul kararının iptali talepli davaya konu edilemeyeceğini, dava dışı … ile ilgili iddiaların da gerçek dışı olduğunu, müvekkillerinden …’ın İzmir’in en varlıklı ve en muteber kişilerinden olduğunu, davacılar yüzünden bütün mal varlığını kaybettiğini, genel kurul kararının iptali davasında husumetin müvekkili …’a yöneltilmesinin hatalı olduğunu, davacıların şirketin adresinin değiştirildiği, bunu bilmediklerini, gündeme madde eklenmesine dair ihtarname çektiklerini, fakat bu maddelerin gündeme ilave edilmediği iddiasında bulunduklarını, bu iddiaların gerçek olmadığını, davacıların talep ettikleri gündem maddeleri gündeme ilave edildiğini, şirket merkezinin taşındığını usulüne uygun olarak adres değişikliği yapıldığı ilan edildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, genel kurulun TIK. 414/1 maddesine göre çağrı suretiyle yapıldığı, kararların karar nisaplarına uygun olarak alındığı, genel kurulda alınan kararların iptali istemi TTK’nın 445. ve devamı maddelerinde düzenlendiği, dava 3 aylık hak düşürücü sürede ve yetkili mahkemede açıldığı, davacının genel kuruldan haberdar olmasına rağmen bilerek katılmadığı, dolayısıyla iyiniyetli de sayılamayacağı, iptali istenilen genel kurulda alınan kararların yasa, anasözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğunun ispatlanamadığından, 20/04/2016 tarihli genel kurulun kararlarının iptaline yönelik davanın reddine, davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, birleşen İzmir 3. ATM’nin 2016/761 esas sayılı dosyasında davacı vekilinin vaki feragatı nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davanın davacısı … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl davanın davacısı … vekili, genel kurul kararlarının iptali davalarında, davalı şirket tüzel kişiliği olmakla birlikte davalı şirketin yönetim kurulunun tek başına …’ın oluşturması sebebiyle, davalı … hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddinin hukuka aykırı olduğunu, ağırlıklı hisse sahibi olan …’ın 2014/2015 şirket genel kurul toplantılarını yapmadığını, şirketin mal varlığı, bilançosu vs. hiçbir konuda şirket ortaklarına hesap vermediğini, bu nedenle davacı ve diğer ortakların İzmir 27. Noterliğinin 14.03.2016 tarih 05308 yevmiye numaralı ihtarnamesi ile şirket genel kurulunun 45 gün içinde ihtarnamede belirtilen gündem konuları hakkında toplanması için ihtarname çektiklerini, bu ihtarnamenin şirket adresinin kapalı olması nedeni ile muhtara 15.03.2016 tarihinde teslim edildiğini, daha sonra davalı …’ın 29.03.2016 tarihli 2016/2 sayılı karar ile TTK 416/1. m. gereğince yani çağrısız olarak belirtilen gündem maddeleri hususunda toplanma kararı alarak bunu mektupla kendilerine bildirdiğini, ancak bu bildirimin iadeli taahhütlü mektupla yapılmadığını, daha sonra da şirket adresini kendilerinin bilgisi olmadan değiştirdiğini öğrendiklerini, şirket adresine gittiklerinde adresin hep kapalı olması sebebi ile İzmir 27. Noterliği’nin 08.04.2016 tarih ve 07180 yevmiye numaralı düzenleme şeklinde ve ekinde mevcut durumu tespit eden fotoğraflar da bulunan tutanak tanzim edildiğini, kapalı adreste mücevherat işi yapılamayacak korunaksız sadece içerideki raflarında bir iki dosya bulunan yer olduğunu, bu şekilde davalının genel kurul toplantı öncesi şirketin 2 yıllık faaliyetleri ile ilgili bilgi alınmasının davalının kötü niyetli hareketleri ile engellendiğini, davalı …’ın şirketi eşi … ile birlikte boşalttığını, bunun üzerine kendisine İzmir 27. Noterliği vasıtasıyla 11.04.2016 tarih 07295 yevmiye numaralı ihtarnamenin gönderilmesine rağmen davalının ihtarnamede belirtilen hususları yerine getirmediğini, usulüne uygun çağrılı olarak toplantının yapılmadığını, davalı …’ın kötü niyetli olduğunu, kendilerinin sadece genel kurul toplantısına usulüne uygun çağrılmadığı için değil, davalı şirketin faaliyetlerine ilişkin belge ve bilgilere erişimin engellenmiş olması sebebiyle şirket yönetim kurulu …’ın kanuna, sözleşmeye ve iyi niyet kurallarına aykırı davranışları nedeniyle iş bu davanın açıldığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, davalı anonim şirketin 20.04.2016 tarihli genel kurul kararlarının iptali ile şirkete kayyım atanması istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle birleşen davanın feragat nedeniyle reddine, asıl dava dosyasında davalı …’a karşı açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine, davacı vekilinin genel kurulun iptaline karar verilmesine ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Birleşen 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/761 Esas sayılı dosyasında davacı … vekili tarafından 28.06.2018 havale tarihli dilekçesi ile davadan feragat edilmiş olduğundan iş bu dava yönünden açılarak hakkında birleştirme kararı verilen dosyada davacı vekilinin feragati nedeniyle davanın teddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir.
TTK’nun 414. maddesinde “Genel kurul toplantıya, esas sözleşmede gösterilen şekilde, şirketin internet sitesinde ve Türkiye Ticaret Sicili Gazetesinde yayımlanan ilanla çağrılır. Bu çağrı, ilan ve toplantı günleri hariç olmak üzere, toplantı tarihinden en az iki hafta önce yapılır. Pay defterinde yazılı pay sahipleriyle önceden şirkete pay senedi veya pay sahipliğini ispatlayıcı belge vererek adreslerini bildiren pay sahiplerine, toplantı günü ile gündem ve ilanın çıktığı veya çıkacağı gazeteler, iadeli taahhütlü mektupla bildirilir.” şeklinde belirtildiği, yine aynı Kanunun 418. maddesinde toplantı ve karar nisabının düzenlendiği, buna göre “(1) Genel kurullar, bu Kanunda veya esas sözleşmede, aksine daha ağır nisap öngörülmüş bulunan hâller hariç, sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin veya temsilcilerinin varlığıyla toplanır. Bu nisabın toplantı süresince korunması şarttır. İlk toplantıda anılan nisaba ulaşılamadığı takdirde, ikinci toplantının yapılabilmesi için nisap aranmaz.(2) Kararlar toplantıda hazır bulunan oyların çoğunluğu ile verilir.
” şeklinde olup davaya konu uyuşmazlıkta ana sözleşme irdelenmeksizin, davalı şirketin ana sözleşmesi ve defter kayıtları getirtilerek uzman bilirkişilerden rapor alınmaksızın, çağrı ve nisap usulü araştırılmaksızın hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
Öte yandan asıl dava dosyasında ilk derece mahkemesince, her ne kadar şirket defter ve kayıtları üzerinde şirketler alanında uzman bilirkişilere dosyanın tevdi edilerek rapor aldırılmasına dair ara kararı kurularak, dosyada bilirkişiler … ve …’a dosyanın tesliminin yapılmakla birlikte bilirkişi raporuna dosya içerisinde rastlanılamadığı gibi söz konusu ara kararından sarfınazar olunduğuna dair herhangi bir ara karar da tesis edilmediği, davacı tarafça delil olarak dayanılan İzmir Asliye Ceza Mahkemesi dosyasının akibetinin araştırılmadığı, yine davada davalı şirket yönünden kayyım atanması talebinde de bulunulmasına rağmen, gerek kısa hükümde gerekse gerekçeli kararda bu hususa ilişkin hüküm ihdas edilmediği , davacının bu talebinin karşılanmadığı anlaşılmakla, asıl dava davacısı vekilinin istinaf istemi yerinde görülmüştür.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Asıl davanın davacısı … vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 22.03.2019 tarih ve 2016/721 Esas 2019/404 Karar
sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 29.09.2022