Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2968 E. 2022/1358 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2968
KARAR NO : 2022/1358

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.05.2019
NUMARASI : 2016/1357 E. 2019/649 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 30.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.09.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.05.2019 gün ve 2016/1357 E. 2019/649 K. sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı dava dışı …’ın kullandığı … plaka sayılı aracın karıştığı tek taraflı trafik kazası neticesinde araçta yolcu olarak bulunan davacıların müşterek çocukları …’ın hayatını kaybettiğini, kaza tarihinde dokuz yaşında olan müteveffanın ileride davacılara destek olacağını, sürücünün kusurunun davacılara yansıtılamayacağını, davalı … şirketinin zararı karşılama yükümlüğü bulunduğunu belirterek; fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydı ile şimdilik 500,00-TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, yargılama sırasında 26.02.2019 tarihli dilekçesi ile dava değerini 154.226,63-TL’ye artırmak sureti ile davasını ıslah etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, sigorta şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle davacıya veya diğer hak sahiplerine yapılan ödemelerin poliçe limitinden indirilmesi gerektiğini, hatır taşıması bulunduğunu, müteveffanın emniyet kemerinin takılmamış olması nedeni ile müterafik kusurunun bulunduğunu, hesap yapılarken ödeme tarihindeki verilere göre yapılan ödemenin gerçek zararı karşılayıp karşılamadığının değerlendirildikten sonra davacı olmadığı halde destekten yoksun kalan kimseler varsa hesaba dahil edilerek hesaplama yapılması gerektiğini, davalının yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların oğlu …’ın ölümü ile sonuçlanan trafik kazasında Karapınar Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2017/362 Esas 2018/90 Karar sayılı ilamında sanık …’ın asli kusurlu olduğu, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, her ne kadar davalı taraf hatır taşıması olduğunu belirtmiş ise de dava dışı sürücünün davacı … ‘ın amcasının oğlu olduğu, aralarında yakın akrabalık ilişkisinin bulunduğu, olay günü de davacıların çocuğunun sürücünün aracında yolculuk ettiği sırada ölümlü trafik kazasının meydana geldiği, maddi manevi menfaatin bulunduğu, akrabalar arasındaki bu taşımada hatır taşıması bulunamayacağından, hatır taşıması olmadığı, belirtilerek; aktüerya bilirkişi raporu ve ıslah dilekçesi doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davalı tarafından başvuru üzerine davacılara 26.09.2016 tarihinde 57.522,66-TL ödeme yapıldığını, eksik ödeme iddiasının hakkın kötüye kullanılması mahiyetinde olduğunu, bilirkişi tarafından yapılan hesaplamanın hatalı olduğunu, yeniden rapor alınması gerektiğini, hesaplama yapılırken asgari ücretin varsayımsal olarak müteveffanın gelir getirmeye başladığı döneme artırılmak sureti ile hesaplama yapılamayacağını, hatır taşıması ve çocuk bağlama sistemi kullanılmaması nedeni ile müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, ZMMS poliçesi kapsamında destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı … tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı dava dışı …’ın sürücüsü olduğu … plakalı aracın tek taraflı karıştığı trafik kazası neticesinde, davacının müşterek çocukları …’ın vefat ettiği, dosya kazandırılan hesap bilirkişi raporuna göre davacıların toplam 154.226,63 destekten yoksun kalma zararının oluştuğu belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve2011/17-142 Esas – 2011/411 Karar, 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 Esas – 2012/92 Karar, 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 Esas – 2012/411 Karar ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 Esas – 2013/7276 Karar sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacıların müteveffanın ölümüne bağlı olarak gelişen maddi zararından davalı … şirketinin, sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
İDM tarafından dosyaya kazandırılan hesap bilirkişi raporunda destekten yoksun kalma hesabında bakiye ömür süresinin hesabında PMF 1931 yaşam tablosunun esas alındığı belirtilmiş ise de destek süresisine ilişkin tabloda sürenin TRH 2010 göre belirlendiği ifade edilerek olay tarihinde 9 yaşında olan müteveffanın 18 yaşı itibariyle iş arayacağı, ve askerlik vazifesini ifa edeceği tarih itibariyle çalışma hayatına atılacağı, dört yıl sonra evleneceği, 2 yıl sonra 1. çocuğuna 2 yıl sonrada 2. çocuğuna pay ayıracağı, 18 yaşına kadar davacıların gelirinin % 10 oranında yetiştirme masrafından kurtulacağı kabul edilerek asgari ücret üzerinden hesaplama yapılmıştır.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu (ya da ileride sağlaması muhtemel olan) yardımın miktarı doğru biçimde belirlenmelidir. Bu belirlemede, destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dahil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır.
İstikrar kazanmış uygulamaya göre olay tarihinde henüz 9 yaşında olan desteğin 18 yaşından ibaren gelir elde etmeye başlayacağı, askerlik yapacağı süre içinde davacılara destek olamayacağı, hayatın olağan akışına göre bekar olarak ölen çocuğun ileride evleneceği ve en az iki çocuk sahibi olacağı, desteğin evleninceye kadar gelirinin yarısını kendi ihtiyaçları yarısını da anne ve babası için ayıracağı varsayılarak bu dönemde desteğe iki anne ve babaya birer pay vermek suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında evlenmeden önceki dönem için de anne ve babanın her birine % 25 pay verilmesi gerektiği, desteğin ileride evlenmesi ile birlikte desteğe iki, eşe iki, anne ve babaya birer pay verilerek, yine desteğin tüm gelirinin oranlanarak anne ve babaya % 16’şar pay ayrılması, desteğin bir çocuğunun olması durumunda iki pay desteğe, iki pay eşe, bir pay çocuğa ve birer pay anne ve babaya ayrılmak suretiyle desteğin tüm gelirine oranlandığında anne ve baba için % 14’er pay verilmesi daha sonra ikinci çocuğun doğacağı varsayılarak bu kez desteğe iki, eşe iki, çocukların her birine birer ve anne ve babaya birer pay verilerek desteğin tüm gelirine oranlanarak anne ve babaya % 12,5’er pay verilmesinin uygun olacağı, daha sonra anne ve babadan yaşam tablosuna göre hangisi destekten çıkacaksa kalan kişiye diğerinin payının ilave edilerek destek tazminatlarının varsayımsal hesabının yapılması, desteğin ölümü sebebiyle, annenin çalışıyor olması halinde hem anne hem de baba yönünden hesaplanacak tazminattan, asgari ücretin % 5’i oranında; annenin çalışmayıp aile ekonomisine katkısının bulunmadığının tespiti halinde ise, sadece baba yönünden hesaplanacak tazminattan asgari ücretin % 5’i oranında yetiştirme giderinin indirilmesi gerekir. ( Yargıtay 4 HDB’nın 13.02.2022 tarih ve 2021/18347 E. 2022/369 K. Sayılı ilamı)
Tazminat isteminde bulunan hak sahiplerinin bakiye ömürleri daha önceki yıllarda 1931 tarihli PMF cetvellerine göre saptanmakta ise de gerçek zarar hesabı özü itibariyle varsayımlara dayalı bir hesap olup, gerçeğe en yakın verilerin kullanılması esastır. Bu nedenle TRH 2010 yaşam tablosu’na göre bakiye ömür sürelerinin belirlenmesi güncel veriler ve ülkemiz gerçeklerine daha uygun olduğundan tazminat hesaplamasında TRH 2010 yaşam yönteminin kullanılması gerekir. ( Yargıtay 4. HDB’nın 03.01.2022 tarih ve 2021/9412 E – 2022/3622 K., 17. HDB’nin 23.03.2021 tarih 2020/ 6173 E. – 2021/ 3121 K. Sayılı ilamları ) Aynı şekilde, yeni genel şartlar zamanında düzenlenen poliçelerde yeni genel şartlardaki hesaplama tekniği uygulanamayacağı için tazminat hesabında eski uygulamalardaki gibi progresif rant yönteminin kullanılması ile bilinmeyen (işleyecek) devredeki gelirlerin her yıl için % 10 artırılıp % 10 iskonto edilmesi icap etmektedir.(Yargıtay 17. HDB’nin 24.02.2021 tarih ve 2019/3292 E. 20121/1848 K. Sayılı ilamı )
Eldeki dava dosyasına konu olayda desteğin ölüm tarihi itibariyle gelir elde etmediği ve gelir elde edeceği tarihin bilinmeyen evreye denk geldiği gözetildiğinde, bilirkişi tarafından müteveffanın gelir getireceği tarih itibariyle asgari ücret üzerinden varsayımsal olarak geliri belirlenip, ( Yargıtay 17. HDB’nın 20.06.2016 tarih ve 2014/8365 E. 2016/7476 K. Sayılı ilamı ) bu kazancının davacılara anılan ilke ve esaslara uygun şekilde paylaştırılması istinaf edenin sıfatına göre yerinde ise de bakiye ömrün tespiti hususunda raporda açık şekilde çelişkiye düşülmüş olması nedeniyle raporun bu haliyle hükme esas alınması isabetli değildir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi, belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78.ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. maddesin gereğince çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan % 20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir ( Yargıtay 4 HDB’nın 13.06.2022 tarih ve 2021/13542 E. 2022/8610 K. Sayılı ilamı )
Kaza tespit tutanağında müteveffaya ilişkin bu hususta bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Ceza dava dosyası dosya arasına alınmamış ise de davacı vekili tarafından sunulan gerekçeli karar sureti içeriğinden; kaza sırasında aracın arkasında diğer çocuklar ile birlikte yolculuk eden müteveffanın, kazanın etkisiyle araçtan fırlayarak kafa tranvasına bağlı şekilde vefat ettiğinin belirtilmiş olması göz önüne alındığında, davalının itirazına rağmen İDM tarafından olayın oluşumunda müterafik kusurun varlığının tartışılmaması usul ve yasaya aykırıdır.
Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK’nin 43.(6098 sayılı TBK’nin 51.) maddesi uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hakim tazminattan mutlaka indirim yapmak zorunda değilse de, bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Eldeki dava dosyasına konu olaydaki taşıma ve tarafların akrabalık ilişkisi dikkate alınarak hatır taşımasının bulunmadığı yönünde varılan hukuki kabul isabetli olup aksi yöndeki davalının itirazı ise yerinde değildir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından yukarıda anılan ilke ve esaslar çevresinde çelişkiye düşemeyecek biçimde, açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli şekilde aküerya bilirkişisinden ek bilirkişi raporu alınması ve ceza dava dosyası getirtilip incelenmek sureti ile müterafik kusurun varlığı tartışılarak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-.Davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.05.2019 gün ve 2016/1357 E. 2019/649 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 30.09.2022