Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2937 E. 2022/1385 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2937
KARAR NO : 2022/1385

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20.06.2019
NUMARASI : 2017/1399 E. 2019/736 K.
DAVANIN KONUSU : Araç Hasar Tazminatı
KARAR TARİHİ : 05.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.10.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 20.06.2019 tarih 2017/1399 E. 2019/736 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 04.10.2017 tarihinde davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkilinin aracına çarpması nedeniyle müvekkilinin aracının hasarlandığını, İzmir 10. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2017/162 D.İş dosyasında alınan bilirkişi raporunda müvekkiline ait araçta 23.372,00 TL hasar olduğunun belirtildiğini, müvekkilinin davalıya e posta yoluyla yaptığı başvurunun sonuçsuz kaldığını ileri sürerek, 10.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, ıslah dilekçesiyle toplam talebini 13.000,00TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, genel şartların C.5 maddesinde sigortacıya bildirimlerin acenteye noter eliyle veya taahhütlü mektupla yapılacağının belirttiğini, yine C.K maddesinde sigorta sözleşmesinde belirlenen elektronik haberleşme yöntemleri ile de tebliğ ve ihbar yapılabileceğinin düzenlendiğini, sigorta sözleşmesi ile böyle bir elektronik haberleşme yöntemi belirlenmediği için başvurunun geçersiz olduğunu, KTK’nın 97. maddesindeki dava şartının yerine getirilmediğini, davacının ihbar yükümlülüğüne kötü niyetli olarak aykırı hareket ettiğini, müvekkili nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, avans faizi istenemeyeceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı sigorta şirketi tarafından sigortalı araç sürücüsünün %100 oranında tam ve asli kusurlu olduğu, davacıya ait araçta 23.372,25 TL hasar meydana geldiği, aracın ikinci el piyasa rayiç değerinin 30.000,00 TL olduğu, bu durumda aracın tamirinin ekonomik olmadığı, zira hasar bedelinin araç rayicinin %50’sini aştığı, aracın sovtaj değerinin 17.000,00 TL olmak üzere gerçek zararın 13.000,00 TL olarak hesaplandığı, hasar bedelinin sigorta poliçe limiti dahilinde kaldığı gerkçesiyle, davanın kabulü ile 13.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, KTK’nın 97. maddesi uyarınca dava şartının yerine getirilmediğini, e mail yoluyla başvuru yapılamayacağını, zarar miktarının tespiti ve denetlenmesi bakımından araç üzerinde ekspertiz incelemesine imkan tanınması için ihtarname gönderildiğini, davacının araç üzerinde inceleme yaptırmadığını, başvuranın delilleri arasında zarar miktarını belgeleyecek ve inandırıcı kılacak muteber bir delil bulunmadığını, bilirkişi raporunda hiçbir delil incelenmeksizin, davacının dosyaya sunduğu delil tespiti raporunun aynen tekrar edildiğini, davacının aracı göstermekten imtina ettiğini, davacının kötü niyeli olduğunu, yapılan tespitte aracın daha önce kazanın olup olmadığı ve kazası var ise onarımının nasıl ve ne şekilde gerçekleştirildiğinin incelenmediğin, araçtaki hasar ve tamirat bedelinin genel şartlara göre tespit edilmesi gerektiğini, genel şartların B.2.2.2 maddesi gereği aracın kaza tarihi itibariyle anlaşmalı merkezde yaptırılması halende parça, tedarik, işçilik işlemlerinde % 20 indirim uygulanacağını, iskontonun göz önüne alınmadığınını, tazminata KDV de dahil edildiğini, davacının KDV ödediğine dair belge sunmadığını, ıslah edilen kısım yönünden ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi gerektiğini, asıl alacağa işleyecek faizin dava tarihinden değil ıslah tarihinden faiz başlatılması icap ettiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, araç hasar tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı vekili, davalının zorunlu mali sorumluluk sigortacısı olduğu aracın müvekkiline ait araca çarpması nedeniyle hasarlandığını ileri sürerek hasar tazminatı isteminde bulunmuştur. Mahkemece benimsenen bilirkişi raporunda sürücüler tarafından imzalanan kaza tespit tutanağına göre sigortalı araç sürücüsünün % 100 kusurlu olduğu, tespit bilirkişi raporunda belirtildiği üzere araçta KDV dahil 23.372,25 TL hasar gerçekleştiği, ikinci el rayiç bedelin yetkili satıcılardan araştırıldığında kaza tarihi itibariyle 30.000,00 TL olabileceği, aracın pert total işlemine tabi tutulması gerektiği, sovtaj değerinin 17.000,00 TL civarında tespit edildiği, buna göre araç piyasa değeri olan 30.000,00TL den sovtaj değerinin mahsubu ile davacının bakiye 13.000,00 TL isteyebileceği belirtilmiştir.
Davacı, dava açmadan önce e mail yoluyla sigorta şirketine başvuru yaptığından KTK’nın 97. maddesindeki dava şartının bulunduğu kanaatine varılmıştır. Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere davalı sigorta gerçek zarardan sorumlu olup KDV den sorumlu tutulması, hasar bedelinden iskonto yapılmaması doğru bulunmuştur. Yine davacının mahkeme kanalıyla delil tespiti yaptırmış olması karşısında kötü niyetli kabul edilemez. Hükme esas alınan bilirkişi raporu denetime elverişli ve dayanıkları belirtilir şekilde hazırlandığı için bilirkişi raporuna itirazlar da yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 888,03 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 + 177,61 TL harcın mahsubu ile bakiye 666,02 TL harcın davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 05.10.2022