Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2933 E. 2022/1496 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2933
KARAR NO : 2022/1496

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.07.2019
NUMARASI : 2018/13 E. – 2019/804 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 20.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.10.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.07.2019 tarih 2018/13 E. – 2019/804 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye… tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, 09.08.2017 tarihinde davalı sigorta şirketi tarafından zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalanan, davalı …’ya ait ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı aracın müvekkiline ait, dava dışı …’ün sevk ve idaresindeki …Almanya plakalı araca, hızını ve takip mesafesini ayarlayamayarak arkadan çarptığını, kazanın meydana gelmesinde sigortalı araç sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, Almanya’da bulunan …. Bürosu tarafından düzenlenen 17.09.2017 tarihli bilirkişi raporunda müvekkiline ait araçta meydana gelen hasar miktarının KDV dahil 3.366,40 Euro, değer kaybının ise 3.643,00 Euro olarak tespit edildiğini, ayrıca bilirkişi raporunun tanzimi için müvekkilinin 749,79 Euro ödediğini, müvekkili adına hasar ihbarının 22.11.2017 tarihinde davalıya yapıldığını, Karayolları Trafik Kanunu’nun 99. maddesi uyarınca 05.12.2017 tarihinden itibaren temerrüt faizine hükmolunması gerektiğini ileri sürerek, toplam 7.009,40 Euro maddi tazminatın davalı sürücü ve işleten bakımından kaza tarihi olan 09.08.2017 tarihinden, davalı sigorta şirketi bakımından ise teminat limiti ile sınırlı olarak 05.12.2017 tarihinden itibaren yabancı para bakımından 3095 sayılı yasanın 4/a maddesine göre yürütülecek değişken faiziyle birlikte ve fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak müştereken ve müteselsilen tahsiline, müvekkili tarafından ödenen 749,79 Euro bilirkişi ücretinin fiili ödeme tarihindeki Merkez Bankası Efektif Satış Kuru karşılığı Türk Lirası olarak yargılama giderlerine dâhil edilerek davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalılar … ve … vekili, davanın belirsiz alacak davası olup olmadığı yönünde talepte bulunulmadığını, Euro cinsinden ve ödeme tarihindeki kur üzerinden tahsilat talebinin usule aykırı olduğunu, davacının zararını kasko sigortasından karşılamamakla aracını hasarsız gibi değer kaybı olmadan satabileceğini, değer kaybı ve zarar talebinin yüksek olduğunu, boya ve işçiliklerde mükerrer tanımlamalar yapıldığını, kaza tarihi ile aracın yurt dışına çıkış tarihi arasındaki sürede aracın başka kazalara karışmış olabileceğini, davacı tarafın talep ve beyanları üzerine düzenlenen raporu kabul etmediklerini, yabancı şirket olan davacıdan teminat alınması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili, müvekkili şirketin sorumluluğunun kusur ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, 2918 sayılı yasanın 91. maddesine göre dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılmasının zorunlu olduğunu, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanması gerektiğini, değer kaybı hesabının trafik sigortası genel şartlarındaki hesaplama yöntemine göre yapılması gerektiğini, aracın daha önce kaza yapıp yapmadığının araştırılması gerektiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi asıl ve ek raporu ile tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen kazada sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, davacı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kaza sebebiyle davacının aracında 2.395,47 Euro tutarında hasar oluştuğu, 517,00 Euro değer kaybı zararının oluştuğu, ekspertiz giderinin 749,79 Euro olduğu, yargılama aşamasında 01.02.2018 tarihinde zararın 2.318,76 TL’lik kısmının ödendiği, ödeme tarihi itibariyle Merkez Bankası Euro efektif satış kuru 4,6825-TL olarak hesaplandığından bu kısmın 495,19-Euro’ya tekabül ettiği, hasar bedelinden mahsubu ile tazmini gereken bakiye hasar bedelinin 1.900,28 Euro olduğu gerekçesiyle, yargılama aşamasında ödenen 495,19 Euro yönünden dava konusuz kaldığından bu kısım yönünden karar verilmesine yer olmadığına, bakiye 1.900,28 Euro hasar bedeli, 517 Euro değer kaybı olmak üzere toplam 2.417,28 Euro’nun davalı sigorta şirketi’den 05.12.2017 temerrüt tarihinden, … ve …’dan 09.08.2017 kaza tarihinden itibaren kamu bankalarının bir yıllık Euro mevduat hesabına uyguladıkları en yüksek faizi ile birlikte fiili ödeme tarihindeki Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası efektif satış kuru karşılığı Türk Lirasının davalılardan tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, 749,79 Euro ekspertiz giderinin yargılama giderinden sayılmasına karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalılar … ve … vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, asıl ve ek raporda boyama maliyetinin hasar tespitine dahil edilmemesinin hatalı olduğunu, yurt dışı bilirkişi raporundan ayrılarak düşük yedek parça bedeli belirlenmesi ve bunun gerekçelendirilmemesinin hatalı olduğunu, hükme esas alınan bilirkişi ek raporunda KDV hariç yedek parça toplamının 1.143,00 Euro, Alman ekspertiz raporunda ise KDV hariç 1.461,56 Euro olarak tespit edildiğini, ek raporda araç nakli ücretinin aracın yürüyüş aksamında bir hasar olmadığı, boyama masraflarının ise boya hazırlama işlemlerinin koda göre makinelerde otomatik hazırlandığı gerekçesiyle hasar hesaplamalarına eklenmediğinin belirtildiğini, oysa Alman ekspertiz raporunun 6. sayfasında “Fahrzeugverbrıngung” olarak nitelendirilen ücretin işçilik ücreti olduğunu, Türkçe’ye nakil ücreti olarak çevrildiğini, aracı taşıyan işçinin ücretinin kastedildiğini, aracın tamir edildiği tamirhanede bulunmayan hizmetlerin alınması için aracın götürülmesi gerektiğini, Alman ekspertiz raporunun 6. sayfasında yer alan boyamaya hazırlık çalışmasının, aracın yedek parçalarının sökülüp takılması ile boyamanın gerçekleşmesi işlemlerinin işçilik ücreti anlamında olduğunu, ek raporda müvekkilinin aracının modelinde hataya düşüldüğünü, bu şekilde hesaplanan değer kaybı tutarının hatalı olduğunu, değer kaybının Türkiye koşullarına göre değil, Alman rayiç değerlerine göre tespit edilmesi gerektiğini, davalılar yararına iki ayrı vekalet ücreti ödenmesi yönünde hüküm kurulmasının hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar … ve … vekili, dava konusu kazanın müvekkillerinin işleten ve sürücüsü oldukları aracın sağ ön kısmının, davacının aracının sağ arka kısmına hafifçe dokunması şeklinde oluştuğunu, keşifte dinlenen tanığın da davacının aracının sağ arka kısmında hafif çiziklerin oluştuğunu, sol tarafta boya kalkması dahi olmadığını beyan ettiğini, temasın sağ taraftan gerçekleştiğini gösterir fotoğrafın dosya içinde mevcut olduğunu, çarpmanın gerçekleşmediği sol tarafta, müvekkillerinin sebep olmadığı başka kazalarda olup olmadığı bilinmeyen hasarların da müvekkillerine yüklenmesinin hatalı olduğunu, davacının kazadan sonra uzun süre Türkiye’de kaldığını, olaş tarihi ile ekspertiz raporu alınma tarihi arasında başka bir kazaya karışıp karışmadığının bilinmediğini, ekspertiz raporu masrafını da kabul etmediklerini, kabul anlamına gelmemek üzere müvekkilleri aleyhine doğabilecek tazminat bedellerinin en az 33.000,00 TL’lik kısmını, davalı sigorta şirketinin karşılamakla yükümlü olduğunu, bilirkişilerce takdir edilen bedellerin toplamının ZMSS teminat miktarı dahilinde olduğu için müvekkillerinin herhangi bir ödeme yükümlülüğünün bulunmadığını, Türk Lirasını Koruma Kanunu ve sonrasında yürürlüğe giren bazı kararname, genelge ve yönetmelikler ile karşılıklı rıza ve irade beyanları ile bile Euro cinsinden sözleşme yapılamaz iken, haksız fiil sorumluluğu gibi akit dışı bir tazminata yabancı para cinsinden hükmedilmesinin yasaya aykırı olduğunu, davacının Türkiye’de bir eksperden hasar raporu almak yerine aracı bir aya yakın kullanarak daha sonra yurtdışına kadar götürerek raporu yurtdışında almasının müvekkilleri aleyhine zararı arttırıcı nitelikte olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, davacıya ait yabancı plakalı araçta oluşan hasar giderim bedeli ve değer kaybının karşı aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısı, işleten ve sürücüsünden tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, dava konusu kazanın meydana gelmesinde … plakalı otomobil sürücüsü …’ın %100 oranında tam kusurlu olduğu, davacıya ait araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı, kaza ile hasarın uyumlu olduğu, davacıya ait araçta yenisi ile değişen hasarlı parça fiyatları, parçaların onarım ve işçilik bedellerinin 2017 yılı piyasa rayiçlerine göre KDV dahil toplam 2.230,00 Euro, yurt dışı hasar tespiti masrafının KDV dahil 719,00 Euro, Karayolları Genel Müdürlüğü ile Hazine Müsteşarlığı tarafından hazırlanıp değer kaybı hesaplamalarında tevsiye niteliğinde olan 14.05.2015 tarihinde yürürlüğe giren değer kaybı hesaplama yöntemine göre belirlenen değer kaybı bedelinin ise KDV dahil 517,00 Euro olduğu tespit edilmiş; davacı vekili ile davalılar … ve … vekilinin bilirkişi raporuna itiraz etmeleri üzerine alınan ek raporda, Alman ekspertiz raporunda olan hasarlı parça listesi tekrar incelendiğinde, son sıradaki arka tampon bağlantı takımının hasarla uyumlu olduğunun, ancak sehven listeye alınmadığının tespit edildiği, bu parçanın da hasarlı parça listesine ilave edilmesi ile hasar bedelinin KDV dahil 2.395,47 TL’ye yükseldiği, değer kaybı tutarında değişiklik olmadığı, davalı sigorta şirketince yapılan 2.318,76 TL kısmi ödeme düşüldüğünde 7.649,27 TL bakiye hasar bedelinin kaldığı yönünde görüş bildirilmiştir.
Anayasa Mahkemesinin 17.7.2020 tarihinde 2019/40 E-202/40 K. sayılı kararı ile Karayolları Trafik Kanunu’nun 90. maddesinin birinci cümlesinde yer alan “…ve bu Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda…” ibaresi ile ikinci cümlesindeki “…ve genel şartlarda…” ibaresinin ve 92. maddesinin (i) bendinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiş olması nedeniyle davacının zararının ve zararın kapsamının 2918 sayılı KTK.nın ve 6098 sayılı TBK.nın haksız fiile ilişkin hükümlerine ve Yargıtay uygulamalarına göre belirlenmesi gerekir. (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 03.12.2020 tarih 2019/6271 E. -2020/8104 K.). Anayasa Mahkemesi’nin somut norm denetimi neticesinde verdiği iptal kararlarının Resmî Gazete’de yayımlanması ile sonuç doğuracağı ve eldeki tüm uyuşmazlıklara uygulanması gerektiği uyulması zorunlu yargısal içtihatlar ile kabul edilmiştir. Dava tarihinden sonra 19.06.2021 tarihinde yürürlüğe giren 7327 sayılı Kanunun 18. maddesiyle KTK’nın 90. maddesinde yapılan değişiklikle bu maddenin birinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere “Bu tazminatlardan; a) Değer kaybı tazminatı, aracın; piyasa değeri, kullanılmışlık düzeyi, hasara uğrayan parçaları ile hasar tutarı olarak dikkate alınarak…. hesaplanır” ibareleri eklenmek suretiyle Anayasa Mahkemesinin iptal kararına uygun şekilde bir düzenleme yapılmıştır. Böylelikle poliçe tarihi itibariyle ister eski genel şartlar ister yeni genel şartlar yürürlükte olsun her halükarda Yargıtay içtihatlarında belirtildiği üzere aracın kazadan önceki ikinci el piyasa rayiç değeri ile kazadan sonra onarılmış haldeki piyasa rayiç değeri arasındaki farka göre değer kaybı tazminatı hesaplanması gerekmektedir.
O halde, mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınarak, aracın kaza tarihinde Almanya ülkesindeki piyasa rayiç değerine göre inceleme yapılarak, hasarsız 2. el piyasa rayiç değeri ile onarılmış haldeki 2. el piyasa rayiç değerleri belirlenerek arasındaki farka göre değer kaybının hesaplanması ve Almanya ülkesi koşullarına göre gerçek zarar miktarının belirlenmesi yönünden ayrıntılı, gerekçeli ve denetime elverişli bir rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, değer kaybı formülü uygulanarak bulunan tutara hükmedilmesi doğru bulunmamıştır. Davacı vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerindedir.
Mahkemenin kabulüne göre de, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 3/2. maddesi gereğince müteselsil sorumluluk da dahil olmak üzere, birden fazla davalı aleyhine açılan davanın reddinde, red sebebi ortak olan davalılar lehine tek, red sebebi ayrı olan davalılar vekili lehine ise her red sebebi için ayrı ayrı avukatlık ücretine hükmolunur. Mahkemece açıklanan bu düzenleme gözetilmeyerek, haklarındaki maddi tazminat isteminin bir bölümü aynı nedenle reddedilen dayanışmalı sorumlu davalılar işleten ve sürücü ile davalı sigorta şirketi yararına tek vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmiş olması da usul ve yasaya uygun düşmemiş olup davacılar vekilinin vekalet ücretlerine yönelik istinaf itirazları da yerindedir.
Bu durumda esasa etkili olabilecek ölçüde önemli deliller toplanmadan karar verilmiş olmakla, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04.07.2019 tarih 2018/13 E. 2019/804 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-Kaldırma kararının sebep ve şekline göre istinaf yoluna başvuran davalılar … ve … vekilinin istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına,
5-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.