Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2929 E. 2022/1359 K. 30.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2929
KARAR NO : 2022/1359

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 11.04.2019
NUMARASI : 2017/78 E. 2019/418 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
DAVA TARİHİ : 20.01.2017
KARAR TARİHİ : 30.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 30.09.2022

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 11.04.2019 tarih 2017/78 E. 2019/418 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalılardan …’ın maliki, davalı …’ın sürücüsü ve davalı … Sigorta A.Ş.’nin de ZMM sigortacısı olduğu … plakalı araç ile davacı …’nin maliki ve sürücüsü olduğu … plakalı aracın karıştığı trafk kazası neticesinde davacı ile araçta yolcu olarak bulunan davacının çocuğu davacı …’nın yaralandığını, davalı araç sürcüsünün asli kusurlu olduğunu, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/823 Esas ve 2016/368 Karar sayılı dosyası kapsamında davalı sürücünün asli kusurlu olarak cezalandırıldığını, davalıların oluşan zararı karşılama yükümlüğü bulunduğunu, belirterek; belirsiz alacak davası olarak davacılar … ve … için ayrı ayrı 1.000-TL maddi tazminatın davalılar, … için 15.000-TL, … için 5.000-TL manevi tazminatın ise davalılar … ve …’ dan tahsiline karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili; davalının kullandığı aracın başka bir aracın sıkıştırması sonucunda …’nin sevk ve idaresindeki plakalı araç ile çarpışması neticesinde kazanın meydana geldiğini, davalının asli kusurlu olmadığını, karşı taraftan gelen araçta da bulunması gerekenden fazla yolcu bulunduğunu, ön koltukta iki kişinin oturduğunu, birinin çocuk olduğu ve emniyet kemerinin takılı olmadığını, ayrıca davacının gece vakti yolun boş olduğu saatlerde yan şeride geçebilecekken orta şeride çok yakın takip ederek kazanın oluşmasında etkisinin de bulunduğunu, İzmir 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/823 Esas, 2016/368 Karar sayılı kararının henüz kesinleşmediğini, belirterek; davanın reddini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili; sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusur oranı ve poliçe limitiyle sınırlı olduğunu, kusur ve maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi ve kayıtlı aktüerler bilirkişi vasıtasıyla davacıların maddi zararının tespit edilmesi gerektiğini, belirterek; davanın reddine karar verilmesine talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının … Sigorta’ya karşı olan davasından tümüyle, diğer davalılar … ve … açısından ise maddi tazminat yönünden davasından feragat ettiği, manevi tazminat yönünden ise talebinin devam ettiğini bildirmesi ile mevcut delil durumu dikkate alınarak kusur durumu, davacıların uğradığı zarar davalıların sosyal ve ekonomik durumu dikkate alınarak kazaya sebep olan aracın maliki … ile sürücü …’ın manevi zarardan sorumlu olduğu belirtilerek … için 3.000-TL … için ise 1.000 -TL manevi tazminatın tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili; kaza tespit tutanağı ile asli kusur davalı sürücüye verildiğini, yapılan ceza yargılaması neticesinde davalı sürücünün asli kusuru sabit görülerek cezalandırılmasına karar verildiğini, davacıların vücutlarında kaza nedeniyle birden çok kırık oluştuğunu, taktir edilen manevi tazminatın az olduğunu, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı … vekili istinafa cevap dilekçesi ile; olayın gerçekleştiği sırada beş yaşında olan davacı …’nin can güvenliği konusunda tedbir almaksızın iki kişiyle birlikte ön koltukta oturduğunu, davacının kusuru bulunduğunu, kaza esnasında emniyet kemerinin takılı olmadığını, tazminattan makul oranda indirim yapılması gerekriğini, talep edilen tazminat miktarlarının fahiş olduğunu, belirterek; istinaf talebinin reddini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, trafik kazası nedeni ile cismani zarara uğrayan davacılarda oluşan zararın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın maddi tazminat yönünden feragat nedeni ile reddine, manevi tazminat yönünden kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı …’ın malik, davalı …’ın sürücü olduğu davalı sigorta şirketi trafından ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı araç ile davacının kullandığı … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde dosya kazandırılan maluliyet ve kusur bilirkişi raporları ile davacı …’nın sürekli maluliyet oluşmayacak iki ( 2 ) ay süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak, araçta yolcu olarak bulanan …’nın ise sürekli maluliyet oluşmayacak dört ( 4 ) ay süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandıkları, olayın oluşumunda davalı araç sürücüsünün % 100 oranında asli, davacının ise kusursuz olduğu tespit edilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 85/1 maddesinde, “bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı”, aynı yasanın 85/son maddesinde ise, ” işleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiştir.
Davalı işletenler ile sigorta şirketinin sorumluluğu 2918 sayılı KTK ve 6098 sayılı TBK hükümleri ile ZMMS poliçesi kapsamında sürücünün kusuru oranında müşterek ve müteselsil bir sorumluluktur. Davacının ileri sürdüğü zarardan davalıların sorumlu tutulabilmesi için kazaya karışan sigortalı araç sürücünün kazanın oluşumunda kusurlu bir davranışının bulunması gerekir.
Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde söz konusu olan müterafik kusur 6098 sayılı TBK’nın 52. maddesinde düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması söz konusu olabileceği gibi, belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusura ilişkin savunma bir def’i olmadığından, mahkemece bu yönde bir savunma olmasa dahi resen araştırılması ve tartışılması gerekmektedir. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 78.ve Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin 150. maddesin gereğince çocukların taşınması sırasında çocukların ağırlığına uygun çocuk bağlama sistemlerinin kullanılması veya yönetmelikte belirtilen özel şartları taşımaması halinde emniyet kemeri takılı olacak şekilde arka koltukta yolculuk yapması zorunlu olup illiyet bağı kurulması halinde meydana gelen zarar nedeniyle hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılarak tazminatın belirlenmesi gerekir.(Yargıtay 4 HDB’nın 13.06.2022 tarih ve 2021/13542 E. 2022/8610 K. Sayılı ilamı )
El deki davaya konu olayda; kaza tespit tutanağında davacılara ilişkin bu hususta bir tespit yapılamadığı belirtilmiştir. Ceza dava dosyası dosya kapsamına, davacıların mevcut yaralanması ve kaza sonrası araç içerisinde bulunmalarına göre davacıların emniyet kemeri takmadığı olgusu ispat edilemediğinden, belirlenen tazminattan indirim yapılmamasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamaktadır.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Her ne kadar mahkemece hükme esas alınan raporda olay tarihine uygun düşmeyecek şekilde Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre rapor düzenlenmiş ise de istinaf talebin manevi tazminata ilişkin olması ve manevi tazminat taleplerinde orandan ziyade kaza nedeniyle yaralananların tedavi evrakları dikkate alınmak sureti ile yaşadığı acı ve elem dikkate alınmak sureti ile davacılar lehine uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği benimsendiğinden, söz konusu aykırılık başlı başına esasa etkili görülmemiştir.
Yaralanmaları nedeniyle, davacıların manevi zarara uğrayacağı yadsınamaz bir gerçekliktir. Maddi zararda olduğu gibi manevi tazminatta kesin bir hesabın yapılması olanaksızdır. Bunun icin manevi tazminatın miktarı, somut olayın özelliği, tarafların sosyal ve ekonomik durumları dikkate alınarak TMK’nın 4. maddesı gereğince takdir ve tayin edilir. Davacıların, maruz kaldığı bu acı ve elem ile yaşadığı sıkıntılar nedeniyle oluşan manevi zararına karşılık İDM tarafından takdir edilen manevi tazminat miktarı anılan ilke ve esaslar çerçevesinde az olup daha fazla miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; davacının manevi tazminata yönelik istinaf talebi yerinde görülmekle, manevi zarara uğrayan davacılarda bir huzur duygusunun oluşabilmesi için tarafların kusur ve sosyal ve ekonomik durumu davacıların maruz kaldığı acı ile hakkaniyet ilkesi gözetilerek, manevi zararın karşılığı olarak takdiren … için 7.000-TL … için ise 4.000-TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılar … ile sürücü …’ dan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılmıştır.
6100 sayılı HMK’nın 312. maddesi gereğince feragat beyanında bulunan taraf, davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerini ödemeye mahkum edilir. Feragat talep sonucunun sadece bir kısmına ilişkin ise yargılama giderlerine mahkumiyet, ona göre belirlenir. 492 sayılı Harçlar Kanunu’nun 22. maddesine göre davadan feragat muhakemenin ilk celsesinde vuku bulursa, karar ve ilam harcının üçte biri, daha sonra olursa üçte ikisi alınır. O halde; 20.12.2018 tarihli dilekçesi ile ilk celseden sonra maddi tazminat davasından feragat eden davacının maddi tazminat davası yönününden karar ilam harcının üçte ikisinden sorumlu tutulması gerekirken İDM tarafından bu hususta karar verilmemiş olması yerinde ğörülmemiştir.
Bu durumda, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kısmen kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜ ile İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 11.04.2019 tarih ve 2017/78 E. – 2019/418 K. sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Davacının, davalılardan … Sigorta A.Ş., … ve … hakkında açmış olduğu maddi tazminat talebine ilişkin davasından feragat etmesi nedeniyle HMK m. 307 ve devamına göre davanın REDDİNE,
Davacıların, davalılar … ve … hakkındaki manevi tazminat talebi KISMEN KABULÜ ile;
Davacılar … için 7.000-TL, … için ise 4.000 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’dan haksız fiil tarihi olan 20.01.2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsili ile davacılara ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince feragat edilen maddi tazminat için alınması gereken 53,80, TL karar harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
492 sayılı Harçlar Kanunu gereğince alınması gereken 751,41 TL harçtan peşin alınan 375,71 TL peşin harcın mahsubu ile bakiye 375,70 TL harcın davalılar … ve …’dan alınarak Hazineye gelir kaydına,
Davacılar tarafından yargılama gideri olarak yapılan başvuru harcı 31,40 TL ve peşin harç 375,71 TL ile yazışma – tebligat – Adli Tıp gideri 889,86 TL olmak üzere toplam 1.296,97 TL’nin davanın kabul-red oranına göre 713,33 TL’sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, kalan miktarın davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davacının reddedilen maddi tazminat miktarı üzerinden Davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 13/2. maddesine göre belirlenen 2.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile bu davalıya verilmesine,
Davalı … Sigorta A.Ş. vekilinin vekalet ücreti ve yargılama gideri talebi olmadığından lehine karar verilmesine yer olmadığına,
Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT’nin 10/1. maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden kabul edilen manevi tazminat miktarı üzerinden AAÜT’nin 10/1. maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davalılar … ve …’dan tahsili ile davacıya verilmesine,
Davacı …’nin reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 10/1-2. maddesine göre belirlenen 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
Davacı …’nin reddedilen manevi tazminat talebi üzerinden davalı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden AAÜT’nin 10/1-2. maddesine göre belirlenen 1.000,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsili ile davalıya verilmesine,
HMK m. 333 gereği gider avansından artanın karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatırana iadesine,
3-İstinaf yoluna başvuran davacının ödediği istinaf karar harcının istek halinde kendisine iadesine,
4-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan 121,30 TL başvurma harcı, 56,90 TL tebligat ve posta masrafı olmak üzere toplam 178,20 TL istinaf giderinin davanın kabul red oranı gözetilerek takdiren 98,01 TL’sinin davalılar … ve …’dan alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 30.09.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.