Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2904 E. 2022/1790 K. 01.12.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2904
KARAR NO : 2022/1790

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 17/07/2019
NUMARASI : 2018/1168 Esas 2019/906 Karar

DAVANIN KONUSU :Genel Kurul Kararının İptali İstemi
KARAR TARİHİ : 01.12.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 01.12.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 17.07.2019 gün ve 2018/1168 Esas 2019/906 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davalı şirketin 2001 yılında müvekkili … tarafından bir aile şirketi olarak kurulduğunu, 2016 yılı ortasında şirketin mali yapısının sağlamlaştırılması, işletme sermayesinin arttırılması ve yeni yatırımlar yapılabilmesi için şirkete dışarıdan ortak alma sürecine girdiğini, müvekkilinin eşi ve oğluna ait hisselerinin tamamını 2016 ve 2017 yılında dava dışı … ‘ya devrettiğini, devirlerden sonra ortaklık yapısının … 115.000 pay – 2.875.000,00 TL, … 345.000 pay – 8.625.000,00 TL olduğunu, … ‘nın sahte imza atmak suretiyle kendisini şirkete tek başına münferit imza atmaya yetkili A Grubu imza yetkilisi olarak tayin ettiğini, oysa bu tarihten önce imzaların müşterek ve birlikte şeklinde düzenlendiğini, … ‘nın bu yolla davalı şirketi her türlü hukuki işlemde tek başına temsil etme, her türlü borç altına sokabilme, mal varlığını kendi kardeş şirketlerine devrederek şirketin içini boşaltma, şirketi borç ve kredi altına sokma ve kambiyo taahhüdünde bulunabilme gibi yetkileri tek başına üstlendiğini, müvekkilinin temsil yetkilerini de kaldırdığını, şirketin içinin boşaltılmaya çalıştığını, müvekkilinin İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/655 E. Sayılı dosyasında şirketin feshi, çıkma talepli dava açtığını, bu davada şirkete yönetim kayyumu atandığını, bunun üzerine … ‘nın olağanüstü genel kurul çağrısı yaptığını, ancak çağrı kararının usul hilesi yapılarak elde edildiğini, 05.07.2018 tarihlerinde yapılan genel kurulda hukuka aykırı kararlar alındığını, genel kurulda … ‘nın genel kurula gayri ciddi ve hakikat dışı bilgiler içeren bilançolar, gelir tabloları ve bilgiler sunmak suretiyle, geçmişte yaşananları kendi açısından olduğundan farklı göstermeye çalıştığını, genel kurul toplantı tutanağına şerh konulmasının yasaklandığını, bilanço ve kar zarar tablosu ile faaliyet raporunun kabulünün hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğini, yönetim kurulunun ibrasının hukuka aykırı olarak gerçekleştirildiğini, iki kişiden oluşan bir ortaklık ve iki kişiden oluşan bir yönetimde yönetim kurulunun ayrı ayrı birbirini ibrasının gerektiğini, oysa yönetim kurulunun ibrasının kurul olarak yapıldığını ve müvekkilinin muhalefet oyuna rağmen … ‘nın kendi oyu ile kendisini ibra eder duruma geldiğini, açılan fesih davasına rağmen ve mahkemece yönetim kayyumu atanmışken şirket ana sözleşmesinin yönetim kurulunun bir kişiden oluşmasına imkan verecek şekilde tadilinin, yine aynı şekilde yalnızca … ‘nın yönetim kuruluna seçilmesinin üstelik de kendisine 10.000,00 TL huzur hakkı ödenmesinin eşitlik haklarını zedelediğini, gündemin 9. maddesinde … ‘ya hem şirketle iş yapma hem de rekabet edebileceği bir faaliyette bulunma izni verildiğini iddia ederek, davalı şirketin 05.07.2018 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların öncelikle yoklukla malul olduğunun tespitine, gündemin 4, 6, 7, 8 ve 9. maddelerinde alınan kararlarının iptaline karar verilmesini, 5 nolu gündemdeki kararın sadece müvekkili … ‘in ibrasını kapsadığının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davacının kurucu ortak olduğunu, halen … ‘nın %75, davacının ise %25 pay sahibi olduğunu, davacının … ile anlaşmazlığı husumete dönüştürdüğünü, genel kurula çağrının usulüne uygun olarak yapıldığını, genel kurulun nisaba uygun olarak toplandığını ve yine nisaba uygun olarak karar alındığını, davacının genel kurul toplantı tutanağına şerh yazdırdığını, toplantı tutanağına şerh yazılmasının yasaklanmasının söz konusu olmadığını, genel kurulda … ‘nın Yönetim Kurulu Üyesi sıfatıyla kendi ibrasında oy kullanmadığını, ibra kararının iptaline karar verilemeyeceğini, huzur hakkının farklı tutarlarda ödenmesine ya da ödenmemesine karar verilebileceğini, gündemin 9. maddesinin de diğer maddeler gibi nisaba uygun olarak alındığını, İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/615 E. sayılı dosyasında davacının talebi üzerine müvekkil şirkete kayyum atanmasına karar verildiğini, şirketin hali hazırda denetim kayyumu tarafından denetlendiğini, genel kurul kararlarının iptalinin istenemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı şirketin %25 pay sahibi olduğu, iptali istenilen 05.07.2018 tarihli genel kurulda davalı şirketin %100 payla temsil edildiği, genel kurulun İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/547 E. ve 2018/525 K. sayılı kararı ile TTK 410/2 maddesi uyarınca çağrı suretiyle yapıldığı, 21.06.2018 tarihinde yapılan toplantıda davacının toplantının ertelenmesini talep etmesi üzerine 05.07.2018 tarihinde genel kurul yapıldığı, alınan kararlarda gerek toplantı gerekse karar nisabı bakımından kanunun emredici hükümlerine, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılık bulunmadığı; davanın genel kurul kararının iptali davası olduğu, şirketin zarar görüp görmediği hususunun açılacak yönetici sorumluluk davasının konusu olduğu, davacının şirketten çıkmasına ilişkin davanın derdest olduğu, bu durum eldeki davayı aktif dava ehliyeti bakımından etkileyecek nitelikte ise de, her halükarda davanın reddi sonucuna ulaşıldığından İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/615 E. sayılı dosyasının sonucunun beklenmesine gerek duyulmadığı, genel kurulda alınan yönetimin ibrasına dair 5. nolu kararın sadece davacının ibrasını kapsadığının tespitine ilişkin istemin, genel kurul kararlarının geçerli olduğunun tespiti biçiminde açılan davanın dinlenemeyeceği gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, genel kurul kararlarının hangi durumlarda butlan ile sakat olduğunun TTK’nın 447. maddesinde düzenlendiğini, bu maddede özellikle pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, pay sahibinin bilgi atma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan kararlarının batıl olduğunun düzenlenmesine rağmen, ilk derece mahkemesince bu durumların hiçbirinin değerlendirilmeyip, sadece genel bir gerekçe ifade edildiğini, oysa gerek genel kurul toplantısının yapılma tarzı, gerekse toplantı esnasında yaşanılan olayların, müvekkilinin pay sahipliğinden kaynaklanan ortadan kaldırma amacını taşıdığını, şerh düşülmesine son verilmesine dair karar verildiğini, müvekkilinin muhalefet şerhinin kavga ile yazdırılabildiğini, bilgi alma ve denetleme talebi ile ilgili olarak genel kurula sunulan 3 sayfalık soru listesinde yer alan hiçbir soru cevaplandırılmadığı gibi, özel denetçi tayini talebinin de reddedildiğini, müvekkilinin sahibi olduğu bilgi hakkını bu yolla sağlayamadığı için İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/1146 E. sayılı dosyası ile özel denetçi talebinde bulunmuşsa da, bu talebin reddedildiğini, fesih davasında kayyum atanmış olmasına rağmen, dava konusu genel kurul toplantısında iç yönergenin kabul edildiğini, müvekkilinin yönetim kurulu üyeliğine son verildiğini, şirketten tamamen el çektirilerek şirket dışı bırakıldığını, bu nedenlerle dava konusu genel kurulda alman 4, 6, 7, 8 ve 9 nolu kararların TTK m. 447 uyarınca batıl olduğunu, mevcut koşullar altında söz konusu kararların kanuna ve iyi niyet kurallarına aykırı olduğunu, 5 nolu kararın sadece müvekkilinin ibrasını kapsadığının tespiti talebi yönünden, şirketin zarar görüp görmediği hususunun açılacak olan sorumluluk davasının konusu olacağı yönündeki gerekçenin bu dava açısından kabul edilemez olduğunu, davada müvekkili adına bir zarar talebinde bulunulmadığını, davanın açıldığı sırada fesih davasının ve doğal olarak müvekkilinin pay sahipliği sıfatının devam ettiğini, dava konusu toplantıda 345.000 adet paya sahip kişinin … olduğunu, bir kişinin kendi ibrasında oy kullanmaktan yoksun olduğuna göre, bu kararın kaleme alındığı şekilde bir kurul ibrasının değil, sadece o tarihte yönetim kurulu üyesi olan müvekkili … ‘i kapsadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kurul kararının iptali istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın “İptal sebepleri” başlıklı 445. maddesine göre “446’ncı maddede belirtilen kişiler, kanun veya esas sözleşme hükümlerine ve özellikle dürüstlük kuralına aykırı olan genel kurul kararları aleyhine, karar tarihinden itibaren üç ay içinde, şirket merkezinin bulunduğu yerdeki asliye ticaret mahkemesinde iptal davası açabilirler.” düzenlemesi mevcut olup, aynı kanunun “İptal davası açabilecek kişiler” başlıklı 446. maddesinde ise, “a) Toplantıda hazır bulunup da karara olumsuz oy veren ve bu muhalefetini tutanağa geçirten, b) Toplantıda hazır bulunsun veya bulunmasın, olumsuz oy kullanmış olsun ya da olmasın; çağrının usulüne göre yapılmadığını, gündemin gereği gibi ilan edilmediğini, genel kurula katılma yetkisi bulunmayan kişilerin veya temsilcilerinin toplantıya katılıp oy kullandıklarını, genel kurula katılmasına ve oy kullanmasına haksız olarak izin verilmediğini ve yukarıda sayılan aykırılıkların genel kurul kararının alınmasında etkili olduğunu ileri süren pay sahipleri, c) Yönetim kurulu, d) Kararların yerine getirilmesi, kişisel sorumluluğuna sebep olacaksa yönetim kurulu üyelerinden her biri, iptal davası açabilir.” hükmü mevcuttur.
6102 sayılı TTK’nın “Butlan” başlığını taşıyan 447. maddesi, “Genel kurulun, özellikle; a) pay sahibinin, genel kurula katılma, asgari oy, dava ve kanundan kaynaklanan vazgeçilemez nitelikteki haklarını sınırlandıran veya ortadan kaldıran, b) Pay sahibinin bilgi alma, inceleme ve denetleme haklarını, kanunen izin verilen ölçü dışında sınırlandıran, c) anonim şirketin temel yapısını bozan veya sermayenin korunması hükümlerine aykırı olan, kararları batıldır.” hükmünü haizdir.
Somut olayda davacı vekili, 30.12.2016 tarihli genel kurul toplantısında usulüne uygun çağrı yapılmadığını, iptal şartlarının bulunduğunu ileri sürerek, genel kurul kararlarının iptalini istemiştir.
Usulsüz çağrı iptal davası açma hakkı verse de tek başına toplantının iptaline neden olmayıp kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı kararların iptalini isteme hakkı vermektedir. Bu nedenlerle dava konusu toplantıda alınan kararların kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırı olup olmadığı, iptali gerekip gerekmediği hususlarının incelenmesi gerekmektedir. Yine Yargıtay 11. H.D’nin yerleşmiş içtihatlarına göre genel kurul kararlarının iptali talep edilse bile yokluk ve butlan halinin resen incelenmesi icap etmektedir.
Dosyadaki belgelere göre davalı şirketin toplam 460.000 payı bulunup, iki paydaştan dava dışı … ‘nın aslen, diğer paydaş davacının vekaleten toplantıya katıldığı anlaşılmıştır. Davacı vekili gündemin 4, 5, 7, 8 ve 9. maddelerinde alınan kararlarla ilgili olarak muhalefet şerhi yazdırmıştır. İlk derece mahkemesince öncelikle şirket ana sözleşmesi dosyaya kazandırılarak, genel kurul toplantısında alınan kararlar yönünden karar nisabı bulunup bulunmadığı ve yokluk halinin söz konusu olup olmadığı incelendikten sonra, alınan kararlar tek tek incelenerek, oylama yapılmayan gündem maddeleri yönünden icra edilebilir bir karar bulunup bulunmadığı, oy birliğiyle alınan kararlar yönünden de davacının hukuki yararının bulunup bulunmadığı değerlendirildikten sonra, oy çokluğuyla alınan kararlar yönünden kanuna, esas sözleşmeye ve dürüstlük kurallarına aykırılık bulunup bulunmadığı yönündeki deliller irdelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, alınan kararlar tek tek irdelenmeksizin, toplantı ve karar nisabı bakımından kanuna, ana sözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırılık bulunmadığı, şirketin zarar görüp görmediği hususunun açılacak yönetici sorumluluk davasının konusu olduğu, davacının şirketten çıkmasına ilişkin davanın derdest olması nedeniyle eldeki davada davacının aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle, eksik inceleme ve değerlendirme ile davanın reddine verilmesi isabetli görülmemiştir. Öte yandan davalı şirkete İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2018/655 E. Sayılı dosyasında yönetim kayyumu atandığına dair iddia da dikkate alınarak, bu dosya getirtilip incelenerek kayyum atanma sebebi ve kayyumun yetkileri de değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekmektedir.
Bu durumda ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.07.2019 tarih 2018/1168 Esas 2019/906 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 01.12.2022