Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2826 E. 2022/1310 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2826
KARAR NO : 2022/1310

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 05/03/2019
NUMARASI : 2017/348 Esas 2019/265 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 23.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.09.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 05.03.2019 gün ve 2017/348 Esas 2019/265 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacı ile davalı arasında düzenlenen 22.06.2009 tarihli belirsiz süreli iş sözleşmesi ve eki olarak gizlilik sözleşmesinin davalı tarafından 30.06.2016 tarihinde feshedildiğini, sözleşmenin 11. maddesi gereğince sözleşmenin sona ermesini takip eden 6 ay süresince davalının davacının faaliyet gösterdiği alanında bulunan diğer firmalarda çalışması halinde cezai şart ödemeyi kabul ve taahhüt ettiğini, buna rağmen altı aylık sürenin sonu beklenmeksizin davacı şirketin doğrudan rakibi olan ve Kadıköy İstanbul adresinde faaliyet gösteren … – … A.Ş.’de işe başladığını, rekabet yasağı tazminatının ödenmesi için davyalıya 27.07.2016 tarihinde ihtar yapıldığını, davalının davacının müşteri çevresine veya iş sırlarına nüfuz etme imkanına sahip olduğunu belirterek; altı aylık bürüt ücret tutarı karşılığı toplam 23.701,32-TL’nin ihtarname tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, taraflar arasında düzenlenen 22.06.2009 belirsiz süreli iş sözleşmesi kapsamında davalının davacı şirket bünyesinde tıbbi mümessil olarak çalıştığını, 2016 yılında işten ayrıldığını, davacı tarafından ihtarname ile cezai şartın ödenmesi talebinde bulunulduğunu, cezai şartın hukuka aykırı olduğunu, taraflar arasında akdedilen sözleşmenin emredici hükümlerine aykırılık sebebiyle kesin hükümsüz olduğunu, sözleşme ile ön görülen rakabet yasağının orantısız, mesnetsiz ve hukuki dayanaktan yoksun olduğunu belirterek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davalının imzaladığı hizmet akdinin rekabet yasağına ilişkin maddesinde yer alan ülke sınırları içinde yer alan coğrafi alan sınırlaması, işçinin, iktisaden mahvına sebep olacak düzeyde geniş bir alanı (tüm Türkiye sınırlarını) kapsaması ve sözleşmede yer alan davacı şirketin faaliyet alanının tüm ilaç sektörünü ilgilendirmesi nedeniyle açıklanan şekilde çalışma özgürlüğüne, akit serbestisine ilişkin yasal düzenlemelere aykırı olduğu belirtilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, rekabet yasağının tüm ilaç sektörüne ilişkin olmadığını, rekabet yasağı maddesinde açıkça “fertility tedavisi alanında faaliyet gösteren” ibaresine yer verilmiş olup, fertility (Gonadotrophins) ifadesinin tüm ilaç sektörünü kapsayan genel bir faaliyet alanı kriteri olmadığını, söz konusu ilacın kullanım alanının son derece belirli olup müşteri çevresinin tüp bebek merkezleri ile bu konuda yetkin hastane ve doktorları ile kısıtlı olduğunu, dava konusu rekabet yasağı kaydının sadece fertility (Gonadotrophins) tedavisi alanı ile sınırlandırıldığını, rekabet yasağının sınırlı, geçerli ve makul olduğunu, davalının yürüttüğü faaliyetin tüm Türkiye’de geçerli olması halinde, işverenin korunmaya değer menfaati olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla bir an için dava konusu sözleşme kaydının yer, konu ve süre kısıtlamaları bakımından ağır olduğu varsayılsa dahi sözleşme geçersiz addedilmek yerine hakim tarafından sınırlandırılabilmesi gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, taraflar arasında akdedilen haksız rekabet sözleşmesinin ihlalinden kaynaklanan cezai şartın tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Taraflar arasında akdedilen 22.06.2009 tarihli belirisiz süreli iş sözleşmesinin rekabet yasağına ilişkin 11. maddesinde; “Sözleşmenin sona ermesini takip eden 6 ay süresince çalışan, her ne sebeple olursa olsun, ülke sınırları içinde, fertility tedavisi alanında faaliyet gösteren direk ya da indirek rakip firmalarda ya da bu firmalarla ticari ilişki içinde bulunan diğer firmalarda, işverenin muvafakati olmaksızın çalışamaz. Aksi davranışta, çalışan, …’de aldığı en son brüt ücret üzerinden toplam 6 aylık ücret tutarını işverene cezai-şart olarak ödemeyi kabul ve taahhüt eder.” şeklinde cezai ceza-i şart ödemesi yapılacağının taahhüt edildiği görülmektedir.
Taraflar arasındaki iş sözleşmesinin davalı tarafından feshi üzerine davalının rekabet yasağı için ön görülen süre içerisinde davacı ile aynı alanda faaliyet yürüttüğü ileri sürülen dava dışı şirkette işe başladığı sabittir.
Davada uygulanması gereken, 6098 sayılı TBK’ nın 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir.” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır. Ayrıca fiili bir zarar olgusunun gerçekleşip gerçekleşmediğinin bir önemi bulunmamaktadır. Bu durumda TBK 444/2 hükmü uyarınca öncelikle, davacı tarafça dosya kapsamına ibraz edilen deliller nazara alınarak rekabet yasağı düzenlemesinin geçerli olup olmadığı değerlendirilmeli ve geçerli olduğuna kanaat getirildiği takdirde, aynı kanun maddesi uyarınca hakimin aşırı nitelikteki rekabet yasağını bütüm durum ve koşulları serbestçe değerlendirmek ve işverenin üstlenmiş olabileceği karşı edimi de hakkaniyete uygun biçimde gözönünde tutmak suretiyle, kapsam veya süre itibariyle sınırlandırabileceği de nazara alınarak karar verilmelidir.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; İDM tarafından davalının dava dışı şirkette hangi tarihte başladığına ve ne iş yaptığına ilişkin SGK kayıtları ile bu şirketin sicil kayıtları getirtilerek, davalının istifa tarihinden sonra hangi tarihte dava dışı şirkette işe başladığı, bu şirketin hangi sicile kayıtlı olduğu, İzmir ‘de faaliyet gösterip göstermediği tespit edilerek, TBK ‘ nın 445/2 maddesindeki düzenlemeye göre sözleşmenin geçerli olup olmadığının değerlendirilmesi için farmakoloji ile tıbbi tanıtım ve pazarlama alanında uzman bilirkişilerden davacı şirketin yaptığı işin niteliği, fertility (Gonadotrophins) tedavisi alının uygulamasının sınırlı olup olmadığı, davalının yerine getiridiği işin niteliği itibar ile müşteri çevresine, iş sırlarına üretim tekonoljisine nüfuz etme imkanına sahip olup olmadığı, müşteri çevresine ulaşmanın ticari sır sayılıp sayılmayacağı, irdelenerek davalının, davacı şirkette yaptığı işin, davacının müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlayıp sağlamadığı, sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikte olup olmadığı, haklı nedenle istifa koşullarının oluşup oluşmadığı hususlarıda açıklamalı, ayrıntılı, denetime elverişli şekilde bilirkişi raporunun dosyaya kazandırılarak oluşacak sonuca göre usuli kazanılmış haklar da gözetilerek karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve incelemeyle yazılı biçimde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurularının esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve kaldırma kararının sebep ve şekline göre sair istinaf itirazlarının incelenmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2- İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.03.2019 tarih 2017/348 Esas 2019/265 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuran tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvurana iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.09.2022