Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2802 E. 2022/1314 K. 26.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2802
KARAR NO : 2022/1314

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.04.2019
NUMARASI : 2018/909 E. – 2019/397 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 26.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 26.09.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.04.2019 tarih 2018/909 E. – 2019/397 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, davacının kullandığı … plakalı motorsiklet ile davalı tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı … plakalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde ağır şekilde yaralanması nedeniyle davacıda geçici ve kalıcı maluliyeti oluştuğunu, kaza tespit tutağına göre her iki sürücünün de kusurlu bulunduğunu, oluşan zarardan davalının sorumlu olduğunu belirterek; belirsiz alacak davası olarak fazlaya ilişkin hak ve alacaklarının saklı kalmak kaydı ile 100,00-TL sürekli, 100,00-TL geçici iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 200,00-TL maddi tazminatın başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsilini talep ve dava etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, kazaya karışan … plakalı aracın davalı … şirketinde sigortalı olduğunu, sigorta şirketine başvuru yapılmadığını, ceza dosyasında taraflar arasında uzlaşma olduğunu, CMK mad. 253/19 uyarınca davacının açtığı davanın reddine karar verilmesi gerektiğini, uzlaşma sağlandıktan sonra tazminat davasının açlımasının mümkün olmadığını, işletenin hukuki sorumluluğunun uzlaşma ile ortadan kalktığını, davalının sorumluluğunun kalmadığını, kabul anlamına gelmemek kaydı ile davalı … şirketinin poliçeden kaynaklı sorumluluğunun sigortalının kusuru oranında olduğunu ve teminat kapsamında uğranılan ve tespit edilen gerçek zarardan sorumlu olduğunu, davacı motosiklet sürücüsünün kaza sırasında kask ve koruyucu kıyafet giyip giymediğinin araştırılması gerektiğini, geçici iş göremezlik tazminatının poliçe kapsamında olmadığını belirtilerek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, meydana gelen kaza sonrasında tarafların soruşturma aşamasında uzlaştıkları, hak düşürücü sürenin geçmiş olması nedeniyle gabin veya fahiş bedel itirazının dinlenemeyeceği ve uzlaşma tutanağında davacının dava hakkını saklı tutmadığı belirtilerek; davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı vekili, soruşturma aşamasında uzlaşmanın sağlanmış olmasının diğer zarar sorumlularını sorumluluktan kurtarmadığını, davacıya imzalatılan matbu uzlaşma teklif formunda, sadece, genel bir ifade tarzıyla, uzlaşmanın sağlanması halinde tazminat davası açılamayacağı kayıtlı olduğunu, kusuruyla zarara sebebiyet veren sürücü yanında, kanundan ve sözleşmeden kaynaklanan hukuki sorumlulukları bulunan işleten ve sigorta şirketine de tazminat davası açılamayacağı açıklanmadığını, sekiz puntoyla yazılı matbu uzlaştırma teklif formunu, evinde, ayağı alçıdayken imzalayan davacıya uzlaşmanın hukuki sonuçlarının kanuna ve yukarıda açıklanan ilkelere uygun şekilde anlatıldığının kabul edilemeyeceğini, davalı yanın poliçe teminatı limiti dahilinde sorumluluğu bulunduğunu, uzlaştırma tutanağının makbuz niteliğinde olduğunu belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatının kazaya sebebiyet veren aracın zorunlu mali sorumluluk sigortacısından tahsili istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacının davalı … tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı aracın karıştığı trafik kazası neticesinde yaralanması nedeni ile iş gücü kaybına uğradığı ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur.
Maddi olaya konu Foça Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2015/100 soruşturma sayılı dosyası kapsamından 24.11.2014 tarihli yazılı uzlaşma teklif formu ile teklifi uzlaşmayı kabul kabul eden davacının, davalı tarafından 3.000,00-TL ödeme yapılması karşılığında tarafların uzlaştıkları, anlaşılan miktarın nakden davacıya ödendiği, davacının fazlaya ilişkin hakkı ya da sigorta şirketine başvuru hakkı saklı tutulmadığı, tutanağın taraflar ve uzlaştırmacı tarafında imza altına alındığı, uzlaşma raporunun Cumhuriyet Savcısı tarafından 25.02.2015 tarihinde dosyasına eklenmek üzere havale edildiği ve uzlaşma nedeniyle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmaktadır.
5271 sayılı CMK’nun 253. Maddesine göre Cumhuriyet savcısı, uzlaşmanın, tarafların özgür iradelerine dayandığını ve edimin hukuka uygun olduğunu belirlerse raporu veya belgeyi mühür ve imza altına alarak soruşturma dosyasında muhafaza eder. Uzlaşmanın sağlanması halinde, soruşturma konusu suç nedeniyle tazminat davası açılamaz; açılmış olan davadan feragat edilmiş sayılır. Şüphelinin, edimini yerine getirmemesi halinde uzlaşma raporu veya belgesi, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 38 inci maddesinde yazılı ilam mahiyetini haiz belgelerden sayılır. Bu yasal düzenleme ışığında da uzlaşma tutanağı düzenlenmekle davalının tazminat davası açma hakkı bulunmamaktadır. Uzlaşma tutanağı da ilam mahiyetinde olacağından aksinin aynı kuvvetteki belge ile ispatlanması gerekir.(Yargıtay 4. HDB’nın 20.04.2022 tarih ve 2021/13895 E. – 2022/7564 K. Sayılı ilamı) 2918 sayılı KTK’nın 111/2. maddesi gereğince yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar yapıldıkları tarihten başlayarak iki yıl içinde iptal edilebileceği belirtilmiş ise de somut olayda uzlaşma tarihi 25.02.2015, dava tarihinin ise 03.08.2018 olduğu dikkate alındığında iki yıllık hak düşürücü sürenin de geçtiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesi tarafından yasal ve hukuksal gerekçeleriyle dayandığı maddi delillere, bu delillerin takdirinde
ve verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 16.09.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.