Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2732 E. 2022/1231 K. 16.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2732
KARAR NO : 2022/1231

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/05/2019
NUMARASI : 2017/356 Esas 2019/525 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 16.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 16.09.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.05.2019 tarih 2017/356 Esas 2019/525 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacı vekili, davalı … şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan … sevk ve idaresindeki … plaka sayılı aracın, müvekkiline çarpması neticesinde davacının yaralandığını, söz konusu kaza sebebi ile davacıda maluliyet meydana geldiğini, kazanın oluşumunda … plaka sayılı aracın sürücüsünün asli ve tam kusurlu olduğunu, davalı … şirketine sürekli ve geçici iş göremezlik tazminatı ile hastane ve tedavi giderlerinin kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi hususunda 22.12.2016 tarihinde başvuruda bulunulmasına rağmen başvuruya bir cevap verilmediğini belirterek; belirsiz alacak davası olarak, şimdilik 500,00-TL geçici, 500,00-TL sürekli iş göremezlik tazminatlarının temerrüt tarihi olan 04/01/2017 itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 12/03/2019 tarihli ıslah dilekçesi ile geçici iş göremezlik tazminatını 5.651,81-TL, sürekli iş göremezlik tazminatını da 61.271,66-TL olarak arttırmıştır.
CEVAP: Davalı vekili, davanın araç sürücüsü ve sahibi …”a ihbarını, sigorta şirketin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kaza nedeniyle davacıya veya diğer hak sahiplerine yapılan ödemelerin poliçe limitinden indirilmesi gerektiğini, sigortalı araç sürücüsünün kusuru bulunmadığını, kusurun tespiti için adli tıp kurumundan kusur raporu alınması gerektiğini, poliçede sadece sürekli maluliyet hallerinin teminat altına alındığını, davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin ATK’dan alınacak rapor ile ispatlanması gerektiğini, tazminat hesabı yapılırken yeni genel şartların dikkate alınması gerektiğini, davacının iddia ettiği sürekli sakatlık halinin ispat edilmesi halinde maluliyetten dolayı zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin aktüerler siciline kayıtlı kişilerden olması gerektiğini, davacının müterafik kusurunun bulunup bulunmadığının tespiti gerektiğini, şirketin yalnızca dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini belirterek davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İhbar olunan …; 26/10/2016 tarihinde geri manevra yaparken davacının da kusur ile kazanın meydana geldiğini, kusuru kabul etmediğini, davacı asilin şikayetçi olmadığını, kendisini defalarca kez hastaneye götürdüğünü, evine de gittiğini, davacının kendisinden iki ay sonra 25.000,00-TL para talebi olduğunu, kabul etmemesi üzerine şikayetçi olduğunu ve hakkında İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nde dava açıldığını, davacının emekli olduğunu, çalışmadığını, iş gücü kaybı gelir kaybı iş göremezliği ve malul olmasının söz konusu olmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın oluşumunda davalı … şirketi tarafından ZMSS poliçesi ile sigortalı bulunan aracın sürücüsü …’ın % 80 oranında asli kusurlu, davacı …’nun % 20 oranında tali kusurlu olduğu, olay nedeni ile davacının % 25 oranında sürekli ve 6 ay süre ile de geçici iş gücü kaybına uğrayacak şekilde yaralandığı, sürekli iş gücü kaybından dolayı 61.271,66-TL, geçici iş gücü kaybından dolayı da 5,651,81-TL zararının oluştuğu, zararın ZMSS poliçesi limiti ve kapsamı dahilinde kaldığı belirtilerek; davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, her ne kadar İzmir 16. Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2016/720E.- 2017/606K. sayılı dosyasının Adli Tıp Kurumu raporunda ve yerel mahkeme dosyasında alınan raporda davacıya tali kusur atfedilmiş olsa da İzmir Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/40893 Soruşturma numaralı dosyasında düzenlenen raporda kazaya sebebiyet veren şoför …’ın asli ve tam kusurlu olduğunu, davacıya herhangi bir kusur izafe edilemeyeceğini, davacının dava konusu kazadan sonra fiziki sağlığının yanında ruh sağlığı da bozulduğunu, raporda belirlenen maluliyet oranından daha fazla malululiyeti bulunduğunu, ek rapor alınarak geçici ve sürekli iş göremezlik oranlarının yeniden hesaplanması gerektiğini, sürekli iş görememezlik oranında yapılan hatalı hesap sonucu, davacının sürekli iş görememezlik tazminatınında da eksik hesaplandığını, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden rapor alınması gibi bir zorunluluk bulunmadığını, davalı tarafça İstinaf dilekçesinde yargılama boyunca öne sürülmeyen itirazların öne sürüldüğünü, davalının rapora itirazlarında maluliyet raporunun içeriği ve davacının psikiyatrik tedavi ve rapor sürecine yönelik itirazının bulunmadığını, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bu itirazların istinaf aşamasında ileri sürülmesinin mümkün olmadığını, geçici iş görememezlik tazminatın poliçe kapsamında olduğunu belirterek; davalının isitnaf başvurusunun reddine; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
Davalı vekili, davacının maluliyet oranının belirlendiği hastane raporunun hatalı olup gerçek durumu yansıtmadığını, ATK 3. İhtisas Dairesinden rapor alınması gerektiğini, 2016 – 2018 tarihleri arasında gittiği ya da götürüldüğü psikiyatri muayene belgeleri temin edilmeden değerlendirme yapıldığını, remisyona girmiş anksiete bozukluğu ve depresyonun hangi işlev kaybına neden olduğunun bilirkişi raporu ile açıklanmadığını, bilirkişi raporunda hastalık ile oluşmuş kronik değişiklikler ve bu durumlardan kaynaklanan işlev kaybının ne olduğunun belirtilmediğini, yaralanma ile ilgili travmatik değişiklikle ilişkili bozukluklar olmadığından maluliyet raporu hatalı olup yeniden rapor alınması gerektiğini, maluliyet raporuna karşı itirazların değerlendirilmediğini, belirterek; kararın kaldırılmasını talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, ZMMS poliçesi kapsamında trafik kazası sonucu oluşan iş gücü kaybı nedeni ile maddi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davalı … şirketi tarafından ZMMS poliçesi kapsamında sigortalı ihbar olunanın sahibi ve sürücüsü olduğu … plakalı araç ile yaya halde bulunan davacının karıştığı trafik kazası neticesinde dosya kazandırılan maluliyet, kusur ve hesap bilirkişi raporlarına göre davacının % 25 oranında sürekli 6 ( ay ) süre ile geçici iş gücü kaybı oluşacak şekilde yaralandığı, olayın oluşumunda davalı sigortalı araç sürücüsünün % 80 oranında asli, davacının ise % 20 oranında tali kusurlu olduğu ve davacının 61.271,66-TL sürekli ve 5.651,81-TL geçici iş gücü zararının oluştuğu belirtilmiştir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. 85/1. ve 85/son maddeleri ile Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarına göre Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasının motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.(Yargıtay HGK’nun 15.6.2011 tarih ve2011/17-142 Esas – 2011/411 Karar, 22.2.2012 tarih ve 2011/17-787 Esas – 2012/92 Karar, 16/1.2013 tarih ve 2012/17-1491 Esas – 2012/411 Karar ve Yargıtay 17. HDBnın 20/05/2013 tairh ve 2012/8984 Esas – 2013/7276 Karar sayılı ilamları) Dolayısıyla, davacının iş gücü kaybına bağlı olarak ortaya çıkan davaya maddi zararından davalı … şirketinin sürücücünün kusuru oranında sorumlu olduğu amirdir.
Haksız fiil sonucu çalışma gücünde kayıp olduğu iddiası ve buna yönelik bir talebin bulunması halinde, zararın kapsamının tespiti açısından maluliyetin varlığı ve oranının doğru bir şekilde belirlenmesi gerekmektedir. Söz konusu belirlemenin ise Adli Tıp Kurumu veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlarının çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikâyetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden kaza tarihi 11/10/2008 tarihinden önce ise Sosyal Sigorta Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013-01/06/2015 tarihleri arası Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği, 01/06/2015-20/02/2019 tarihleri arası Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurul Raporları Hakkında Yönetmelik, 20/02/2019 tarihinden sonra Erişkinler İçin Engellilik Değerlendirmesi Hakkında Yönetmelik hükümleri dikkate alınarak yapılması gerekmektedir.(Yargıtay 4.HDB’nın 20/06/2022 tarih ve 2021/13933 E. 2022/9109 K. Sayılı ilamı )
Borçlar Kanunu’nun 44. maddesi (6098 sayılı TBK md. 52) hükmüne göre; zarara uğrayan, zarar doğuran eyleme razı olmuş veya kendisinin sebep olduğu hal ve şartlar zararın meydana gelmesine etki yapmış veya tazminat ödevlisinin durumunu diğer bir surette ağırlaştırmış ise, hakim, tazminat miktarını düşürebilir.( Yargıtay 17. HDB’nın 11/09/2014 tarih ve 2013/2777 E. – 2014/11615 K., 11/11/2014 tarih ve 2013/9670 E. – 2014/15628 K. sayılı ilamları)
İstinaf kanun yoluna başvuran taraflarca kusur ve maluliyet raporlarının hüküm kurmaya elverişliği olmadığı ileri sürülmüş ise de mahkemece hükme esas alınan kusur raporunun ceza dava dosyası kapsamında düzenlenen ATK kusur raporu ile uyumlu olduğu, maluliyet raporunun ise olay tarihinde geçerli yönetmeliğe uygun şeklide davacının olay tarihiden sonra ön görülen süre içerisinde üç psikiyatri uzmanı tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporu üzerine üniversite hastanesi adli tıp anabilim dalı tarafından düzenlendiğinin anlaşılmaktadır.
Açıklanan tüm bu hukuki ve maddi vakıalar karşısında; ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporlarının hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına ve olayın oluş şekline uygun olmasına, kusurun olay ile uyumlu olduğunun tespit edilmiş olmasına, maluliyetin ilgili yönetmelik hükümlerine uygun olarak belirlenmesine, müterafik kusur oranında tazminattan indirim yapılmış olmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı ve davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 4.571,54 TL’den peşin alınan 1.143,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.428,54 TL’nin davalıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.16.09.2022