Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2723 E. 2022/1597 K. 03.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2723
KARAR NO : 2022/1597

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 27.06.2019
NUMARASI : 2014/1139 E. – 2019/773 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 03.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 03.11.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 27.06.2019 tarih 2014/1139 E. – 2019/773 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifin üyesi olduğunu, aidatlarını zaman zaman aksatmakla birlikte ödediğini ve ödemeye devam ettiğini, ancak davalı kooperatif tarafından müvekkili aleyhine İzmir 7. İcra Müdürlüğü’nün 2011/1573 E. sayılı dosyasında toplam 2.100,00 TL birikmiş aidat alacağının tahsili için icra takibi başlatıldığını, ancak 2.100,00 TL aidat borcu için 100.000,00 TL’ye yakın bir alacak istendiğini, takipten önce müvekkiline herhangi bir ihtarda bulunulmadığını, müvekkilinin 2.100,00 TL aidat borcunu davalı kooperatifin yönetim kurulu başkanı … eliyle 2.700,00 TL olarak ödediğini, müvekkilinin davalıya borcunun bulunmadığını iddia ederek, müvekkilinin davalıya borçlu olmadığının tespitine, takibin iptaline, takip miktarının %20’sinden az olmamak üzere davalının kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili 04.11.2014 havale tarihli dilekçesi ile, müvekkilinin 30.10.2014 tarihinde icra baskısı altında icra takip dosyasına ihtirazı kayıt ile borcun tamamını ödemek zorunda kaldığını beyan ederek, davaya istirdat davası olarak devam edilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davanın icra takibinin kesinleşmesinden 3,5 yıl sonra ve davacı borçluya ait taşınmazın satışının yapılacağı günden bir kaç gün önce açıldığını, müvekkili kooperatifin alacağını tahsil etmesini geciktirmek amacıyla TMK’nın 2. maddesine aykırı şekilde dava açıldığını, icra takibinin itiraz edilmeksizin kesinleştiğini, davacının kooperatif üyeliğinden kaynaklanan borçlarını ödemediğini savunarak davanın reddine, alacağın %20’sinden az olmamak üzere kötü niyet tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının davalı kooperatifteki üyeliğinden dolayı, davalı kooperatif genel kurulunun 23.05.2010 tarihli kararı ile kararlaştırılan aylık 300,00 TL aidat ödenmesine dair kararı gereği davacı tarafça ödenmesi gereken 2010 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım, Aralık olmak üzere toplam 7 aylık aidat borcu olan 2.100,00 TL’yi ödemediği, iş bu ödenmeyen aidat borçlarından dolayı takip tarihi itibariyle davalı kooperatifin, 6098 sayılı Kanunun 120/2 maddesi gereğince, yasal faizin yüzde yüz fazlası olan yıllık %18 faiz oranı uygulanmak suretiyle talep edebileceği işlemiş faiz miktarının 32.756,78 TL olduğu, davacının iş bu nedenle takip tarihi itibariyle ödemesi gereken aidat borcundan kaynaklı bakiye borç miktarının toplam 34.856,78 TL olduğu, davacı borçlunun takibe konu borca karşılık 30.10.2014 tarihinde 65.820,00 TL ödemede bulunduğu, davacı borçlunun ödemesi gereken bakiye borç miktarının takipten sonra işlemiş faiz, takip giderleri, vekalet ücreti ve harç giderleri dahil olmak üzere toplam 45.217,27 TL olduğu halde davacıdan 20.602,73 TL fazla tahsilat yapıldığı, bu miktarın davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile İzmir 7. İcra Müdürlüğünün 2011/1573 Esas sayılı takip dosyasına konu alacağa ilişkin, fazladan yapılan 20.602,73 TL ödemenin, ödeme tarihi 30.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine, şartları oluşmadığından tarafların icra inkar ve kötü niyet tazminatı taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, müvekkilinin davalıya karşı aidat borcu ve buna bağlı gecikme faizi borcunun bulunmadığını, müvekkilinin davalıya olan 2.100,00 TL aidat borcunu davalının üst yönetimi olan yönetim kurulu başkanı … eliyle ödediğini, aidat miktarının belirlenmesinde ve aidat borcuna uygulanacak faiz miktarında hukuka ve mevzuata aykırı hareket edildiğini, davalının aidat miktarını genel kurul kararı ile aldığını ispatlayamadığı gibi, buna işlettiği faiz miktarının da hukuka uygunluğunu ispatlayamadığını, fazla ödenmiş olan alacak miktarının hesaplanması için mahkemece beş defa bilirkişi raporu alındığını, her seferinde farklı bir rapor hazırlandığını, müvekkilinin davalıya borçlu olduğunu kabul etmemekle birlikte, mahkeme aksi kanaatte ise bu beş rapordan hangisinin neye göre hükme esas kabul edildiğinin anlaşılamadığını, dosyaya sunulan son bilirkişi ek raporunda hesaplama hatası yapıldığını, dosyaya sunulmuş olan 3. ek raporun hükme esas alınması gerekirken son raporun hükme esas alınmasının hatalı olduğunu, 29.03.2017 tarihli bilirkişi raporu esas alınarak müvekkilinin 22.267,58 TL alacaklı olduğunun tespitini talep etmiştir.
GEREKÇE :Dava, kooperatif aidat alacağından kaynaklanan istirdat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacı tarafın ödediğini iddia ettiği 2.700,00 TL’nin, 2010 yılı Mart ayı itibariyle oluşan bakiye borç olduğu, davacı tarafından ödendiğinin kooperatif kayıtlarında da görüldüğü, dava konusu icra takibinde talep edilen 2.100,00 TL’nin ise, 2010 yılı Haziran, Temmuz, Ağustos, Eylül, Ekim, Kasım ve Aralık aylarında ödenmesi gereken 300,00 TL’lik aidatlardan oluştuğu, mükerrerliğin söz konusu olmadığı, 2010 yılı Mayıs ayı itibariyle davacının 3.300,00 TL aidat borcu bulunduğu, 31.05.2010 tarihinde 2.700,00 TL’sinin ödenmesi üzerine aidat borcunun 600,00 TL’ye düştüğü, 23.05.2010 tarihinde yapılan genel kurulda, gündemin 10. maddesinde, 01.06.2010 tarihinden itibaren aylık 300,00 TL aidat alınmasının kabul edildiği, bu karar gereğince davacı tarafından, 2010 yılı Haziran ile Aralık aylarını kapsayan 7 aylık süreçte (300,00 TL x 7 ay) 2.100,00 TL daha ödenmesi gerektiği, davacı tarafından 04.10.2010 tarihinde 600,00 TL ödeme yapıldığı, 30.05.2008 tarihinde yapılan genel kurulda, borçlarını 2008 yılı Haziran ayına kadar ödemeyen ortaklardan %2, 01.07.2008 tarihinden itibaren %2.5 gecikme zammı alınmasının kararlaştırıldığı, geciktirilen aidatlara uygulanacak faiz oranının, 17.06.2009 tarihinde yapılan genel kurulda %2’ye düşürülmüş ise de, 23.05.2010 tarihinde yapılan genel kurulda %5’e yükseltildiği, bu kararlara dayanarak davalı kooperatif yönetiminin 30.06.2008-30.06.2009 döneminde %2,5 üzerinden 5.923,81 TL; 01.07.2009-31.03.2010 döneminde %2 üzerinden 38.708,80 TL; 01.04.2010-31.05.2010 döneminde %2 üzerinden 12,00 TL; 01.06.2010 tarihinden sonraki dönem için %5 üzerinden 405.00 TL olmak üzere toplam 45.049,61 TL gecikme faizi tahakkuk ettirdiği, icra takibinde işlemiş faiz olarak bu meblağın talep edildiği, 6098 sayılı TBK’nın 120/2. maddesine göre davalı kooperatifin uygulayabileceği faiz oranı, yasal faiz oranının %100’ünü aşamayacağından, takip döneminde yıllık %9 olan yasal faiz oranının %100 fazlası olan %18 üzerinden hesaplanması gerektiği, bu orana göre yapılan hesaplama sonucunda gecikme faizinin toplam 32.756,78 TL olduğu tespit edilmiştir.
Davacı vekilinin itirazları üzerine alınan 07.12.2015 ve 21.03.2016 tarihli ek raporlarda asıl görüşlerde değişiklik olmadığı belirtilmiş, 29.03.2017 tarihli ek raporda ödeme yapılan 30.10.2014 tarihi itibariyle dosya borcunun vekalet ücreti, dosya masrafları, tahsil harcı ve gecikme faizi olmak üzere toplam 43.552,42 TL olduğu, davacının yaptığı 65.820,00 TL’den mahsup edildiğinde, yapılan fazla ödemenin 22.267,58 TL olduğu belirtilmiş; 16.02.2018 tarihli ek raporda önceki rapor ve ek raporlardaki görüşlerde değişiklik olmadığı belirtilmiştir. Bilirkişi heyetine bir SMMM bilirkişinin daha katılmasıyla oluşan heyetten alınan 10.06.2019 tarihli ek raporda, icra harç ve masraflarının yeniden hesaplandığı, asıl alacak ve vekalet ücreti ile birlikte dosya borcunun toplam 45.217,27 TL olduğu, böylece fazla ödemenin 20.602,73 TL olduğu tespit edilmiş olup, ilk derece mahkemesince bu tutar yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan 10.06.2019 tarihli bilirkişi ek raporu denetime elverişli, bilimsel ve dosya kapsamına uygun olmakla bu rapora göre hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere 03.11.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.