Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2720 E. 2022/1671 K. 11.11.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2720
KARAR NO : 2022/1671

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.06.2019
NUMARASI : 2016/406 Esas 2019/400 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 11.11.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 11.11.2022
Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.06.2019 tarih 2016/406 Esas 2019/400 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA: Davacı vekili, 28.10.2015 günü müvekkilinin sevk ve iradesindeki … plakalı motorsiklet ile sipariş kuryesi olarak çalıştığı lokantaya gitmekte iken, davalı …’e ait, davalı şirket tarafından zorunlu trafik sigorta poliçesi ile sigortalı ve davalı …’ın sevk ve idaresindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu meydana gelen kazada hayati tehlike geçirecek şekilde yaralandığını, sol el bileğinde kalıcı maluliyetinin oluştuğunu iddia ederek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 500,00 TL geçici iş göremezlik, 500,00 TL sürekli iş göremezlik tazminatı, 100,00 TL ulaşım gideri, 100,00 TL bakım gideri, 100,00-TL SGK harici tedavi gideri olmak üzere toplam 1.300,00 TL maddi tazminatın davalılardan, 40.000,00 TL manevi tazminatın davalı … ve …’dan, kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davacı vekili, 25.03.2019 tarihli ıslah dilekçesi ile; geçici iş göremezlik istemini 3.257,30-TL, sürekli iş göremezlik tazminatı istemini 92.060,06-TL, ulaşım gideri istemini 112,50-TL, tedavi gideri talebini 112,50-TL’ye yükseltmiş olup, toplamı 95.642,36 TL maddi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, ceza dosyasında alınan kusur raporunu kabul etmediklerini, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu, … Sigorta Şirketi ile müvekkili arasında birleşik kasko poliçesi akdedildiğini, poliçe kapsamında manevi tazminat klozu bulunduğunu, davacı yanın taleplerinden, davalı sigorta şirketinin sorumlu olduğunu savunarak müvekkili yönünden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, ceza dosyasının bekletici mesele yapılması gerektiğini, müvekkilinin düşük bir hızda seyir halinde iken, gece vakti olması nedeniyle yavaşlayıp selektör yaparak yolu kontrol etmesine rağmen, davacının kullandığı motorsikletin birden önüne fırlaması ve aracının sağ ön yan tarafına çarpmasıyla kazanın meydana geldiğini, olay anında davacının kask takmadığını, kaskın motorun selesinde bulunduğunu, kazanın meydana gelmesinde davacının kusurlu olduğunu, davacının düzenli ve sürekli aylık gelirini, somut delillerle ispatlaması gerektiğini, kaza tarihinden itibaren faiz isteminin yerinde olmadığını savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta A.Ş. vekili, müvekkilinin sorumluğunun poliçedeki limitler ve sigortalı araca atfedilebilecek kusur ile sınırlı olduğunu, kazanın iş kazası olduğunu, Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Dairesi’nden kaza ile illiyet bağı bulunan maluliyet hakkında rapor alınması gerektiğini, SGK’ndan davacıya gelir bağlanıp bağlanmadığının, tarafların kusur durumlarının ve davacının müterafik kusurunun tespitinin gerektiğini, 01.06.2015 tarihinde yürürlüğe giren yeni genel şartlar gereği geçici iş göremezlik zararı, tedavi gideri ve bakıcı gideri talepleri sağlık gideri teminatına alındığından, sağlık giderleri teminatının SGK’nun sorumluluğunda bulunduğunu savunarak, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 28.10.2016 günü, davacının sevk ve idaresindeki … plakalı motorsiklet ile hareket halinde iken, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki, davalı …’e ait, davalı sigorta şirketini ZMMS poliçesi ile sigortalı … plakalı aracın çarpması ile meydana gelen trafik kazasında, Adli Tıp Kurumu 2. Üst Kurulu’nun 06.09.2018 tarihli raporu ile meslekte kazanma gücünde %11.2 oranında azalma olacak ve tıbben 6 ayda iyileşebilecek şekilde yaralanan davacının, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi’nin 20.12.2017 tarihli raporu ile %25 oranında, … plakalı araç sürücüsü davalı …’ın %75 oranında kusurlu bulundukları, davacıya 30.10.2015-26.12.2015 tarihleri arasındaki süre için SGK tarafından yapılan 2.131,44-TL geçici iş göremezlik ödemesi ile kusur oranları nazara alınarak, davacının yaralanması nedeniyle SGK tarafından karşılanmayan tedavi amaçlı harcama 112,50-TL, ulaşım gideri 112,50-TL, geçici iş göremezlik tazminatı 3.257,30-TL, sürekli iş göremezlik tazminatı 92.060,06-TL olarak hesaplanan toplam 95.542,36-TL tazminatın poliçe limiti içerisinde kaldığı, davacının bakıcıya ihtiyacı olacağına dair adli tıp tespiti mevcut olmadığından davacının bakıcı gideri talebinin haklı bulunmadığı, davacının toplam 95.542,36-TL maddi zararından kazanın oluşumunda %75 oranında kusurlu olan … plakalı aracın sürücüsü davalı …’ın 6098 s. TBK.’nun 49. maddesi, araç maliki davalı …’in KTK.’nun 85. maddesi, aracın ZMM sigortacısı davalı … A.Ş.’nin KTK.’nun 91. maddesi gereği sorumlu oldukları, davacının yaralanma şekli itibari ile müterafik kusurunun bulunmadığı, gerekçesiyle, davanın kısmen kabulüne, davalı sürücü …’ın %75 oranında kusurlu bulunduğunun kabulü ile 3.257,30 TL geçici iş göremezlik, 92,060,06 TL sürekli iş göremezlik, 112,50 TL SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri, 112,50 TL ulaşım gideri toplamı 95.542,36 TL maddi tazminatın davalılar … ile …’ten 28.10.2015 kaza tarihinden, davalı sigorta şirketinden 25.07.2016 dava tarihinden itibaren değişen oranlarda yürütülecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının 100,00 TL bakıcı gideri isteminin reddine, 4.000,00 TL manevi tazminatın davalılar … ve …’den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının düşük olduğunu belirterek, ilk derece mahkemesi kararının manevi tazminata ilişkin kısmının kaldırılarak, taleplerine uygun bir karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, gerek kusur durumuna gerekse de maluliyet oranına ilişkin raporların hükme esas alınmaya elverişli olmadığını, kazanın oluş şekli değerlendirildiğinde, davalı sürücünün ağır vasıta ile kavşakta geçiş yapması karşısında, davacının kavşağa yaklaşırken hızını ve çevresini kontrol etmek zorunda olduğunu, oysa davacının motosikleti ile hızlı bir şekilde, geçiş yapan herhangi bir araç olup olmadığını kontrol etmeksizin kavşağa girip kontrolünü kaybettiğini, kusur oranlarının da neye göre tespit edildiğinin belirsiz olduğunu, tespit edilen maluliyet oranının da fahiş olduğunu, kabul anlamına gelmemekle birlikte, davalı sigorta şirketinin de hükmedilen manevi tazminat miktarından sorumlu tutulması gerektiğini, müvekkiline ait aracın birleşik kasko sigorta poliçesi ile davalı … Sigorta Şirketi tarafından sigortalanmış olduğunu, poliçe kapsamında manevi tazminat klozu bulunduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … vekili, Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen bilirkişi raporunda davacının %25 oranında, müvekkilinin ise %75 oranında kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza esnasında müvekkilinin kavşaktan geçmekte olduğunu, kaza yerinin durum ve koşulları dikkate alındığında, tek yön ve dar bir sokakta ilerleyen müvekkilinin mevcut hızının oldukça düşük olduğunu, davacının müvekkiline kaza tespit raporunda da belirtildiği gibi sağ ön köşe çamurluk tarafından çarptığını, davacının çok aşırı bir süratle ve kavşağı kontrol etmeksizin, paket servis işinde çalıştığından hızlı bir şekilde teslimat yapmak amacıyla hareket ettiğini, bu nedenle davacının tali kusurlu değil tam kusurlu olduğunu, motosiklet kullanımı sırasında yasal olarak takılması gereken kask ve dizlik gibi koruyucu nitelikteki araçların kullanılmamasının meydana gelen kazadan sonra yaralanan davacının zararını artırıcı bir etken olup olmadığı konusunda uzman bilirkişiden görüş alınması gerektiğini, davacının kaza anında kask takmadığı veya koruyucu herhangi bir tertibat kullanmadığını, kusur oranlarını kabul etmemekle birlikte, bu kusur oranlarına göre hesaplanan tazminatların da neye göre tespit edildiğinin belirsiz olduğunu, Adli Tıp Raporu’nda Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerinden faydalanılarak hesaplanan maluliyet oranının çok yüksek hesaplandığını, oysa kazadan sonra sıcağı sıcağına Karşıyaka Devlet Hastanesi’nce düzenlenen 28.10.2015 tarihli Adli Olgu Formunda yaralanmanın basit tıbbi müdahale ile giderilebileceğinin, hayati tehlike bulunmadığının belirtildiğini, davacının Çiğli Bölge Eğitim Hastanesi’ne yatış tarihinin ise 04.11.2015-06.11.2015 olduğunu, davacının kaza tarihinden sonra ikinci kez hastaneye yatış nedeni trafik kazası olarak gösterilmişse de, bu kazanın ilk kaza mı olduğu yoksa bu iki tarih arasında başka bir tarihte gerçekleşen kazanın neticesinde mi bu tedaviyi gördüğünün belirtilmediğini, kaza tarihinde bir kısık olması halinde Karşıyaka Devlet Hastanesinden alınan raporda mutlaka tespit edilip rapora yansıyacağını, kabul anlamına gelmemek üzere, hükmedilen manevi tazminattan sigorta şirketinin de sorumlu tutulması gerektiğini, müvekkilinin kaza sonrası davacı ile ilgilendiğini, hükmedilen manevi tazminatın fahiş olduğunu belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı … Sigorta Şirketi vekili, davacının seyir halinde bulunduğu motorsikletin, ehliyet durumu, istiap haddi gibi hususlar yönünden de değerlendirilmesi gerektiğini, ayrıca kask ve diğer koruyucu ekipmanın kullanılmamış olması nedeniyle de zararın meydana gelmesi ve artmasında müterafik kusur bulunduğunun kabulü gerektiğini, davaya konu kazanın iş kazası olduğunu, davacının motor kurye olarak çalıştığını, TBK 55. maddesi gereği iş kazalarında SGK’nın aylık gelir bağladığını ve bu bağladığı gelirin peşin sermaye değerini müvekkili şirkete rücu ettiğini, müvekkili şirketin, peşin sermaye değeri düşülmemesi durumunda mükerrer ödeme yapmak durumunda kalacağını, SGK’ya müzekkere yazılarak davacının rücuya tabi bir ödeme alıp almadığının sorulması gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
GEREKÇE : Dava, kazaya sebebiyet verdiği iddia olunan aracın işleteni, sürücüsü ve zorunlu mali mesuliyet sigortacısından sürekli ve geçici maluliyet tazminatı, SGK tarafından karşılanmayan tedavi gideri ve ulaşım giderinden ibaret maddi tazminat ile ayrıca işleten ve sürücüden manevi tazminat istemlerine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur”, aynı yasanın 85/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yararlanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, araç işletenin bu zarardan sorumlu olacağı” hükümlerine yer verilmiştir. Kaza tarihinde yürürlükte olan Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder” şeklinde ifade edilmiştir.
Yukarıda açıklanan açıklamalar ışığında; somut olayda davalı sigorta şirketince zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalı aracın, karayolunda işletilmesi halinde iken meydana gelen kaza kazası iş kazası olmayıp, trafik kazası niteliğindedir. Davalıların sorumluluğunun KTK’ya göre belirlenmesi yerindedir. Davalı … Sigorta Şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi yerinde değildir.
Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tarafından düzenlenen 20.12.2017 tarihli raporda, davacının sevk ve idaresindeki motosikleti ile kavşak mahallini dikkate alıp hızını yeterince azaltıp müteyakız bir şekilde seyretmediği ve kavşakta geçiş yapan araca karşı manevra kabiliyeti yüksek aracı ile zamanında etkin tedbir almadığı olayda %25 oranında tali kusurlu olduğu, davalı sürücü …’ın sevk ve idaresindeki kamyoneti ile kavşak kolu özelliklerini dikkate alıp gerekli ve yeterli kontrollerinin akabinde tedbirli bir şekilde kavşağa girmesi gerekirken bu hususlara riayet etmediği, kavşak koluna göre sağ tarafında gelen araca ilk geçiş hakkını vermeyerek kazanın oluşumuna zemin hazırladığı, dikkatsiz ve tedbirsiz bir şekilde araç kullandığı olayda %75 oranında asli kusurlu olduğu tespit edilmiştir. Tespit edilen bu kusur oranlarının ceza dosyasında alınan kusur tespit raporu ile kaza tespit tutanağı ile uyumlu olduğu anlaşılmakla davalı … vekili ve davalı … vekilinin kusur oranlarına yönelik istinaf sebeplerinin reddi gerekmiştir.
Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23.10.2017 tarihli raporda davacının kaza nedeniyle %11,2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 6 aya kadar uzayabileceği tespit edilmiş olduğundan, davalı … vekili ve davalı … vekilinin maluliyet oranına yönelik istinaf sebeplerinin de reddi gerekmiştir.
Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 150/1-a bendi gereğince motosiklet sürücülerinin koruyucu kıyafet olarak kask takması mecburi iken, dizlik takılması gerektiğine ilişkin olarak herhangi bir hüküm bulunmadığı gibi, bu nedene dayanarak müterafik kusur indimi yapılması gerekmediği; somut olayda kaza tespit tutanağında davacının kask takıp takmadığı yönünde tespit bulunmamakta olup, davacının kaza sırasında kask takmadığı varsayılsa bile, Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 23.10.2017 tarihli raporunda davacı …’ün sol el bileğinde skafoid kemik osteonekrozu arızası bulunduğu tespit edildiğinden, davacının maluliyetinin kask takmaması ile illiyet bağı bulunmadığı anlaşılmakla, davalı … vekili ve davalı … Sigorta Şirketi vekilinin müterafik kusura yönelik istinaf sebepleri yerinde görülmemiştir.
Mahkemece SGK’dan davacıya dava konusu kaza nedeniyle ödeme yapılıp yapılmadığı sorulmuş olup, gelen cevapta 2.131,44 TL geçici iş göremezlik tazminatı ödendiğinin belirtildiği, bu tutarın aktüerya raporunda davacının alacağından mahsup edildiği anlaşılmakla, davalı … Sigorta Şirketi vekilinin bu yöndeki istinaf sebebi de yerinde değildir.
Davalı davalı … vekili ve davalı … vekilinin manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazına gelince; manevi tazminat, ne bir ceza ne de gerçek anlamda bir tazminattır. Zarara uğrayan kişinin çektiği acıyı, duyduğu elem ve üzüntüyü bir nebze olsa da dindiren, zarara uğratan olay nedeniyle oluşan ruhsal tahribatı onarmaya yarayan bir araçtır. Manevi tazminatın kapsam ve miktarını takdir hakkı kural olarak hakime aittir. Hakim, manevi tazminatı hak ve nesafete uygun olarak belirlemeli, bu belirlemede hukuk kurallarının yanında tarafların sosyal, ekonomik ve sosyal yapısı ile özellikle de somut olayın koşullarını gözetmelidir. Manevi tazminat olarak takdir edilecek tutar manevi acıları kısmen de olsa gidermesinin yanında kamuoyu ve sosyal vicdanda da kabul görmeli ve zarar gören açısından da bir zenginleşme aracı olmamalıdır. Somut olayda hüküm altına alınan manevi tazminat miktarı kazanın oluş şekli, kusur durumu, olay tarihi, sosyal ve ekonomik koşullar, zararın ağırlığı ve hakkaniyet ilkesi dikkate alındığında makul ve ılımlı bulunmuş olmakla, manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Taraf vekillerinin istinaf başvurularının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 6.799,73 TL’den peşin alınan 1.632,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 5.167,73 TL harcın davalı …’den alınarak hazineye gelir kaydına,
4-Davalı … yönünden istinaf karar harcı olan 6.799,73 TL’den peşin alınan 1.699,33 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 6.797,37 TL harcın davalı …’dan alınarak hazineye gelir kaydına,
5-Davalı … Sigorta Şirketi yönünden istinaf karar harcı olan 6.526,49 TL’den peşin alınan 1.632,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 4.894,49 TL harcın davalı … Sigorta Şirketi’nden alınarak hazineye gelir kaydına,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle tarafların yaptıkları giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 11.11.2022