Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2639 E. 2022/1180 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2639
KARAR NO : 2022/1180

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 25.12.2018
NUMARASI : 2015/1354 E. 2018/1420 K.
DAVANIN KONUSU : Tespit
KARAR TARİHİ : 09.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.09.2022

İzmir 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 25.12.2018 tarih 2015/1354 E. 2018/1420 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, …’nin 10/03/1983 tarihinde vefat eden …’nin varisi olduğunu, …’nin beher hissesi 1.000-TL olan 9.000 hisseye ayrılmış bulunan 9.000.000-TL sermayeli … A.Ş.’nin hissedarı olup taahhüt ettiği sermayesinin 5 hisse karşılığı 5.000,00-TL’den ibaret olduğunu, murisin 5.000.000-TL’lik sermayesinin tamamen ödenmiş olduğunu, davacı murisine … A.Ş.’ye ait herhangi bir hisse senedi verilmediğini, … A.Ş.’nin 12/09/1984 tarihinde unvan değiştirerek … A.Ş. unvanını aldığını, bu şirketin de 17/05/2000 tarihinde yapılan olağan genel kurul toplantısında … A.Ş. ile birleşmesine karar verildiğini, şirketin toplam sermayesinin 31/12/1999 tarihli bilançoya göre 4.012.500.000.000 ( 4.012.500-TL ) olduğunu belirterek; davacı murisi …’nin şirkete hissedar olduğunun ve talep tarihi itibari ile bu sermayeye isabet eden parasal değerinin tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP: Davalı vekili, tespit davasının açılmasında davacının hukuki yararının bulunmadığını, davacının iddia ettiği şekilde bir ortaklık hakkına sahip olmadığını, Sermaye Piyasası mevzuatında yapılan değişiklik ile Müşteri İsmine Saklama Sisteminde fiziken saklanmakta olan tüm hisse senetlerinin iptal edilerek, bu hesap kayıtlarının MKK ( Merkez Kayıt Kuruluşu ) tarafından devralındığını, MKK’da kayden hak sahibi bazında izlenmek suretiyle kaydi sisteme geçildiğini, hak sahiplerinin kaydileştirme işleminde bulunmaları için hak düşürücü süre öngörülerek belirtilen sürenin sonuna kadar senetlerini kaydileştirmeyenlerin bu hisselerden doğan tüm haklarını kanunen kaybetmiş olduklarını, davanın 5 yıllık zamanaşımı süresine tabi olduğunu, miras bırakanın 1976 yılında şirkete ortak olduğunu, ortaklık payına ilişkin hiçbir talepte bulunmadığını, toplantılara katıldığına dair belgenin de ibraz edilmediğini, vefat ettiği 1983 yılından beri de davacının da başkaca bir talebi olmadığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, şirketin tüm hisselerinin basılı durumda olduğunu, talep eden tüm ortaklara hisselerinin teslim edildiğini, şirket kayıtlarında hisselerini teslim almamış ortaklar arasında davacının ya da miras bırakanının adının geçmediğin , davalı şirketin 25 Mart 2015 tarihli son olağan genel kurulu sırasında MKK’dan gelen dosyada da mevcut listesinde davacı ya da miras bırakanının isminin bulunmadığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacılar murisinin, değer artış fonu – gayrimenkul satış karı gibi unsurların sermayeye eklenmesi ile birlikte sahibi oldukları hisse adedine göre verilmesi gereken bedelsiz hisseler ile birlikte davalı şirkette toplam 10.125 adet hisse karşılığı 101,25-TL değerinde hamiline hisse senedinin olduğu kanaati ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karara karşı davalı tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, davanın YTM ihbar edilmesi gerektiğini, kesin ve hüküm kurmaya elverişli bir tespit bulunmadığını, hisse adedi ve değeri hesaplamasının hatalı olduğunu, davacının sahip olabileceği sermaye miktarı olarak belirtilen 10.125.000.-TL’nin ilgili tarihi itibariyle kayıtlarda eski TL cinsinden belirtildiğini, İlgili tarihte müvekkil şirketin beher hissesi 10.000-TL ( eski ) değerde olduğunu bu nedenle hisse adedinin 10.125 değil 1.012,5 olması gerektiğini, davanın zamanaşımına uğradığını, belirterek kararın kaldırılması gereğini ileri sürmüştür
GEREKÇE :Dava, davacıların davalı şirkette hisse sahibi olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacılar, dava dilekçesinde müteveffa …’ye ait hisse senetlerinin tespitini talep etmiş olup 4721 sayılı TMK’nın 640. ve TMK’nın 702/1. Maddesi gereğince göre miras ortaklığı mirasın tümü üzerinde söz konusu olduğundan, tereke payları ayrılmaksızın ortaklığa dahil olan mirasçılara aittir. Tereke üzerinde ortaklık devam ettiği sürece, mirasçıların somut ve bağımsız payları mevcut değildir. Mirasçılar arasında iştirak halinde mülkiyet hükümleri geçerli olup, mirasçılar tereke üzerinde ancak oybirliği ile tasarruf edebileceklerinden İDM tarafından davaya diğer mirasçıların vekaletnameleri sunulmak sureti ile diğer mirasçıların muvafakatlarının sağlanması suretiyle devam edilmesi yerindedir. ( Yargıtay 11. HDB’nın 11.11.2019 tarih ve 2019/195 Esas – 2019/7049 Karar sayılı ilamı)
Ticaret Sicil Müdürlüğü kayıtlarından … A.Ş.’nin 16/06/1976 tarihinde her biri 1.000-TL değerinde 9.000 adet hisseye ayrılmış 9.000.000-TL sermaye ile kurulduğu, bu sermayenin %51’ ni temsil eden 4.590 adedinin nama, % 49’ nu temsil eden 4.410 adedinin hamiline yazılı hisse senetlerinden oluştuğu, şirket sermayesinin ¼’ünü oluşturan 1.350.500-TL’nin Milli Aydın Bankası İzmir şubesine kuruluş aşamasında yatırıldığı, 12/09/1984 tarihinde şirket unvanının … Şirketi olarak değiştirildiği, 20/04/1999 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında şirketin devir yolu ile … A.Ş. ile birleşmesine, birleşme gerçekleştikten sonra verilecek hisse senetlerinin miktarının hesaplanmasında uygulanacak değişim biriminin belirlenmesine karar verildiği, 17/05/2000 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında … A.Ş.nin … A.Ş. tarafından tüm aktif ve pasifi ile birlikte devralınmak sureti ile tasfiyesiz infisahına karar verilmesi sonucunda … A.Ş.nin sicile tescil edildiği ve davacıların murisi … şirketin kuruluşu sırasında 9.000 adet hisse karşılığı 9.000.000-TL lik şirket sermayesinde 5 hisse karşılığı 5.000-TL’lık sermaye payına sahip olduğu sabittir.
Bilindiği üzere; medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır. Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır. (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, önsöz VII) Öte yandan, bu hukuksal yararın, “hukuki ve meşru”, “doğrudan ve kişisel”, “doğmuş ve güncel” olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, Ankara 2009, s.135) Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, “dava şartı” olarak kabul etmiştir.
6362 sayılı Sermaye Piyasası Kanunu’nun 13. maddesinin Anayasa Mahkemesi’nin 22.10.2015 tarihli kararı ile süresinde kaydileştirilmeyen sermaye piyasası araçlarının mülkiyetinin Yatırımcı Tazmin Merkezi’ne intikal edeceğine dair kısmının iptal edilmesinin ardından yayımlanan “6362 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 13 üncü Maddesinin Dördüncü Fıkrasının Kısmen İptali Üzerine Yatırımcı Tazmin Merkezi Tarafından Yatırımcılara Yapılacak Ödemelere İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” gereğince davacının davalı şirkette sahip olduğu hisse senetlerinin bedeli ile birlikte nemalarını Yatırımcı Tazmin Merkezi’den talep etmesi mümkün hale geldiğinden ilgili mevzuat gereğince YTM’den talepte bulunma imkanına sahip davacıların murislerinin davalı şirkette pay sahibi olduğunun tespitini talep etmesinde davacıların güncel ve korunabilir hukuki yararının bulunduğun kabul gerekir.
Davacıların davası, davacılar murisinin davalı şirketteki ortaklığının, bir başka ifade ile hisse sahibi olduğunun tespitine yönelik olup esasta bu iddia mülkiyet hakkının varlığına ilişkin bir iddia olduğunundan İDM’nin kabulünde olduğu üzere TBK’nın 147. Maddesinde ön görülen zamanaşımı süresine tabi olmaksızın ileri sürülebilmesi mümkündür.
İDM tarafından hükme esas alınan bilirkişi raporu ile davacılar murisinin değer artış fonu – gayrimenkul satış karı gibi unsurların sermayeye eklenmesi ile birlikte sahibi olduğu hisse adedine göre verilmesi gereken bedelsiz hisseler ile birlikte davalı şirkette toplam 10.125 adet hisse karşılığı 101,25-TL değerinde hamiline hisse senedinin olduğu, tespit edilmiş her ne kadar davalı vekili tarafından her hangi bir belge sunulmaksızın ve somut bir tarih belirtmeksizin şirketin beher hissesinin 10.000-TL olduğu ileri sürülerek bilirkişi tarafından yapılan bu hesaplamaya itiraz edilmiş ise de itiraz üzerine düzenlenen bilirkişi 2. ek raporu ile dosyada mevcut genel kurul kararlarına göre şirket esas sözleşmesinin sermeye ile ilgili bölümünün değiştirtmesinden sonra yapılan genel kurul toplantılarında sermaye maddesinde her hangi bir değişiklik yapılmadığı belirtilerek davacılar murisi …’nin davalı şirkette 10.125 adet hisse karşılığı 101,25-TL değerinde hamiline hisse senedinin olduğun belirtilmiş olması karşısında davalının rapora yönelik itirazının bilirkişi tarafından değerlendirildiği de göz önünde alındığında ilk derece mahkemesince hükme esas alınan bilirkişi raporunun hüküm kurmaya ve denetime elverişli, dosya kapsamına uygun olmasına göre, ilk derece mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamakla, davalı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.09.09.2022