Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2635 E. 2022/1302 K. 23.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2635
KARAR NO : 2022/1302

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21.02.2018
NUMARASI : 2016/710 Esas 2018/197 Karar
BİRLEŞEN İZMİR 3.ASLİYE TİCARET MAHKEMESİNİN 2016/955 ESAS 2016/658 KARAR SAYILI DOSYASINDA
ASIL VE BİRLEŞEN
DAVANIN KONUSU : Genel Kurul Kararının Yokluğunun Tespiti
KARAR TARİHİ : 23.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 23.10.2022

Taraflar arasındaki davadan dolayı İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 21.02.2018 gün ve 2016/710 Esas 2018/197 Karar sayılı hükmün istinaf yoluyla Dairemizce incelenmesi asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
ASIL DAVA : Davacılar, müvekkillerinin kooperatif üyesi olduklarını, davalı kooperatifin İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.04.2015 tarih 2014/764 Esas 2015/261 Karar sayılı genel kurul toplantısı yapılmasına izin verilmesine dair kararı kesinleşmeden bu karara istinaden 31.05.2015 tarihinde genel kurul toplantısı yaptığını, toplantı tutanağında genel Kurulun Kooperatifler Kanunun 47. maddesine göre toplandığı yazılmış ise de tüm ortakların toplantıya katılmadıklarını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764 Esas sayılı dosyasında verilen karar kesinleşmediği için Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından kooperatif toplantısına Bakanlık temsilcisi gönderilmediğini, bu konuda Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün gerek İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesine ve gerekse Kooperatife durumu bildirdiğini, buna rağmen Bakanlık temsilcisi olmaksızın toplantı yapıldığını, toplantının Kooperatifin 129 üyesi bulunmaksızın 66 kişilik üye ile yapıldığını, bu nedenle Kooperatifler Kanunun 47. maddesine aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek 31.05.2015 tarihli genel kurulda alınan kararların mutlak butlanla batıl olduklarına, yok hükmünde sayılmalarına ve bu şekilde iptallerine karar verilmesini talep ve dava etmişlerdir.
BİRLEŞEN DAVA : Davacılar, kooperatif üyeleri arasında oluşan bir takım anlaşmazlıklar nedeniyle başını …, … ve …’ın çektiği bir hizip grubu oluştuğunu, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764E sayılı dosyası üzerinden verilen ve halen de kesinleşmeyen kararla …’a olağanüstü genel kurula çağrı yapma yetkisi verildiğini, karşı tarafın karar kesinleşmeden 31.05.2015 tarihinde genel kurul yapmak üzere hükumet komiseri talebinde bulunduklarını, bu arada kooperatifin gerçek ve hukuki yönetimi tarafından 04.06.2015 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapılması için hükumet komiseri başvurusu yaptıklarını, bunun üzerine … ve arkadaşları mahkemeyi yanıltarak İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinden 04.06.2015 tarihli genel kurul toplantısının durdurulmasına dair tedbir kararı aldıklarını, …’ın hükumet komiseri talebi de olağanüstü genel kurul çağrısı yapma yetkisine dair kararın kesinleşmediği için reddedildiğini, 04.06.2015 tarihli genel kurul toplantısının yapılmasının durdurulmasına dair tedbir kararı da itiraz üzerine kaldırıldığını, … ve arkadaşlarının kesinleşmiş mahkeme kararı olmaksızın 31.05.2015 tarihinde noter huzuruyla korsan bir şekilde olağanüstü genel kurul toplantısı yaptıklarını, genel kurul kararının tescili talebi de ticaret sicil müdürlüğünce reddedilmesine müteakip bu sefer Koperatifler Kanunun 47. maddesi uyarınca genel kurul yapıldığı iddiasıyla tescil başvurusunda bulunduklarını, Ticaret Sicil Müdürlüğü bu talebi hakkında ikinci bir red kararı verilmesiyle İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/812E sayılı davasının açılmasına sebep olduğunu, dava konusu 31.05.2015 tarihli korsan genel kurul toplantısında yönetime seçilen …, … ve …’nin açtığı bu davada haksız bir karar verilerek 31.05.2015 tarihli genel kurul kararının tescili sağlandığını, 2014/764 E sayılı dosyada verilen karar kesinleşmeden ve Kooperatifler Kanunun 47. maddesi uyarınca kayıtsız şartsız tüm üyeler genel kurulda temsil edilmeden yapılan genel kurul kararlarının geçerli olamayacağını ileri sürerek, 31.05.2015 tarihli genel kurul toplantısında alınan kararların mutlak butlanla batıl olduğuna ve yok hükmünde sayılmasına ve bu şekilde iptallerine karar verilmesin talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı Kooperatif Yönetim Kurulu Üyeleri …, … ve …, davacılardan …’ın İzmir Cumhuriyet Savcılığı’nın 2011/7400 sayılı iddianamesinde yer alan bilirkişi raporunda kooperatif üyesi olmadığının tespit edildiğini, yönetim kurulunun 2000/13 nolu kararında tek imza ile yürürlüğe alındığını, yine karar defterinin 2000/36 nolu kararında tek imza ile üyeliğinin sona erdirildiğini, bu kararda hiçbir üyelik ödemesinin bulunmadığının belirtildiğini, böylelikle kooperatifin üyesi olmadığını, dava açma sıfatının bulunmadığını, kooperatifin yüklenicisi olan … şirketinin ortağı olduğunu, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/131 Esas sayılı dosyasında yargılandığını, İzmir 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/316 Esas 2013/196 Karar sayılı kararı ile kooperatifte kimin üye, kimin üye olmadığının belli olmadığını, bu nedenle kooperatifin aldığı tüm genel kurulu kararlarının bu kararla iptal edildiğini, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi ‘nin bu kararı onadığını, diğer davacıların da üyelik sıfatlarının şaibe taşıdığını, davacı …’ün ve …’ın sıfatlarının açıkça belirlenemediğini, davanın bir aylık yasal süresi içerisinde açılmadığını, davacıların genel kurul toplantı tarihini bildiklerini, genel kurul kararlarının yoklukla malul olmadığını, …’ın halen kooperatif üyeliğinin devam ettiğini, kooperatife dört farklı üye gurubunun bulunduğunu, kooperatifin asıl üyesi olan 66 üye ile yüklenici davacı …’ın birlikte kurduğu … firmasına mal satan ve daha sonra kooperatife üye yapılan ve hiç üyelik aidatı ödemeyen kişiler ile yüklenici firmadan satış vaadi sözleşmesi ile daire alan kişiler ve sadece genel kurulda el kaldırmak amacıyla üye yapılan üyelik aidatı ödemeyen kişilerden oluştuğunu, yüklenici firmanın yarım bıraktığı inşaat işinin …. Belediyesince yıkım kararı çıkmasıyla yıkıldığını, halen kooperatifin ortaklarının sayısının belli olmadığını, yetkisiz kişilere genel kurul toplantılarının çağrısının yapılmayacağını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi 2014/764 Esas sayılı dosyada …’ın kayyım atandığını, İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/131 Esas sayılı dosyasında kooperatifin eski yöneticisi olan üyeleri hakkında kaçak daireleri kiraya vererek haksız kazanç sağlamaktan dolayı açılan davanın devam ettiği, kooperatifin 31.05.2015 tarihli genel kurul toplantısının Kooperatifler Kanunun m. 47 ‘ye uygun olarak yapıldığını, kooperatife üye olduğu sabit olan 66 üyenin yönetim ve denetim kurulu üyeliklerini seçtiğini, alınan tüm kararların İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/812 Esas sayılı dosyası ile sicile tescil edildiğini, kooperatifin asıl üyelerinin bir araya gelerek İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinde müdahillik talebinde bulunan ve üyeliği kabul edilen 66 üyenin 31.05.2015 tarihli toplantı yaptığını, İzmir Adliyesinde yeminli bilirkişiler tarafından gerçek üyelerin tespitini sağlamak için uğraş verdiklerini, üyeliğini kanıtlayacak belgeleri bulunanların üyeliğinin kabul edileceğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, kooperatifin ortak sayısının en fazla 119 olduğu taraflarca belirtilip toplantı yapılmış olup 66 ortağın toplantıya katıldığı, buna göre toplantıya katılmayan ortakların da alınan kararlarda Kooperatifler Kanunu m. 98 atfıyla anonim şirketlerde geçerli olan TTK m. 418 sermayenin en az dörtte birini karşılayan payların sahiplerinin ve temsilcilerinin toplantıya katıldığı, daha ağır nisap şartlarını arayan TTK m. 421’deki şirket sermayesinin en az yarısının temsil edildiği, genel kurulda toplantıda mevcut bulunan oyların tümüyle yani oy birliği ile karar alındığı, davalı tarafın iddiasında yer alan kooperatif ortağının genel kurula çağrılmadığı ve bu nedenle 31.05.2015 tarihli genel kurulun iptali talebi gerekçesinin yerinde olmadığı, mevcut durumda kooperatifin 22 yıldır faaliyetine devam edip üyelerine ferdileşmeye geçecek şekilde müstakil bağımsız bölümleri imar edemediği, mevcut durum itibarıyla üyelerin tespitinin bir şekilde yapılması gerektiği, bu konuda İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764 Esas sayılı dosyasıyla karar alınıp bu kararın uygulandığı, her ne kadar toplantıda tüm üyelerin bulunmadığı iddiası mevcut ise de, toplantının İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/131 Esas sayılı dosyasında bilirkişiler tarafından belirlenen ortaklar çağrılarak yapıldığı, ayrıca genel kurulda da burada yer almayan ortakların belirlenmesi yönünde karar alındığı, mevcut durum itibarıyla kanuna, iyi niyet kurallarına ve ana sözleşmeye aykırı bir işlem yapılmadığı, kaldı ki İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764 Esas sayılı dosyasında karardan önce Yargıtay 23. Hukuk Dairesinin vermiş olduğu bozma ve karar düzeltme kararlarında aynı yönde toplantıya çağırma nisabının bulunup bulunmadığı, toplantıya çağırma şartlarının mevcut olup olmadığı değerlendirilmiş ve bu kapsamda Mahkeme tarafından da toplantıya çağırma şartlarının bulunduğu tespit edilmekle aynı yönde karar verildiği, verilen bu kararın Yargıtay 23. HD’nin 31.05.2016 tarih 2015/5186 Esas 2016/3344 Karar sayılı kararıyla onandığı, davalı kooperatif ortakları İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764 Esas ve 2015/261 karar sayılı kararında yer aldığı üzere, kooperatifin ortakları olan davacılar hakkında genel kurul yapılması ve bu genel kurulda ortak sayısının belirlenmesi, ayrıca buna ilişkin iş ve işlemler ile ilgili işlem yapılması amacıyla yetki ve görev verildiği, temsilci olarak …’ın atandığı, bu karara istinaden, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/812 Esas 2016/39 karar sayılı 22.01.2016 tarihli kararı ile de İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin kararının uygulanması için ticaret sicile kaydına ve bu kararların tescil edilmesine karar verildiği, bu karar da kesinleşmiş olmakla davalı kooperatif adına hareket eden … ve diğerlerinin mahkeme kararını yerine getirdikleri, böylece bu toplantının ve alınan kararların mahkeme kararını uygulamaya yönelik olduğu, tam bir genel kurul toplantısı niteliği taşımadığı, ayrıca bu genel kurulda da içeriği incelendiğinde zaten üyelerin tespit edilmesi için yeni bir inceleme yapılması ve davet edilmesine ilişkin olduğu, sonuç olarak yapılan işlemin mahkeme kararına istinaden yerine getirildiği, davacıların dosyaya ibraz etmiş oldukları karar ile 03.02.2017 tarihinde olağan genel kurul toplantısı yapması ve karar alması mümkün olmadığı, zira henüz tamamlanmış ve yerine getirilmiş bir mahkeme kararı bulunmadığı, kaldı ki 31.05.2015 tarihli genel kurulda da bu işlemlerin yapılması ve yeni bir genel kurul toplantısı yapılması yönünde karar alındığı, davayı kabul eden ve kooperatifi temsil eden 03.02.2017 tarihinde toplananların bu kararı almaya yetkileri bulunmadığı, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin ve İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin hükmünün uygulanması ve yerine getirilmesi gerektiği, bu nedenle, kooperatifi temsil ettiğini belirtenlerin davayı kabul ettiğini beyan etmeleri sonuç doğurmayacağı, hem davacı hem de davalı kooperatifi temsilen davayı kabul etmeleri de kanunu ve mahkeme kararını uygulamamak sonucunu doğuracağı, sonuç olarak; davacıların da alınan genel kurul kararı kapsamında kendilerinin kooperatife ortak olup olmadığının tespit ettirmesi ve ortak olmadığına karar verilmesi halinde bu karara karşı dava açması mümkün olduğundan bu genel kurul kararının iptalinin yeniden yapılacak genel kurulda aynı yönde ve bu kapsamda yeniden işlem yapılacağından hukuki yararının bulunmadığı, yapılacak işlemin niteliğinin değişmeyeceği gerekçesiyle asıl ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl ve birleşen davada davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Asıl ve birleşen davada davacılar vekili, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/764E. sayılı dava dosyası 17.04.2015 tarihinde karara bağlandığını, çağrı yetkisi verilen … 17.04.2015 tarihli kısa kararın infaz edilmesi için 31.05.2015 tarihinde genel kurul yapmak üzere tüm çağrı işlemlerini tamamladığını ancak mahkemeden alınan “kesinleşme olmadan karar infaz edilemez” kararı ve devamında Çevre ve Şehircilik Bakanlığının bakanlık temsilcisi göndermeyeceğini bildirmesi üzerine bu sefer çağrı yetkisi olmayan şahıslar Kooperatifler Kanunu 34,43, 45, 47 87 . maddeleri ile ana sözleşmenin 26, 28, 29, 30 maddelerinden hiçbir tanesine uymaksızın bir kahvehanede toplanarak çağrı kararı, gündem ve bakanlık temsilci müracaatı olmaksızın Kooperatifler Kanunu 47. maddesine göre 31.05.2015 tarihinde genel kurul toplantısı yaptıklarını iddia ettiklerini, genel kurul evrakını İzmir Ticaret Sicil Müdürlüğüne sunarak KK. 47. maddeden tescil talep ettiklerini, müdürlüğün tescil talebini reddettiğini, ikinci tescil talebinin de redle sonuçlandığını, İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi 21.01.2016 tarihli 04.03.2016 tarihinde kesinleşen 2015/812E sayılı dosyasında Kooperatifler Kanunun 47. maddesine göre yapılan bir genel kurul için değil de İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764E sayılı dava dosyasında verilen 17.04.2015 tarihli kısa karara göre genel kurul yapılmış gibi tescil kararı verdiğini, bu kararını kabul edilebilir olmadığını, İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2014/764E sayılı kararının 05.08.2018 tarihinde kesinleştiğini, tescil kararının kesinleşme kararından önce kesinleştiğini, 31.05.2015 tarihli genel kurulun iptali için İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesine eldeki davanın açıldığını, mahkemece bilirkişi incelemesi olmaksızın haksız gerekçelerle davanın reddedildiğini, mahkeme kararında 03.02.2017 tarihinde yapılan genel kurul toplantısında seçilenlerin yetkili olmadığının gerekçe olarak gösterildiğini, bunun kabul edilemeyeceğini, zira 03.02.2017 tarihli genel kurulla ilgili olarak İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/246Esayılı iptal davası derdest olduğunu, bu şahısların yine İzmir 1. Asliye Ticaret Mahkemesinde açmış oldukları 2016/1100 E sayılı dosyada kendilerini 31.05.2015 tarihinde KK 47. maddesine göre genel kurul yaptıklarını ve akabinde kooperatif resmi yönetim kurulu üyelerinin 4 gün sonra 04.06.2015 tarihinde yıllık olağan genel kurul yaptıklarını, 31.05.2015 tarihli genel kurulun tescili hakkındaki İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/812E sayılı dosyasından verilen kararı ile artık yetkili olduklarını beyan ettiklerini, mahkemece 04.06.2015 tarihli genel kurulda seçilenlerin yetkili oldukları ve kendilerinin yetkili olmadıkları kararı verildiği, davacıların dava açma ehliyetleri olmadığı gerekcesiyle davanın reddelidiğini, istinaf incelemesinin esastan redle sonuçlandığını, kararın 02.03.2019 tarihinde kesinleştiğini, 31.05.2015 tarihinde gerçekleştirilen genel kurulun yasa, ana sözleşme ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu için mutlak butlanla batıl olduğuna karar verilmesi gerektiğini isitnaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, genel kurul kararının yok hükmünde olduğunun tespiti istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanununun 42. maddesinde “Yönetim kurulu veya anasözleşme ile bu hususta yetkili kılınan diğer bir organ ve gerektiğinde denetçiler kurulu, ortağı olduğu üst birlik ve tasfiye memurları genel kurulu toplantıya çağırma yetkisine sahiptirler.” hükmüne, 44. maddesinde “Dört ortaktan az olmamak kaydıyle ortak sayısının en az onda birinin isteği üzerine Genel Kurul toplantıya çağrılır. Yönetim Kurulu bu isteği en az on gün içinde yerine getirmediği takdirde, istek sahiplerinin müracaatı üzerine veya doğrudan doğruya Ticaret Bakanlığı tarafından, yapı kooperatiflerinde de İmar ve İskan Bakanlığı tarafından Genel Kurul toplantıya çağrılabilir. Çağrılmadığı takdirde istek sahipleri mahalli mahkemeye başvurarak Genel Kurulu bizzat toplantıya çağırma müsaadesini alabilirler.” hükmüne, aynı yasanın
47. maddesinde ise “Kooperatifin bütün ortakları toplantıda hazır bulunduğu sürece ve bir itiraz olmadığı takdirde Genel Kurul toplantılarına dair olan diğer hükümler saklı kalmak şartiyle toplantıya çağrı hakkındaki hükümlere uyulmamış olsa dahi kararlar alınabilir. Bu gibi kararların, ortaklar veya ortakların toptantıda oy birliği ile seçecekleri temsilciler tarafından imzalanması gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunun 98. maddesinde bu kanunda aksine açıklama olmıyan hususlarda Türk Ticaret Kanunundaki anonim şirketlere ait hükümler uygulanacağı düzenlenmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. maddesi uyarınca, genel kurulda alınan kararların, oyunu kullanmasına haksız yere izin verilmemesi, çağrılmama, çağrının usulsüzlüğü, gündemin gereği gibi ilan veya tebliğ edilmemesi veya toplantıya ve karara yetkili olmayan kimselerin iştirak etmesi iddiaları dışında, yasa, anasözleşme ve afaki iyiniyet kurallarına aykırılık halleri ileri sürülerek iptalleri isteminde bulunabilmek için, toplantıya katılan üyenin red oyu vermesi ve karara muhalif kalarak keyfiyeti zapta geçirmesi ve davanın bu iddiaların tümü bakımından toplantıyı izleyen bir ayın içinde açılması gerekmektedir. Aynı madde hükmü uyarınca, genel kurulda alınan kararların, yasaya, anasözleşmeye ve iyiniyet kurallarına aykırı olduğu iddiasıyla, toplantıda bulunan ortaklar red oyu kullanıp, alınan kararlara muhalif kalarak, keyfiyeti tutanağa geçirdikten sonra kararın iptali için toplantıyı kovalıyan günden başlamak üzere bir ay içinde dava açabilir. Bir üyenin iptal davasının bir aylık hak düşürücü süre geçtikten sonra açılması, katılıp da genel kurulda yapılan oylamada red oyu vermemesi, muhalefet şerhini yazdırmaması halinde, HMK’nın 114/2. madde hükmü yollaması ile 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 53. ve davalı kooperatifin anasözleşmesinin 68. madde hükmünde aranan dava şartlarının gerçekleşmediği gözetilerek, HMK’nın 114/2 ve 115/2. maddeleri uyarınca davanın usulden reddine karar verilmesi gerekir. Kooperatiflerde genel kurul toplantısına çağrının usulsüz yapılması veya yapılmaması halinin müeyyidesinin bu toplantıda alınan kararların yokluğu mu, yoksa iptal edilebilirliği mi olduğu hususu Türk ve yabancı doktrinde tartışmalı olup, çoğunluk düşüncesi, hukuki işlemlere güvenlik getirme amacı da dikkate alınarak bu nevi sakatlıkların müeyyidesinin iptal edilebilirlik olduğu yönündedir. (Yargıtay 23. H.D’nin 03.06.2015 tarih 2014/7930 E, 2015/4184 K sayılı kararı).
Diğer yandan müdür olmayan kişilerle yapılan çağrı ve bu çağrı üzerine toplanan genel kurulda alınan kararlar yoklukla malüldur. (Moroğlu Erdoğan, Anonim Ortaklıkta Genel Kurul Kararlarının Hükümsüzlüğü – 2017 baskısı sayfa 86 vd.)
Görev süresi sona ermiş olsa bile yönetim kurulu genel kurulu çağrı yetkisine haizdir. Tek bir pay sahibi veya azlığın genel kurulu toplantıya ne surette çağırabileceği aynı Yasa’nın 410/2 ve 411. maddelerinde düzenlenmiştir. Ayrıca TTK’nın 416. maddesine göre de bütün pay sahipleri veya temsilcileri hazır bulunmak ve itiraz olmamak koşuluyla çağrıya ilişkin hükümlere uyulmaksızında genel kurul toplanabilir. Çağrıya yetkili organın genel kurul toplantısı yapılmasına yönelik bir kararı olmadan yetkisi bulunmayan bir müdür tarafından yapılan çağrıya dayalı olarak yapılan toplantıda alınan tüm kararlar batıldır. ( Yargıtay 11. H.D’nin 09.05.2017 tarih 2015/15527 E, 2017/2736K sayılı kararı).
Yetkisiz kimselerin daveti üzerine toplanan genel kurulda alınan kararların 6762 sayılı TTK’nın 370.(6102 sayılı TTK’nın 416.m -Kooop Kan 47.m) maddesindeki halin gerçekleşmemiş olması koşuluyla yoklukla maluldur. (Yargıtay 11. H.D’nin 21.10.2015 tarih 2015/3475 E, 2015/10856 K sayılı kararı).
Bu açıklamalara göre genel kurul toplantılarına ilişkin olarak çağrının yetkili kişilerce yapılmaması halinde yokluk, çağrının yetkili kişilerce yapılmış olmasına rağmen usulsüz çağrı veya bazı ortaklara çağrı yapılmamış olması toplantı ve karar nisabını etkilemiyor ise iptal edilebilirlik yönünden incelenmelidir.
Yapılan açıklamalar ışığında somut olaya dönüldüğünde, dava konusu 31.05.2015 tarihli genel kurul toplantısında Kooperatifler Kanunu 47. maddesi gereğince İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764E dosyasında temsilci üye …’ın temsilci seçilmesine karar verildikten sonra gündem 1. maddesinde toplantının Kooperatifler Kanunun 47. maddesi uyarınca olağanüstü genel kurul toplantısı yapmak, seçecekleri yöneticilere yetki verilerek İzmir Adliyesinde yeminli bilirkişilerle birlikte sağlıklı bir üye tespiti yapıldıktan sonra tespit edilecek yeni bir tarihte yeniden genel kurul yapmak üzere İzmir 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/131E sayılı dosyasında yapılan bilirkişi incelemesi ve davaya dahil olanlar dikkate alınarak hazırlanan ve ortakların tetkikine sunulan hazirun cetvelinde kayıtlı 66 ortağa sözlü tebliğ edilen, 46 ortağın asaleten, 20 ortağın vekaleten iştiraki ile toplamda 66 ortağın toplantıda hazır bulunduğu, toplantı için gerekli nisabın mevcut olduğu, toplantıda bir kısım üyenin seçilen temsilciye önerge verdiği, önergede yönetim ve denetim kurullarının seçilmesi olduğu oy birliğiyle kabul edildiği belirtilmiştir. Gündemin 3. maddesinde yönetim ve denetim kurulu asil ve yedek üyeliklerinin oy birliğiyle seçilmesine, gündemin 4. maddesinde de bir sonraki genel kurul toplantısındaki gündem maddelerinin tespitine oybirliğiyle karar verilmiştir.
Genel kurul toplantısında geçen İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 17.04. 2015 tarih 2014/764 E.2015/261. K sayılı kararıyla, belirlenen gündem maddeleriyle genel kurul toplantısı yapılmak üzere üye …’ın kayyım olarak tayinine karar verildiği ancak dava konusu genel kurul tarihi itibariyle bu kararın kesinleşmediği için uygulanamayacağı anlaşılmaktadır.
Dava konusu toplantı öncesi hükumet komiseri talebiyle ilgili 29.04.2015 tarihli başvuru dilekçesinde gönderi posta listesi, basın ilanı ekli olduğuna dair şerh bulunmaktadır.
Mahkemece genel kurul toplantı tutanağı ve dayanak belgeleri incelenerek varsa eksik belgeler tamamlanarak öncelikle toplantının çağrılı mı çağrısız mı yapıldığı tespit edilmelidir. Çağrılı toplantı yapıldığı kanaatine varılır ise toplantı tarihi itibariyle yetkili kişilerce toplantı çağrısının yapılıp yapılmadığı irdelenerek yetkili kişilerce toplantı çağrısı yapılmamış ise dava konusu genel kurul toplantısının yok hükmünde olduğu, yetkili kişilerce toplantı çağrısı yapılmış ise bazı ortaklara çağrı yapılmamış olması, toplantı ve karar nisabını etkilemiyor ise iptal edilebilirlik şartlarının(hak düşürücü süre dahil) bulunup bulunmadığı, çağrısız toplantı yapıldığı kanaatine varılır ise de tüm ortakların katılmaması halinde toplantının yok hükmünde olacağı gözetilerek bir sonuca ulaşılması gerekirken bu yönde bir inceleme yapılmaksızın İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/764E sayıl kararı kesinleşmediği halde bu karara uygun toplantı yapıldığı, karar ve toplantı nisabı bulunduğu, amacın kooperatif üyelerinin tespiti olduğu gerekçesiyle genel kurul toplantısının yokluğunun tespiti isteminin reddi doğru olmamıştır.
Bu durumda, ilk derece mahkemesince uyuşmazlığın çözümünde etkili olabilecek ölçüde önemli delillerin toplanmamış ve değerlendirilmemiş olması nedeniyle istinaf istemine konu karara yönelik denetim yapılması mümkün değildir. O halde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi uyarınca istinaf başvurusunun esasa ilişkin hususlar incelenmeksizin kabulüne ve ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM :Yukarıda açıklanan nedenenlerle;
1-Asıl ve birleşen davada davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca ESASA İLİŞKİN SEBEPLER İNCELENMEKSİZİN KABULÜNE,
2-İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 21.12.2018 tarih 2016/710 Esas 2018/197 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA,
3-Dairemizin kararına uygun şekilde yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın mahal mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
4-İstinaf yoluna başvuranlar tarafından yatırılan istinaf karar harcının istek halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6 maddesi gereğince kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 23.09.2022