Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/263 E. 2021/1426 K. 29.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/263
KARAR NO : 2021/1426

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR FİKRÎ VE SINAÎ HAKLAR HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 30.11.2018
NUMARASI : 2018/16 E. 2018/220 K.
DAVANIN KONUSU : Markaya Tecvazünü Önlenmesi, Maddi- Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 29.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 29.11.2021

İzmir Fikri ve Sınai Haklar Mahkemesinin 30.11.2018 tarih 2018/16 E. 2018/220 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilinin gerek ticaret unvanın kılavuz sözcüğü gerek markalarının asli unsurunun “…” olduğunu, müvekkilinin inşaat alanında faaliyet gösterdiğini, İzmir, Ankara, Sivas’da inşaat projeleri gerçekleştirdiğini, davalının yaptığı inşaatların ön cephelerine “…” ibarelerine yer verdiğini, davalının facebook sayfası üzerinden yapılan araştırmada en az 17 apartmanın ön cephe mantolaması için davalı tarafından müvekkili markasının kullanıldığını, Ankara 4. FSHM’nin 2017/69 D.İş sayılı dosyası ile yapılan delil tespiti ile davalının kullanımının ortaya çıktığını ileri sürerek, müvekkilinin markasına, ticaret unvanına tecavüz ve haksız rekabet yarattığının tespitine, tespit edilen marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetin durdurulmasına, önlenmesine, sonuçlarının ortadan kaldırılmasına, davalının müvekkiline ait marka ve ticaret unvanı ile iltibas yaratan unsurların kaldırılmasına, web sayfası ve sosyal paylaşım sitelerinin kapatılmasına, davalının elde etmesi mümkün görülen menfaat karşılığında 3.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın tecavüzün gerçekleştiği tarihten itibaren ticari faiziyle tahsiline, kararın ilanına karar verilmesini talep ve dava etmiş, 13.09.2018 tarihli duruşmadaki beyanında SMK’nın 151/1-a maddesinde yazılı yönteme göre tazminat hesabı yapılmasını istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin haksız rekabet oluşturacak eylem içerisine kasten girmediğini, müvekkilinin kızının adının “…” olduğunu, müvekkilinin küçük çaptaki işletmesinin adını bu nedenle “…” koyduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacının marka hakkı kanıtlandığı gibi davalının davacıdan izin almaksızın “…” ibaresini aynı sektörde faaliyeti sırasında markasal olarak kullandığı kanıtladığı, 2018/69 D.İş tespit dosyasında yer alan bulgular gerek kartvizit, gerekse ilanlarda “…” ibaresinin öne çıkarıldığı, marka olarak kullanıldığı, bu ibare altında inşaat hizmeti verildiği, markanın kullanımı ile ilgili davalı savunmaları esasa etkili olmadığı, tarafların kanıt ve belgeleri değerlendirilerek hesap raporu alındığı, davacının ilk yöntem tercihine göre (SMK 151/1-b) yapılan inceleme sonunda vergi öncesi net kârın 5.264,37 TL olduğu rapor edildiği, ancak davacı tercihini ıslah etttiği, bu kez, SMK 151/1-a yöntemine göre yapılan hesap sonrasında tecavüzlü dönemde yoksun kalınan kârın 24.648,91 TL olduğu hesaplandığı, marka hakkının aynı emtiada izinsiz olarak kullanılması aynı zamanda haksız rekabet oluşturduğu, marka sahibi davacının SMK 149. madde uyarınca men, giderme, maddi tazminat ve manevi tazminat isteme hakları bulunduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile davalının “…” ibaresini markasal olarak kartvizit, tabela, broşür vs. tanıtımlarında fiziken ve internet ortamında kullanmasının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabet olduğunun tespitine, tecavüzlü ürün ve gereçlerin toplanmasına, tecavüzün giderilmesine, internet ortamında görsel kullanımlara son verilmesine, web sitesinden çıkartılmasına, basılı ticari evraklarından marka ibaresinin kaldırılmasına, fazlası saklı 3.000,00 TL maddi, 20.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden işleyen değişen oranlı ticari faiziyle birlikte davalıdan tahsil edilerek, davacıya ödenmesine, hükmün ilanına karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, müvekkilinin 3 yaşındaki kızının adı … olduğu için bu ibareyi işletme adı olarak koyduğunu, davacı şirket ile müvekkilinin faaliyet alanın aynı olmadığını, davacı şirket bina rezidans inşaatı yaparken müvekkilinin inşaatı biten yapıların dış cephe mantolama çatı çevre düzenlemeleri başta olmak üzere ikamet amaçlı konutların tamir, bakım, onarım, dekorasyon yapıldığını, müvekkilinin inşaat faaliyetinde bulunmadığı faturalarla da sübut olduğunu, müvekkilinin sadece Ankara’da sınırlı bir çevrede faaliyet gösterirken davalı şirketin merkezinin İzmir olduğunu, müvekkilinin ekonomik kazanç sağlamasının söz konusu olmayacağını, müvekkilinin haksız rekabet kastıyla hareket etmediğini, müvekkilinin 2016 yılında 15.265,95 TL zarar ettiğini, 2017 yılında ise vergi öncesi sadece 5.264,37 TL kar elde edebildiğini, davacının sadece 700.000,00 TL civarında reklam gideri yaptığını, müvekkilinin eyleminin davacı şirketin maddi zararına neden olacak/müvekkilinin karını attıracak nitelikte olmadığını, haksız rekabetin ve markaya tecavüzün ve zararın tespiti açısından inşaat mühendisinden rapor alınması gerektiğini, bilirkişi raporunun varsayıma dayandığını, mali müşavirden rapor alınmasının doğru olmadığını, inşaat mühendisi bir bilirkişiden rapor alınması durumunda davacının gelirlerinde azalma olmadığının ortaya çıkacağını, 3.000,00 TL maddi tazminatın hukuk aykırılık teşkil ettiğini, marka itibarının zedelenmesine dayalı tazminat taleplerinin kabul edilebilmesi için zararın meydana gelip gelmediğinin araştırılması icap ettiğini, fahiş manevi tazminat takdir edildiğini, ticari işletmesi zararına faaliyet gösteren müvekkilinin fakirleşme ve iflas sonucu doğuracağını, sebepsiz zenginleşmeye yol açacağını, müvekkilinin davacının markasının öğrenir öğrenmez panosunu hemen indirdiğini, tüm broşürleri ve logonun yer aldığı tüm evrakları imha ettiğini, logosunu da yenilediğini, davacının ıslah dilekçesi sunmadan 13.09.2018 tarihli duruşmada hesap yöntemini ıslah etmesi ve mahkemece ıslaha ilişkin itiraz hakları sunmak için süre vermeden aynı celsede ıslah talebinin kabul edilmesi savunma hakkını kısıtladığını istinaf nedeni olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, markaya tecavüzün tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.Davacı vekili, davalının müvekkiline ait “…” esas unsurlu markasını haksız olarak kullandığını ileri sürerek markaya tecavüzün tespiti, meni, maddi ve manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Delil tespiti dosyasındaki bilirkişi raporu ve dosyadaki diğer görsellerden davalının davacıya ait “…” markasını birebir kullandığı anlaşılmaktadır. Davalı, kızının adının … olduğunu savunmuş ise de davalının markayı kullanım şekli, yazı tipi dikkate alındığında davanın markasal kullanımının aynı alanda faaliyet gösteren davacının inşaat alanında tescilli markasına tecavüz oluşturduğu açıktır. Davalı vekili, müvekkilinin inşaat hizmetleri alanında değil dış cepe, mantolama alanında faaliyet gösterdiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de dış cephe, mantolama faaliyetleri de inşaat hizmetleri sınıfının bir parçası olup davalının markasal kullanımının davacının markasından farklı bir sınıfta olduğu düşünülemez. Davalı vekili, inşaat mühendisi bir bilirkişiden tecavüz ve tazminat yönünden bilirkişi raporu alınması gerektiğini istinaf nedeni olarak ileri sürmüş ise de tecavüzün varlığı ortalama tüketici gözüyle değerlendirilmesi gerekmekte olup dosyadaki deliller dikkate alındığında teknik bilgiye ihtiyaç duyulmadığından ayrıca inşaat mühendisi bilirkişiden rapor alınmasını gerektirecek bir hal bulunmamaktadır. Buna göre mahkemece sadece muhasebeci bilirkişiden yoksun kalınan kazança yönelik tazminat raporu alınması doğrudur. Davacı vekilinin 13.09.2018 tarihli celsede SMK’nın 151/1-b maddesine göre değil SMK’nın 151/1-a maddesine göre bilirkişi raporu alınması yönündeki istemi üzerine davacı vekiline ıslah harcı yatırması için süre verilmiş, davacı tarafça verilen süre içinde ıslah harcı yatırılmış, davacı tarafın ıslahı doğrultusunda alınan bilirkişi raporu davalıya tebliğ edilmiş olmakla davacının tazminat hesabının değiştirilmesi yönündeki ıslahına karşı davalının savunma hakkının kısıtlandığından bahsedilemez. Somut olayda davacı vekili SMK 150/1-b maddesi kapsamında itibar kaybı nedeniyle tazminat isteminde bulunmayıp aynı yasanın 151/1-a maddesi uyarınca yoksun kalınan kazanç talebinde bulunmakla tazminata hükmedilmesi için markanın haksız kullanıldığını kanıtlaması yeterli olup markanın itibar kaybını uğradığını kanıtlamak zorunda değildir. Islah edilmiş şekliyle mülga 556 sayılı KHK’nın 66/1-a(SMK 151/1-a) maddesi uyarınca yapılan hesaplama da TBK’nın 49 vd maddesi uyarınca makul görülmüş olmakla davalı vekilinin tüm istinaf itirazları reddedilmiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.571,13 TL’den peşin alınan 392,78 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 1.178,35 TL’nin davalıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.29.11.2021