Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2593 E. 2022/1495 K. 20.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2593
KARAR NO : 2022/1495

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19.06.2019
NUMARASI : 2018/796 E. – 2019/725 K.
DAVANIN KONUSU : Sigorta (Mal Sigortası Kaynaklı)
KARAR TARİHİ : 20.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 20.10.2022

İzmir 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.06.2019 tarih 2018/796 E. – 2019/725 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, dava dışı … Şti.’ne ait işyerinin müvekkili tarafından 16.02.2017-2018 tarihleri arasında Kobi Paket Sigortası ile sigortalandığını, 10.01.2018 tarihinde sigortalı işyerinde davalı şirket tarafından hidrolik yük kaldırma makinesi montaj yerinin hazırlanması için beton kesme işi yapılırken hatalı ve kusurlu işlemi sonucunda … tarafından döşenen metal şehir şebeke su borusunun kesildiğini, sigortalı işyerinin ve komşu işletmelerin akan su neticesinde hasara uğradığını, davalının kestiği boruya kör tıpa dahi takmadan açık şekilde bırakarak olay yerini terk ettiğini, bu saatlerde genel su kesintisi olduğu için su sızıntısı yaşanmadığını, ancak 11.01.2018 tarihinde 07:00 de su akıntısının meydana geldiğini, … yardım hattından acil su kesintisi istendiğini ve hasarın azaltılmaya çalışıldığını, davalının kusurlu eylemi sonucunda sigortalı işyerinin ve diğer işletmelerin zarar gördüğünü, müvekkilinin 18.04.2018 tarihinde sigortalıya 460.461,54 TL ödeme yaptığını ve sigortalıdan ibraname alındığını, davalıya 21.05.2018 tarihinde rucü yazısı gönderildiğini, ancak talebin reddedildiğini belirterek, dava dışı sigortalıya ödenen 460.461,54 TL’nin 18.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek reeskont/avans faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, dava dışı sigortalının faaliyet gösterdiği işyerinde asansör yeri için betonarme döşemede kesim yapılması hususunda anlaşma yapıldığını, sigortalı tarafından projenin çizilerek müvekkiline verildiğini, belirtilen alanda betonarme kesim işinin yapıldığını, kesim işlemi sırasında yapılan işin niteliği gereği kesim yapılan alanda aynı zamanda su kullanılması gerektiğini, sigortalı tarafından kesim süresince kullanılmak üzere müvekkili şirket çalışanlarına hortum ile su temin edildiğini, su ve elektrik borularının karot makinasının çalışması sırasında kesildiğini, teknik olarak bu tür tesisatların şap betonu ile taşıyıcı beton arasında olması gerektiğini, bu alanda elektrik ve su borusu olduğu yönünde müvekkili firma yetkililerine bilgi verilmediğini, elektrik borusu kesildiğinde sigortalı şirket yetkilisine bilgi verildiğini, bu kişinin su borusunda herhangi bir hasar olmadığını, elektrik tesisatının da kullanılmadığını bildirdiğini, müvekkilinin bu aşamadan sonra 2-3 saat daha çalışmaya devam ettiğini, şebeke suyunun kesilmesiyle suyun kesilme süreci dikkate alındığında su seviyesinin artmasında sigortalı işverenin ağır kusurunun olduğunu savunarak davanın reddine karar verilemesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 21.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda sigortalıya ait işyerinin davacı sigorta şirketi tarafından 16.02.2017-2018 arasında kobi paket sigortası ile sigortalandığı, davalı şirketin bu adreste hidrolik kaldırma makinesi montajı yaptığı sırada metal içme suyu borusunu kestiği, kör tapa takmadan bu şekilde bıraktığı, şehir şebekesinde genel kesintinin sona ermesi ile şebekeye su verilmesi neticesinde taşınmaza su bastığı ve bodrum kata dolarak hasara sebebiyet verdiği, ekspertiz firmasının bulguları da gözetilerek hasarlı emtia bedeli toplamının 508.791,54 TL, sovtaj bedelinin 67.000,00 TL, bakiye zararının 441.791,54 TL olduğu, 18.670,00 TL hasar masrafı eklendiğinde toplam zararın 460.461,54 TL olduğu yönünde görüş bildirildiği, davalının çalışması sırasında … tarafından şebeke suyunun bakım amaçlı olarak kesilmiş olduğu, 10.01.2018 tarihinde saat 20.00 civarında şebeke suyunun verilmesi ile işyerinin kapalı olduğu saatlerde suların depoya dolduğu ve 11.01.2018 tarihinde saat 07:00’da site güvenliğinin işyeri sahibini araması ile su baskınının öğrenildiği, davalı şirketin kesim yaptığı alanda iş güvenliği ile ilgili tedbirleri almadığı ve su borusuna kör tapa tıkamadığı teknik yönden üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirmediği, bu nedenle oluşan zarardan sorumlu olduğu, her ne kadar davalı taraf tanık dinlenmesini talep etmişse de somut olay da davalının yükümlülüğünün istisna sözleşmesine dayanmış olması ve teknik olarak üzerine düşen yükümlülüğü yerine getirip getirmediğine ilişkin olması nedeniyle, davalı tarafın davacının su borusunun bulunduğu yeri bildirip bildirmemesinin davalının sorumluluğunu ve kör tapa ile su borusunun kapatılması gerekliliğini ortadan kaldırmadığı için bu talebinin kabul edilmediği gerekçesiyle davanın kabulü ile 460.461,54 TL maddi tazminatın davalıdan 18.04.2018 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, imalatın yapılacağı yer tespitinin dava dışı sigortalı şirket tarafından yapıldığını, müvekkilinin de kendisine teslim edilen işaretlenmiş alan ile sınırlı olarak imalatı yaptığını, sigortalının kesim süresince kullanılmak üzere müvekkili şirketin çalışanlarına su temin ettiğini, elektrik hattını taşıyan borunun kesilmesine rağmen elektrik kesintisi olmadığını, sigortalı şirket yetkilisinin kesilen su ve elektrik borularının atıl ve kullanılmayan tesisatlar olduğunu beyan ettiğini, müvekkili şirket çalışanlarına bir kusur atfedilmesinin mümkün olmadığını, dava konusu su ve elektrik borusunun aktif bir tesisat olduğunun müvekkili çalışanları tarafından bilinmesinin mümkün olmadığını, mahkemece bilirkişi kurulunun hatalı oluşturulduğunu, bilirkişilerce dava konusu taşınmaza ilişkin su ve elektrik hattına ilişkin projenin incelenmediğini, kesilen su borusu hattının dava konusu işyerine mi yoksa genel su hattı mı olduğu yönünde bir tespit ve değerlendirme yapılmadığını, 21.03.2019 tarihli bilirkişi raporunda kesilen su borusu konusunda sigortalı şirket yetkililerinin haberdar edildiğinin belirtildiğini, davacı tarafça bu tespite itiraz edilmediğini, tanık dinlenmesine ilişkin taleplerinin reddinin hatalı olduğunu belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, işyeri sigortasından kaynaklanan rücuen tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı sigorta şirketi tarafından dava dışı … Şti.’ne ait işyerinin Kobi Paket Sigortası ile 16.02.2017 – 16.02.2018 tarihleri arasında sigortalandığı, 10.01.2018 tarihinde davalı şirket tarafından hidrolik kaldırma makinesinin montajı esnasında metal içme suyu borusunun kesildiği, bu sırada şehir şebekesinde genel su kesintisinin mevcut olduğu, kesintinin sona ermesi sonrasında işyerinde su bakını olduğu ve işyerinin deposuna dolan suyun hasara sebep olduğu, davacı şirket tarafından yapılan ekspertiz çalışması sonucu belirlenen 460.461,54 TL zarar tutarının sigortalı şirkete ödendiği taraflar arasında çekişme konusu değildir. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, su borusunun kesilmesinde ve kör tapa takılmadan bırakılmasında davalı şirketin mi, yoksa dava dışı sigortalının mı kusurlu olduğu, davacı şirketin sigortalıya ödediği bedeli davalıya rücu etme hakkının bulunup bulunmadığı hususlarında toplanmaktadır.
İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda, davalı şirketin bodrum kat ile üst kat arasına yerleştirilecek hidrolik kaldırma makinesinin kabinin montajı amaçlı mevcut betonarme tahliyeyi karot makinesi ile kestiği, kesilen bölümün içinde gömülü olan galvanizli saç branşman hattına ait borunun da kesildiği, o esnada şebekede …’nun bölgedeki şebekeye geçici olarak içme suyu vermediği, davalı şirketin de sürekli olarak su verilerek yapılan kesim işlemi neticesinde, kesilen boruyu fark etmediği ve o şekilde bırakarak paydos ettiği, …’nun şebekeye tekrar su vermesi üzerine kesik olarak bırakılmış borudan, basınçlı içme suyunun taşınmazın bodrum katına dolarak hasara sebep olduğu, temiz su şebekelerinin genellikle parseller arasındaki sokaklardan geçirilerek, her parsel ya da binanın önüne kadar yeraltından döşenerek getirildiği, bu hattın daha sonra, parsel üzerindeki bina içine ana kolon hattıyla taşınarak saatlere ve bina iç tesisatına bağlandığı, dava konusu bina gibi bünyesinde bodrum kat bulunan yapılarda, bu tesisatın zorunlu olarak konstrüktif betonarme perde duvarlar ve tahliyeler içine gömülerek geçirildiği, davalı şirketin çalışma esnasında, kesilen şebeke borusunu fark ettiği ve firma yetkilisine haber verdiği, ancak davalının betonarme karkas olarak inşa edilmiş binanın taşıyıcı yapı elemanı olan betonarme tahliyeyi keserek imalatı gerçekleştirebilmesi için binaya ait mimari, betonarme, elektrik ve mekanik tesisat gibi tüm projeleri inceleyerek çalışmaya başlamak zorunda olduğu, binanın 20 yaşın üzerinde olduğu, betonarme karkas binalarda, kagir veya betonarme yapı elemanları ile ilgili yapılan tadilatlar esnasında, yıkım, kesim, söküm çalışmalarında rastlanılan her türlü temiz su borusunun kör tapa ile kapatılması gerektiği, davalı firmanın su taşkınına sebep olan boruyu kestiğini tespit etmesine rağmen, bu boruyu herhangi bir teknik bulguya, belgeye dayanmayan, meslek disiplini olarak konuya hâkim olmayan 3. şahısların beyanları doğrultusunda, gerekli önlemleri almadan açık bırakarak mahalli terk ettiği, TTK’unun 1472 ve 1481. maddeleri doğrultusunda davacı sigorta şirketi lehine rücuen şartlarının oluştuğu, zarar genel toplamının 460.461,54 TL olduğu yönünde görüş bildirilmiş; davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazları ek raporda değerlendirilerek, asıl rapordaki görüşlerde değişiklik olmadığı belirtilmiştir.
Davalı vekili, bilirkişilerce projelerin incelenmesi gerektiğini ve kesilen su borusunun sigortalı işyerine mi yoksa genel su hattı mı olduğunun bilirkişilerce belirtilmediğini istinaf sebebi olarak ileri sürmüş ise de, bilirkişi raporunda kesilen borunun bina içinde ana kolon hattı-branşman niteliğinde olduğu ve davalı şirket yetkililerince binanın projelerinin incelenmeden işe başlandığı tespit edilmiştir. Yine davalı vekili dava dışı sigortalı şirket yetkilisinin kesilen su ve elektrik borularının atıl ve kullanılmayan tesisatlar olduğunu beyan ettiği, bu nedenle müvekkili şirket çalışanlarına kusur yüklenemeyeceğini savunmuş ise de, hükme esas alınan bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere, basiretli bir tacir olan davalı şirketin kesilen su borusunu kör tapa ile kapatarak, olası su baskınını önlemesi gerekirken, kesilen boruyu olduğu gibi bıraktığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, dava dışı sigortalıya ödenen bedel yönünden davacı şirketin davalıya rücu hakkının bulunduğu anlaşılmakla, mahkemece davanın kabulüne dair kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanaatine varılmıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 31.454,13 TL’den peşin alınan 7.864,00 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 23.590,12 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere 20.10.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.