Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2586 E. 2022/1189 K. 09.09.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2586
KARAR NO : 2022/1189

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26.02.2019
NUMARASI : 2015/251 Esas 2019/250 Karar
DAVANIN KONUSU : Haksız rekabeti tespiti, men’i, ref’i ve tazminat
KARAR TARİHİ : 09.09.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 09.09.2022

İzmir 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 26.02.2019 tarih 2015/251 Esas 2019/250 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye hakim … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, davalıların rekabet kurulunun davacı aleyhine aldığı karara ilişkin yer alan haberleri derlemek sureti ile oluşturduğu bülteni davacıların çalıştığı bayilere dağıtarak davacı ile çalışmaya devam ettikleri takdirde benzer cezaya maruz kalacaklarını yönünde beyanda bulunmak sureti ile rekabeti ihlal ettiğikleri belirterek; haksız rekabetinin tespiti ile men ve ref’ine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak davası kapsamında şimdilik müşterek ve müteselsilen 5.000,00-TL maddi tazminat ile 50.000,00-TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile masrafı davalı tarafa ait olmak üzere kararın Türkiye çapında en yüksek tirajlı gazetelerde Kamuya yayın yoluyla duyurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalılar vekili, yetkili mahkemenin İzmir Asliye Ticaret Mahkemeleri olduğunu, davalı şirket çalışanlarının gazete haberleri konusunda bilgilendirme yapmasının haksız rekabet teşkil etmediğini, haksız rekabete son verilmesi isteğinin ifadesi olduğunu, yalnızca rekabet kurulu tarafından verilen karar hakkında bilgilendirme yapıldığını, davalının kendi ifadelerini taşıyan ya da yorum içeren hiçbir bilgi ya da belge verilmediğini, davacı şirkete verilen para cezası hakkında bilgi verildiğini, gerçeğe aykırı bir ifade söz konusu olmadığını, davacı ile çalışmaya devam etmeleri halinde kendilerinin de benzer bir davaya maruz kalacakları ve davacı ile yaptıkları sözleşmeleri sona erdirmeleri gerektiğine daire telkin iddiasının gerçeği yansıtmadığını, dava konusu bültende kötüleyici bir ibare bulunmadığını, belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların rekabetin ihlali nedeni ile aldığı Rekabet Kurulu kararına ilişkin gazete haberlerini bir broşür haline getirerek bayilere dağıtılmasına dair davalıların eylemlerinin TTK’ nın 55/1/a-1 anlamında gereksiz yere incitici açıklamalar ile kötüleme teşkil ettiği ve haksız rekabet oluşturduğunun kabulü ile 5.000,00 TL maddi 25.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline fazlaya ilişkin talebin reddine, karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili ve davalılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ :Davacı istinaf ve istinafa cevap dilekçesinde, bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının dikkate alınmadığını, davalının haksız rekabet teşkil eden eylemleri nedeni ile davacının rakı satış artış ivmesinin azaldığını, yeniden rapor alınması gerektiğini, takdir edilen tazminat miktarının az olduğunu belirterek, kararın kaldırılması gereğini ileri sürmüştür.
Davalı istinaf dilekçesinde, söz konusu eylemlerin haksız rekabet oluşturmadığını, gazete haberlerin iletildiği işletmelerin davacının bayisi olmadığını, yapılanın davalıyı kötüleme olmayıp rekabet kurulu kararı ve ilgili mevzuata uygun davranılması hususunda bilgilendirme olduğunu, bilgilendirme yapılması konusunda davalının üstün yararı ve menfaati bulunduğunu, gerçek durumun işletmeler ile paylaşılmasının kötüleme olmayacağını, yapılan davranışın haksız rekabet değil haksız rekabete son verilmesi isteği olduğunu, zarar ve tazminat koşullarının oluşmadığını, eylem tarihinden önceki yıllara göre tüm Türkiye’de tüketilen toplam rakı litresinde düşüş olduğunundan davacının satış ve artış ivmesinin düşeceğini belirterek, kararın kaldırılması gereğini ileri sürmüştür.
GEREKÇE :Dava, davalının eylemlerinin TTK’nun 55.maddesinde düzenlenen haksız rekabet hükümlerini ihlal edilip edilmediğinin tespiti, men’i, ref’i ve haksız sebepten kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kısmen kabulüne, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
6102 sayılı TTK’nın 54. maddesinde belirtildiği üzere, haksız rekabete ilişkin hükümlerin amacı, bütün katılanların menfaatine, dürüst ve bozulmamış rekabetin sağlanmasıdır. Rakipler arasında veya tedarik edenlerle müşteriler arasındaki ilişkileri etkileyen aldatıcı veya dürüstlük kuralına diğer şekillerdeki aykırı davranışlar ile ticari uygulamalar haksız ve hukuka aykırıdır. Kanunun “dürüstük kuralına aykırı davranışlar ve ticari uygulamalar” başlığı altında haksız rekabet hallerinin örnek mahiyetinde sayıldığı bu bağlamda, TTK ve 55,f.1 b.a.1’de “başkalarını veya onların mallarını, iş ürünlerini, fiyatlarını, faaliyetlerini veya ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek”; aynı madde ve fıkranın b.1-a hükmünde ise “Başkasının malları, iş ürünleri, faaliyetleri veya işleri ile karıştırılmaya yol açan önlemler almak,” halleri haksız rekabet teşkil eden eylemlerden sayılmıştır. Ancak, ifade özgürlüğü çerçevesinde vakıa, olay ve şahsi fikirler kural olarak açıklanabilir, dolayısıyla prensip, gerçeklerin ve yorumların her zaman açıklanabileceğidir. Bir kişi ya da faaliyetleri ile ilgili yapılan olumsuz açıklama ya da beyanlar tek başına haksız rekabet teşkil etmez. Kötüleme içeren açıklama ancak yanlış veya yanıltıcı ya da gereksiz yere incitici ise haksız rekabet olarak nitelendirilebilir.
Eldeki davada ispat yükü, MK’nın 6. maddesi uyarınca davacı yan üzerindedir. Davacının iddiasının, davanın haksız fiil temeline dayanması nedeniyle, her türlü delille ispatlanması mümkündür. Bu itibarla, dinlenen tanık beyanları ve tarafların müşterek kabullerinden Rekabet Kurumunun 12.6.2014 tarih, 14-21/410-128 sayılı kararı ile davacıların hakim durumu kötüye kullanmak sureti ile Rekabet Kanunu’na aykırı eylemleri nedeni ile idari para cezası verilmesine dair kararlarına ilişkin ilgili gazete haberlerinden oluşan tek sayfadan ibaret bültenin tanık olarak dinlenilen davalıların da içinde bulunduğu bir kısım alkolü içecek satan işletmelere dağıtıldığı sabittir.
Bunun ötesinde, davacının ileri sürdüğü şekilde davalı şirket çalışanları tarafından alkol satışı yapan işletmelere davacı ile çalışmaya devam etmeleri halinde kendilerinin de benzer bir davaya maruz kalacakları ve davacı ile yaptıkları sözleşmeleri sona erdirmeleri gerektiğine dair beyanda bulundukları ileri sürülmüş ise de bu hususta davacı tarafından dayanılan delillerin söz konusu iddiayı ispata yerli olmaması karşısında davacının bu iddiasını ispat edemediği anlaşılmaktadır.
Davalının varlığı kabul edilen bülten dağıtma eylemi her ne kadar dağıtan bülten içeriği itibariyle yanlış ve yanıltıcı olmasa da 6502 sayılı TTK’nun 55. maddesinde belirtildiği üzere gereksiz yere incitici niteliktedir. Zira, söz sonsu Rekabet Kurulu kararların işletmelere davalıların tarafından ulaştırılması ve bu hususta işletmelerin bilgilendirilmesine dair mer-i mevzuat çerçevesinde davalılara yüklenen bir yükümlülük bulunmamasına rağmen davalıların davacı aleyhine piyasayı etkiyecek ve ticari itibarına zarar verecek şekilde aksine davranışlarının dürüstlük kurularına uygun şeklide gerekli bir eylem olarak kabulüne imkan bulunmadığından TTK’nın 55/1-a-1 maddesi kapsamında gereksiz yere incitici şekilde kötüleme sureti ile haksız rekabet teşkil ettiği hususunda İDM tarafından varılan kabulde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık ve dava tarihi itibariyle yürürlükte bulunan 6762 sayılı TTK’nın 58. maddesinde haksız rekabete maruz kalan bir kimsenin talep edebileceği istemlerden biri de maddi tazminattır. Bu isteğin kabul edilebilmesi için öncelikle davacının istediği zararı kanıtlaması gerekir. Asıl olan, davalının haksız rekabeti ile davacının aktifinde azalma olduğunun iddia ve ispat edilmesidir. Ancak, böyle bir zararın, özellikle de miktarının kanıtlanmasındaki zorluğu dikkate alan kanun koyucu, haksız rekabetin varlığı halinde eylemin yaptırımsız kalmaması için, mahkemeye, 6762 sayılı TTK’nın 58-e maddesinde, maddi tazminat olarak davalının elde etmesi mümkün bulunan menfaatin karşılığına hükmetmek yetkisi de vermiştir. Haksız rekabette davacının maddi tazminat istemine konu ettiği zararı, davalının elde ettiği kar miktarı olmayıp, davalının haksız rekabeti nedeniyle davacının elde etmekten mahrum kaldığı kar miktarıdır. Bu zarar, kural olarak tarafların ticari defterleri ve diğer kanıtlarıyla beraber bilirkişi incelemesiyle tespit edilir. Bu şekilde bir tespit yapılamaz veya davacının kazanç kaybına uğramadığı anlaşılsa bile haksız rekabetin varlığında yargıç, TTK’nın 58-e maddesine göre tazminatı belirler, yine 818 sayılı Borçlar Kanunun 43. maddesi gereğince de hal ve mevkiin icabına ve hatanın ağırlığına göre tazminatın suretinin ve şümulünün derecesini tayin eyler.
İDM mahkemesi tarafından dosyaya kazandırılan her iki bilirkişi raporunda da belirtildiği üzere davacı tarafından sunulan bilgi ve belgeler ile dayanılan kayıtlar kapsamından davacının zarar iddiasının tespiti mümkün olmadığı belirtilmiştir. Keza, davacı tarafından delil olarak dayanılmış olmasına ve bu hususta talimat mahkemesince mahallinde inceleme yapılması istenmesine rağmen davacı şirket defterleri incelenmek üzere bilirkişilere sunulmaktan imtina edilmiştir. Her ne kadar davacı istinaf başvurusunda alkol satış artış oranında yaşanan azalma nedeni ile zarara uğradığını bu hususta yeniden rapor alınması gerektiğini ileri sürmüş ise de davacı tarafından davalının kaç adet işletmeye bülten dağıttığı, bu işletmelerin daha önce kendisinden ne kadar miktarda alkol satın aldığı, kaçının davalının mevcut eylemi nedeni ile kendisinden alkol alımı yapmaktan vaz geçtiği veya daha az tutarda alkol aldığı ve ileri sürülen azalmanın davalının haksız rekabet teşkil eden eyleminden mi kaynaklandığı hususları somut delillere dayalı şekilde ispat edilemediğinden davacının yeniden bilirkişi raporu alınması talebinin dosya kapsamına göre yargılamaya bir yenilik katmayacağı anlaşılmaktadır.
Davalı tarafın mevcut eylemleri ile gereksiz yere incitici açıklamalarla kötülemek sureti ile haksız rekabet bulunduğu kabul edilmek sureti ile davacıların zararının tam olarak tespit edilemesi nedeniyle davalıların dosyaya yansıyan eylemleri dikkate alınarak takdir edilen maddi tazminat miktarının makul olacak şekilde hüküm altına alınmış olmasına göre maddi tazminat yönünden kararda bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Haksız rekabetin varlığı halinde maddi tazminatın yanında manevi tazminata hükmedilebilmesi için TBK 58. maddesinde ön görülen şartların da gerçekleşmesi gerekir. 6098 sayılı TBK’nın 58. maddesine göre, kişilik hakkının zedelenmesinden zarar gören kişi, uğradığı manevi zarara karşılık olarak manevi tazminat adı altında bir miktar paranın ödenmesini isteyebilir. Manevi zarar mal varlığında bir azalmayı değil, kişilik haklarına vaki tecavüz nedeniyle bir kimsenin duyduğu cismani ve manevi acı ve ızdırabı, elemi ve böylece yaşama zevkinde bir azalmayı ifade eder. Haksız rekabet nedeni ile manevi tazminata hükmedilebilmesi için haksız rekabet teşkil eden davranışın aynı zamanda kişilik haklarını ihlal eder nitelikte de olması gerekmektedir. Bu kapsamda, davalının gereksiz yere incitici şekilde kötüleme sureti ile haksız rekabet teşkil eden bülten dağıtma eyleminin yoğunlu ve ağırlığı göz önüne alındığında davacının kişilik haklarına saldırı niteliğinde bulunmadığından İDM tarafından yasal şartları oluşmayan davacının manevi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken aksi şekilde davacılar lehine manevi tazminata hükmedilmesi yerinde görülmemiştir. Davalı taraf manevi tazminata yönelik istinaf talebinde haklıdır.
Bu durumda, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda istinaf kanun yoluna başvuran davacılar vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazları açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığından Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca davalının manevi tazminata ilişkin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalılar vekilinin istinaf başvurusunun KISMEN KABULÜ ile İzmir 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 26/02/2019 tarih 2015/251 Esas – 2019/250 Karar sayılı kararının Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-2 maddesi uyarınca KALDIRILMASINA,
3-Davanın kısmen kabulü ile davalıların eylemlerinin haksız rekabet olduğunun tespitine, haksız rekabetin menine ve refine,
5.000,00-TL maddi tazminatın davalılardan alınarak davacılara verilmesine,
Davacının manevi tazminat talebinin reddine,
Haksız rekabetin tespitine ilişkin hüküm özetinin trajı 50.000 üzerinde olan Türkiye çapında yayınlanan bir gazetede ilanına, ilan masrafının davalılardan alınmasına,
Fazlaya ilişkin taleplerin reddine,
Maddi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 341,55 TL harcın peşin alınan 939,30 TL harçtan mahsubu ile bakiye fazla yatan 597,75 TL harcın davacılara iadesine,
Manevi tazminat davası yönünden 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 80,70 TL karar harcının davalılardan tahsili ile hazineye gelir kaydına,
Maddi tazminat davası yönünden davacı tarafınca yapılan toplam 4.595,00 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 417,27 TL’sinin davalılardan tahsili ile davacıya ödenmesine, kalanın davacı üzerinde bırakılmasına,
Manevi tazminat davası yönünden davacı tarafınca yapılan yargılama giderinin davacılar üzerinde bırakılmasına,
Davalılar tarafından yapılan toplam 182,30 TL yargılama giderinin davanın kabul ve red oranı dikkate alınarak 182,13 TL’sinin davacılardan tahsili ile davalılara ödenmesine, kalanın davalılar üzerinde bırakılmasına,
Davacılar maddi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL maktu vekalet ücretinin davalılardan tahsili ile davacılara ödenmesine,
Davalılar manevi tazminat davası yönünden kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT uyarınca hesaplanan 2.725,00 TL vekalet ücretinin davacılardan tahsili ile davacıya ödenmesine,
4-İstinaf yoluna başvuranın davacılar vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
5-İstinaf yoluna başvuranın davalılar vekili tarafından yatırılan istinaf karar harcının talep halinde istinaf yoluna başvuranlara iadesine,
6-İstinaf başvurusu nedeniyle davacılar tarafından yapılan masrafların üzerinde bırakılmasına,
7-İstinaf başvurusu nedeniyle davalılar tarafından 121,30 + 121,30 istinaf yoluna başvuru harçları, 18,00 TL tebligat masrafı olmak üzere toplam 260,60 TL olan istinaf yargılama giderinin istinaftaki haklılık durumuna göre takdiren 130,30 TL’sinin davacılardan alınarak davalılara verilmesine, bakiye istinaf yargılama giderinin davacı üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 09.09.2022