Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2535 E. 2022/1398 K. 05.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2535
KARAR NO : 2022/1398

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2019
NUMARASI : 2016/171 Esas 2019/273 Karar
DAVANIN KONUSU : Tazminat
KARAR TARİHİ : 05.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 05.10.2022

İzmir 4.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07.03.2019 tarih 2016/171 Esas 2019/273 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili şirket ile davalı arasında 19.08.2013 tarihinde düzenlenen belirli süreli iş sözleşmesinin 3.6 ve 3.7 maddelerinde rekabet yasağının düzenlendiğini, davalının bu maddeyi ihlal etmesi veya taahhüt ettiği şeyleri yerine getirmemesi halinde, en son hak edişi olan bir aylık brüt maaşının bir yıllık karşılığı olan toplam bedeli tazminat olarak işverene ödemek zorunda olduğunun kararlaştırıldığını, davalının müvekkili işyerinden istifa ederek ayrılmasının ardından aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir firmada yine üretim bölümünde işe başladığını, rekabet etmeme borcunu ihlal ettiğini, davalının müvekkili şirkette de proje mühendisi olarak görev yaptığını, kafes sistemleri, montaj ve teknik konuların tümüne vakıf olduğunu, yeni işyerinde görev aldığı işte eski işyerinde öğrendiği iş sırlarını kullanabilecek durumda olduğunu iddia ederek, 33.012,00 TL tazminatın zararın oluştuğu tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin davacı şirkette 19.08.2013 tarihinde proje mühendisi sıfatı ile işe başladığını, yaptığı faaliyetin kafes montajlarının saha denetimi olduğunu, bu faaliyetinde herhangi bir patent veya faydalı model gerektiren bir sırrın mevcut olmadığını, özel uzmanlık gerektiren bir durum bulunmadığını, davalı şirket tarafından müvekkiline fazla mesai yaptırıldığını, ancak eksik ücret ödendiğini, bu nedenle 16.12.2015 tarihinde haklı sebeple istifa ettiğini, müvekkilinin işten ayrılmasından sonra, davacının müşteri ve iş hacminde müvekkilinden kaynaklanan bir sebepten dolayı azalma olduğunun kanıtlanamadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı işçinin, rekabet yasağı kaydına rağmen iş sözleşmesinin feshinden sonra davacı ile aynı işi yapan farklı bir il olan Manisa’da faaliyet gösteren rakip bir işletmede çalışmaya başladığı, davacıya ait ve dava dışı işletmelerin bulunduğu yer, yapılan iş ve davalı işçinin işletmedeki durumu değerlendirildiğinde, davalının, davacıda çalışırken yaptığı işe bağlı olarak öğrendiği bilgileri rakip bir işletmede kullanarak eski işverenine önemli ölçüde bir zarar verme ihtimalinin bulunmadığının bilirkişi heyeti raporu ile tespit edildiği, davalının, davacı şirkette çalıştığı konum itibariyle şirketin sır niteliğinde sayılabilecek bilgisine sahip olmadığı, davalı işçinin hangi hususta, ne şekilde haksız rekabette bulunduğu yönünde somut bir delil de sunulmadığı, davalının yalnızca aynı iş kolunda faaliyet gösteren bir şirkette çalışmasının haksız rekabette bulunduğu anlamına gelmeyeceği ve 6098 sayılı TBK’nın 444. maddesindeki cezai şartın uygulanabilmesi koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının müvekkili şirkette proje mühendisi olarak çalışmakta iken ayrılarak, dava dışı … Şti.’nde 04.01.2016 tarihinde çalışmaya başladığını, davalının müvekkili şirket bünyesinde proje mühendisi olması sebebiyle kafes sistemleri, montaj vs. teknik konuların tümüne hakim olduğunu, yeni işyerinde yaptığı işte de eski işyerinde öğrendiği üretim teknikleri ve pazar gibi iş sırlarını kullanabilecek durumda olduğunu, davalının görev tanımında müşterinin tesis kurulum aşamasından itibaren projenin her aşamasında, teknik projesini hazırlamak, yönlendirmek, yerleşim planını çizmek ve montajının projeye uygunluğunu kontrol etmek ve denetlemek, anlaşması yapılan projenin teknik detaylarını incelemek, teknik çizimlerin kontrolünü yapmak ve proje iş planını yapmak, anlaşması yapılan projede standartlara uygun olmayan bir aksaklık çıkması halinde ARGE bölümü ile görüşerek proje için gerekli olan çalışmaları yapmak ve yeni şekliyle projenin gerçekleşmesini sağlamak, proje bitiminde projenin müşteriye teslimini gerçekleştirmek, müşteri bazında proje teknik dokümantasyonunu yapmak ve bu konularla ilgili projenin tam ve eksiksiz işlemesini sağlamak, bütçe kapsamındaki projelerin tahmini maliyet çalışmalarını yapmak, bütçe çalışmasının teknik proje detay maliyetlerini hazırlamak ve gerçekleşme sürecini aylık, üç aylık ve yıllık faaliyet raporları şeklinde sunmak ve bu alanlardaki bilgilendirmeleri yapmak vb. İşlerin bulunduğunu; davalının yaptığı işin üretim ile bağlantılı olduğunu, kafes sisteminin proje ve teknik çizimlerle, müşteri ilişkilerine ve maliyete ilişkin tüm dökümanları da elinde bulundurduğunu, bu nedenle kaçınılmaz olarak ürünün üretim aşamasındaki detaylarına, sırlarına da vakıf olacağını, davalının davacı müvekkili işyerinde istifasını sunmasının ardından aynı alanda faaliyet gösteren rakip bir firmada yine üretim bölümünde işe başlaması ile rekabet etmeme borcunu açıkça ihlal ettiğini istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE :Dava, sözleşmedeki rekabet yasağından kaynaklanan cezai şart istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf incelemesi, istinafa başvuran tarafın istinaf başvuru dilekçesinde bildirdiği sebeplerle ve kamu düzeniyle sınırlı olarak yapılmıştır.
Öğretide rekabet yasağı sözleşmesi, işçinin iş ilişkisi içinde işverenin müşterilerine nüfuz etmesi yahut iş sırlarına vakıf olması nedeniyle hizmet sözleşmesi sona erdikten sonra belirli bir faaliyet alanında belirli bir coğrafi bölgede ve belirli bir zaman dilimi içerisinde işçinin işverenle rekabet teşkil eden davranış içerisine girmesini yasaklayan sözleşmeler olarak tanımlanmaktadır. Rekabet etmeme taahhüdünü içeren bu sözleşmeyle işçi işverene karşı hizmet sözleşmesinin bitiminden sonrasına yönelik olarak menfi bir yükümlülük, bir yapmama borcu altına girmektedir. Başka bir deyişle rekabet yasağı sözleşmesi ile işçinin ekonomik faaliyet özgürlüğüne ve ekonomik geleceğine kısmen dahi olsa sınırlama getirilmektedir (Sabah Altay, Türk Borçlar Kanunun Hükümlerine Göre İşçi ile İşveren Arasında Yapılan Rekabet Yasağı Sözleşmesi, Mühf-Had, C.14, sy.3, s.179 vd.).
Rekabet yasağı kaydının geçerli olabilmesi için işçinin, hizmet ilişkisi içinde olduğu işverenin müşteri çevresi ve üretim sırları gibi ticari sırları bilebilecek bir pozisyonda çalışması ve bu bilgileri önceki işverenle rakip durumunda olan yeni işveren ile paylaşabilme ihtimalinin varlığı yeterlidir. Bu anlamda, ayrılan işcinin yeni işyerinde aynı pozisyonda çalışması da şart değildir. Keza rekabet yasağının varlığı için ayrılan işçinin, önceki işverene fiilen bir zarar vermesi şart olmayıp, zarar verebilme risk ve ihtimalinin varlığı yeterlidir. Rakip firmalarla paylaşması ve nüfuz etme imkanının bulunup bulunmaması önem arz etmektedir. (Bakınız, Yargıtay 11. HD’nin 06/03/2019 tarihli, 2018/3705 Esas ve 2019/1860 Karar sayılı, 10/05/2017 tarihli, 2015/15290 Esas ve 2017/2808 Karar sayılı kararları)
Rekabet yasağı iş akdinin sona ermesinden sonraki döneme ilişkin olarak yapmama (ileriye yönelik) edimini içeren akit niteliğindedir. 6098 sayılı TBK.’nın 444/2. maddesi “Rekabet yasağı kaydı, ancak hizmet ilişkisi işçiye müşteri çevresi veya üretim sırları ya da işverenin yaptığı işler hakkında bilgi edinme imkânı sağlıyorsa ve aynı zamanda bu bilgilerin kullanılması, işverenin önemli bir zararına sebep olacak nitelikteyse geçerlidir” hükmü haiz olup, anılan madde hükmü uyarınca rekabet yasağının işçinin yaptığı iş nedeniyle edindiği bilgileri, çalışmaya başladığı başka bir rakip işletmede kullanarak davacı işverene önemli ölçüde zarar verme ihtimalinin bulunması halinde geçerli olacaktır.
Somut uyuşmazlıkta, davalının davacı şirkette satış sonrası teknik hizmetler departmanında 19.08.2013-15.12.2015 tarihleri arasında 2 yıl 4 ay süreyle proje mühendisi olarak çalıştığı, davalının davacı şirketten istifa ettikten sonra davacı şirketin aynı faaliyet konusunda iş yaptığını iddia ettiği dava dışı …. Şti.’de üretim ve satış alanında işe başladığı anlaşılmaktadır. İlk derece mahkemesince alınan bilirkişi raporunda davacı şirkete ait proje iş akışında davalının proje mühendisi olarak görev yaptığı satış sonrası teknik hizmetler bölümündeki görevinin özetinin ARGE tarafından gerçekleştirilen standart veya müşteriye özel projenin montajının, mekanik ve elektriksel testlerinin projeye uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlamak ve projeyi çalışır vaziyette müşteriye teslim etmek olduğu, bu iş için gerekli dokümanların kendisine ARGE departmanından geldiği, montajın bu teknik dokümanlar çerçevesinde kusursuz bir şekilde yapılmasını sağlamak üzere montaj elemanlarını sahada denetlemekte ve gördüğü teknik aksaklıkları ARGE bölümüne bildirerek gerekli teknik düzeltmelerin yapılmasını sağladığı, davalının sahip olması gereken becerilerin, teknik resim okuma becerisi, iletişim becerisi, problem çözme becerisi ve sonradan yaşanabilecek aksaklıkları önceden görme becerisi olduğu, ancak yaptığı işin ARGE’nin yaptığı işleri detaylı bilmesini gerektirecek veya davacı şirkete has teknolojik bir gelişmeye haiz olacak düzeyde olmadığı, davalının davacı şirkette çalıştığı süre gözetilerek, yeni işyeri olan dava dışı … Şti’nde davacı şirketin üretim sırlarını ve davacı firmaya has teknolojik bilgiyi aktaracak bilgi birikimine sahip olmadığı, davalının davacı şirkette edindiği iş tecrübesini kullanarak dava dışı …. Şti’nde işe girmesinin davacı şirketin rekabet edebilirlik seviyesini düşürecek bir durum teşkil etmeyeceği tespit edilmiş olup, bilirkişi raporunun dosya kapsamı ile usul ve yasaya uygun, denetime elverişli olduğu kanaatine varılarak, davacı tarafça davalının eyleminin haksız rekabet oluşturduğunun kanıtlanamadığından, ilk derece mahkemesi tarafından davanın reddine karar verilmiş olması yerinde görülmüştür.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davacının dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile bakiye 36,30 TL’nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.05.10.2022