Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2528 E. 2022/1057 K. 04.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2528
KARAR NO : 2022/1057

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10.05.2019
NUMARASI : 2018/285 E. 2019/271 K.
DAVANIN KONUSU : İtirazın İptali
KARAR TARİHİ : 04.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 04.07.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 10.05.2019 tarih 2018/285 E. 2019/271 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, kooperatif ortağı olan davalının genel kurul kararları ile doğan ödemelere ilişkin müvekkili kooperatife borcunun bulunduğunu, davalının bu borcu ödememesi üzerine davalı aleyhine Karşıyaka 4. İcra Müdürlüğü’nün 2017/10153 E. sayılı dosyası ile ilamsız icra takibi başlatıldığını, asıl alacak ve işlemiş faiz toplamı olan 16.007,49 TL’nin tahsili için başlatılan takip dosyasında 7 örnek ödeme emrinin icra kanalıyla gönderildiğini, davalı borçlunun takip konusu alacağın 6.000,00 TL’sine itiraz ettiğini ve takibin kısmen itiraz edilen kısım bakımından durmasına sebep olduğunu, davalının işbu itirazının haksız ve kötüniyetli olup, müvekkili kooperatifin genel kurulunda alınan ortak giderlere kooperatif ortaklarının tümünün dolayısıyla da davalının da katlanmakla mükellef olduğunu ileri sürerek davalının borçlunun icra takibin itirazının iptali ile takibin devamına, %20’den az olmamak üzere icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili,kooperatif ile müvekkili arasında yapılan 10/09/2011 tarihli kooperatif ortaklığı sözleşmesi çerçevesinde müvekkilinin 3+1 daireyi 90.000,00 TL bedel ödemek suretiyle kooperatif ortağı olduğunu ve bugüne kadar tüm bedelleri ödediğini, müvekkilinin hakkaniyet gereği ödemekle yükümlü olduğu en son 6.000,00 TL’lik bir şerefiye bedeli kaldığını, müvekkilinin talep edilen alacak kalemine ilşkin herhangi bir borcunun bulunmadığını, taraflar arasında kararlaştırılan evin bedeli, aidatlar ve bugüne kadarki tüm ek bedel ödemelerinin müvekkili tarafından kooperatif hesabına yatırıldığını, davacı kooperatifin eski yönetimindeki yolsuzluk sebebiyle sebebiyle davacı kooperatifin yönetimi düşürülmüş olup yeni bir yönetim kurulduğunu, müvekkilinin ödemekle yükümlü olduğu şerefiye bedelinin meblağının eski yönetimce belirlendiğinden ve yolsuzluklara maruz kalmamak adına ödeme yapmaktan çekindiğini, bu sebeple de hakkaniyet ilkesi gereği kendisine gönderilen icra takibinde borcu olan miktarı da kabul ettiğini, bu kabul edilen miktarın kesinlikle ek ödeme veyahut aidat alacağı kalemi kapsamında olmamakla sadece şerefiye bedeli olan kısım olarak kabul edildiğini, ödenmiş olan borca istinaden yapılan icra takibine müvekkilinin itirazının haklı olduğunu savunarak davanın reddine ve itiraz edilen kısım üzerinden % 20’sinden az olmamak üzere tazminata karar verilmesini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı-borçlunun 6.000,00-TL alacak miktarına yapmış olduğu itirazın yerinde olduğu gerekçesiyle davanın reddine, İİK 67 madde uyarınca itiraz edilen ve takip edilen miktar itibariyle davacının kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı gerekçesiyle de davalı vekilinin %20 tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, dava dilekçesini tekrar ile bilirkişi raporunda davalının müvekkili kooperatiften şerefiye alacağı olması sebebi ile mahsuplaşılma yönünde görüş bildirildiğini, şerefiye alacağının uyuşmazlık konusu olmadığı bilirkişi raporunda gerek müvekkilince gerekse davalı tarafından talep edilmeyen kalemlerin hesaplanarak davacı kooperatifin muhasebe kayıtlarına göre davalının davacı kooperatiften 6.650,00 TL şerefiye alacaklısı olduğu, bu sebeple alacağın mahsuplaşarak davalının ödemesi gereken miktarın 6.350,00 TL olduğu, şerefiye komisyonu tarafından belirlenen bu tutarın davalı ortağa ödenmek üzere ortaklara borçlar hesabına alacak kaydedildiği ancak takip tarihi itibari ile davalıya ödenmediği gibi davalının da borcuna mahsup edilmediği yönünde tespitte bulunulduğu, KK. 23.maddesine göre ortakların hak ve tecrübelerinde eşit olduğu, şerefiye bedellerinin kurada kendisine isabet eden konut yönünden önceden yapılmış değerlendirme sonunda bir kısım ortakların ödedikleri bir kısmınında aldıkları bedeller olduğunu, asıl olanın kooperatif ortaklarının birbirlerine şahsen yapacakları ödemeler olduğunu, şerefiye bedelini kooperatifin bir alacağı ya da borcu olmadığını, aynı mahkemenin başka bir dosyasında sunulan bilirkişi raporunda kooperatif üyesinin şerefiye alacaklısı olduğu, ancak kooperatifçi bilirkişi kooperatifçe bu işlemin uygulanmasına geçilmemiş olduğu, şerefiye nedeniyle borçlulardan henüz bir tahsilatın yapılmadığı, bu nedenle davalıya bir ödeme yapılmadığı yönünde tespitte bulunulduğunu, aynı mahkemenin aynı dava konusuna ilişkin başka bir dava dosyasında alınan bilirkişi raporunun iddialarını doğrular nitelikte olduğunu, davanın itirazın iptali davası olup dava dışı şerefiye alacağının mahsuplaşılmasının bu davada mümkün olmadığını, verilen kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, bilirkişinin hukuki değerlendirme ve nitelendirmelerde bulunarak yetki aşımında bulunduğunu, davalı tarafın talebi olmadan salt bilirkişi tespiti ile mahsuplaşma yoluna gidilmesini HMK’nın taleple bağlılık ilkesine teşkil ettiğini, davalının 08.06.2014 ve 21.12.2015 genel kurul kararları uyarınca kararlaştırma ek ödemeleri yapmakla mükellef olduğu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
Katılma yolu ile istinaf eden davalı vekili, delil listesinde bildirilmiş olan tanığın dinlenmesi hususunu mahkemenin takdirine bıraktıkları, mahkemenin bu konu hakkında herhangi bir karar vermediğini, ayrıca tanık da dinlemediğini, tanık dinlenmeden karar verilmesinin hatalı olduğunu, davacı aleyhine kötü niyet tazminatına hükmedilmesine yer olmadığına dair verilen kararın kanuna ve hukuka uygun olmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kötü niyet tazminatı yönünden kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatif genel kurulunca alınan kararlar gereğince ödenmesi gereken ek ödemelerin kooperatif üyesi olan davalıdan tahsili için hakkında başlatılan icra takibine davalının itirazının iptali istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine, davalı vekilinin % 20 tazminat isteminin reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davacı kooperatif tarafından davalı aleyhine 08.06.2014 tarihli genel kurul kararı uyarınca 7.000,00 TL ek ödeme alacağı ile 21.12.2015 tarihli genel kurul kararı uyarınca 6.000,00 TL ek ödeme olmak üzere 13.000,00 TL asıl alacak ve % 9 oranı üzerinden 3.007,49 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 16.007,49 TL üzerinden ilamsız icra takibi yapılmış, davalı tarafından 6.000,00 TL borcu olmadığı belirtilerek 6.000,00 TL borca itiraz edilmiş, davalı tarafından itiraz edilen 6.000,00 TL bu kısma yönelik eldeki itirazın iptali davası açılmıştır. Mahkemece kooperatif kayıtları üzerinde yapılan inceleme sonucu düzenlenen bilirkişi raporunda, davalının davacı kooperatifin üyesi olarak halen kayıtlı olduğu, 08.06.2014 tarihli ve 21.12.2015 tarihli genel kurul kararlarında ödenmesi kararlaştırılan 13.000,00 TL ek ödemeler de dahil olmak üzere davalı ortak tarafından davacı kooperatife 116.290,00 TL ödenmesi gerektiği, davalı ortak tarafından 103.290,00 TL ödendiği, şerefiye komisyonu tarafından belirlenen 6.650,00 TL olan şerefiye alacağının davalı ortağa ödenmek üzere kooperatifin defterlerinde ortaklara borçlar hesabına alacak kaydedildiği, davalının şerefiye alacağının icra takip tarihi itibariyle davalıya ödenmediği icra takibinde davalının kooperatife olan borçlarından mahsup edilmediği, davalının yaptığı ödemelerden kooperatiften olan şerefiye alacağı düşüldüğünde davalının davacı kooperatife 6.350,00 TL borcu bulunduğu ,TBK 120/2. maddesinde getirilen sınırlama ile % 9 oranında yasal faiz üzerinden takip tarihi itibariyle 1.381,00 TL işlemiş faiz borcunun bulunduğu belirtilmiştir. Davalı vekilinin yasal süresinde ibraz ettiği cevap dilekçesinde davalı ortağın kooperatiften 6.000,00 TL şerefiye alacağı bulunduğunu belirtmesi takas defi niteliğinde olup, davalı ortağın 6.000,00 TL borcu olmadığını belirterek 6.000,00 TL borca itiraz ettiği ve işlemiş faiz yönünden takibe itirazının bulunmadığı gözetilerek; açıklayıcı ve denetime elverişli bilirkişi raporunda davalının kooperatife yaptığı ödemelerden kooperatiften olan şerefiye alacağının düşülmesi ile hesaplanan davalının bakiye borcuna ve işlemiş faize yönelik zaten davalının itirazının bulunmadığı, bu nedenle davalı ortağın icra takibine 6.000,00 TL miktara yönelik yaptığı itirazının haklı olduğu, yargılamayı gerektirmesi ve bilirkişi raporu ile hesaplanması nedeniyle de davacı kooperatifçe davalı ortak hakkındaki icra takibinin kötü niyetle yapılmadığı sonucuna varılmakla; mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamış, taraf vekillerinin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuran davacı vekili ile davalı vekilinin dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince taraf vekillerinin istinaf başvurusunun ayrı ayrı esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekili ile katılma yoluyla davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,90 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,50 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 80,90 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,50 TL’nin davalıdan tahsiline,
4-İstinaf başvurusu nedeni ile davacı ile katılma yoluyla davalının yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.04.07.2022