Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2524 E. 2022/1095 K. 18.07.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2524
KARAR NO : 2022/1095

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 18/07/2019
NUMARASI : 2018/361 Esas 2019/504 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi ve Manevi Tazminat
KARAR TARİHİ : 18.07.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 18.07.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 18.07.2019 tarih 2018/361 Esas 2019/504 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacılar vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA :Davacılar vekili, müvekkillerinin annesi ve babaannesi olan …’in davalının kullandığı aracın çarpması sonucu 17.12.2014 tarihinde vefa ettiğini, aracın ZMMS poliçesi ile davalı … nezdinde sigortalı olduğunu, dava konusu olayla ilgili olarak Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/60 Esas 2016/662 Karar sayılı dosyasında davalı sürücünün kusurlu bulunarak adli para cezasına mahkum olduğunu, müvekkillerinin müteveffa ile olan bağları ve olayın oluş şekli itibari ile maddi ve manevi zarara uğradıklarını ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 250,00’şer TL’den 500,00 TL maddi tazminatın (destek tazminatı, hastane masrafları, def’in giderleri) … için 20.000,00 TL,… için 10.000,00 TL manevi tazminatın olay tarihinden itibaren işletilecek faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı … vekili, kazanın meydana gelmesinde müvekkiline atfedilebilecek kusurunun bulunmadığını, davacıların destekten yoksun kalma tazminatı talep etme şartlarını taşımadığını, zira ölenin değil aksine davacıların ölene yardım etmesi ve destek olmalarının gerektiğini, davacıların diğer gider tazminat istemlerinin de haksız ve yersiz olduğunu, manevi tazminat tutarının fahiş olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
Davalı … A.Ş. Vekili, davacıların destekten yoksun kaldıklarını ispat etmeleri gerektiğini, dava açılmadan önce hasar başvurusunda bulunulduğunu, ancak davacıların destekten yoksun kalmamaları nedeniyle destek tazminatı talebinin reddedildiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, kazanın meydana gelmesinde ölenin asli %75 oranında kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise tali %25 oranında kusurlu olduğu, müteveffa …’in kaza tarihinde 78 yaşında, dul ve pasif dönem içerisinde olup yalnız yaşadığı, davacılar ile aynı evde kalmadığı, üzerine kayıtlı 2 adet mesken bulunduğu, 1957-1982 yılları arasında sigortalı çalışmalarının bulunduğu, daha sonra emekliye ayrıldığı ve kurumdan emekli aylığı almakta iken vefat ettiği, müteveffanın oğlu olan davacı …’in ise 1966 doğumlu olup kaza tarihinde 48 yaşında evli ve 1 çocuklu olduğu, Gaziemir Serbest Bölgesinde faaliyet gösteren bir şirkette çalışmakta iken annesinin vefatından 8 ay sonra 20.07.2015 tarihinde emekli olduğu, buna rağmen halen bir şirkette fiilen çalıştığı, ayrıca evli olup eşinin de çalıştığı, müteveffanın torunu olan diğer davacı …’in ise 02.07.1997 doğumlu ve babaannesinin vefat tarihinde 17 yaşında olduğu, öğrenim gördüğü okula ait herhangi bir kayıt ve belge sunulmadığı, buna karşın SGK sigortalı çalışma kaydının bulunduğu, bu çalışmasının da babaannesinin ölümünden 3 yıl sonra 12.05.2017 tarihinde sona erdiği, her iki davacının da çalışmalarına ve kendi kişisel bakımlarına engel teşkil edecek herhangi bir sağlık sorununun bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, destekten yoksun kalmış sayılabilmek için kişinin desteğin bakma niteliğindeki yardımına muhtaç olması gerektiği, maddi bir yardımına ihtiyacı olmayan kimseye yapılan yardımlar ne kadar sürekli, düzenli ve karşılıksız olursa olsun bu yardıma bakma niteliği kazandırmayacağı, davacı …’in bakımı, yetiştirilmesi ve iaşesinden kendi anne ve babasının sorumlu olduğu, bu davacının annesi ve babasının çalıştığı, kaldı ki, davacı … babaannesinin öldüğü tarihte 17 yaşında olup bir başkasının sürekli yardım ve bakımına ihtiyaç duyduğu yaştan da çıkmış bulunduğu, SGK ya bağlı çalışmalarının 2017 yılı 5.ayına kadar sürdüğü, açıklanan şekilde sosyal ve ekonomik duruma sahip davacı oğul … ve onun 17 yaşındaki çocuğu davacı …’in “78 yaşındaki anne-babaannelerinden bakma niteliğinde yardım aldığından” ve davacılara “destek” olduğundan söz edilemeyeceği, aksine yaşı itibariyle ölenin destek ve yardıma ihtiyacı olduğu, bu nedenle davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu, ölenin kazada yaralanması ve 1 gün sonrasında vefatı nedeniyle talep edilen 333,34 TL hastane masrafı ve defin giderlerinin hayatın olağan akışına ve olaya uygun düştüğü, bilinen harcamalar olduğu, müteveffanın kazada ölümü nedeniyle davacıların elem ve ızdırap duydukları, manevi zarara uğradıkları, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 92. madde hükmü ve ZMMS Genel Şartları A.6 maddesinin “f” bendi uyarınca manevi tazminat zorunlu mali mesuliyet sigorta teminat kapsamına dahil olmadığından davalı … A.Ş. hakkındaki manevi tazminat isteminin yerinde görülmediği gerekçesiyle davacılar tarafından açılan destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, davacılar tarafından açılan hastane masrafı ve defin giderlerine ilişkin tazminat taleplerinin kabulü ile 333,34 TL hastane masrafı ve defin giderinin davalı … yönünden kaza tarihi 16.12.2014’ten, davalı … yönünden dava tarihi 14.02.2018’den itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan alınarak davacılara verilmesine, davacı …’in ile davacı …’in manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile davacı … için 5.000,00 TL manevi tazminatın, davacı … için 2.500,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi 16.12.2014’ten itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …’ten alınarak davacılara verilmesine, fazlaya ilişkin manevi tazminat isteminin reddine, davacılar tarafından davalı … A.Ş. hakkında açılan manevi tazminat davasının reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacılar vekili, adli tıp kurumu otopsi raporunda ölümün, kaza sebepli genel beden travmasına bağlı pelvis kemiklerinde çok sayıda kaburgada ve kafa kaide kemiğinde kırıklar ile birlikte beyin kanaması ve iç organ yırtılmasından gelişen iç kanama sonucu meydana geldiğinin belirtildiğini, mahkemece alınan 24.05.2019 havale tarihli raporun adli tıp raporu ile çelişkili olduğunu, mahkemenin bu konudaki itirazlarını kabul etmediğini, kusur oranının belirlenmesi için dosyanın ATK Trafik İhtisas Dairesi’ne gönderilmesi talebini reddettiğini, ceza dosyasında davalı sürücünün kusurlu bulunuğunu, ölenin vefatından önce emekli olup tek başına yaşadığını, hayattaki tek yakınlarının oğlu ve torunu olduğunu, müteveffanın davacı torunu…’in okul masraflarını düzenli olarak yardımcı olduğunu, ölümüyle müvekkilinin bu destekten yoksun kaldığını, mahkemece bu konudaki sunulan delilleri incelemeyen eksik bilirkişi raporuna dayanarak eksik incelemeyle karar verildiğini, bilirkişi raporunda kusur oranı belirlenirken ceza dosyasında yer alan tanık ifadelerinin ve davalı sürücünün ifadeleri dikkate alınmadığı, ceza dosyasında dinlenen tanık …’in aracın hızlı olduğunu belirttiğini, tanık …’in ise çarpmadan önce fren sesi duymadığını, aracın oldukça hızlı olduğunu belirttiğini, tanık …’nin çarpma sırasında bam diye yüksek bir ses duyduğunu, tanık … ise çarpan aracın süratli olduğunu, hızla geçerek orta refüje çıktığını, kendisine de çarpabileceğini aracın süratinin 70-80 km kadar olduğunu belirttiğini, davalı sürücünün ise emniyette ve mahkemede verdiği ifadelerinde neye çarptığını fark etmediğini belirttiğini, ayrıca davalının mahkemede cep telefonunun kaza sırasında şarjda olduğunu ve şarjının bitmediğini belirttiğini, tanık …’in ise sanığın cep telefonunun ışığının kaza sonrası yandığını ama hemen bittiğini söylediğini, davalı sürücünün otobüs durağına yakın bir yerde neye çarptığını görmemesi için başka bir şeye bakıyor olması gerektiğini, kaza ile ilgili CD’ler kırık olduğu için ATK tarafından incelenemediği, bilirkişi raporunun kırık CD’lere dayandığını, kusur oranı açısından dikkate alınmaması gerektiğini, dosyada yer alan tüm delillerle davalının asli kusurlu olduğunun ispat edildiğini, bilirkişi raporuna itirazların gerekçesiz olarak reddedildiğini karar verilirken ölüm raporunun dikkate alınmadığını, müteveffanın ölümü ile müvekkillerinin ölenin desteğinden yoksun kaldığı hususunu tanık beyanları ile kanıtlandığını, davacı …’in çalışmadığını, üniversite öğrencisi olduğuna dair öğrenci belgesinin sunulduğunu, müteveffanın bu davacının okul masraflarına düzenli olarak yardımcı olduğunu, müteveffanın ölümü ile oğlu ve torunu olan davacıların ölenin maddi desteğinden yoksun kaldıklarını, davacılar tanığı …’nun ifadesinde ölenin emekli maaşı alıp kendi torununu okutmak için dikiş diktiğini, torununa yardım ettiğini beyan ettiğini, bu tanığın ifadeleri değerlendirilmediğini, bu tanığın ifadeleri ile davacıların müteveffanın desteğini aldığının açıkça anlaşıldığını, destek tazminatı taleplerinin reddinin de gerekçesiz usul ve yasaya aykırı olduğunu istinaf sebepleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın kabulünü istemiştir.
GEREKÇE :Dava, davacıların annesi ve babaannesine çarpan araç sürücüsü-maliki ile aracın zorunlu mali mesuliyet sigortacısından destek tazminatı, hastane masrafları,def’in giderleri ile manevi tazminat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine, hastane masrafı ve defin giderlerine ilişkin tazminat taleplerinin kabulüne, manevi tazminat davasının kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Dava konusu kaza ile ilgili ceza yargılamasının yapıldığı Karşıyaka 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2015/60 E. 2016/662 K. sayılı 14.12.2016 tarihli kararı ile ” 16.12.2014 günü davalı sürücünün sevk ve idaresindeki aracı ile seyir halindeyken aracın sağ ön kısmının gidiş istikametine göre yolun sağında bulunan yunuslar otobüs durağından yolun soluna karşıdan karşıya geçmek isteyen müteveffa yaya …’e çarpması neticesinde ölümlü ve maddi hasarlı trafik kazası meydana geldiği, meydana gelen kazada müteveffanın asli kusurlu olduğu, müteveffanın karşıdan karşıya geçmeden önce yolu kontrol etmesi, gelen araçların hız ve yakınlık durumlarını dikkate alıp araçlara ilk geçiş hakkını vermesi gerekirken yolu yeterince kontrol etmeyip sol tarafından gelen araca ilk geçiş hakkını vermeden karşıdan karşıya geçmek istemesi nedeniyle asli kusurlu olduğu, sanık sürücünün ise meskun mahalde seyrini yolun sağında mevcut olan durağı dikkate alarak sürdürmesi, sağ tarafından seyir yoluna giren yayaya çarpmadan önce etkili fren tedbiri alması gerekirken tedir almayıp sevk ve idaresindeki aracın sol şeridi üzerinde yayaya çarptığı olayda dikkat ve özen yükümlülüklerine aykırı hareket etmesi nedeniyle tali kusurlu olduğu, dosyaya uygun birbirleri ile çelişmeyen 07.12.2015 tarihli kusur raporu ile İstanbul ATK Trafik İhtisas Dairesinin 06.05.2016 tarihli kusur raporu, dosya kapsamı ve tanık beyanları ile sabit olduğu gerekçesi ile” davalı sürücü sanığın taksirle ölüme neden olma suçundan adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın sanık ve katılan vekilince istinaf edilmesi üzerine İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 14 Ceza Dairesinin 2017/404 Esas 2017/1174 Karar sayılı 06.07.2017 tarihli ilamı ile istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildiği, kararın 06.07.2017 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır. İstinafa konu dosyada mahkemece trafik bilirkişisinden alınan 24.05.2019 havale tarihli kusur raporunda, ölen yaya …’in 2918 sayılı KTK 68.B maddesi hükümleri ile Karayolları Trafik Yönetmeliğinin 138/B maddesi hükümlerine aykırı davranması nedeniyle bu kazanın oluşumunda birinci deecede etken olduğundan %75 oranında asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün 2918 sayılı KTK’nın 52.B maddesi hükümlerine aykırı, dikkatsiz ve tedbirsiz davranması nedeniyle bu kazanın oluşumunda 2.derecede etken olduğundan % 25 oranında tali kusurlu bulunduğu belirtilmekle; kusur raporu TBK’nın 74.maddesi gereğince kesinleşen ceza mahkemesinin maddi vaka tespitine uygun, ceza mahkemesince alınan kusur raporları ve kaza tespit tutanağı ile uyumlu, gerekçeli ve denetime elverişli olduğundan, mahkemece kusur raporu benimsenerek davalı sürücünün %25 oranında ölen yayanın %75 oranında kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamış, davacılar vekilinin kusura yönelik istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
TBK’nun 53. (BK’nun 45/2.) maddesi gereği, ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde, onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir.
“Destek” kavramı, yakınlarına veya yakın ilişkide bulunduğu başka kimselere sürekli ve düzenli olarak yardım eden veya büyük olasılıkla yardım edecek olan kişidir. Bu yardım “para vererek”, “yiyecek”, “elbise”, “mesken sağlayarak”, “eğitim masraflarını karşılayarak” ya da “hizmet ederek” olabilir. Destekten yoksunluk mirasçılık sıfatından ayrı ve bağımsız bir haktır. Destekten yoksun kalmış sayılabilmek için kişinin desteğin bakma niteliğindeki yardımına muhtaç olması gerekir. Hiç kimsenin maddi bir yardımına ihtiyacı olmayan kimseye yapılan yardımlar ne kadar sürekli, düzenli ve karşılıksız olursa olsun bu yardıma bakma niteliği kazandırmaz.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında; somut olayda kazada ölen müteveffanın
oğlu ve torunu olan davacılar tarafından ölenin kendilerine desteğinin bulunduğu ileri sürülerek destek tazminatı talebinde bulunulmuştur. Kazada ölen müteveffa …’in kaza tarihinde 78 yaşında olup dul ve yalnız yaşadığı, davacılar ile aynı evde kalmadığı, emekli aylığı almakta iken vefat ettiği, müteveffanın oğlu olan davacı …’in ise 1966 doğumlu olup kaza tarihinde 48 yaşında evli ve 1 çocuklu olduğu, bir şirkette çalışmakta iken annesinin vefatından 8 ay sonra 20.07.2015 tarihinde emekli olduğu, buna rağmen halen bir şirkette fiilen çalıştığı, ayrıca evli olup eşinin de çalıştığı, müteveffanın torunu olan diğer davacı …’in ise 02.07.1997 doğumlu olup babaannesinin vefat tarihinde 17 yaşında olduğu, öğrenim gördüğü okula ait herhangi bir kayıt ve belge sunulmadığı, buna karşın SGK sigortalı çalışma kaydının bulunduğu, bu çalışmasının da babaannesinin ölümünden 3 yıl sonra 12.05.2017 tarihinde sona erdiği, her iki davacının da çalışmalarına ve kendi kişisel bakımlarına engel teşkil edecek herhangi bir sağlık sorununun bulunduğunun iddia ve ispat edilemediği, destekten yoksun kalmış sayılabilmek için kişinin desteğin bakma niteliğindeki yardımına muhtaç olması gerektiği, maddi bir yardımına ihtiyacı olmayan kimseye yapılan yardımlar ne kadar sürekli, düzenli ve karşılıksız olursa olsun bu yardıma bakma niteliği kazandırmayacağı, davacı …’in bakımı, yetiştirilmesi ve iaşesinden kendi anne ve babasının sorumlu olduğu, bu davacının annesi ve babasının çalıştığı, kaldı ki, davacı … babaannesinin öldüğü tarihte 17 yaşında olup bir başkasının sürekli yardım ve bakımına ihtiyaç duyduğu yaştan da çıkmış bulunduğu, SGK’ya bağlı çalışmalarının 2017 yılı 5.ayına kadar sürdüğü, açıklanan şekilde sosyal ve ekonomik duruma sahip davacı oğul … ve 17 yaşındaki torunu davacı …’in 78 yaşındaki anne-babaannelerinden bakma niteliğinde yardım aldığından ve müteveffanın davacılara destek olduğundan söz edilemeyeceği, müteveffanın davacılara yaşı itibari bakma ihtimalinin bulunmadığı, aksine yaşı itibariyle ölenin destek ve yardıma ihtiyacı olduğu, ölenin kardeşi olan tanığın ölenin emekli maaşı alıp kendi torununu okutmak için dikiş diktiğine ve torununa yardım ettiğine ilişkin hayatın olağan akışına aykırı, dayanaksız ve soyut beyanına itibar edilmesinin mümkün bulunmadığı, müteveffanın davacılara destek olduğu hususunun ciddi ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, bu nedenlerle davacıların destekten yoksun kalma tazminat taleplerinin hukuki dayanaktan yoksun bulunduğu sonucuna varılmakla; mahkemece davacıların destekten yoksun kalma tazminatı davasının reddine karar verilmesinde de bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacılar vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacılar yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 36,30 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacıların yaptıkları giderlerin kendi üzerlerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içinde Yargıtay ilgili Hukuk Dairesinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.18.07.2022