Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2512 E. 2022/1436 K. 13.10.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2512
KARAR NO : 2022/1436

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : KARŞIYAKA ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 04.07.2019
NUMARASI : 2017/724 Esas 2019/442 Karar
DAVANIN KONUSU : Alacak
KARAR TARİHİ : 13.10.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.10.2022

Karşıyaka Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.07.2019 tarih 2017/724 Esas 2019/442 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkili kooperatifin üyesi olan davalının, genel kurulca kararlaştırılan aidatları ödemediğini iddia ederek, 2007 yılı için 30,00 TL’den 360,00 TL alacağın her ay sonu itibari ile aylık %10 gecikme faizi ile; 30.07.2008 – 30.10.2008 tarihleri arasındaki 4 ay için 400,00’er TL’den 1.600,00 TL alacağın her ay sonu itibari ile aylık %8 gecikme faizi ile; 30.01.2012 – 30.10.2012 tarihleri arasındaki 10 ay için 300,00’er TL’den 3.000,00 TL alacağın her ay sonu itibari ile aylık %2,5 gecikme faizi ile birlikte olmak üzere toplam 4.960,00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, müvekkilinin adresinin Bornova/İzmir olması nedeniyle İzmir Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kooperatife üye olarak satın aldığı 30 nolu bağımsız bölümü 16.10.2006 tarihinde dava dışı …’e sattığını ve bu durumun davacı kooperatife bildirildiğini, tapuların o tarihte ferdileştirilmesi nedeniyle satış tarihinden itibaren kooperatife karşı tüm yükümlülüklerin …’e geçtiğini; kabul anlamına gelmemek kaydıyla yıllık aidatla belirlenen faiz oranlarının haksız ve hukuka aykırı olduğunu, bu hususların davacı tarafından başlatılan İzmir 16. İcra Müdürlüğünün 2009/13043 E. sayılı dosyasına itiraz olarak ileri sürüldüğünü savunarak, davanın husumet yönünden reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, HMK’nın 14/2. maddesi hükmü uyarınca özel hukuk tüzel kişilerinin, ortaklık veya üyelik ilişkileriyle sınırlı olmak kaydıyla, bir ortağına veya üyesine karşı veya bir ortağın yahut üyenin bu sıfatla diğerlerine karşı açacakları davalar için, ilgili tüzel kişinin merkezinin bulunduğu yer mahkemesinin kesin yetkili olduğu, olayda, davalının kooperatif üyesi olduğunun iddia edilmesine ve üyelik sözleşmesinden kaynaklanan aidat alacağının istenmesine göre, davacı kooperatifin ikametgahının Çiğli ilçesinin mahkemenin yargı çevresi içerisinde kalması nedeniyle davalının yetki itirazının yerinde olmadığı, davalı …’nın 2006 yılından itibaren kooperatife aidat ödemediği, konutunu ihbar olunan …’e satıp devretmesine karşılık ortaklık payını devrettiğine ilişkin herhangi bir sözleşme ve belge sunamadığı, ne var ki ihbar olunan …’in 19.10.2018 ve 14.03.2019 havale tarihli dilekçeleri ve 09.05.2019 tarihli celsedeki beyanı ile kooperatif üyeliğini davalıdan devraldığını, devraldıktan sonra kooperatife tüm aidat ödemelerini yaptığını, sadece davalı ile bir üyelik devir sözleşmesi yapılmadığını bildirdiği, ortaklığın ve konutun devredildikten sonraki döneme rastgelen 18.12.2006 tarihinden 08.10.2012 tarihine kadar muhtelif tarihlerde 15 defa ihbar olunan … tarafından davacı kooperatife ödemeler yapıldığı, kooperatifin ise bu ödemeleri aldığı, ancak ortak ödemeleri olarak değil başka isimler altında kaydına işlediği, kooperatif üyeliğine bağlı konutun üçüncü kişiye devrinin tek başına kooperatif üyeliğinin devrine yeterli olmadığı, ancak bunu kesin şekilde yorumlamamak gerektiği, davacı kooperatifin üyelik ve konutun devredildiği 2006 yılına ilişkin yönetim kurulu karar defteri ve üye kayıt defterini ibraz edemediği, bu tarihten sonra davalının kooperatife hiçbir ödemesinin bulunmadığı, tüm ödemelerin ihbar olunan ve yeni ortak olduğunu kabul eden … tarafından yapıldığı, davalının 2006 yılından sonraki genel kurul toplantılarına davet edildiğine yönelik hiçbir delil ve belge sunulamadığı, davacı kooperatifin davalı …’nın kooperatif üyeliğini ihbar olunan …’e devrettiğini zımnen kabul ettiği, davalının kooperatif üyeliğinin 2006 yılı içerisinde devir yoluyla sona erdiği, kooperatif üyeliği sona eren davalıdan aidat istenmesinin mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekilince istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalının dava dışı …’e kendisine ferdileştirilen taşınmazı sattığını, ancak kooperatif üyeliğini devretmediğini, bu nedenle kooperatife olan borçlardan sorumluluğunun devam ettiğini, dava dışı …’in müvekkili kooperatife ödeme yaptığını, ancak bu ödemeyi kimin adına yaptığının belli olmadığını, dekontta açıklama bulunmadığını, dava dışı …’in kooperatif üyeliğinin olmadığı gibi kendisine yapılan bir üyelik devrinin de bulunmadığını, mahkeme huzurunda beyanı ile sabit olduğunu, kooperatif üyeliği devrinin yazılı şekil şartına tabi olduğunu, devreden ve devralan kişinin kooperatife bir başvuru yaparak eski üyeliğin silinmesi ve yeni üyeliğin kaydını talep etmelerinin gerektiğini, 2006 yılından itibaren yapılan genel kurul ve yönetim kurulu kararlarında da bu yönde alınmış bir karar bulunmadığını, mahkeme gerekçesinde davalının genel kurullara davet edildiğine ilişkin belge sunulmadığının belirtildiğini, davalı adına gönderilen davet ve tebligat listesi ile hazurun cetvelinde davalı …’nın isminin bulunduğunu, yönetim kurulu karar defterinden 2000 yılından 2018 yılına kadar davalının üyelikten çıkarıldığına ya da üyeliğini devrettiğine dair bir kaydın bulunmadığını istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını istemiştir.
GEREKÇE : Dava, kooperatifin ortağından aidat istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Kooperatifler hukukunda, üyelik şartlarını taşıyanların kooperatifçiliğin temel esaslarından biri olan “açık kapı ilkesi” uyarınca kooperatif üyeliğine kabulü zorunlu olup, yönetim kurulunun bu durumda takdir yetkisi yoktur.
Diğer yandan, kooperatiflerde üyelik ilişkisinin kurulması kooperatif yöneticilerinin gerçekleştirdikleri üyelik kaydı ile olabileceği gibi, Yargıtay’ın yerleşik uygulamalarına göre aidat yatırma, kooperatif bünyesinde çalışma gibi eylemlerle zımnen üyeliğin benimsenmesi yolu ile de üyelik ilişkisinin kurulması mümkündür. (Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2019/2825 E. 2020/3290 K.)
Somut olayda, davacı kooperatif, davalının 2007, 2008 ve 2012 yıllarına ait toplam 4.960,00 TL aidat alacağının davalıdan tahsili istemiyle eldeki davayı açmış olup, davalı ise kendisine isabet eden bağımsız bölümü 16.10.2006 tarihinde dava dışı …’e sattığını, bu durumu davacı kooperatife bildirdiklerini, satış tarihinden itibaren kooperatife karşı yükümlülüklerin dava dışı … tarafından yerine getirildiğini savunmuştur. Dosya kapsamındaki genel kurul toplantılarına ait hazirun cetvellerinin incelenmesinde davalının 2006 yılından bu yana genel kurul toplantılarına katılmadığının anlaşılmasına, dava dışı …’in davalı kooperatife 2006, 2007 ve 2012 yıllarında çeşitli defalar ödeme yapmış olmasına, davalı kooperatif tarafından bu ödemelerin neden kabul edildiğinin de açıklanamamış olmasına göre, ilk derece mahkemesince davalının üyeliğini devrettiğinin kabulü ile davanın reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık görülmemiştir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 80,70 TL maktu harçtan, peşin alınan 44,40 TL harcın mahsubu ile bakiye 36,30 TL harcın davacıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeniyle davacı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.10.2022