Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/239 E. 2021/1365 K. 17.11.2021 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO: 2019/239
KARAR NO : 2021/1365

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08.11.2018
NUMARASI : 2018/553 E. 2018/1154 K.
DAVANIN KONUSU : İstirdat
KARAR TARİHİ : 17.11.2021
KARAR YAZIM TARİHİ : 17.11.2021

İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 08.11.2018 tarih 2018/553 E. 2018/1154 K. sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye … tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacı vekili, müvekkilin uhdesinde bulunan … bank Edremit şubesine ait keşidecisi … Şti. olan 0053516 çek no.lu 06.12.2017 keşide tarihli 70.000,00.TL bedelli çeki kaybetmesi nedeniyle İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2017/1364 esas sayılı dosyasında çek iptali davası açıldığını, dava sırasında davalı şirketin çekin elinde olduğunu beyan etmesi ve bankadan sorularak bilgi alınması üzerine durumdan haberdar olduğunu ileri sürerek davalı elindeki çekin istirdadı ile davacının çekin haklı hamil sıfatına haiz olduğunun tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davaya konu çekin keşidecisi olan … Şti. ile ilgili yapılan araştırmada şirketin imzaya yetkili müdürünün … olduğunun, şirket müdürü tarafından babası olan davacıya çıkartılan genel vekaletname uyarınca keşideci şirketin ve şirket müdürünü temsilen davacının faaliyetlerde bulunduğunun öğrenildiğini, davacı şirketin temsilcisi sıfatıyla davayı açamayacağını, davanın husumet nedeniyle reddi gerektiğini, müvekkilin çeki kötü niyetle ele geçirdiği hususunda ispat yükünün davacıda olduğunu, iddiaları ispatlayacak herhangi bir belge sunulamadığını, müvekkili şirketin 20 yıldan beri … bayii olarak akaryakıt ticareti işi ile aynı adreste iştigal ettiğini, çekteki keşideci şirket ile müvekkili şirket arasında Ağustos – Aralık 2017 tarihleri arasında veresiye akaryakıt alım satım ticareti ve elden borç olarak aldığı nakit paralar dolayısıyla müvekkili şirketin keşideci şirketten yüklü miktarda alacaklı olduğunu, akaryakıt ticaretine ilişkin olarak müvekkili şirketçe kesilen faturalar ve yine bir kısmı müvekkilden akaryakıt almaya gelen borçlu şirket çalışanlarınca bir kısmı ise şirket yetkilisi adına işlem yapan davacı tarafından imzalanan veresiye fişlerinin müvekkilinin alacaklı olduğunu gösterdiğini, davacı tarafından şirket adına 2 adet bono ve 2 adet ödeme amaçlı çek verildiği halde sadece 6.000,00.TL bedelli çek için ödeme yapıldığını, davanın müvekkilinin alacağına ulaşmasını geciktirmek amacıyla açıldığını, zira şirket hakkında verilen çekler ve bonolara dayalı olarak takipler başlatıldığını, borcu ödememek adına çekin kaybedildiği iddiasıyla çek iptali davası da açıldığını, yapmış olduğu şikayet üzerine verdiği ifadelerin çelişkili olduğunu savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, dava konusu çekin incelenmesinde keşidecesinin … Şti olduğunun çek üzerinde davacının herhangi bir cirosunun ve hak sahipliğini gösterir kaydın bulunmadığının görüldüğü, davacı çekin keşidecisi olan şirketin temsilcisi olsa dahi şirket adına dava açması gerektiği, davacının dava açmakta aktif husumet ehliyetinin bulunmadığı gerekçesi ile aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davacı vekili, davalı yanın cevap dilekçesi ekinde sunduğu faturalardan anlaşılacağı üzere müvekkilin hem imzası hem de isminin bulunduğunun açıkça görüleceğini, bu sebeple davaya konu çek hakkında müvekkili davacının uhdesinde iken kaybolduğunun anlaşılacağını, bu sebeple çekin istirdadı davası açıldığını, müvekkilin aktif husumetinin bulunduğunu, davalının çeki elinde bulunduran haklı hamil olmadığını, davanın kabulü gerektiğini ileri sürmektedir.
GEREKÇE : Dava, çek istirdadı istemlidir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Davaya konu çekin incelenmesinde 06.12.2017 tanzim tarihli 70.000,00.TL bedelli çek keşidecisinin dava dışı … Şti. çek lehtarının davalı şirket olduğu, çek üzerinde davacının isminin yer almadığı görülmektedir. Davalı tarafça davacının çek hamili olmadığı, çek keşidecisi olan şirket ile davalı şirket arasındaki akaryakıt alış verişi nedeniyle doğan borç ilişkisine istinaden çek keşidecisinin borcunun ödenmesi amacıyla davalı şirkete çekler verildiği, sadece 6.000,00.TL ‘lik başka bir çeke dayalı olarak ödeme yapıldığı, davacının çek keşidecisi olan şirketin yetkili müdürünün babası olup, şirket müdürünün babası olan davacıya müdürlüğünü temsil etmek üzere vekalet verdiği, davacının keşideci şirket ile şirket müdürünün işleri ile faaliyetlerini gerçekleştirdiği, dosyaya sunulan veresiye belgelerinin bir kısmında davacının imzasının bulunduğu, sunulan diğer veresiye belgelerindeki imzaların keşideci şirket çalışanlarına ailt olduğu iddia edilerek, delil olarak bu veresiye belgeleri ile keşideci şirket adına düzenlenen faturaları dosyaya sunulmuştur.
6102 sayılı TTK’nın 792. maddesinde “Çek, herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, ister hamile yazılı, ister ciro yoluyla devredilebilen bir çek söz konusu olup da ,hamil hakkını 790’ıncı maddeye göre ispat etsin, çek eline geçmiş bulunan yeni hamil ancak çeki kötüniyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisapta ağır bir kusuru bulunduğu takdirde o çeki geri vermekle yükümlüdür.” düzenlenmiştir. Bu düzenleme uyarınca rıza hilafına elden çıktığı ileri sürülen çekin istirdatına karar verilebilmesi için davacının dava konusu yaptığı çekin yetkili hamili olduğunu kanıtlaması yanında, çeki elinde bulunduran yeni hamilin çeki kötü niyetle iktisap ettiğini ya da iktisapta ağır kusuru bulunduğunu ispat etmesi gereklidir. Bu durum karşısında davada ispat yükü çekin istirdatına karar verilmesini talep eden davacıya ait olup aksinin kabulü kıymetli evrakın mücerretlik ilkesini ortadan kaldırır.
Somut uyuşmazlıkta davacı taraf, dava konusu çeki uhdesinde ikin kaybedildiğini iddia etmekte ise de, çekte davalı şirket lehtar olup, çekin önceki hamilin davacı olduğunu gösterir bir işaret bulunmadığı gibi davacı yan bu yoldaki iddiasını ispat için herhangi bir delil ibraz etmiş değildir. Gerek dava dilekçesinde, gerekse istinaf başvuru dilekçesinde davaya konu çekin davacı uhdesinde kaybolması nedeniyle istirdat davası açmakta haklı olunduğu belirtilmiştir.. Bu durumda, davanın açıklanan niteliği ve davacının davaya konu çekin yetkili hamili olduğunu ispatlayamaması, dava dışı çek keşidecisi için çek istirdadı davası açıldığının açıkça beyan edilmemesi nedeniyle, davacının dava açmakta aktif husumet ehliyeti bulunmadığından ilk derece mahkemesince aktif husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmesi doğru olup, davacı vekilinin istinaf itirazları yerinde değildir.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranların dilekçelerinde yer verdikleri itirazların, açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararın usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davacı yönünden istinaf karar harcı olan 59,30 TL’den peşin alınan 44,40 TL’nin mahsubu ile eksik kalan 14,90 TL’nin davacıdan tahsiline,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davacının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.17.11.2021