Emsal Mahkeme Kararı İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi 2019/2380 E. 2022/917 K. 13.06.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İZMİR
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
11. HUKUK DAİRESİ

DOSYA NO : 2019/2380
KARAR NO : 2022/917

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İZMİR 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 12.06.2019
NUMARASI : 2016/502 Esas 2019/701 Karar
DAVANIN KONUSU : Maddi Tazminat
KARAR TARİHİ : 13.06.2022
KARAR YAZIM TARİHİ : 13.06.2022

İzmir 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 12.06.2019 tarih 2016/502 Esas 2019/701 Karar sayılı kararın Dairemizce incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve istinaf dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, üye …. tarafından düzenlenen rapor dinlenip ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendi.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
DAVA : Davacılar vekili, 17.09.2006 tarihinde plakası meçhul aracın çarpmasıyla davacıların çocukları …’in vefat ettiğini, kazanın meydana gelmesinde müteveffanın kusurunun bulunmadığını, kazayla ilgili soruşturma dosyasının bulunduğunu, …’nın faali meçhul kazalarda kaza tarihi itibariyle belirlenen limite kadar rizikoyu üstlendiğini, …’in vefatıyla davacıların desteklerini yitirdiklerini, …na 26.03.2015 tarihli başvuru sonrasında 26.05.2015 tarihinde davacı anneye 19.793,00-TL, davacı babaya 17.067,00-TL ödeme yapıldığını, yapılan ödemenin zararı tam olarak karşılamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalıya müracaat tarihi olan 26.03.2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle, her bir davacı için ayrı 1.000,00 ‘er TL destekten yoksun kalma tazminatının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiş, talep artırım dilekçesi ile davacı … için talebini 10.651,53 TL’ye, davacı … için talebini 9.988,46 TL’ye yükseltmiştir.
CEVAP : Davalı vekili, davayı görmeye müvekkilinin adresinin bağlı bulunduğu İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, kazanın 17.09.2006 tarihinde meydana geldiğini, 2918 sayılı yasanın 109/1 maddesi uyarınca davanın zaman aşımına uğradığını, davanın esası yönünden davacıların başvurusu üzerine kurumlarınca baba için 17.067,00-TL, anne için 19.793,00-TL olmak üzere toplam 36.860,00-TL ödeme yapıldığını, makbuz ve ibraname başlıklı belge düzenlendiğini, davacıların müvekkilinden başka bir alacağının kalmadığını, davacılar tarafından yapılan ödemenin zararı karşılamadığını ileri sürülmüş ise de, bunun ispatlanması gerektiğini, yine davacılara ödenen tutar ile aşan zarar arasında açık nispetsizlik bulunduğunun kanıtlanması gerektiğini, sorumluluk limitinin 57.500,00-TL olduğunu, müteveffanın kusuru oranında indirim yapılması gerektiğini ve zararın aktüer tarafından hesaplanması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ : Mahkemece iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, 19.07.2006 tarihinde plakası tespit edilemeyen kamyonetin davacıların müşterek çocuğu …’in de aralarında bulunduğu kaldırımda yürümekte olan yayalara çarparak davacıların oğullarının ölümüne neden olduğu, oğullarının ölümüyle davacıların desteklerini yitirdikleri, aracın plakasının ve sürücüsünün tespit edilememiş olması karşısında …nın kaza tarihinde geçerli KTK ZMM limitlerine kadar sorumluluğunun söz konusu olduğu, davacıların başvurusu üzerine davalı tarafından 26/05/2015 tarihinde …’e 19.793,00-TL, …’e 17.067,00-TL ödemede bulunulduğu, davacıların yapılan ödemenin zararı karşılamadığını ileri sürerek, 2918 sayılı yasanın 111. maddesinde belirlenen süre içerisinde bu davayı açtıkları, kazanın meydana gelmesinde bilirkişi tarafından yapılan hesaplama daha fazla olmakla birlikte davacılar vekilinin kabulünde olmak üzere firari kamyonet sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğunun kabul edildiği, davalının ödeme yaptığı tarih itibariyle ve %70 kusur oranına göre bilirkişilerin yaptıkları aktüer hesap sonucunda yapılan ödemenin davacıların zararını karşılamadığı, bu nedenle en son durum itibariyle davacıların zararının belirlenip yapılan ödemenin güncellenmiş tutarının hesaplamadan düşüldüğü, olay tarihinde geçerli KTK ZMM limitinin 57.500,00-TL olup, davalının 2015 yılında yaptığı toplam 36.860,00-TL ödeme düşüldüğünde kalan teminat limitinin 20.640,00-TL olduğu, yine bilirkişilerin yaptığı hesaplamaya göre davacıların ödeme sonrası kalan DYK zararının toplamının 39.298,13-TL olup, kalan limitten fazla olması karşısında davacıların kalan limitten talep edebilecekleri tutarın garameten hesaplanması gerektiği, davacının davalı kuruma başvurduğu tarih dosyaya celp olunan tüm evraklardan tespit edilemediğinden davalı kurumun ödeme yaptığı 26.05.2015 tarihin temerrüt tarihi olarak kabul edildiği gerekçesiyle davanın kabulü ile davacı … için 10.651,53-TL, davacı … için 9.988,46-TL DYK tazminatının ayrı ayrı 26.05.2015 tarihinden itibaren yasal faiziyle davalıdan alınıp davacılara ayrı ayrı verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
İSTİNAF NEDENLERİ : Davalı vekili, ATK tarafından düzenlenen kusur raporunda kusur oranlarının net olarak tespit edilemediğini, emsal Yargıtay içtihatlarında kusur oranlarının net olarak tespit edilememesi halinde tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca işletme tehlikeleri doğrultusunda tehlikeler eşit varsayıldığından zararın yarı yarıya paylaştırılması gerekir prensibi nedeniyle kusur oranlarının yarı yarıya olduğu kabul edilmek suretiyle hüküm kurulması gerektiğini, dosyada üç tane kusur raporu alındığını, kazaya karışan unsurların kusur oranlarının tam olarak tespit edilmesinin mümkün olmadığını, dolayısıyla yarı yarıya kusur oranı dikkate alınacak şekilde tazminat hesabı yapılması gerekirken firari araç sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek hüküm kurulmasının istinaf sebebi olduğunu, kusur oranının %50 kabulü halinde ödeme tarihindeki verilere göre davalı kurumun yapmış olduğu ödemenin zararı fazlasıyla karşıladığını, dava öncesi müvekkili kurumun yapmış olduğu ödemenin güncellenmiş miktarının teminat limitinden düşülmesi gerektiğini, ek hesap raporu tarihi itibari ile dava öncesi yapılan ödemenin güncel miktarının 49.843,93 TL olup, teminat limiti 57.500,00 TL olduğundan kusura ilişkin itirazların kabul edilmemesi halinde dahi müvekkili şirketin en fazla bakiye 7.656,07 TL ile sorumlu tutulabileceğini, Yargıtay içtihatlarınında bu doğrultuda olduğunu istinaf nedenleri olarak ileri sürmekle kararın kaldırılmasını ve davanın reddini istemiştir.
GEREKÇE : Dava, plakası ve sürücüsü tespit edilemeyen aracın davacıların çocuğuna çarpması sonucu ölümü nedeniyle davalı …’ndan destek tazminatı istemine ilişkin olup, ilk derece mahkemesince yukarıda yazılı gerekçeyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dairemizce HMK’nın 355. maddesi uyarınca istinaf nedenleriyle ve resen kamu düzenine ilişkin sebeplerle sınırlı olarak istinaf incelemesi yapılmıştır.
Mahkemece alınan ATK Trafik İhtisas Dairesinin 28.02.2019 tarihli raporunda; kaza esnasında yaya …’in yaya kaldırımı üzerinde mi bulunduğu yoksa kaplama içerisinde yürüdüğü mü hususunda kesin kanaate varılamadığı, bu nedenle alternatifli kusur dağılımı yapıldığı, kaza esnasında yaya …’in yaya kaldırımı üzerinde bulunduğunun kabulü halinde sürücüsü belli olmayan araç sürücüsü sevk ve idaresindeki araçla seyri sırasında müteyakkız seyretmeyip, önünde seyreden bisikletin seyir durumunu dikkate almadan tedbirsizce arkadan çarpıp sola yönelerek yaya kaldırımında bulunan müteveffa yayaya çarptığından %100 (yüzde yüz)oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in kusursuz olduğu, müteveffa yayanın kusursuz olduğu, kaza esnasında yayanın kaplama içerisinde yürüdüğünün kabulü halinde müteveffa yayanın olay mahallinde bulunan yaya kaldırımını kullanmayıp kaplama içerisinde yürüyerek kendi can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünden kazanın oluşumunda %20 (yüzde yirmi)oranında kusurlu olduğu, sürücüsü belli olmayan araç sürücüsünün %80 (yüzde seksen)oranında kusurlu olduğu, sürücü …’in kusursuz olduğu belirtilmiş, davacılar vekilince firari kamyonet sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek tazminat hesabı yapılması istenmiş, mahkemece firari kamyonet sürücüsünün %70 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş, davalının ödeme yaptığı tarih itibariyle ve %70 kusur oranına göre bilirkişilerin yaptıkları aktüer hesap sonucunda yapılan ödemenin davacıların zararını karşılamadığından en son durum itibariyle davacıların zararı belirlenip yapılan ödemenin güncellenmiş miktarı hesaplanan tazminattan düşülerek, kaza tarihinde geçerli 57.500,00 TL limitten davalının yaptığı toplam 36.860,00 TL ödeme düşülmüş, kalan 20.640,00-TL teminat limitinden davacıların talep edebilecekleri tutarın garameten hesaplanması suretiyle bulunan destek tazminatlarına hükmedilmiştir.
Davacılar vekilinin 23.10.2018 tarihli dilekçesinde kabul ettiği %70 kusur oranı, gerek ATK raporunda her iki ihtimale göre belirtilen sürücüsü belli olmayan kamyonet sürücüsünün kusurundan düşük olması ve gerekse bilirkişi …’nun belirttiği firari kamyonet sürücüsünün %100 kusurundan az olması karşısında mahkemece firari kamyonet sürücüsünün kabul edilen %70 kusur oranı dosya kapsamına uygun ve İzmir 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/491 esas sayılı dosyasında alınan 02.02.2018 tarihli bilirkişi raporu ile de uyumlu olduğundan mahkemece firari kamyonet sürücüsünün %70 oranında kusurlu kabul edilmesinde bir isabetsizlik bulunmamış, davacıların desteği kaza sırasında yaya olup sürücü konumunda olmadığından davalı vekilinin tehlike sorumluluğuna katlanma ilkesi uyarınca işletme tehlikeleri doğrultusunda tehlikeler eşit varsayılarak zararın yarı yarıya paylaştırılması ilkesine göre kusur oranlarının yarı yarıya kabul edilmesine ilişkin istinaf itirazları yerinde görülmemiştir.
Davalı …nın kaza tarihindeki KTK ZMM limitine kadar sorumluluğu söz konusu olup daha önce yapılan ödemenin teminat limitinden düşülerek kalan tutarın limit olarak dikkate alınması gerektiğinden ve ödemenin güncellenen miktarının limitten düşülmesi mümkün olmadığından davalı vekilinin bu husustaki istinaf itirazları da yerinde görülmemiş, mahkemece verilen kararda bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Bu durumda, istinaf kanun yoluna başvuranın dilekçesinde yer verdiği itirazların açıklanan gerekçe ışığında yerinde olmamasına, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, duruşma açılmasına gerek görülmeyerek Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi gereğince istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Davalı yönünden istinaf karar harcı olan 1.409,91 TL’den peşin alınan 352,50 TL’nin mahsubu ile bakiye 1.057,41 TL’nin davalıdan alınarak hazineye gelir kaydına,
3-İstinaf başvurusu nedeni ile davalının yaptığı giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
Dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, HMK’nın 362/1-a maddesi uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi. 13.06.2022